Bugun...



Kur'an ve Sünnette Ali Sevgisi

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 26-07-2022 11:24

Kur'an ve Sünnette Ali Sevgisi

Kur'an-ı Kerim'de bütün peygamberlerin “Yaptığımıza karşılık insanlardan hiçbir şey beklemiyoruz; bize Allah'ın rızası yeter” buyurduğu söylenmekte ve Hz. Resulullah'a (s.a.a) ise, özel olarak Hak Teâlâ şu direktifi vermektedir:

De ki: Sizden, yakın akrabalarımı sevip saymanızdan başka hiçbir karşılık ve mükâfat beklemiyorum.” [1]

Burada son derece ilginç bir nokta vardır. Diğer peygamberler hiçbir karşılığı istemediği halde, Allah-u Teâlâ neden Hz. Resulullah'ın (s.a.a) insanlardan “Yakın akrabamı sevip-sayın” gibi bir talepte bulunmasını emretmiştir?

Bu sorunun cevabını yine Kur'an veriyor:

De ki: Sizden mükâfat ve karşılık olarak istediğim şey de aslında yine sizin içindir; yararı yine sizedir. Benim Allah rızasından başka isteğim yoktur.” [2]

Ayette açıkça “karşılık olarak istediğim şey aslında bana değil, size yarayacak bir şeydir” buyrulmaktadır. Söylenmek istenen şey şudur: Benim Ehl-i beytime besleyeceğiniz sevgi, sizi kemal ve tekâmüle götürecek bir bağdır aslında. İsmini, “karşılık” ve “mükâfat” koysam da gerçekte bu da size benden ulaşacak olan nice hayırlardan biridir! Çünkü Hz. Peygamberin (s.a.a) Ehl-i beyti her nevi pislik, kötülük, olumsuzluktan arınmış ve tertemiz kılınmışlardır.

Hiç şüphesiz onları sevmek, insanoğluna, Hakka itaat ve faziletli olma gibi kazanımlar getirecektir. Böylesine temiz ve günahtan arınmış bir Ehl-i beytin sevgisi, elbetteki tıpkı hayat iksiri gibi etki gösterecek ve bireyin kemal bulmasını sağlayacaktır.

Bu ayetteki yakınların en bariz numunesi, hiç şüphesiz İmam Ali'dir (a.s). Nitekim tanınmış Ehl-i sünnet âlimi Fahr-i Râzi şöyle yazıyor:

Zemahşeri'nin “Keşşaf” kitabında şöyle kayıtlıdır: Şûra suresinin 23. ayeti nazil olduğunda orada bulunan sahabeler “Ya Resulullah! Yakın akrabalarınız içinde kendilerini sevip saymamızın emrolunduğu bu insanlar kimlerdir; bize onları isimleriyle tanıtabilir misiniz?” diye sordular. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ali, Fatıma ve onların evlatlarıdır!”

Söz konusu ayetten sonra bizzat hadis-i nebeviyle yapılan bu açıklama, ayette geçen yakınların kim olduğunu göstermektedir: Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s). Onları sevmek hem Allah'ın emri ve hem de Hz. Resulünün (s.a.a) buyruğudur. Bunu vurgulayan pek çok nokta mevcuttur:

Şûra suresi 23. ayette geçen “Yakınlarıma sevgi ve saygıdan başka hiçbir şey” ibaresi gayet açıktır. Burada şunun altını önemle çizmek gerekir: Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Fatıma (s.a) ve Hz. Ali'ye (a.s) ve onların evlatlarına olan sevgisi, elbet sırf kan bağından doğan şahsi bir sevgiden ibaret değildir.[3] Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Fatıma'ya (s.a) duyduğu ve açıkça beyan etmiş olduğu derin sevgi ve ilginin nedeni Hak Teâlâ’ya olan fevkalade yakınlığı, emsalsiz iman ve takvası idi. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.a) Hz. Fatıma'yı (s.a) pek sevmekte, ona özel bir ilgi ve saygı göstermekteydi. “Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; onu seven beni sevmiş ve onu inciten beni incitmiş olur” buyurmaktadır. İmam Ali (a.s), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin'e (a.s) duyduğu derin sevgi de yine aynı türdendir ve bu hususta İslam kaynaklarında sayısız hadis ve mütevatir rivayetler kayıtlıdır. Bu bakımdan onları sevmek, bizzat Allah-u Teâlâ’nın emriyle bütün İslam ümmetine farz edilmiştir. Allah-u Teâlâ bunu pekiştirmek için “Peygambere uyun; ona itaat edin; umulur ki böylelikle hidayete kavuşursunuz.” buyurmaktadır. [4]

Yine bu arada Ahzab suresinin 21. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulur:

Andolsun sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulünde güzel bir örnek vardır.”

Bu sebeple ayet ve hadisle de sabit olduğu üzere, “Âl-i Muhammed (s.a.a)” olarak bilinen İmam Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin'in (a.s) sevgisi bütün Müslümanlara farz kılınmış bir sevgidir.[5]

İmam Ali (a.s) konusunda Hz. Resulullah'tan (s.a.a) ulaşan nice hadisler arasında, İmam Ali'nin (a.s) sevgisini vurgulayan ve müminlerin onu sevmesini hatırlatan çok sayıda sahih hadis vardır ki bunlardan birkaçını aktarmanın yeterli olacağı kanaatindeyiz:

1- Tanınmış Ehl-i sünnet hadis ve tarihçisi İbn-i Esir, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğunu yazar:

Ya Ali! Allah-u Teâlâ seni öyle şeylerle süsledi ki, Allah kulları nezdinde bunlardan daha güzeli yoktur: Sen dünyadan öylesine uzak duruyorsun ki ne dünya senden faydalanabiliyor ve ne de sen dünyadan. Sana miskinlerle yoksulların dostluğunu bağışladı. Onlar seni İmam olarak kabul ettiklerinden dolayı pek mutludurlar ve sen onların bu tutumundan memnun. Ne mutlu seni sevene ve bu sevgide samimi ve sadık olana; yazıklar olsun sana düşman olup, senin aleyhinde yalan söyleyene. [6]

2- Siyuti, Hz. Resulullah'tan (s.a.a) şu hadisi nakleder:

Ali'yi sevmek iman ve ona düşmanlık duymak nifaktır. [7]

3- Ebu Naim, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Ensar’a şöyle buyurduğunu yazar: “Size, benden sonra sapmamanız için kime sarılmanızı söyleyeyim mi?” Ensar “evet” deyince, şöyle buyurdular: Ali'ye sarılın! Bana gösterdiğiniz sevgi ve saygıyı ona da gösterin. Rabbim, Cebrail vasıtasıyla bunu sizlere böylece duyurmamı emretti! [8]

Ehl-i sünnet kaynaklarında Hz. Ali'nin (a.s) sevgisi hakkında geçen bir diğer rivayette o hazretin çehresini seyredip sesini dinlemenin bile ibadet olduğu kayıtlıdır:

1- Taberi, Ümm'ül müminin Ayşe'den şöyle nakleder:

“Babam, sık sık Ali'nin çehresini seyreder ve hayranlıkla ona bakardı. Bir gün Baba, “Ali'nin yüzüne neden o kadar bakıyor ve onu hayranlıkla seyrediyorsun?” diye sordum. Babam “Kızım, Hz. Resululah'ın (s.a.a) Ali'nin (a.s) simasını seyretmenin ibadet olduğunu buyurduğunu kendi kulağımla duydum.” dedi. [9]

Bu konuda diğer Ehl-i sünnet eserlerinde 20'ye yakın rivayet vardır.

2- İbn-i Hacer de yine Ayşe'den şöyle rivayet eder:

Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: Kardeşlerimin en hayırlısı Ali ve amcalarımın en hayırlısı Hamza'dır. Ali'yi anıp hatırlamak ve onun hakkında konuşmak bir ibadettir. [10]

Ayrıca diğer Ehl-i sünnet kaynaklarında da aynı mevzuda 5 hadis vardır.

Hz. Ali (a.s), Allah ve Resulü indinde diğer insanların en sevileni ve en hayırlısıydı. Enes b. Malik şöyle rivayet eder: Her gün, Ensar’dan birinin büyük çocuğu Hz. Resululah'a (s.a.a) hizmet ederdi. Benim sıramın olduğu bir gün Ümm-ü Eymen kızarmış bir tavuk getirerek, “Ya Resulullah! Bu tavuğu sizin için kendim aldım ve kendim pişirdim” dedi. Bunun üzerine Hz. Resulullah (s.a.a) elini kaldırıp, “Ya Rabbi! Bu yemeği benimle birlikte yemesi için kullarının en sevgili olanını bana gönder” buyurdu. Duanın hemen ardından kapı çalındı ve Hz. Resululah (s.a.a) “Enes, git kapıyı aç!” buyurdular. Ben “Keşke gelen Ensar’dan biri olsa” diye içimden geçirdim. Kapıyı açtım ve gelen Ali'ydi. “Hz. Peygamberin (s.a.a) önemli bir işi var” diyerek onu geri gönderdim. Hz. Peygamberin (s.a.a) bu duası ve Ali'nin gelişi 3 kez tekrarlandı. Üçüncü defasında Hz. Resulullah (s.a.a) “Ey Enes! Git ve onu içeri al. Sen, kavmini seven ilk insan değilsin. Onun senin kavminden -Ensar’dan- olmadığını biliyorum! ” buyurdu.

Bunun üzerine mahcubiyetle gidip Ali'yi getirdim ve oturup birlikte yemek yediler. [11]

 

Şehid Murtaza Mutahhari

 

------------

[1]- Şûra, 23.

[2]- Sebe, 47.

[3]- Hz. Resulullah'ın (s.a.a) onlara duyduğu sevginin nedeni, bizzat Allah-u Teâlâ’nın onları örnek insanlar olarak görerek, seviyor olması ve örnek insanlar olarak diğer müminlere tavsiye buyurmasıdır. Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Fatıma'dan (s.a) başka evlatları da vardı. Ama Allah-u Teâlâ İslam ümmetini, onları sevmekle mükellef etmemiştir. Sevgi ve saygısı farz olan isimler, bizzat Hz. Resulullah'ın (s.a.a) da açıklamış olduğu gibi, Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a) ve onların evlatlarıdır.

[4]- A'raf, 158.

[5] - Ehl-i sünnetin temel kaynak eserlerinden olan Fahr-i Râzi'nin Tefsir-i Kebir'i c. 27, s. 166, Mısır basımında konuyla ilgili daha birçok belge aktarılmıştır. Ayrıca Katade, Taberi ve Müstedrek-i Sahiheyn'de de yüzleri bulan belge kaydedilmiştir.

[6]- Usd'ül Gabe, c.4, s.23.

[7]- Kenzu’l Ummal, Siyuti'nin Cem'ul Cevâmi'si, c.6, s.156.

[8]- Hilyetu’l Ulyâ, c.1, s.63. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Kısa bir inceleme sonrası sadece Ehl-i sünnet kaynaklarında Hz. Ali'yi sevmenin faziletleri hakkında 90'dan fazla hadis buldum. Şia kaynaklarından Meclisi'nin “Bihar” kitabında 123 rivayet vardır ki yeni baskının “Emirü’l Müminini Sevmek ve Ona Buğzetmek” başlığı altında kayıtlıdır.

[9]- Riyazu’n-Nazire, c.2 s.219.

[10]- İbn-i Hacer, Sevâiku’l Muhrika, s.74.

[11]- Müstedrek-i Sahiheyn c.3, s.131. Bu olay Ehl-i sünnetin diğer sahih kaynaklarında 18'den fazla yerde ve değişik şahıslarca rivayet edilmiştir.




Bu haber 554 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI