Bugun...



Zuhur Asrında Mısır'da Gerçekleşecek Olaylar

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 23-09-2022 12:56

Zuhur Asrında Mısır'da Gerçekleşecek Olaylar

Mısır olayları ile ilgili elimize ulaşan çok sayıda rivayet vardır. Bu rivayetler Hz. Peygamber'in (s.a.a) Müslümanlara, Mısır'ın fethedileceğine dair verdiği müjdeyi, Fatımîlerin kıyamı sırasında Batılıların Mısır'a hâkim olacağını ve nihayet Hz. Mehdi'nin (a.f) döneminde gerçekleşecek olayları içermektedir.

Anlaşılan o ki Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhuru dönemindeki olaylar ile Fatımî devletinin Mısır'da kurulması olayları birbirine karışmıştır. Çünkü her iki olayda da Batı ordularının Mısır'a girmesi öngörülmüştür.

Bu çelişkiyi ise şu şekilde çözebiliriz: Rivayetleri incelerken hangisinde zuhur dönemine bitişik bir olaydan bahsedildiğine veya Süfyanî'nin hurucu vb. gibi olaylar, İmam'ın (a.f) zuhur zamanındaki bir hadiseyle ilgili bir konunun ele alındığına bakacağız. Bu sayede zuhur döneminde Mısır olaylarına değinen rivayetler elimizde kalmış olur ki hiç şüphesiz bunlar İmam'ın (a.f) zuhur dönemindeki hadiseleri açıklamakta veya büyük bir ihtimalle o olayların bir parçası sayılmaktadır. Şimdi bu rivayetlerden birkaç grubuna göz atalım:

a) Mısır hâkiminin kendi halkının eliyle öldürülmesi hakkındaki rivayetler.

Bu olay Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhur alametlerinden biri olarak nakledilmiştir.[1] Günümüzde halk arasında yaygın olan ve zuhur alametlerinden olduğu söylenen "Mısır halkı kendi sadatlarını (efendilerini) öldürecek ve köleler ülkenin efendilerine musallat olacaklar."[2] şeklindeki söze gelince, her ne kadar bazıları bunu Enver Sadat'ın öldürülmesine uyarlıyorlarsa da bizce bu uyarlama doğru değildir. Çünkü bu rivayetin orijinalinde geçen "sâdât" kelimesi devlet reisleri ve başkanları anlamındadır; özel bir şahsın adı değildir. Kaldı ki rivayetlerde, Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhur alametlerinden olan Mısırlı hâkimin öldürülmesinden sonra bir veya birkaç ordunun Mısır'a girmesinden söz ediliyor ki bu da Batı ordusudur.

Bazı rivayetlerde, Mısır hâkiminin öldürülmesinin Şam hâkiminin kendi halkı tarafından katledilmesi ile aynı zamanda olacağı geçiyor: Ondan önce Şam ve Mısır hâkimi öldürülecektir.[3] Elbette Mısır hâkiminin öldürüleceğini beyan eden rivayetle Mısırlı birinin Süfyanî'nin çıkışından önce devrim yapmasını bildiren rivayet arasında bir irtibatın olması mümkündür.

“Bihar'ul-Envar” kitabında şöyle geçer: Süfyanî'den önce Mısrî (Mısırlı bir şahıs) ve Yemânî kıyam edecekler. Mısırlı bu kişinin komutanların komutanı ve bazı rivayetlerde söylendiği gibi Mısır'da kıyam edip savaş ilanında bulunacak olan ordunun komutanı olması mümkündür: Mısır'da komutanların başı kıyam edecek ve orduyu seferber edip silahlandıracaktır.[4]

Diğer bir rivayete göre de o, Batı ordularının ülkeye girmesinden önce halkı Ehlibeyt'e doğru davet edecek: Batı ehli, Mısır'a saldırır. Onların Mısır'a girişi Süfyanî'nin alametidir. Ondan önce de bir şahıs halkı Peygamber (s.a.a) Ehlibeyt'ine doğru davet edecektir.[5] Mısırlı şahıs, komutanların başı ve halkı Ehlibeyt'e doğru davet eden kişinin bir değil de üç kişi olması ihtimal dâhilindedir.

Her hâlükârda, bu rivayetlerin toplamı Mısır'da Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhuruna ortam hazırlayacak bir kıyam ve devrimin olacağını göstermektedir. Veya en azından, Mısır'da bir iç devrim ve değişime yol açıp, dünya barış ve savaşıyla irtibatlı olacak güçlü bir İslamî havanın varlığını ortaya koymaktadır.

Mısır'la ilgili rivayetlerden biri de Kıptîlerin Mısır'ın çevre bölgelerine hâkim olacağından söz eden rivayettir. İmam Ali (a.s) zuhur alametlerinden biri olan bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: Kıptîlerin Mısır'ın etrafına egemen olması...[6]

İbn-i Hammâd'ın kendi el yazmasında Ebuzer'den (r.a) naklettiği şu rivayet de bu olaya işaret etmiş olabilir: Mısır'da emniyet ortadan kalkacak.

Hadisin ravisi Harice diyor ki: Ebuzer'e, "Emniyet ortadan kalktığında onu geri getirecek bir önder yok mudur?" dediğimde şöyle dedi: "Hayır! Çünkü onun düzeni sarsılacaktır."[7]

Bu rivayetlere göre, Kıptîler Mısır'da kıyam edip kargaşa çıkaracak; hükümete karşı itaatsizlik edecek ve Mısır'ın bazı bölgelerine musallat olacaklar. Bu da Mısır'ın ekonomik ve güvenlik açısından zayıflamasına sebep olacak. Tabii ki bu tuğyan ve inat İslam düşmanlarının dışarıdan kışkırtmaları ile yönlendirilecektir. Çünkü Kıptîlerin kendi tarihlerinde, yabancı güçlerin yardımı olmaksızın Müslümanlar aleyhine herhangi bir girişimde bulundukları görülmemiştir. Nitekim Haçlı Seferlerinde ve içinde bulunduğumuz asırda da durum böyledir.

Rivayetler Kıptîlerin ayaklanmasının ne zaman gerçekleşeceğine işaret etmiyor. Fakat Huzeyfe'den nakledilen diğer bir rivayette şöyle deniyor: Mısır, Basra'nın yıkıldığı zamana kadar harap olmayacaktır.[8]

Yine bu rivayette şöyle yer alır: Mısır'ın harap olması, Nil nehrinin kurumasından kaynaklanacaktır. Zahiren Basra'nın vaat edilen yıkılma olayı, Süfyanî'nin Irak'a girmesinden sonra veya Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhur ettiği yıl gerçekleşecektir.

b) Mağrip güçlerinin Mısır'a girmesi hakkındaki rivayetler.

Yazarlar bu olayı genellikle zuhur alametlerinden saymışlardır. Bu ve diğer rivayetlerde geçen "Mağrip"ten maksat, İslam topraklarının batısındaki ülkelerdir; Fas, Cezayir, Libya, Tunus vb. Yine bu rivayetlerin çoğu mağrip güçlerinin Fatımîlerin devrimi sırasında Mısır'a girmesine uyarlanmaktadır.

Ama Şeyh Tusî'nin en eski ve en muteber kaynaklarımızdan biri olan “el-Gaybet” [9] adlı kitabında yer alan bir rivayette ise "Mağrip ehli" değil de "Garp/Batı ehli" ifadesi kullanılmış, “Bihâru'l-Envâr” ve “Bişaretü'l-İslam” adlı eserlerin yazarları da bu rivayeti o kaynaktan nakletmişlerdir. Bu ikisi dışında diğer kaynaklar yanlışlıkla "Mağrip" olarak aktarmışlardır. Buna göre bu rivayetlerde geçen “Mağrip güçlerinden” maksat, Batılı güçlerdir.

Bir başka rivayete göre Batılılar, Süfyanî'nin Şam'da huruç etmesinden kısa bir süre önce Mısır'a girecekler. Bu husus, Ammar b. Yasir'den (r.a) nakledilen uzun rivayetin bir bölümünde geçer: Peygamberimizin Ehlibeyti'nin devleti ahir zamanda kurulacak ve onun bazı işaretleri vardır... Batı ehli Mısır'a doğru hareket edecek. Onların Mısır'a girmesi Süfyanî'nin alametidir.

Süfyanî'nin İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurundan birkaç ay önce huruç edeceğini dikkate alırsak, Batılı güçlerin Mısır'a girişinin zuhur yılında veya ona yakın bir zamanda gerçekleşeceğini söylemimiz gerekir.

Şimdi Süfyanî'nin Mısır halkıyla yaptığı savaşı açıklayan rivayete işaret etmemiz uygun olacaktır. Bu rivayete göre Süfyanî Mısır'a girecek ve dört ay boyunca çeşitli cinayetler işleyecektir. Güçlü ihtimale göre bu, Süfyanî hakkında gerçek dışı ve abartılı rivayetlerden biridir. Çünkü güvenilir kaynaklarda ona işaret edilmemiştir. Fakat bazı rivayetlere göre Süfyanî Şam'da “Abga” adlı şahsı öldürecek. Abga ya Mısır ehlidir ya da Mısır'la ilişkisi olan bir kimsedir. Yine de doğrusunu Allah bilir!

Bir başka rivayette şöyle geçer: Hz. Mehdi (a.f) Mısır'ı kendi minberi (propaganda merkezi) olarak seçecek. Bu konu Abaye el-Esedî'nin İmam Ali'den (a.s) naklettiği rivayette şöyle açıklanmıştır: İmam Ali'nin (a.s) şöyle dediğini duydum: Mısır'da bir minber yaparım; Dımışk'ı harap ederim; Yahudi ve Hristiyanları tüm Arap ülkelerinden çıkarırım ve Arapları bu çubukla kovarım! Abaye şöyle diyor: Dedim ki: "Öyle bir haber veriyorsun ki, sanki öldükten sonra bir daha dirileceksin!" İmam buyurdu ki: Heyhat ey Abaye! Gerçekten yanlış düşündün. Benim soyumdan olan biri böyle yapacak.[10]

Yine İmam Ali'nin (a.s) Hz. Mehdi (a.f) ve yâranı hakkında şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Derken (Mehdi ve yardımcıları) Mısır'a doğru hareket ederler. İmam, oranın minberine çıkar ve halka konuşma yapar. Yeryüzü onun adaleti sayesinde sevince gark olur; gökyüzü rahmet yağmurunu indirir; ağaçlar meyve verir; yer kendi bitkilerini yeşertir; kendi çehresini yer ehli için gül ve bitkilerle süsler. Vahşi hayvanlar bile öyle güven ve huzur içinde olurlar ki insanların yolunda evcil hayvanlar gibi dolaşıp otlarlar. İlim ve marifet nuru müminlerin kalbine saçılır. Öyle ki hiçbir mümin ilmî yönden kendi âlim kardeşine ihtiyaç duymaz. O günde, "Allah, geniş lütuf ve keremiyle, rahmeti ile herkesi ihtiyaçsız yapar" ayeti tecelli eder.[11]

Bu iki rivayetten şöyle anlaşılmaktadır: Mısır Hz. Mehdi'nin (a.f) evrensel hükümetinde ünlü bir ilim ve tebliğ merkezi konumda bir yer olacaktır. Özellikle yukarda geçen hadisteki "Mısır'da bir minber yaparım" ve "Derken Mısır'a doğru hareket ederler. İmam, oranın minberine çıkar" cümlelerine dikkat edilirse, yani Hz. Mehdi (a.f) ve yardımcıları Mısır'a, orayı fethetmek veya hükümeti sağlamlaştırmak için değil, Mısır halkının İmam ve yardımcılarını olumlu karşıladıkları için giderler. Bu yüzden dedesi İmam Ali'nin (a.s) vaat ettiği gibi Hz. Mehdi (a.f) orayı kendi hitabet kürsüsü ve minberi seçecek, böylece mesajını tüm dünyaya ulaştıracaktır.

Mısır'ın ilim kürsüsü ve İmam'ın mesajlarını dünyaya ulaştırma merkezi olmasının, hadislerde Müslümanların o dönemde ilmî olarak birbirlerine muhtaç olmayacağı yönündeki ifadelerle hiçbir çelişkisi yoktur. Çünkü ilim nispî bir kavramdır.

c) Hazret'in (a.f), Mısır Piramitlerinin ikisinde ilim ve başka şeyler dolu hazinelere sahip olduğuna dair rivayet.

Bu rivayet bizim muteber kaynaklarımızdan olan "Kemalu'd-Din" adlı eserde yer alır. Söz konusu kitabın yazarı Şeyh Sâduk, Ahmed b. Muhammed Şa'ranî'den, o Ammar Yasir'in evlatlarından birinden, o da Muhammed b. Kasım el-Mısrî'den şöyle nakleder: Ahmed b. Tulun'un oğlu bin işçiyi bir yıl süresince piramidin giriş kapısını bulmaları için görevlendirdi. Çalışma esnasında mermer bir taşla karşılaştılar. Mermerin arkasında bir bina kapısı gördüler ama bir türlü onu açamadılar.

Nihayet Habeşistanlı bir Hristiyan papaz, Mısır firavunlarının biri tarafından yazılmış olan o taşın üzerindeki yazıyı okudu: 'Ehramı ve çömlekten kapları ben yaptım. Bu iki ehramı da inşa edip, kendi hazinelerimi oraya emanet bıraktım.' İbn-i Tulun şöyle der: "Bu, Âl-i Muhammed'in Kaim'inden başkasının çaresini bulamayacağı bir şeydir." Sonra o taş parçası önceki yerine konuldu.[12]

Bu rivayette birtakım zayıf noktalar göze çarpmaktadır. Bunların bazı raviler tarafından eklenme ihtimali vardır. Buna rağmen dikkate şayan güçlü ve önemli noktalar da mevcuttur. Doğrusunu Allah bilir!

d) Mısırlı Ahnes'in rivayeti.

“Kenzu'l-Ummal” kitabının yazarı aşağıdaki hadisi İbn-i Asakir'in Tarihinden naklen Peygamber Efendimizden (s.a.a) şöyle rivayet eder: Kureyş'ten [13] Ümeyye Oğullarından olan “Ahnes” adlı bir kişi Mısır'da gücü ele geçirecektir. Sonra ona galip olacaklar veya güç elinden alınacak, o da Rum'a kaçacak. Rumlar onu İskenderiye'ye getirecekler ve böylece orada Müslümanlarla savaşa başlayacak. İşte bu, feci olayların ve öldürmelerin başlangıcıdır. "Feci olayların... başlangıcı" ifadesinden maksat, Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhurundan önce gerçekleşecek katliamlar; "Ümeyye Oğulları"ndan maksat da, onların yol yordamı ve çizgisi olabilir. Doğrusunu Allah bilir.

 

----------------

[1]- Bişaretu'l-İslam, s.175.

[2]- Bişaretu'l-İslam, s.176.

[3]- Bişaretu'l-İslam, s.185, el-Kavlu'l-Muhtasar adlı eserden naklen.

[4]- Bihar'ul-Envar, c.52, s.210

[5]- Bihâru'l-Envâr, c.52, s.208.

[6]- Bişaretu'l-İslam, s.42.

[7]- İbn-i Hammâd Nüshası, s.78.

[8]- Bişaretu'l-İslam, s.28.

[9]- el-Gaybet, s.278.

[10]- Bihâru'l-Envâr, c.52, s.60.

[11]- Bişaretu'l-İslam, s.71.

[12]- Şeyh Sâduk, Kemâlu'd-Din ve Temâmu'n-Nimet, s.564.

[13]- Menavî, Feyzu'l-Gadir, c.4, s.131.




Bu haber 399 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI