Bugun...



Mukaddes Zuhur Kıyamının Başlangıcı - 4

İmam Mehdi'nin (a.s) ashabı, geçmiş peygamberlerin ashabının tâbi tutuldukları imtihanlara tâbi tutulacaklardır.

facebook-paylas
Tarih: 30-12-2022 13:11

Mukaddes Zuhur Kıyamının Başlangıcı - 4

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Mehdi'nin (a.s) Yârenlerinin Toplanması

Burada İmam Mehdi'nin (a.f) ashabı hakkında bazı nüktelere teveccüh etmemiz gerekir:

1- Şiî ve Sünnî kaynaklara göre İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinin sayısı, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Bedir Savaşı'ndaki ashabının sayısı kadar, yani üç yüz on üç kişidir. Bu ise Hz. Resulullah'ın (s.a.a) liderliğindeki İslam'ın doğuşundaki günlere ve onun İmam Mehdi (a.f) eliyle tekrar hayat bulmasına oldukça benzerlik göstermektedir. Rivayette yer aldığına göre İmam Mehdi'nin (a.s) ashabı, geçmiş peygamberlerin ashabının tâbi tutuldukları imtihanlara tâbi tutulacaklardır. Bu konu hakkında İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Musa'nın (a.s) yârenleri bir ırmak suyuyla imtihan edildiler.

Bu imtihana Kur’an-ı Kerim'de değinilmiştir: "Allah, sizi bir ırmakla deneyecektir." Mehdi'nin (a.f) yârenleri de böyle bir imtihana tâbi tutulacaklardır.[1]

2- Rivayetteki bu ashaptan kasıt, İmam Mehdi'nin (a.f) has ve seçkin yârenleri, yeni cihanın yöneticileridir ki, İmam Mehdi'nin (a.f) kendisi onların liderliğini üstlenecektir. Ancak İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleri yalnızca bunlarla sınırlı değildir.

Rivayete göre İmam Mehdi'nin (a.f) Mekke'den çıkan askerlerinin sayısı on bin veya daha fazladır. İmam Mehdi'nin (a.f) beraberinde Irak'a gireceği ve sonrasında Kudüs'ü özgürleştireceği ordunun sayısı ise, yüz bine ulaşacaktır. Bunların hepsi İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleridir. O zaman dünyadaki milyonlarca insan canı gönülden ona bağlanacaklardır.

3- İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleri, dünyanın her ülkesinden ve en uzak diyarlarından bir araya geleceklerdir. Onların arasında Mısır'dan seçkin insanlar, Şam'dan hakikî müminler, Irak'tan büyük şahsiyetler ve rivayetlerin deyimiyle “Tâlikan” ve “Kum” şehirlerinden çok değerli hazineler bulunmaktadır.

İbn Arabî “Futûhât-i Mekkiyye” kitabında şöyle diyor: Onlar (yârenler) Acemdirler [2]; onların arasında Arap bulunmamaktadır. Ancak onlar Arapça konuşacaklardır.

Ancak pek çok rivayette, örneğin şu meşhur rivayette şöyle gelmiştir: İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleri arasında Mısır'dan seçkin insanlar, Şam'dan hakiki müminler ve Irak'tan büyük şahsiyetler bulunmaktadır. [3]

Bu rivayetin benzeri İbn Hammâd'ın kendi nüshasının 95. sayfasında ve diğer kaynaklarda bulunmaktadır. Bu rivayetler İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinin içinde Arapların da olduğunu göstermektedir. Rivayetlere bakıldığında, yârenlerin çoğunluğunun Arap kavmi dışından olmasıyla beraber, İmam Mehdi'nin (a.f) askerlerinin en önemli kesimini İranlıların oluşturacağı görülmektedir.

4- Bazı rivayetlerde şöyle gelmiştir: İmam Mehdi'nin (a.f) ashabı içinde elli tane kadın vardır. [4]

Ayrı bir rivayete göre, on üç kadın yaralıların iyileşmesinden sorumludurlar. Bu nokta, bayanların İslam dini ve medeniyetindeki yerlerini ve önemli rollerini göstermektedir. İmam Mehdi (a.f) geldiği zaman, bayanların bu rolünü amele dökecektir. Bayanların bu gerçekçi konumu, hem cahiliye tutumlarından uzaktır ki, maalesef günümüzde bile bazı Müslüman ülkelerde bayanlara karşı uygulandığı görülmektedir ve hem de her çeşit küçümseme ve çirkinlikten uzaktır ki bayanlar Batı medeniyetinde duçar olmuştur.

5- Bazı rivayetler, İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinin genelini gençlerin oluşturduğunu ifade etmektedir. Diğer bazı rivayetlerde de, yolcunun azığındaki tuzun azlığı kadar, orta yaşlıların onların arasında az oldukları yer almaktadır. Burada İmam Ali'den (a.s) nakledilen şu rivayete dikkat ediniz: Mehdi'nin (a.f) yârenleri gençlerden oluşur ve onların arasında orta yaşlı ise, göz sürmesi ve yolcunun azığındaki tuz kadardır. Yolcunun azığındaki en az şey ise, tuzdur. [5]

6- Şiî ve Sünnî kaynaklarda, İmam Mehdi'nin (a.f) ashabının övgüsü, makamı ve kerametleri hakkında pek çok rivayet bulunmaktadır. Rivayette yer aldığına göre İmam Mehdi'de (a.f) bulunan bir yazıda, yârenlerinin sayısı, adı ve sıfatları yer almaktadır. Yer onların ayaklarının altından gelip geçer ve her zor iş onlar için kolaydır. Onlar Allah'ın gazap ordularıdır. Şecaate ve olağanüstü bir güce sahiptirler. Allah-u Teâlâ onların Yahudilere galip geleceğini vadetmiştir:

Üzerinize, kullarımızdan çok güçlü ve savaşçı olan bir grubu göndeririz…”[6]

Onlar, Kur’an-ı Kerim'de geçen sayılı ümmettir:

Eğer sayılı bir topluluk gelinceye kadar azabı onlardan ertelesek mutlaka, "O azabın gelişini ne önlüyor?" derler. Bilin ki, azap onlara geldiği gün onlardan geri çevrilmez ve alay ettikleri (azap) onları kuşatır.” [7]

Onlar, ümmetin seçkinleri, iyi davranışlı İtret'in yanındakiler, fakihler, hâkimler ve yöneticilerdir. Allah onların kalbini öyle bir yakınlaştırıp kaynaştıracaktır ki, ne kimseden korkarlar ve ne de herhangi birinin onlara katılmasından mutlu olurlar. Yani insanların onların etrafında toplanmaları, dostluklarını ve imanlarını artırmaz. İmam Mehdi (a.f) kendi bulunduğu yerde olmasına rağmen, onlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, İmam Mehdi'yi (a.f) görür ve onunla konuşurlar. O yârenlerin her biri, kırk veya üç yüz kişilik bir kuvvetle beraberdir.

Rivayetlerde geçtiğine göre, onlar bütün nebilerin ashabından daha üstündürler. Ebu Basîr, İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Bir gün ashap Resulullah'ın (s.a.a) yanındayken şöyle buyurdu: "Ya Rabbi! Kardeşlerimi bana göster." Ashap sordular: "Biz sizin kardeşleriniz değil miyiz?" Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: Hayır, sizler benim ashabımsınız. Benim kardeşlerim ahir zamanda gelecek ve beni görmedikleri hâlde bana inanacak kimselerdir. Onları Allah bana, babalarının bellerinden ve annelerinin rahimlerinden bu dünyaya gelmeden önce, kendi ve babalarının isimleriyle tanıtmıştır. Onlar, sanki gecenin karanlığında elleriyle dikenli bir dalı tutacakmış gibi veya ateşten bir kurşunu ellerine alacakmış gibi, dinlerini koruma ve kollama hususunda oldukça dikkatli ve hassastırlar. Onlar hidayet meşaleleridir. Allah onları her çeşit fitne ve sapkınlıktan koruyacaktır. [8]

Nişaburî'nin “Sahih-i Müslim” kitabı, c. 1, s. 150'de şöyle gelmiştir: "Kardeşlerimizi görmek isterdim!" Dediler: "Ya Resulallah! Biz sizin kardeşleriniz değil miyiz?" Buyurdu: "Siz benim ashabımsınız. Bizim kardeşlerimiz henüz (dünyaya) gelmemişlerdir." Sordular: "Ümmetinizden henüz (dünyaya) gelmeyenleri nasıl tanıyorsunuz?" Buyurdu: "Eğer birinin, siyah atlar arasında beyaz bir atı olursa onu tanımaz mı?!" Dediler: "Elbette (tanır) ya Resulallah!" Buyurdu: "Benim kardeşlerim ak ve abdestle nurlanmış yüzle geleceklerdir. Ben de Kevser havuzunun başında onların yanında olacağım."

İmam Mehdi'nin (a.f) ashabının keramet ve faziletleri hakkında çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerin bazılarında, Ashab-ı Kehf'in tekrar dirilerek İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerine katılacağı, Hz. Hızır (a.s) ve Hz. İlyas'ın (a.s) da aynı şekilde İmam'ın yârenleri arasına gireceği yer almıştır. Hatta bu rivayetlerin bir kısmı, bazı ölülerin, Allah'ın emriyle dirilerek İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerine katılacağını beyan etmektedir.

7- Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuru yaklaşınca, yârenleri üç grup olacaklardır: Bir grup İmam Mehdi'yle (a.f) beraber veya diğer gruplardan daha önce Mekke'ye girecektir. İkinci grup bulut veya hava aracılığıyla İmam Mehdi'nin (a.f) yanına gidecektir. Üçüncü grup da akşamları evlerinde, şehirlerinde ve vatanlarında yaşarken, ansızın kendilerini Mekke'de bulacaklardır. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Bu kayalıkların bazısında Sahib-i Emr'in (İmam Mehdi'nin) gaybeti gerçekleşecektir.

İmam Muhammed Bakır (a.s) “Zî-Tuvâ” (Mekke'ye girişte bulunan vadiler) tarafına işaret etti ve ardından şöyle buyurdu: Kıyamından iki akşam önce, bazı ashabıyla görüşmesi için kendi hizmetçisini gönderir. Hizmetçi, onların kaç kişi olduğunu sorar ve onlar da kırk kişi olduklarını söylerler. Hizmetçi şöyle der: "Eğer sizler kendi sahibinizi (İmam Mehdi'yi) görürseniz ne yaparsınız?" Şöyle derler: "Allah'a andolsun ki eğer dağlarda yaşarsa onunla beraber oluruz." Bunun ardından ertesi akşam onların yanına gelerek şöyle der: "İçinizden on tane seçkin ve ileri geleni seçiniz." Onlar da bunu yaparlar. O zaman onları sahipleriyle (İmam Mehdi'yle) buluşturmak için beraberinde götürür. O, vaat edilmiş akşam olan yarınki akşamı onlara vadeder. [9]

Görünüşe göre bu rivayetteki “onun gaybetinden” kasıt, zuhurdan önce gerçekleşecek kısa gaybet dönemidir ve “yârenlerden” kasıt ise, İmam Mehdi'nin (a.f) yanındaki müminlerden farklı veya onunla irtibat hâlindeki şahıslardır. Aynı şekilde yârenler, İmam Mehdi'yi (a.f) hep beraber gördüklerini söyleyen ve halkın kendilerini yalanladıkları on iki kişiden de farklı kimselerdir. Belki de bunlar, İmam Mehdi'yi (a.f) görmek için çaba gösteren seçkinler ve salihlerdir. Olayları beyan edilen o yedi âlimde olduğu gibi.

İmam Cafer-i Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Kaim (İmam Mehdi), dokuz bölgeden kırk beş erkekle gelecektir. Bazı bölgelerden bir erkek, bazısından iki, bazısından üç, bazısından dört, bazısından beş, bazısından altı, kimisinden yedi, kimisinden sekiz ve kimi bölgelerden de dokuz kişi bulunacaktır. Böylelikle yârenlerinin sayısı tamamlanacaktır. [10]

Yani İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleriyle (Mekke'ye) girmesi zuhurun ön hazırlıklarındandır. Yahut İmam Mehdi (a.f) bu grupla beraber Mekke'ye girecektir. Geçen iki rivayette bahsedilen “iki gruptan” maksadın bir grup olması uzak bir ihtimal değildir ve bu grup İmam Mehdi'nin (a.f) diğer yârenlerinden daha önce Mekke'ye ulaşacaktır.

Görüldüğü kadarıyla, İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinden olan ve bulundukları yerden ansızın kaybolarak Allah'ın iradesiyle kendi şehirlerinden bir göz açıp kapayana dek Mekke'ye gideceklerin makamı, onlardan önce Mekke'de hazır olacak gruptan daha üstündür. Gündüz vakti bulutların yardımıyla Mekke'ye gidecek, rivayetlerde de değinildiği üzere kendi ve babalarının ismiyle tanınacak diğer gruba gelince, onlar tabii bir şekilde Mekke'ye girecek ve halkın ilgisini çekmeyeceklerdir. Bunlar genel anlamda İmam Mehdi'nin (a.f) en üstün ve en faziletli yârenleridir. Bu şahsiyetlerin gerçek müminler olma ihtimali hiç de uzak bir düşünce değildir. Onlar, İmam Mehdi'yle (a.f) birlikte yaşayacak; cihanın tamamında İmam'ın (a.f) işlerini idare edecek; zuhur zamanını dakik bilen ve kararlaştırılmış vakitte hazır olacak gerçek müminlerdir.

Bununla ilgili olarak İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Sahib-i Emr'in (İmam Mehdi'nin) yârenleri onun için korunmaktadır. Hatta eğer bütün insanlar dünyadan gitse dahi, Allah, İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerini getirecektir. Allah-u Teâlâ bu ayeti onlar hakkında buyurmuştur: "Eğer bunlar (Mekke'nin müşrikleri), bu hakikatleri (kitap, hikmet ve peygamberliği) inkâr ederlerse, (hiçbir zararı yok; çünkü) biz, onları inkâr etmeyen (başka) bir kavmi onlara koruyucu kılmışızdır." [11] Ayrıca onlar hakkında yine şöyle buyurmuştur: "Allah öyle bir topluluk getirir ki, O onları sever, onlar da O'nu severler; müminlere karşı alçak gönüllü ve kâfirlere karşı sert ve onurludurlar... [12]

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurdu: Onlardan bir grup, akşam vakti yataklarında kaybolacak ve sabahleyin Mekke'de olacaklardır. Diğer bir grup, gündüz vakti bulutlarda hareket hâlinde görüneceklerdir. Onlar kendi ve babalarının isimleriyle, soylarının özellikleriyle tanınırlar. Sordum: "Size feda olayım! Bu gruplardan hangisi iman yönünden daha üstündür?" Buyurdu ki: "Gündüz vakti bulutlarda hareket eden grup." [13] Bulutlarda hareket etmenin manası, Allah'ın onları mucizevî bir şekilde bulutların aracılığıyla Mekke'ye götürmesidir. Ayrıca diğer hava yolcuları gibi uçakla ve kimlik bilgilerinin bulunduğu pasaportla oraya yolculuk etme ihtimalleri de muhtemeldir. Ancak o zaman uçak olmadığı için, rivayette bundan "bulutlarda hareket etme" şeklinde tabir edilmiştir.

Bu grubun, akşam vakti yataklarından kaybolacak diğer gruba üstünlüklerinin sebebine gelince, onların İmam Mehdi'ye (a.f) yardım edecek gerçek müminler olmasından veya İmam'ın (a.f) herkesten önce onlarla o hassas zamanda irtibata geçtiği ve bazı işleri yapmaları için görevlendirdiğinden dolayı olabilir.

Akşam vakti yataklarından kaybolacak grup ise, o geceyi evlerinde geçirirler ve Allah katında İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinden olup olmadıklarından haberleri bile olmayabilir! Ancak takvalarından, akıllı ve bilgin olmalarından dolayı böyle yüce bir makama ulaşma liyakatine erişirler. Allah-u Teâlâ onları seçerek akşam vakti Mekke'ye gönderir ve İmam Mehdi'nin (a.f) huzuruna varma şerefine nail olurlar.

Rivayetlerin bir kısmına göre onlar, kendi evlerinin üstünde uyurken ansızın kaybolurlar ve Allah onları o anda Mekke'ye gönderir. Bu noktadan hareketle, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurunun yaz ayında veya yaz ve sonbahar ayları arasında gerçekleşeceği anlaşılabilir. Ayrıca bu grupta olanların bir kısmının çatı ve bahçelerinde uyumalarından, sıcak iklimli bölgelerden oldukları da anlaşılmaktadır. Rivayete göre, onların Mekke'de bir araya gelme zamanları Cuma akşamı (Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşam) ve Muharrem ayının (sekizinci geceyi dokuza bağlayan gecesi) dokuzuncu gecesidir.

İmam Cafer-i Sadık (a.s) bu konu hakkında şöyle buyuruyor: Yüce Allah, onları Cuma akşamı (Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece) bir araya getirecektir. Cuma sabahı ise, hep birlikte Mescidu'l-Harâm'da İmam Mehdi'ye (a.f) biat ve vefa eli verecek, hiçbiri itaatsizlik etmeyecektir. [14]

Bu bilgi, Şiî ve Sünnî kaynaklarda bulunan ve Allah'ın bir gecede İmam Mehdi'nin (a.f) kıyamını düzene koyacağıyla ilgili verilerle uyumluluk göstermektedir. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: Mehdi biz Ehlibeyt'tendir ve Allah, onun kıyamını bir gecede düzene koyacaktır.

Ayrı bir rivayette şöyle nakledilmiştir: Allah, onun kıyamını bir gecede düzene koyacaktır. [15]

İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinin onun etrafında bir araya gelmeleri, Allah'ın kendi velisinin kıyamını düzene sokması için gösterdiği lütuflardandır. Bu rivayet, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurunun başlangıcını Muharrem ayının dokuzu Cuma günü, gün batımı ve sonrasında Muharrem’in onu Cumartesi günü olarak belirleyen rivayetlerle de uyumluluk göstermektedir.

Deneme Amaçlı Bir Hareket ve Nefs-i Zekiyye'nin Şehadeti

Rivayetlere göre, zuhur zamanı Mekke'de etkili ve faal güçler olacaktır. Bu güçlerin tabii rolünün gidişatı aşağıdaki gibi şekillendirilmektedir:

a) Hicaz Hükümeti: Bu hükümet kendi içindeki zayıflığına ve yetersizliğine rağmen, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhur etme ihtimaline karşı koymak için tüm güçlerini hazırlayacaktır. Bu zuhur, Müslümanların Mekke'de gerçekleşmesini bekledikleri ve bu yöndeki çalışmalarını hac mevsiminde artırdıkları zuhurdur.

b) Süper Güçlerin Güvenlik Teşkilatı: Bu teşkilatlar, Hicaz Hükümetini ve Süfyanî güçlerini destekleme doğrultusunda veya bağımsız bir şekilde faaliyet göstereceklerdir.

c) Süfyanî'nin Güvenlik Güçleri: Bu güçler kendi ellerinden kaçırdıkları Medineli birinin peşinde olurlar ve ortamı devamlı Süfyanî ordusunun uygun zamanda şehre girmesi için kontrol ederler. Bununla İmam Mehdi'nin (a.f) Mekke'deki kıyamını bastırmayı amaçlarlar. Diğer yandan, bu hareketlenmeler karşısında, Yemenliler de Mekke ve Hicaz'da rol sahibi olacaklardır. Özellikle onların zuhura zemin hazırlayan hükümetlerinin zuhurdan birkaç ay önce kurulacağı dikkate alındığında, böyle bir role sahip olmaları gerekmektedir. Aynı şekilde İmam Mehdi'nin (a.f) İranlı yârenleri de Mekke'de hazır olmalıdırlar. Belki İmam Mehdi'nin (a.f) kendisinin de Hicaz ve Mekke halkından oluşan yârenleri ve hatta Hicaz yönetimi güçlerinden oluşan yârenleri dahi olmalıdır. İmam Mehdi (a.f) bu muhalefet ve muvafakat ortamında kendi kıyamını Kâbe'den başlatacak ve Mekke şehrinde hâkimiyet kuracaktır.

Elbette bu kutsal kıyamın bütün ayrıntılarının rivayetlerde yer almaması ve sadece zafere ulaşması için etkili olan ve bu kıyama zarar vermeyecek miktarda yer alması doğaldır.

Rivayetlerin beyan ettiği en net olay, İmam Mehdi'nin (a.f) Zilhicce ayının yirmi üç veya yirmi dördünde, yani kendi zuhurundan on beş akşam önce yakın adam ve yârenlerinden bir genci, kendi mesajını Mekkelilere okuması için göndermesidir. Ancak bu genç, İmam Mehdi'nin (a.f) mesajını ve mesajın bir kısmını namazdan sonra halka okurken ona saldıracaklar ve o, Mescid-i Harâm'ın içinde Rükün ve Makam arasında vahşice katledeceklerdir. Bu korkunç katliam ve şehadet, yeryüzünü ve gökyüzünü etkileyecektir. Bu olay deneme amaçlı bir başlangıç girişimidir ve oldukça faydalı olacaktır. Faydalarından biri, Hicaz yöneticilerinin ve kâfir destekçilerinin vahşi yüzlerinin Müslümanlar için aşikâr olması ve iki hafta sonra başlayacak İmam Mehdi’nin (a.f) kıyamı için zemin hazırlamasıdır. Bu aceleyle ve vahşice yapılan cinayetten dolayı, bölgedeki bütün hükümet teşkilatını pişmanlık ve güçsüzlük kaplayacaktır.

Mekke'de akıbeti hayırla sonuçlanan ve lakabından "Genç" veya "Nefs-i Zekiyye" diye bahsedilen bu şahsiyetin macerası, pek çok Şiî ve Sünnî hadislerde, genelde ise Şia kaynaklarında yer almıştır. Bazı rivayetlerde onun adı “Muhammed b. Hasan” diye geçmektedir.

Emîrü'l-Müminîn İmam Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Filan hanedanın hükümetinin en son yöneticisi hakkında size bilgi vermemi istemez misiniz?" Dedik ki: "İsteriz ya Emîrü'l-Müminîn!" Şöyle buyurdu: "Çekirdeği ve tohumu yaran ve canları yaratan Allah'a andolsun ki, Harem bölgesinde Kureyş kabilesinden bir topluluğun günahsız birini öldürmesinden sonra, yalnızca on beş akşam hükümet edeceklerdir." Sorduk: "Acaba bu olaydan önce veya sonra bir hadise meydana gelecek mi?" Buyurdu ki: "Ramazan ayında, uyanığı korkutan, uykudakini uyandıran ve perde arkasındaki (evdeki) kadınları dışarıya çıkaran bir semavî feryat gerçekleşecektir." [16]

"Kureyş kabilesinden bir topluluk" cümlesindeki belirsizlik, bu ibarede bir hatanın olduğunu göstermektedir.

Ebu Basîr'in İmam Cafer-i Sadık'tan (a.s) naklettiği uzunca bir hadis şöyledir: Kaim (İmam Mehdi) kendi yârenlerine buyurur: 'Ey kavim! Mekkeliler bizi istemiyorlar. Ama ben öyle birini onlara göndereceğim ki, en uygun şekilde onlara hücceti tamamlayacaktır.' Bunun için İmam Mehdi (a.f) yârenlerinden birini çağırarak ona şöyle der: 'Mekke'ye giderek bu mesajı halka ulaştır ve şöyle de: Ey Mekke halkı! Ben filan tarafından size mesaj getirdim. O şöyle demektedir: Biz rahmet Ehlibeyti, peygamberlik ve ilahî hilafet hanedanı, Muhammed'in ve peygamberlerin soyundanız. Peygamberimizin (s.a.a) vefat ettiği günden günümüze dek bizim hakkımızda zulüm ve sitem edildi. Haklarımız ayaklar altına alındı. Şimdi biz sizlerden yardım istiyoruz. Bize yardım edin.' O genç, bu sözleri söyledikten sonra ona saldıracak ve onu Mescidu'l-Harâm'da rükünle (Kâbe'nin dört köşesinden biriyle) makam (Hz. İbrahim'in makamı) arasında şehit edeceklerdir. O, Nefs-i Zekiyye'nin kendisidir. Bu haber İmam Mehdi'ye (a.f) ulaşınca kendi yârenlerine şöyle buyuracaktır: 'Size Mekkelilerin bizi istemediğini söylemedim mi!' İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleri, o zuhur edinceye, Tuvâ Dağı'ndan Bedir Savaş'ı askerlerinin sayısı olan üç yüz on üç kişiyle gelinceye ve Mescidu'l-Harâm'a girip İbrahim Makamı'nda dört rekât namaz kılıncaya kadar yanından ayrılmazlar. Bunlar gerçekleşince İmam Mehdi (a.f) Haceru'l-Esved'e yaslanacak, Allah'a hamdüsena ve Resulullah'a salat ve selam ettikten sonra öyle bir konuşma yapacaktır ki hiç kimse böyle bir konuşma yapmamıştır. [17]

"Tuvâ" Mekke şehrinin giriş kısmındaki dağlarından biridir. Bu rivayette Nefs-i Zekiyye hakkında söylenenler sahihtir. Ancak İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurunun keyfiyeti hakkında söylenebilecek en doğru şey, İmam'ın (a.f) ve yârenlerinin teker teker Mescidu'l-Harâm'a gelmesidir. İbn Hammâd, Medine'de şehadete ulaşacak Nefs-i Zekiyye ve Mekke'de şehadete ulaşacak Nefs-i Zekiyye hakkında birtakım rivayetler getirmiştir. [18] Onlardan biri şöyledir: Nefs-i Zekiyye katledilmeden Mehdi (a.f) kıyam etmeyecektir. O şehadete ulaşınca, gökyüzü ve yeryüzündekiler onun katillerine öfkelenecektir. Bunun üzerine halk İmam Mehdi'nin (a.f) yanına gelecek ve gelin götürülürken yaşanan coşkuyla onun etrafında toplanacaklar. O, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Yeryüzü bitkisini çoğaltacak, gökyüzü yağmurunu esirgemeyecek ve benim ümmetim onun velayetinin gölgesinde hiç görülmemiş bir şekilde ilahî nimetlere boğulacaktır. [19]

Ayrı bir rivayette Ammar b. Yasir'den şöyle rivayet edilmiştir: Nefs-i Zekiyye ve kardeşi Mekke'de sebepsiz yere öldürülünce, münadi gökyüzünden nida ederek şöyle der: "Sizin önderiniz filandır. O, yeryüzünü hak ve adaletle dolduracak Mehdi'dir." [20]

 

-------------

[1]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 332.

[2]- Arap dışındaki ırklara “Acem” denir.

[3]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 334.

[4]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 223, hadis İmam Muhammed Bâkır'dandır (a.s).

[5]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 334.

[6]- İsrâ, 5.

[7]- Hûd, 8.

[8]- Saffâr, Besâiru'd-Derecât, s. 104.

[9]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 341.

[10]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 309.

[11]- En'âm, 89.

[12]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 370.

[13]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 368.

[14]- Beşaretu'l-Mustafa, s. 210, Taberî'nin "Delailu'l-İmamet" adlı kitabından naklen.

[15]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 280.

[16]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, 234.

[17]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, 307.

[18]- İbn Hammâd Nüshası, s. 89, 91, 93.

[19]- İbn Hammâd Nüshası, s. 91.

[20]- İbn Hammâd Nüshası, s. 91.




Bu haber 298 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI