Bugun...



Zuhur Asrında İranlılar - 1

İran İslam İnkılabının gerçekleşmesiyle dünya Müslümanları ummadık bir şeyle karşılaştılar ve üzgün gönülleri, hiçbir zaman görülmediği kadar mutluluk ve huzurla doldu.

facebook-paylas
Güncelleme: 28-10-2022 12:40:03 Tarih: 28-10-2022 12:29

Zuhur Asrında İranlılar - 1

Bismillahirrahmanirrahim

İran ülkesi, İslam İnkılabı gerçekleşmeden önce Batılılar açısında bakıldığında; Rusya'nın komşuluğunda, İslam dünyasının ortasında ve hayatî önem taşıyan bir merkezdi. Müslümanların bakışında ise, kökenli bir İslam ülkesi olmakla beraber, Batı ve İsrail'le müttefik olan Şah tarafından yönetilmekte ve ülkenin kaynakları onlara sunulmaktaydı.

Diğerlerinin görüşüne ilaveten İran; bir Şia'nın düşüncesinde, İmam Rıza'nın (a.s) münevver türbesi, Kum İlim Havzası, Şia'nın tarihinde kökenli bir geçmişi, Şia âlim, bilgin ve kıymetli eserleri içinde barındıran bir ülkeydi. Bizler, İranlıların ve Selman-ı Fârisî'nin soyunun övüldüğü rivayetlerle karşılaşınca birbirimize şöyle diyorduk: Bu rivayetler, bazı grup, kabile veya ülkeleri öven ya da yeren rivayetlere benzemektedir. Dolayısıyla bu rivayetler araştırılmalı, üzerinde düşünülmeli ve senet yönünden güvenilir oldukları anlaşılsa dahi, geçmiş zamanla, Sadrı İslam'daki milletlerin durumlarıyla ve geçen asırlarla ilgilidir.

Bu düşünce tarzı, fikir ehli olan kültürel şahsiyetler arasında yaygındı. Bizler, İslam ümmetinin cahillik içerisinde ve emperyalist kâfir güçlerin veya onların uşaklarının emri altında olduğuna inanmaktaydık. Milletler arasında hiçbirinin diğerine üstünlüğü yoktur. Hatta İranlılar diğer milletlere nazaran daha kötü şatlarda olabilir. Çünkü görünüşe göre İranlılar, küfürle karışmış bir medeniyetin taraftarı ve kendi kavimlerine ait iftiharları övünmekle meşguldüler. Şah ve Batılı yârenleri de bu kültürü canlı tutup yaymaya çalışıyorlardı.

Nihayet İran İslam İnkılabının gerçekleşmesiyle dünya Müslümanları ummadık bir şeyle karşılaştılar ve üzgün gönülleri, hiçbir zaman görülmediği kadar mutluluk ve huzurla doldu. Hatta böyle büyük bir zaferi, hiç kimsenin tasavvur bile etmediğini söyleyebiliriz. Bu mutluluk ve sevinç bütün Müslüman milletleri kuşatmış, her yerde İranlıların ve Selman-ı Fârisî'nin kavminin faziletlerinden bahsediliyordu. Örneğin İslam dünyasının doğusu ve batısındaki gazete ve dergilerde yayınlanan manşetlerden biri, Tunus'un İdrak dergisindeki "Peygamber (s.a.a) İranlıları İslam ümmetinin rehberliğine seçecektir" başlığıydı. Bu olaylar bizim düşüncemizi tekrar İranlılara yönlendirdi ve Hz. Resulullah'tan (s.a.a) İranlılar hakkında nakledilen rivayetlere baktığımızda gördük ki, sadece onların geçmişinden değil, geleceğinden de haberler verilmektedir. Bu yüzden hadis ve tefsir kaynaklarındaki İranlılarla ilgili rivayetleri incelediğimizde, bu bilgilerin onların geçmişinden ziyade geleceğiyle daha çok ilgili olduğu neticesine ulaştık. İlginç olan bir diğer nokta ise, bu tür hadislerin Şia kaynaklarından ziyade Ehlisünnet kaynaklarında daha fazla yer almış olmasıdır.

İmam Mehdi (a.f) ve hükümetine zemin hazırlayanlara dair rivayetlerde, İranlılar ve Yemenlilerin önemli bir payı varsa, İmam'ın (a.f) zuhurunun zeminini hazırlama, kıyamına katılma iftiharına nail olacaklarsa, aynı şekilde Mısır'dan seçkin şahsiyetler, Şam'dan gerçek müminler, Irak'tan farklı topluluklar, dünyanın dört bir köşesinden Mehdi (a.f) âşıkları ona yaver olma şerefine ulaşacaksa, bunun karşısında saygı duymaktan başka ne yapılabilir ki!

İranlıların Ehlisünnet Hadislerinde Övülmesi

Üzerinde dikkatle durulması gereken nüktelerden biri, Ehlisünnet kaynaklarındaki Hz. Resulullah'tan (s.a.a) nakledilen hadislerde İranlıların övülmesinin, Şia kaynaklarındaki övgüden daha fazla olmasıdır. Bu ise bir araştırmacının, Ehlisünnet kaynaklarındaki rivayetlerden faydalanarak, İranlıların Araplara olan üstünlüğü, fazilet ve menkıbeleri hakkında rahatlıkla bir kitap yazabileceği seviyededir.

Siyah ve Beyaz Koyunlarla İlgili Hadis

Bu hadislerden biri, "siyah ve beyaz koyunlar" hakkındaki hadistir. Ebu Nuaym (Huzeyfe aracılığıyla) şöyle rivayet ediyor: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Rüyamda siyah koyunların peşimde olduklarını gördüm. Sonra beyaz koyunlar da onlara katıldı ve öyle bir duruma geldiler ki siyah koyunları onların arasında göremedim." Ebubekir şöyle dedi: "Sizin peşinizdeki siyah koyunlar, Araplar ve beyaz koyunlar ise, size itaat eden Acemlerdir. Acemler (Arap olmayanlar) o kadar çoğalacaktır ki, Araplar onların arasında göze bile çarpmayacaktır." Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Melekler de bu rüyayı böyle yorumladılar.[1]

Farsların Ehlibeyt'i Savunmasıyla İlgili Hadis

Ebu Nuaym, İbn-i Abbas'tan şöyle naklediyor: Resulullah'ın (s.a.a) yanında İranlılardan söz açılınca şöyle buyurdu: "İranlılar biz Ehlibeyt'in savunucusu ve hamisidirler."

Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Farslara Olan Güveniyle İlgili Hadis

Ebu Nuaym, Ebu Hüreyre'den şöyle naklediyor: Resulullah'ın (s.a.a) yanında Acemden bahsedildiğinde şöyle buyurdu: "Allah'a andolsun ki, benim onlara olan güvenim, sizlere veya bazılarınıza olan güvenimden daha fazladır." [2]

Müslim, Ebu Hüreyre'den şöyle naklediyor: Cuma Suresi nazil olduğu sırada, Resulullah'ın (s.a.a) yanında oturmuştuk. Resulullah (s.a.a), "Onlardan henüz kendilerine katılmamış diğer toplumlar…"[3] ayetini okuyunca birisi şöyle sordu: "Ya Resulullah! Onlar kimdir?" Resulullah (s.a.a) cevap vermedi; şahıs, ikinci ve üçüncü defa tekrar sordu. Selman-ı Fârisî de oradaydı. Resulullah (s.a.a) Selman’ın omuzuna elini koyarak şöyle buyurdu: "Eğer iman, Süreyya'da dahi olsa bunlardan birileri ona ulaşacaktır." [4]

Ahmed b. Hanbel şöyle rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurdu: Allah-u Teâlâ'nın sizin etrafınızı Acemlerle doldurması yaklaşmıştır. Onlar kaçmayan aslanlara benzerler. Sizin düşmanlarınızla savaşacaklar ve sizin ganimetlerinizden faydalanmayacaklardır. [5]

Bu rivayeti Ebu Nuaym, muhtelif senetlerle Huzeyfe, Semure b. Cundeb ve Abdullah b. Ömer'den nakletmiştir. [6]

İbn-i Ebi'l-Hadîd şöyle rivayet ediyor: Eş'as b. Kays topluluğun içinden (geçerek) kendisini Ali'ye (a.s) ulaştırdı ve şöyle dedi: "Ey Emirü'l-Müminin! Sizin etrafınızı saran bu kızıl yüzlüler (yani İranlılar) biz Araplara galebe çaldılar." İmam Ali (a.s) ayağıyla yavaşça minbere vurdu. Sa'saa b. Sûhân şöyle dedi: "Bizim Eş'as'la ne işimiz olabilir ki! Bugün Emirü'l-Müminin (a.s) Araplar hakkında asla söylenmeyecek bir şeyi diyecektir." İmam (a.s) buyurdu ki: "Merkep gibi yatağında yuvarlanan ve insanların hidayetini engelleyen bu şahsiyetsiz mide düşkünlerinden hangisi benim mazeretimi kabul eder? Acaba benden onları (İranlıları) uzaklaştırmamı mı istiyorsun? Bunu yaparsam, hiç şüphesiz cahil olurum. Tohumu yarıp insanı yaratana andolsun ki, İranlılar sizleri, dine dönmeniz için dövüp ezeceklerdir. Aynı sizlerin, onları dini kabul etmeleri için ezdiğiniz gibi." [7]

İranlılar ve Zuhur Ortamının Hazırlanması

Şia ve Ehlisünnet hadis kaynaklarının ortak görüşüne göre İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuru, onun gelmesine zemin ve ortam hazırlayacak bir inkılaptan sonra gerçekleşecektir. Bu inkılaptaki siyah bayraklı İranlılar, onun önderliğinin ön hazırlıklarını yapacaklardır. Vadedilmiş iki kişi olan Horasanlı Seyyid (Seyyid-i Horasanî) veya Haşim soyundan Horasanlı biri (Hâşimî Horasanî) ve yaveri Şuayb b. Salih çok önemli rol üstleneceklerdir. Şia hadis kaynakları, İranlılara ilaveten Yemenlilerden de zuhur ortamını hazırlayanlar olarak bahsetmiştir.

Ayrıca hadislerin geneline bakıldığında, zuhurdan önce gerçekleşecek bir inkılap öngörülmektedir. "Üzerinize, kullarımızdan çok güçlü ve savaşçı olan bir grubu göndeririz…" [8] ayetinin tefsirinde gelen şu rivayet bunun bir örneğidir: Onlar, Kaim (a.s) kıyam etmeden önce Allah'ın ayaklandıracağı bir topluluktur. Ehlibeyt'i katledenlerin hangisinin peşine giderlerse, onu öldüreceklerdir. [9]

Ebân b. Tağlib'in İmam Cafer Sadık'tan (a.s) naklettiği hadis şöyledir: "Hakkın sancağı zuhur ettiği zaman, doğulu ve batılılar ona lanet edecektir. Neden, biliyor musun?" "Hayır!" dedim. Şöyle buyurdu: "Çünkü insanlar onun zuhurundan önce, Ehlibeyt'ten olan (Ehlibeyt taraftarı) bir toplulukla karşı karşıya geleceklerdir."

Bu rivayetten anlaşılmaktadır ki, Benî Hâşim'den bazıları ve takipçileri, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurundan önce ayaklanarak bir inkılap gerçekleştireceklerdir. “Yevmu'l-Halâs” kitabının yazarı şu hadisi nakletmiştir: “O geldiğinde, Allah için kınından çekilmiş bir kılıç vardır.”

Bu kitabın yazarı, naklettiği bu hadis için beş tane kaynak zikretmektedir. Ancak o kaynaklarda bu hadis bulunamadı. Bulunan şudur: “Onun yanında kınından çekilmiş bir kılıç bulunmaktadır”. Zikredilen kitap, farklı rivayetler de zikretmektedir ki onların senetleri bulunamadı.

Netice olarak zuhurdan önceki olaylarla ilgili rivayetler üç kısımdır:

1- Şiî ve Sünnî kaynakların naklettiği siyah bayraklıların devletiyle ilgili rivayetler.

2- Sadece Şia kaynaklarında geçen Yemânî'nin zuhuruyla ilgili rivayetler. Buna benzer rivayetler bazı Sünnî kaynaklarda da geçmiştir. Ancak bu rivayetler, Yemânî'nin İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurundan sonra ortaya çıkışıyla ilgilidir.

3- Olayların ayrıntılarına değinmediği hâlde, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuruna zemin hazırlayanların ortaya çıkışıyla ilgili rivayetler. Ancak bu rivayetler genelde, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuruna zemin hazırlayacak İranlı ve Yemenli yârenlerine işaret etmektedir. Rivayetler, Yemenlilerin yönetimi ne zaman ele alacaklarını belirlemiş ve bunun, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhur edeceği yılda ve Süfyanî'nin çıkışıyla beraber veya buna yakın bir zamanda gerçekleşeceğine değinmiştir.

İmam Mehdi'ye (a.f) düşmanlık etmek amacıyla Şam veya buraya yakın bir bölgeden Süfyânî ortaya çıkacaktır.

İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuruna zemin hazırlayan İranlıların hükümeti, iki belirgin aşamaya ayrılmaktadır:

Birinci aşama: Onların kıyamının başlaması Kum'dan birinin eliyle gerçekleşecek ve belki de onun kıyamı, İmam Mehdi'nin (a.f) kıyamının başlangıcı olacaktır. Çünkü bu hususta rivayette şöyle gelmiştir: İmam Mehdi'nin (a.f) kıyamının başlangıcı doğudan olacaktır.

İkinci aşama: İranlılar arasındaki iki vadedilmiş şahsiyetin, yani Horasanlı bir seyit (Seyyid-i Horasanî) ve onun güçlerinin komutanı Şuayb b. Salih'in ortaya çıkması.

Bazı rivayetlerde geldiği üzere, Şuayb'ın ve Horasanlı seyidin kıyamı İmam Mehdi'nin (a.f) kıyamından altı yıl önce gerçekleşecektir. Muhammed b. Hanefiyye'den şöyle nakledilmiştir: Benî Abbas'ın siyah bayrağı ortaya çıkacak ve ardından da Horasan'dan başka bir siyah bayrak belirecektir. O bayrakları taşıyanlar siyah başlık ve beyaz elbise giyeceklerdir. Onların önünde, Benî Temîm kabilesinden ve “Salih b. Şuayb” veya “Şuayb b. Salih” diye adlandırdıkları biri olacaktır. Onlar, Süfyanî'nin güçlerini yenip Beytu'l-Mukaddes'e girerek, İmam Mehdi'nin (a.f) kıyamının zeminini hazırlayacaklardır. Şam'dan üç yüz kişi onlara katılacaktır. Onun ortaya çıkışıyla işlerin İmam Mehdi'ye (a.f) bırakılması arasında yetmiş iki ay vardır. [10]

Bu hadislerin karşısında yer alan bazı hadislerde, Horasanî ve Şuayb'ın ortaya çıkışının, Yemânî ve Süfyanî'nin ortaya çıkışıyla aynı zamanda gerçekleşeceğine değinilmiştir. İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: Horasanî, Süfyanî ve Yemânî'nin çıkışı aynı yılda ve aynı günde gerçekleşecektir. Yemânî'nin bayrağı bu bayraklar arasında en çok hidayete erdirendir. O, insanları hakka davet edecektir. [11]

İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle naklediliyor: Süfyanî, Yemânî ve Horasanî'nin ortaya çıkışı, aynı yıl, ay ve günde meydana gelecektir. Onların düzen ve tertipleri aynı tespih taneleri gibi art arda olacaktır. O zamanda sorunlar her yandan üşüşecektir. Onlara muhalefete kalkışanların vay hâline! Bayraklar arasında, Yemânî'nin bayrağından daha çok hidayete erdiren olmayacaktır. O bayrak hidayet bayrağıdır. Çünkü sizin mevlanıza (efendi ve sahibinize) davet edecektir. [12]

Bu rivayetlerin senedi güvenilir olduğu için diğer rivayetlerden daha önemlidir. Özellikle son nakledilen rivayetin senedi sahihtir ve Ebu Basîr bu rivayeti İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) nakletmiştir.

Belki de bu üç ortaya çıkışın, aynı tespih taneleri gibi düzenli olmasından kasıt, her üçünün aynı günde meydana gelmesinin yanı sıra, amaçlarının birbiriyle siyasî irtibat hâlinde olmasıdır. Onların ortaya çıkıp ayaklanması mutlaka aynı günde gerçekleşecektir. Onların işini yoluna koymak ve işlerini sağlamlaştırmak ise, aynı tespihin taneleri gibi birbiri ardınca gelecektir.

 

---------------

[1]- Zikru İsbahân, s. 8'de. Ebu Hüreyre, Nu'mân b. Beşîr, Mut'im b. Cubeyr, Ebubekir, İbn-i Ebî Leylâ ve Huzeyfe'den farklı senetlerle nakletmiştir.

[2]- Zikru İsbahân, s. 12. Bu hadisin benzeri Sünen-i Tirmizî, c. 5, s. 382'de gelmiştir.

[3]- Cuma, 3.

[4]- Sahih-i Müslim, c. 7, s. 192.

[5]- Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 11.

[6]- Zikru İsbahân, s. 13.

[7]- Şerh-i Nehcü'l-Belâğa, c. 20, s. 284.

[8]- İsrâ, 5.

[9]- el-Kâfi, c. 8, s. 206.

[10]- İbn-i Hammâd Nüshası, 84 ve bu içeriğe yakın tabirlerle, s. 74.

[11]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 210.

[12]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 232.




Bu haber 380 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI