Bugun...


Ali Akın Caba

facebook-paylas
Alevi Dedeleri
Tarih: 09-11-2023 15:22:00 Güncelleme: 09-11-2023 15:22:00


Anadolu’da yüzyıllardır süre gelen Alevilik inancının, kendi öz kimliğini koruyarak bugünlere kadar gelmesindeki en büyük etkenlerden birisi, Alevi dedelerinin özveriyle çalışmaları ve çok büyük fedakârlıklarda bulunmaları olmuştur.

 

Tarihin zorlu sayfalarında birçok imkânlardan mahrum kaldıkları için kimlik mücadelesi veren Alevi toplumu, Dedelerin diyar diyar, köy köy gezmeleri ve bu yolu ve inancı anlatmaları sonucunda varlıklarını koruyabilmişlerdir.

 

Günümüzde de aynı şekilde birçok Alevi değerleri, dedeler öncülüğünde yaşatılmaktadır. Muharrem ayında her akşam cem evlerinde toplanan Alevi toplumu, Dedelerin anlatımı ile Kerbela’yı ve İmam Hüseyin’i (a.s) anarak bu muhabbeti yaşamaktadırlar. Tarih boyu süre gelen bu zorlu mücadele aynı hızıyla günümüzde de devam etmektedir. Her zamanın kendisine göre zorlukları olduğu gibi günümüzdeki en büyük zorluk ise, Dedelerin geçimlerini sağlamak için gündüzleri çalışmak zorunda olmaları ve akşam olunca da yorgun argın gelerek o topluma bir şeyler vermeye çalışmalarıdır.

 

Dedeleri değersiz ve yetersiz göstermeye çalışanlar, bu yolun bugünlere kadar ne gibi zahmetlerle geldiğinden ve imkânları dâhilinde edindikleri bilgilerle bu topluma önderlik eden Dedelerin varlıklarının ne kadar önemli olduğundan haberleri yoktur.

 

Doğrudur; Alevi dedelerinin Alevilik üzerine eğitim alacakları bir okul ve mektep olmadı ve Dedelerimiz kendi babalarının anlattıkları bilgileri dinleyerek yetiştiler. Bu yolu, sineden sineye bu günlere taşıdılar. Elbette okul okuyan birisiyle, sadece babasından duyduklarıyla yetişen birisi, ilim açısından bir olmaz. Ama böylesi bir imkânımız yoktu ki Dedelerimiz böylesi okullarda yetişsinler. Bunun eksikliğini ve acısını yaşamaktayız. Ama bütün bu eksikliklere rağmen, Dedelerin varlığı, Alevi toplumunun kimliğini korumasında çok büyük bir lütuf ve nimettir. Eğer Alevi toplumu, bazı mekânlarda belli zamanlarda bir araya geliyorlarsa bu, Dedelerin sayesindedir. Eğer Dedeler, kenara çekilecek olsalar, hiçbir Alevi, hiçbir yerde bir araya gelmezler ve sadece evlerinde oturarak kimliklerini kaybetmeyi beklerler.

 

Alevi toplumu, Dede-Talip ilişkisi sayesinde tarihin zorlu süreçlerinden geçerek bugünlere kadar gelmeyi başarmıştır. Alevi köylerinde cem evleri oto kontrol görevi görmüş ve mahkemelere gidilmeden bu toplumun sorunları oralarda çözülmüştür. Bir dede sadece dini konuları anlatmakla kalmamış, aynı zamanda insanlar arasındaki sorunları ve anlaşmazlıkları da çözmüştür ve bu sayede Alevi halkını, dış dünyadan korumayı başarmıştır. Eğer Alevi halkının kendi içindeki sorunlar ve davalar, kendi içlerinde dedeler sayesinde çözülmeseydi, bu sorunlar ve davaların dışarıya taşınması sonucu asimile edilmeleri daha kolay olacaktı. Çünkü gidecekleri mahkemelerde Alevilik üzerine değil de farklı mezhepler üzerine hüküm verilmekteydi. Bu durum da ister istemez kendi kimliklerini kaybetmelerine neden olacaktı. Ama o zamanki Alevi dedelerinin öngörüsüyle Alevi halkının sorunları dışarıya taşınmadan kendi aralarında çözülerek asimile sorunu ortadan kaldırılmıştır.

 

Dede ceme başlarken “İçinizde küskün, dargın var mı? Şikâyetçi, davacı var mı?” diye sorar. Eğer küskün birileri varsa, onların sorununu halledip onları barıştırmadan ceme başlamaz. Bu sorunlar halledilirken itiraz eden olursa veya yapmış olduğu suçu büyükse, o şahıs düşkün ilan edilir. Düşkün ilan edilen şahıs, cezasını çekene kadar ceme giremez; hatta eğer suçu büyükse kimse onunla konuşmaz ve kimse onunla bir iş yapmaz. Dedenin böylesi bir yaptırımı olduğu için sorunlar bir şekilde halledilir ve çözülür. Günümüzde bu gibi konular belki bazılarına önemsiz ve değersiz gelebilir, ama tarihi süreçte bir toplumun sorunları böyle çözülmüş ve bu şekilde kardeşliği ve kul hakkına önem vermeyi daha iyi anlamışlardır.

 

Alevi toplumu yüzyıllardır bütün sorunlarını bu şekilde çözmesiyle, Dedeler ile bir bütün haline gelmişlerdir. Alevi dedesi, bu toplumun yeri gelmiş babası olmuş, yeri gelmiş kardeşi olmuş, yeri gelmiş hocası olmuş, yeri gelmiş hâkimi olmuş, yeri gelmiş sırdaşı olmuş ve bu şekilde onların, Alevi kimliklerini korumuşlardır.

 

Biz, kimse eleştirilmez demiyoruz; kimse eksiksizdir, kâmildir, mükemmeldir, demiyoruz. Elbette dedelerimizin de tarihin getirmiş olduğu sıkıntılardan dolayı bazı eksiklikleri olabilir; yine de bu eksikliler kendilerinden değil, tarihteki acı olaylardandır. En büyük eksikliğimiz, dedelerimizin Alevilik inancını Ehlibeyt’in, 12 İmamlar’ın temel kaynakları çerçevesinde öğrenecekleri bir okulun olmamasıdır. Dedelerimizde karşılaştığımız bazı eksiklikler de bu imkânsızlıktan kaynaklanmaktadır. Eğer imkân olsaydı da temel kaynaklara inilerek eğitim alınsaydı, Kuran-ı Kerim’in orijinal dilini öğrenerek direk kendileri okusalardı durum biraz daha farklı olurdu. Bazıları “Kuran’ın tercümesi var, Arapça öğrenmeye ne gerek var” diyebilir. Bunu diyenlere şunu soruyorum: Tercümeyi yapanın kim olduğu, hangi mezhepten olduğu önemli değil midir?! Kur’an-ı Kerim’in elde olan meallerine baktığımızda bazı ayetler farklı tercüme edilmiştir. Bu farklı tercümeleri nasıl açıklayacaksınız. Bir Alevi dedesi Arapçayı öğrenerek kendisi orijinal dilinden Kuran’ı okusa da kendi mezhebinden olmayan mütercimlerin farklı tercümeleri arasında boğulup kalmasa daha iyi değil mi?! Bizim kendi iç dinamiklerimiz varken neden farklı kesimlerin tercümelerine ve anlatımlarına muhtaç olalım?!

 

Dediğimiz gibi Alevi Dedeleri, tarih boyunca bu toplumun kimliklerini korumuşlar ve korumaya da devam etmektedirler. Alevi halkını bir araya getiren Dedeleri bu toplumun içinden çeker alırsanız, Alevi toplumu başka hiçbir yere gitmeyecek, evlerinde oturacak ve ne yazık ki bu şekilde kimliklerini kaybetmeyi bekleyeceklerdir. Alevi toplumuna değer verdiğini söyleyen bazı kardeşlerimizin bu konu üzerinde çok iyi düşünmelerini ve Alevi dedelerini itibarsızlaştırmaya çalışmamalarını rica ediyoruz.

 

Bir Alevi Din Âlimi olarak, her zaman dedelerimizin yanında olduğumu ve Alevilikle ilgili ilmi her konuda onların yardımcıları olmaya hazır olduğumu söylüyorum. 

 

 

Alevi Din Âlimi

Ali Akın Caba



Bu yazı 1419 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI