Bugun...


Fahrettin Güngör

facebook-paylas
Hz. Dâvûd (a.s)
Tarih: 06-04-2023 15:22:00 Güncelleme: 06-04-2023 15:28:00


 

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Dâvûd (a.s) hakkında dokuz sûrede bilgi verilmiş ve on altı âyette de ismen zikredilmiştir. [1]

Kur’ân’da Hz. Dâvûd’un (a.s) çeşitli özellikleri belirtilmekle beraber, gerek soy kütüğü ve gerekse hayat hikâyesiyle ilgili ayrıntılı bilgi yoktur.

Kur’ân, onun şahsiyet özelliklerini, mânevî ve ahlâkî niteliklerini şöyle açıklar:

Hz. Dâvûd (a.s), yüce Allah’ın kendisine hükümdârlık ve hikmet verdiği,  ona dilediğini öğrettiği bir peygamberdir. “Allah da ona (Dâvûd’a) mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti.” [2]

Aynı zamanda kendisine dört kutsal kitaptan biri olan Zebûr’u vermiştir. “Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.” [3] 

Yüce Allah, Hz. Dâvûd’a (a.s) doğru yolu gösterdi. O, iyilik yapan ve güzel davranandı. “Biz ona İshâk'ı ve (İshâk'ın oğlu) Yâ'kûb'u da hediye ettik; hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nûh'a ve onun soyundan Dâvûd'a, Süleymân'a, Eyyûb'a, Yûsuf'a, Mûsâ'ya ve Hârûn'a da yol göstermiştik. Biz, iyilik yapanları, güzel davrananları böyle ödüllendiririz.” [4]

Yüce Allah dağları ve kuşları Hz. Dâvûd’un (a.s) buyruğuna vermiş, onlar da akşam sabah onun tesbîhine katılmışlardı.

“Dâvûd ile birlikte tesbîh etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bütün bunları) Yapanlar, Biz idik.” [5]

“Andolsun, Biz Dâvûd'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. Ey dağlar! Onunla birlikte (Beni tesbîh edip) yankıyla ses verin (ve tüm gizli hazine ve madenlerinizi hizmetine serin, dedik) . Ve kuşlara da (aynısını emrettik)”. [6]

Doğrusu Biz, dağlara (ve madenlere Dâvûd için) boyun eğdirdik (ki bunlar) akşam ve sabah kendisiyle birlikte tesbîh ederler (onun yaptığı tesbihle çınlarlar)dı. Toplanıp gelen kuşları da (ona râm etmiştik). Hepsi onun nağmesine katılır (beraber tesbîh ederler)di.” [7]

Yüce Allah, İsrâiloğulları’nı savaşın şiddetinden korumak için Hz. Dâvûd’a (a.s) zırh yapmayı öğretmiş, demiri yumuşatmak sûretiyle ustaca işlenmiş geniş zırhlar yapmasını bildirmiştir.

“Bir de ona (Dâvûd’a) harbin şiddetinden korunmanız için elbise (zırh) yapma sanatını (ve tekniğini) öğrettik (ki), bunlara karşılık siz şükredenlerden misiniz?” [8]

Hz. Dâvûd’un (a.s) günah işlemekten titizlikle kaçındığı yüce Allah’ı çok zikrettiği, ibadete ve sâlih amele düşkün olduğu Kur’ân-ı Kerîm’de belirtilmektedir.

(Ey Nebî’m!) Sen onların (hakaretli) sözlerine sabret ve (itaat ve sebatta) güçlü olan kulumuz Dâvûd’u hatırla, çünkü o (her durumda yüce Allah’a) yönelen bir (zâttı).” [9]

Hz. Dâvûd (a.s) yeryüzünde hâlife kılınmış, onun saltanatı güçlendirilmiş, adaletle hükmetmesi emredilmiştir.

“Biz (ona şunları da hatırlattık): Ey Dâvûd! Biz seni yeryüzünde hâlife (devlet ve hükümet reisi ve ümmetinin peygamberi) yaptık. O hâlde insanlar arasında adaletle hükmet. Sakın hevâya ve nefsi arzulara uyma!” [10]

(Dâvû’un) Onun mülkünü (ve hükmetme gücünü artırmış ve) sağlam kılmıştık, (ayrıca ona) hikmet ve çok açık etkili konuşma yeteneği ‘fasl-ı hitap’ [11] vermiştik/bağışlamıştık.” [12]

Hz. Dâvûd’a (a.s) ait Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan tek dua, onun oğlu Hz. Süleymân’la (a.s) birlikte yaptıkları şu duadır:

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ وَسُلَيْمٰنَ عِلْمًاۚ

وَقَالَا الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي فَضَّلَنَا عَلٰى كَث۪يرٍ مِنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِن۪ينَ

“Andolsun biz, Dâvûd'a ve Süleymân'a bir ilim verdik de onlar: ‘Bizi inanan kullarından birçoğuna üstün kılan Allah'a hamdolsun.’ dediler.” [13]

Bu âyette üstün kılmaktan maksat, ya âyetin akışının da bir ölçüde desteklediği ilmî olarak üstün kılmaktır ya da yüce Allah’ın onlara özel olarak bahşettiği çeşitli ayrıcalıkları içeren mutlak anlamda üstünlüktür. Üstün kılınma meziyetleri ise şöyleydi:

Hz. Dâvûd’a (a.s)  büyük bir hükümdârlık ve hikmet verilmişti. [14], Dağları ve kuşları onun emrine boyun eğdirmişti. [15], Harbin şiddetinden korunması için ona, zırh yapma ve tekniği öğretmişti. [16] Çok açık ve etkili konuşma yeteneği bahşedilmişti. [17] Yine Hz. Süleymân’a (a.s) bir ilim vermişti. [18], Cinleri, vahşi hayvanları, kuşları, kasırga ve rüzgârı onun emrine boyun eğdirmişti. [19], Ona, kuşların dilini öğretmişti. [20]

Aynı zamanda Hz. Dâvûd’a (a.s) dört kutsal kitaptan biri olan Zebûr verilmiştir.

“Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.” [21]

Z-b-r kökünden kelimeler Kur’ân-ı Kerîm’de on bir [22] yerde geçmekte ve üç anlamlara gelmektedir:

Birincisi: İlâhî kitaplar; “O(nun söyledikleri) evvelkilerin kitaplarında da vardır.” [23] Burada ve benzer âyetlerde geçen zübur [24] kelimeleri kitaplar, sahifeler demektir. Hz. Dâvûd’a (a.s) verilen kitabın özel adı olarak da zebûr [25]  kelimesi kullanılmaktadır.

İkincisi: Amel defteri; “İşledikleri her şey kitaplarda mevcuttur.” [26] Burada geçen ez-zübur kelimesi amel defterleri demektir.

Üçüncüsü: Parça; “Bana demir kütleleri (parçaları) getirin.” [27] Bu âyetteki züber kelimesi parça, kütle anlamına gelirken, 23/Mü’minûn: 53.cü âyetteki zübur kelimesi ise, gerçeği parçalamak, bölmek, darmadağın hâle getirmek gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

 Sözlükte ise, Zebûr kelimesinin kökeni yazmak anlamındaki zebr masdarıdır. [28] 

Zebûr, hikmetli sözlere hasredilmiş, şer‘î hüküm içermeyen kitapları ve bilhassa Hz. Dâvûd’a (a.s) indirilen kutsal kitabı ifade etmek için kullanılmıştır. [29]

Zebûr, Hz. Dâvûd’a (a.s) öğretilmiş dua, hamd ve övgü sözlerinden oluştuğunu, helâl ve haramla farz ve ceza bahisleri içermemektedir. [30]

Zebûr, ahkâm, helâl ve haram konularını içermeyen bir hikmet, öğüt kitabı olarak 150 sûreden meydana gelmiştir. [31]

Yahûdî kutsal kitabının (Tanah/Ahd-i Atîk) Kutsal Yazılar (Ketuvim) bölümü içinde yer alan, dua ve hikmet kitabı özelliğine sahip Mezmûrlar kitabı, İbrânîce ismiyle sefer tehillim (kısaca tillîm/tille), şiir biçiminde yazılmış 150 Mezmûrdan ya da ilâhiden oluşur.  Bu Mezmûrlardan üçte ikisinin başlangıç cümlesinde kime ait oldukları belirtilmiştir. Bunların yetmiş üçü Hz. Dâvûd’a (a.s) , ikisi Hz. Süleymân’a (a.s), biri Hz. Mûsâ’ya (a.s) ve yirmi dördü ibadet sırasında çalgı çalmakla görevli olan Levililer’e atfedilmiştir. Genellikle müzik eşliğinde söylenen Tanrı’ya hamd, ağıt ve yakarış, iman ikrarı, dua ve öğüt cümlelerinin yer aldığı Mezmûrlar Kitabı (Zebûr) Yahûudî ve Hristiyan dua geleneğinin baş klasiği olma özelliğine sahiptir. [32]

 

 

-------------

[1]- 2/Bakara. 251; 4/Nisâ: 163; 5/Mâide: 78; 6/En’âm: 84; 17/İsrâ: 55; 21/Enbiyâ: 78, 79; 34/Sebe: 10, 13; 38/Sâd: 17, 22, 24, 26, 30

[2]- 2/Bakara: 251

[3]- 4/Nisâ: 163; 17/İsrâ: 55

[4]- 6/En’âm: 84

[5]- 21/Enbiyâ: 79

[6]- 34/Sebe: 10

[7]- 38/Sâd: 18-19

[8]- 21/Enbiyâ: 80

[9]- 38/Sâd: 17

[10]- 38/Sâd: 26

[11]- Arapça fasl, ayırmak, ayırt etmek ve hitâb ise, karşılıklı konuşmak; söylenen söz ve yapılan konuşma kelimelerinden meydana gelen anlamında bir isim tamlamasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de Faslü’l-hitâb, Hz. Dâvûd’a (a.s) verilen bir nimet ve üstün yeteneği belirten bir tâbir olarak geçmektedir. Faslü’l-hitâb sözlü ve yazılı ifadelerde başlangıç cümlesini asıl kısımdan ayıran tâbir anlamında belâgat terimidir. (el-Mutavvel, s. 440)

[12]- 38/Sâd: 20

[13]- 27/Neml: 15

[14]- 2/Bakara: 251

[15]- 21/Enbiyâ: 79; 34/Sebe: 10

[16]- 21/Enbiyâ: 80

[17]- 38/Sâd: 20

[18]- 27/Neml: 15

[19]- 21/Enbiyâ: 81; 27/Neml: 17; 34/Sebe: 12

[20]- 27/Neml: 16

[21]- 4/Nisâ: 163; 17/İsrâ: 55

[22]- 3/Âl-i İmrân: 184; 4/Nisâ: 163; 16/Nahl: 44; 17/İsrâ: 55; 18/Kehf: 96; 21/Enbiyâ: 105; 23/Mü’minûn: 53; 26/Şu’arâ: 196; 35/Fâtır: 25; 54/Kamer: 43, 52

[23]- 26/Şu’arâ: 196

[24]- 4/Nisâ: 163; 16/Nahl: 44; 35/Fâtır: 25; 54/Kamer: 43

[25]- 4/Nisâ: 163; 17/İsrâ: 55

[26]- 54/Kamer: 52

[27]- 18/Kehf: 96

[28]- Lisânu’l-Arab ve Tâcu’l-arûs, z-b-r md.

[29]- el-Mufredât, z-b-r md.

[30]- Câmiʿu’l-beyân, c. 14, s. 626

[31]- el-Câmi, c. 7, s. 223

[32]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 44, s. 171



Bu yazı 2369 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI