Bugun...



On ikinci İmam’ın (a.f) Hayatına Kısa Bir Bakış - 1

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 08-09-2023 16:51

On ikinci İmam’ın (a.f) Hayatına Kısa Bir Bakış - 1

1. Doğumu

Şiaların on ikinci imamı, İmam Hasan Askerî’nin (a.s) oğlu hicri 255 [1] /869 m yılının Şaban ayının on beşinci [2] gününün şafak vaktinde [3] Irak’ın Samerra şehrinde dünyaya geldi. İmam Mehdi’nin (a.f) doğum yılının hicri 254, [4] 256, [5] 257, [6] 258 [7] olduğu da söylenmektedir. [8] Bu ihtilafın sebebi ise, İmam’ın (a.f) doğumunun gizli tutulmasından da kaynaklanmış olabilir. [9]

İmam Mehdi’nin (a.f) doğumu tarihîn kesinleşmiş konularından olup İmamların (a.s) dışında Şia mezhebinin âlimleri, tarihçileri ve hadisçileri ile Ehlisünnet tarihçileri ve hadisçilerinin birçoğu bu konuya değinmişlerdir. Bazı araştırma kitaplarında bu âlimlerden en az 65 kişinin isimleri ve kitapları belirtilmiştir. [10]

2. İsmi

İmam Mehdi’nin (a.f) ismi, ceddi Hz. Rasulullah’ın (s.a.a) isminin aynısı, yani “Muhammed”dir. [11] Hadis ve tarihçilerin tamamı bu ismi Hz. Peygamber’in (s.a.a) seçtiği inancındadırlar. [12] Aynı ismi taşımaları delilsiz değil, bilakis Hz. Peygamber (s.a.a) kendi doğuşuyla yeryüzü insanlarını nasıl sapıklık ve cehaletten kurtardıysa, on ikinci torunu da kendi doğuşuyla beşeriyeti karanlık ve sapıklıktan kurtaracak olması bu hakikatin açıklayıcısıdır. [13]

3. Lakapları

On ikinci İmam’ın (a.f) tanınmış lakapları “Mehdi”, “Kaim”, “Muntazar”, “Hüccet”, “Halef-i Sâlih”, “Bakiyyetullah”, “Mensûr”, “Sâhibu’l-Emr”, “Veliy-yi Asr” ve “Sâhibu’z-Zamân”dır. Bu lakapların en tanınanı ve meşhuru “Mehdi”dir. [14] Bu lakapların her birinin kendine has sebepleri vardır. Örneğin hidayet edici olduğu için “Mehdi”, hak üzere kıyam edeceği için “Kaim”, müminler onun geleceğini beklediği için “Muntazar” ve Allah’ın insanlara hücceti olacağı için “Hüccet” denilmektedir. [15]

Kef’amî’den nakledilen bir rivayete göre İmam Mehdi’nin (a.f) yüzüğündeki ibaret şöyledir: “Ben Allah’ın hücceti ve özel kıldığı kuluyum.” [16]

4. Annesi

İmam Mehdi’nin (a.f) annesi hakkında çeşitli rivayetler vardır. Mes’ûdî, İmam Mehdi’nin (a.f) annesinin “Nergis” adında bir cariye ve köle olduğunu söylemektedir. [17] Şehid, onun annesinin isminin Zeyd Aleviye’nin kızı “Meryem” olduğunu ifade etmiştir. [18] Şeyh Tûsî, bir rivayette İmam Mehdi’nin (a.f) annesinin isminin “Reyhane” olduğunu nakletmesinin hemen ardından “Nercis”, “Saykal”, Sakiyl” ve “Süsen” olduğunu eklemiştir. [19] Şeyh Mufid ise, İmam Mehdi’nin (a.f) annesi için sadece “Nergis” ismini nakletmiştir. [20]

İmam Hasan Askerî’in (a.s) halası “Hekime Hatun”dan nakledilen rivayette de isminin “Nercis” olduğu ifade edilmiştir. [21] Bazı araştırmacılar İmam Mehdi’nin (a.f) annesinin asıl isminin “Nercis” “Seykal” [22] dışında diğer isimlerin İmam Cevad’ın (a.s) halası “Hekime Hatun” tarafından verilebileceğini ifade etmişlerdir. O zamanın insanları evlerine yeni getirdikleri cariyeleri değişik isimler ile çağırırlardı. “Nergis”, “Reyhane” ve “Susen” de gül isimlerindendir. [23]

Sadûk’un naklettiği hadis, bu ihtimali güçlendirmektedir. O, kendi senedi ile “Gıyas”’ın şöyle dediğini nakleder: İmam Hasan Askerî’nin (a.s) halefi Cuma günü dünyaya geldi. Onun annesi “Reyhane” idi; ancak ona “Nergis”, “Susen” ve “Seykal” isimleri de verilmişti. Onun hamilelik döneminde sahip olduğu nur, “Saykal” ismini almasına neden olmuştu. [24]

Muhammed Sadr da kendi kitabında İmam Mehdi’nin (a.f) annesinin isimleri hakkında geniş araştırma yapmış ve bu konuda gerekli bilgiyi okuyuculara sunmuştur. [25]

İmam Mehdi’nin (a.f) annesinin hangi ülkeden olduğu konusunda da çeşitli görüşler vardır. Sadûk, bir rivayete uygun olarak İmam Mehdi’nin (a.f) annesinin Rum Kayseri’nin oğlu “Yeşu”nun kızı “Melike” ve annesinin ise, Hz. İsa’nın (a.s) havarilerinden olan “Şem’un” un soyundan olduğunu söylenmektedir. İslâm ordusunun Romalılar ile yaptığı savaşta esir edilerek Bağdat’ta bir cariye olarak satışa çıkarıldığında İmam Hâdî’nin (a.s) elçisi, onu esirler pazarından satın aldı ve Samerra’ya İmam Hâdî’ye (a.s) gönderdi. [26]

Kuleynî şöyle diyor: “Kaim” in (a.f) annesi Sudan’nın kuzey bölgesinin Nevbe şehrinde bir cariyeydi. [27]

Nu’mânî ve Sadûk başka hadislerde “Kaim” in (a.f) annesinin zenci bir cariye olduğunu nakletmişlerdir. [28] Şeyh Tûsî [29] araştırmacıların da kabul ettiği bir hadisi naklederek şöyle diyor: [30] “Kaim”in (a.f) annesinin Onuncu İmam’ın (a.s) kız kardeşlerinin (Hekime) evinde büyüyen bir köleydi. İmam (a.s) onu gördüğünde İlâhî bir lütfun olduğunu ve onun özel bir çocuk dünyaya getireceğini anladı. [31]

Bunların hepsinden daha önemlisi söz konusu bu saygı değer hanımın, İmam’ın (a.f) annesi olmasıdır. Hekime Hatun, İmam Hasan Askerî’nin (a.s) halası Ehlibeyt (a.s) ailesinin büyük ve yüce kadınlarından olmasına rağmen İmam’ın (a.f) annesini, ailesinin ve kendisinin hanım efendisi olarak bilmekte ve kendisini onun hizmetçisi olarak görmekteydi. [32] Hz. Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s) [33] ve Sâdıkeyn (a.s) [34] bu saygıdeğer hanımı cariye ve kölelerin en üstünü ve onların hanım efendisi olarak biliyorlardı.

Konunun netleşmesi için İmam Hasan’ın (a.s) halası Hekime hatundan On ikinci İmam’ın (a.f) doğumu ile ilgili nakledilen dakik bir hadis ile devam ediyoruz. Bu rivayet Mes’ûdî (ö. 345 h) döneminde Muvassak olarak addedilmekteydi. [35]

Şeyh Sadûk, İmam Muhammed Taki’nin (a.s) kızı Hekime Hatun’un dilinden şöyle nakleder: “Ebu Muhammed, Hasan b. Ali bir aracıyla beni yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: Ey hala! Bugün iftar için bize gel; zira bugün Şaban ayının on beşidir. Allah (c.c) bu gece “Hüccet”ini zahir edecektir. İmam’a (a.s) “annesi kimdir?” diye sordum. İmam da (a.s) “Nergis’tir” buyurdu.

İmam’a (a.s) “Canım size feda olsun; Nergis’te hamileliğin belirtisi yoktur” dedim. Şöyle buyurdu: “Ne söylediysem, vuku bulacaktır.” Daha sonra içeri girdim ve selam verdim. Nergis öne doğru gelerek ayakkabılarımı ayağımdan çıkardı ve bana “Nasılsınız, efendim” diye sordu. Ben de ona “Sen benim ve ailemin hanım efendisisin” dedim; ancak o hazret sözüme aldırmayarak “Ey hala, ne buyuruyorsun” diyerek cevap verdi. Ona şöyle dedim: “Kızım! Bu gece yüce Allah sana bir erkek çocuk verecektir ki her iki cihanın mevlası olacaktır.” İmam (a.s), bu sözden kızardı ve utandı.

Akşam namazını kıldıktan sonra iftar yemeğini yedim; sonra biraz istirahat etmeğe koyuldum ve bir müddet sonra yatsı namazını kılmak için bir daha uyandım. Ben yatsı namazını kılarken Nergis doğum belirtileri olmaksızın uyuyordu. Bir süre nafile namaz kıldıktan sonra bir daha istirahate koyuldum ve sonra bir daha uyandım; ancak o hâlâ uyuyordu. Bir süre sonra yine uyandı ve nafile namazlar kılarak bir daha istirahat etmeğe başladı.”

Hekime Hatun şöyle devam ediyor: “Şafak vaktini ve fecrin ilk doğuşunu seyretmek için odadan dışarıya çıktım; ancak o hâlâ uyuduğu için İmam Hasan Askerî’nin (a.s) beklentisi hakkında tereddüt etmeğe başladım. İmam (a.s), o anda bana “Ey hala! Acele etme; yakındır” diyerek seslendi. Oturdum Secde ve Yasin surelerini okumaya başladım. Aniden uykudan uyandı. Ona doğru yürüdüm ve şöyle dedim: “Allah’ın selamı üzerinize olsun, acaba bir şey hissediyor musunuz?” Bana şöyle cevap verdi: “Evet, ey hala!”. “Kendini toparla ve kalbin rahat olsun” dedim. O anda uykumuzun olduğunu hissettim ve bir süre uyuklar gibi oldum. Sonra Mevlamın seslenişiyle uyandım; örtüyü üzerinden aldım ve İmam Mehdi’yi (a.f) secde halinde gördüm. Onu kucağıma aldığımda pak ve tertemiz olduğunu anladım”.

“Ebu Muhammed (a.s) beni yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: Ey hala! Oğlumu bana getir. Ben de onun emrini yerine getirdim. Sonra İmam (a.s) çocuğun ağzına dilini koydu ve yavaşça elini çocuğun gözlerine, kulaklarına ve dirseklerine sürerek şöyle seslendi: Ey oğlum! Konuş. O hazret konuşmağa başladı ve şöyle cevap verdi: Şehadet ederim ki Allah birdir ve şeriki yoktur; şehadet ederim ki Muhammed (s.a.a) O’nun peygamberidir.

Sonra Emirü’l-Müminîn Ali’den (a.s) başlayıp kendi babasının ismine gelinceye kadar İmamlara (a.s) birer birer selam gönderdi ve sustu.

Ebu Muhammed (a.s) sonra şöyle buyurdu: Çocuğu annesine götür ve ona selam verdikten sonra yine bana getir. İmam’ın (a.s) emrini yerine getirdim ve sonra da çocuğu getirip yerine bıraktım. İmam Hasan Askerî (a.s) bana “Ey hala! Yedi gün sonra gelip görebilirsiniz” buyurdu. Ben bir sonraki gün Mevlamı görmek için geldim ve örtüyü kaldırdım; ancak onu göremedim.

Sonra İmam’a (a.s) “Canım size feda olsun! Mevlama ne oldu?” diye sordum. İmam (a.s) “Onu Hazreti Musa’nın (a.s) annesinin teslim ettiği şahsa teslim ettik” diyerek cevap verdi.”

Hekime hatun şöyle diyor: “Yedinci gün gelip selam vererek oturdum. Ebu Muhammed (a.s) şöyle buyurdu: Oğlumu bana getir. Onu bir beze sararak İmam’a (a.s) götürdüm. İmam (a.s) doğumun ilk gününde yaptığı şeyleri tekrarladı ve çocuk da ilk gün söylediği şeyleri bir daha tekrarlayarak şu ayeti okudu:

“Ve bizse yeryüzünde zayıf bir hâle getirilmesi istenenlere lütfetmeyi ve onları, halka rehber kılmayı ve yeryüzüne, onları mîras bırakmayı dilemedeydik. İstiyorduk ki onları yeryüzünde yerleştirip kuvvetlendirelim ve Firavun’la Hâmân’a ve askerlerine de, onlardan çekindikleri şeyleri gösterelim.” [36] [37]

S. Mecid TABATABAÎ

 

--------------

[1]- Şeyh Müfid, el-İrşâdu fî Ma’rifeti Hucecilllahi ale’l-İbâd, s.346; Muhammed b. Yakub Kuleynî, el-Kâfi, c.1, s.514; Şeyh Tûsî, el-Gaybe, s.141-143; Kemâlu’d-dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.430; Seyyid Muhsin Emin Amulî, Âyânu’ş-Şia, c.2, s.44; Bâkır Şerîf Kureşî, Hayâtu’l-İmam Muhammed el-Mehdi (a.f), s.29; Tarih-i İbn-i Hallikan (Vefayatu’l-Ayan), c.3, s.316; el-İthaf bi-Hubbi’l-Eşraf, s.178; Yenabiu’l-Mevedde, s.452; Dr. Hasan İbrahim Hasan, Tarihu’l-İslâm (es-Siyasî ve’d-Dinî ve’s-Sekafî ve’l İctimaî), c.3, s.193.

[2]- Şia mezhebinin kaynaklarının çoğunluğu bu konuda ittifak etmişlerdir.

[3]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.427, 428.

[4]- Bihâru’l-Envâr, c.51, s.16; (Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me kitabından nakletmiştir.)

[5]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.432; Mes’ûdî, İsbâtu’l-Vasiyye, s.231; el-Kâfi, c.1, s.514; Hayâtu’l-İmam Muhammed el-Mehdi (a.f), s.29; Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.121. (255 h. Sonrası için verilen tarihlerin daha meşhur olduğu söylenmektedir.)

[6]- “Tarihi Ehli’l-Beyt” kitabının dipnotları.

[7]- Ali b. İsa el-Erbilî, Keşfu’l-Gumme fî Ma’rifeti’l-Eimme, c.2, s.437; Bihâru’l-Envâr, c.51, s.23.

[8]- Yukarıda verilen görüşleri incelemek için Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.112-115. Eş’arî fırkalarından bazıları İmam’ın (a.f) doğumunun İmam Hasan Askerî’nin (a.s) vefatından sekiz ay sonra olduğuna inanmaktadırlar. Bu görüşün birçok hadisle çelişmesinin yanı sıra, Şia inancında yer alan “yeryüzü hiçbir zaman hüccetsiz kalmayacaktır” inancı esasıyla da uyuşmamakta ve ters düşmektedir. (el-Makalatu ve’l-Firak, s.114, on üçüncü fırka.)

[9]- İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: “…Allah bu emir için bizden birisini gönderecektir, doğumu ve zuhuru gizli, ancak ve nesebi ve soyu belli olacaktır.” el-Kâfî, c.1, s.341.

[10]- Muhammed Rıza Hekimî, Hurşid-i Mağrib, s.18-20.

[11]- Muntehabu’l-Eser, s.182; Bihâru’l-Envâr, c.51, s.2, 5, 15, 37, 38.

[12]- Hayâtu’l-İmam Muhammed el-Mehdi (a.f), s.27, (İkdu’d-Durer’den nakledilmiştir.)

[13]- Bihâru’l-Envâr, c.52, s.338; el-İrşâd, c.2, s.384.

[14]- A’yanu’ş-Şia, c.2, s.44; Hayâtu’l-İmam Muhammed el-Mehdi (a.f), s.27; Bihâru’l-Envâr, c.51, s.28-43; Kâmil-i Süleyman, Ruzigâr-i Rehaî, c.2, s.1275-1276.

[15]- Bihâru’l-Envâr, c.51, s.28-31; Hayâtu’l-İmam Muhammed el-Mehdi (a.f), s.27-28.

[16]- A’yanuş-Şia, c.2, s.44.

[17]- İsbatu’l-Vasiyye, s.148.

[18]- Bihâru’l-Envâr, c.51, s.28 (ed-Durus)’tan nakledilmiştir. Şehid’in bu görüşünün zayıf bir nakil olduğunun söylenmesinde yarar vardır.

[19]- Şeyh Tûsî, el-Gaybe, s.241; Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.431.

[20]- el-İrşâd, s.390.

[21]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, c.2, s.89; Bihâru’l-Envâr, c.51, s.12, (Kemalü’d-Din ve Temâmu’n-Ni’me.)

[22]- “Sakiyl”, “Arındırılmış” ve “Cilalandırılmış” anlamındadır. Muhammed Sadr’ın dediğine göre İmam Hasan Askerî’nin (a.s) ailesi cariyede hamileliğin eserlerini görmediklerinde gül isimlerinin yanı sıra (Nergis, Susen ve Reyhane) onun için “Saygal” gibi yeni isimler seçtiler. (Seyyid Muhammed Sadr, Tarihu’l-Gaybeti’s-Sugra, s.243). Diğer bir hadiste de bu ismin verilmesinin sebebinin o hazretin karnında taşıdığı nuranî çocuktan dolayı nurlu olduğu için verildiği belirtilmektedir. (Hamileliğinden dolayı “Saykal” denilmiştir. (Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.432. Merhum Meclisî konunun açıklanmasında “Saykal” adlandırılmasının sebebi, hamilelikten dolayı beliren nurdur. Şöyle denilmiştir: “Kılıç vb. şeylerin parlatılmasına “cilalama” denir ve kullanılan cilaya da “saykal” adı verilir; ancak cümlelerin yanlış okunduğu da söylenebilir. (Bihâru’l-Envâr, c.51, s.15.)

[23]- Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.114.

[24]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.432.

[25]- Tarihu’l-Gaybeti’l Sugra, s.242.

[26]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.317. (hadisi incelemek için: Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.114-115.)

[27]- el-Kâfi, c.1, s.323; Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.115.

[28]- Nu’mânî, el-Gaybe, s.84, 85; Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.329; Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.115.

[29]- Şeyh Tûsî, el- Gaybe, s.244; Bihâru’l-Envâr, c.51, s.22; el-Gaybe, Şeyh Tûsî.

[30]- Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.115.

[31]- el-İrşâd, s.390; Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.115; Bihâru’l- Envâr, c.51, s.12; Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, c. 2, s. 89; Şeyh Tûsî, el Gaybe-, Mearif-i İslâmî yayınevi, s.244.

[32]- “Sen benim ve ailemin baş tacı ve hanımefendisisin.” Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.424, “Ben senin hizmetçinim” Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.427.

[33]- Bihâru’l-Envâr, c.51, s.36. (Bâb-i İbnu Hiyareti’l-İma’); el-İrşâd, c.2, s.382; Şeyh Tûsî, el- Gaybe, s.470, 478.

[34]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me; Nu’mânî, el- Gaybe (Hayâtu’l-İmam Muhammed el-Mehdi (a.f) kitabından nakletmiştir, s.240.

[35]- Tarih-i Siyasî-yi Gaybet-i İmam-i Devazdehom (a.f), s.119.

[36]- Kasas, 5-6.

[37]- Kemâlu’d-Dîn ve Temâmu’n-Ni’me, s.424-426.




Bu haber 828 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI