Bugun...



Mukaddes Zuhur Kıyamının Başlangıcı - 1

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 09-12-2022 15:06

Mukaddes Zuhur Kıyamının Başlangıcı - 1

Rivayetlerde, İmam Mehdi'nin (a.f) mukaddes kıyamının on dört ay içinde tamamlanacağı geçmektedir. İlk altı ayda İmam Mehdi (a.f) sıkıntı içinde olacak ve olayları gizli bir şekilde, yâranının yardımıyla idare edecektir. Sonraki sekiz ay içinde ise, Mekke'de zuhur edecek, oradan Medine'ye yolculuk edecek, ardından Irak'a ve son olarak da Kudüs'e gidecektir.

Düşmanlarıyla savaşacak, İslam dünyasını tamamıyla kendi yönetimi altına alacak, sonra da Romalılarla (Batılılarla) ateşkes anlaşması yapacaktır. Rivayetlere göre zuhur gerçekleşmeden yaklaşık altı ay önce iki tane önemli olay vuku bulacaktır. Bu iki olay İmam Mehdi'nin (a.f) kendisini zuhura hazırlaması yönündeki ilahî alametlerdir.

Birinci Olay: Şam diyarında ve Osman-ı Süfyanî önderliğinde bir darbe gerçekleşecektir. Yahudiler ve Batılılar gibi İslam ümmetinin düşmanları bunu, aleyhlerine yapılacak askerî hareketlere güçlü bir şekilde karşı koyması, İran ve Arap dünyasından Kudüs'ü işgal edenlere yönelecek tehditlerin karşısında durması açısından Filistin etrafındaki bölgelerin kendi kukla hükümetleri aracılığıyla birleştirilmesinde önemli bir adım sayacaklardır.

Bu sırada, Süfyanî'yle ilgili rivayetlerden haberdar olanlar ve Süfyanî macerasının Peygamber Efendimiz (s.a.a) tarafından bildirildiğine inananlar şöyle diyeceklerdir: Allah ve Peygamber'i (Süfyanî'nin çıkışı hakkında) doğru söylemişlerdir. Sonra şu ayeti okuyacaklardır: “Rabbimiz her eksiklikten uzaktır. Kuşkusuz, Rabbimizin sözü kesinlikle gerçekleşir.”[1] Bu topluluk, Süfyanî'nin çıkışını İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurunun başlangıcı olarak görürler ve kendilerini İmam Mehdi'ye (a.f) yardım etmek için hazırlarlar.

İkinci Olay: Bütün dünya halklarına hitaben ve herkesin işiteceği semavî nida, ikinci olaydır. Bu nida oldukça gür, etkileyici, her taraftan kulaklara ulaşan, uykudakini uyandıran ve oturanı ayaklandıran özelliktedir. İnsanlar bu nidadan korkarak evlerinden dışarı çıkacak ve ne olduğunu araştıracaklardır.

Bu nida halkı zulümden, küfürden, savaştan, kan dökmekten sakındıracak ve İmam Mehdi'ye (a.f) itaat etmeye davet edecektir. Bu nida, İmam Mehdi'yi (a.f) kendi ve babasının ismiyle tanıtacaktır. Bu rivayetlere göre, insanların hepsi bu ilahî nişane karşısında saygıyla eğilecektir. Çünkü bu ilahî nişane, Allah'ın Kur’an’da buyurduğu şu ayetin tefsiridir: “Eğer dilersek, onlara gökten bir belirti indiririz de boyunları onun karşısında eğilip kalır.” [2]

Bu semavî olayın ardından, dünya halkları ısrarla her yerde Hz. Mehdi'nin (a.f) kim ve nerede olduğunu arayıp sormaya başlayacaklardır. Ancak onun Müslümanların önderi olduğunu, son Peygamber'in (s.a.a) temiz soyundan geldiğini ve Hicaz bölgesinde zuhur edeceğini anladıklarında, gökyüzünden gelen o mucizevî ses hakkında kuşku oluşturmaya çalışacaklar; yeni İslami harekete darbe vurmak için planlarını dökecekler ve İmam Mehdi'yi (a.f) öldürmek için harekete geçeceklerdir. Fakat gayba inananlar, gökyüzünden gelen bu ses hakkındaki rivayetlerden haberdar oldukları için, bu sesin vaat edilmiş hakkın nidası olduğunu bilirler ve şükür secdesine kapanarak Allah'a karşı huşularının artmasını sağlarlar. Onlar devamlı İmam Mehdi (a.f) hakkında konuşacaklar ve kendilerini ona yardım etmek için hazırlayacaklardır. Halkı İmam Mehdi'ye (a.f) itaat etmeye davet edip, İmam Mehdi'yi, (a.f) kendi ve babasının ismiyle çağıracak olan bu semavî nidayla ilgili rivayetler, Şiî ve Sünnî kaynaklarda oldukça fazla yer almıştır. Bu rivayetlerin manevî tevatür[3] haddine ulaşmış olması uzak ihtimal değildir. [4]

İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Münadi gökyüzünden bu emrin (kurtarıcı ve imametin) sahibinin adını haykıracak ve 'Liderlik filan oğlu filanındır, öyleyse savaş niye?' diye seslenecektir. [5]

Yine İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: İki tane nida işitilecektir; birincisi akşamın başlangıcında ikincisi de akşamın sonlarında. Hişam b. Salim diyor ki: İmam'a (a.s) şöyle sordum: "O nida nasıl olacaktır?" İmam (a.s) buyurdu ki: Nidalardan biri gökyüzünden ve diğeri ise, iblistendir. Sordum: "Bu nidalar birbirinden nasıl ayırt edilecektir?" İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Bu haberi önceden bizden duyanlar, ikinci nida gerçekleşmeden bunu bilecektir. [6]

Muhammed b. Müslim, İmam Caferi Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Münadi gökyüzünden Kaim'in (İmam Mehdi'nin) (a.f) adını nida edecek ve dünyadaki herkes bu nidayı işitecektir. Bu nidanın etkisiyle uykudakiler uyanacak, ayaktaki oturacak ve oturan ayağa kalkacaktır. Bu, Ruhu'l-Emîn Cebrail'in nidasıdır. [7]

Abdullah b. Sinan'dan şöyle nakledilmiştir: İmam Caferi Sadık'ın (a.s) huzurundaydım. Hemedan ahalisinden birinin İmam'a (a.s) şöyle sorduğunu duydum: "Sünnîler bizi kınayarak şöyle diyorlar: Sizler gökyüzünde münadinin, bu emrin (kurtarıcı ve imametin) sahibinin adını nida edeceğine mi inanıyorsunuz?" İmam (a.s) yaslandığı hâlde sinirlendi; oturdu ve şöyle buyurdu: Bu konuyu benden değil ama babamdan naklet. Bundan dolayı kınanmazsınız. Şehadet ederim ki babam şöyle buyurdu: Allah'a yemin ederim ki bu konu Kur’an’da da açık bir şekilde şöyle gelmiştir: Eğer dilersek, onlara gökten bir belirti indiririz de boyunları onun karşısında eğilip kalır. [8]

Seyf b. Amîre şöyle diyor: Ebu Cafer Mensur Devanekî'nin yanındayken, o aniden şöyle dedi: "Ey Seyf b. Amîre! Şunu bil ki kuşkusuz, gökyüzünden bir nida, Ebu Talip ailesinden bir kişinin adını haykıracaktır." Şaşkınlık içinde şöyle dedim: "Size feda olayım ey Emirü'l-Müminîn! Acaba bu konuyu rivayet unvanıyla mı naklediyorsunuz?" Dedi: “Evet, canım elinde olana andolsun ki, bu rivayeti kendi kulaklarımla işittim”. Şöyle dedim: "Ya Emirü'l-Müminîn, ben bu hadisi şimdiye kadar işitmemiştim." Dedi ki: "Ya Seyf! Bu hak sözdür. Bu nida yankılandığında, ilk olarak ona biz icabet edeceğiz. Kuşkusuz bu nida, insanları bizim amcaoğullarımızdan birine doğru çağıracaktır." Dedim ki: "O kişi Fatıma'nın (s.a) evlatlarından mıdır?" Dedi: "Evet, eğer bu sözü Ebu Cafer Muhammed b. Ali'den (İmam Muhammed Bakır’dan) işitmemiş olsaydım ve yeryüzündekilerin hepsi dahi nakletseydi, asla kabul etmezdim. Ancak o, Muhammed b. Ali'dir!" [9]

Said b. Müseyyeb'den şöyle nakledilmiştir: Bir fitne çıkacaktır. Başlangıçta çocukların oyuncaklarına benzer. Bir tarafta yatışınca, ayrı bir yerde tekrar baş gösterir. Bu durum, münadinin gökyüzünden gelen şu nidasına kadar devam eder: "Biliniz ki, sizin hükümdarınız filan şahıstır." İbn Müseyyeb (çok heyecanlanarak) ellerini birbirine doladı. Sanki elleri titriyordu. Bu sırada üç defa şöyle dedi: "Hak üzere olan hükümdar odur." [10]

Bu kaynakta yine şöyle gelmiştir: Gökyüzünden bir münadi, "Hak Ehlibeyt'ledir" diye nida edince, İmam Mehdi'nin (a.f) ismi dillerde dolanır; sevgisi gönüllere yerleşir ve insanlar sadece onu düşünürler.

Yine şöyle nakledilmiştir: Said Cabir'den o da İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir: Münadi gökyüzünden şöyle seslenir: "Biliniz ki, hak Muhammed'in (s.a.a) Ehlibeyt'iyledir." Yeryüzünden ayrı bir nida şöyle haykırır: "Biliniz ki hak İsa'nın -veya Abbas'ın- hanedanındadır." (Kuşku bendendir.) Yeryüzünden gelen nida Şeytan'dandır. Şeytan insanları aldatmaya çalışacaktır. (Kuşkuya düşen Ebu Abdullah Nuaym'dır.) Sayfa 60'da İbn Mesûd'dan, o da Hz. Peygamber'den (s.a.a) şöyle rivayet ediyor: "Gökyüzünden gelen nida Ramazan ayında duyulduktan sonra, Şevval ayında çok büyük bir karmaşa yaşanacaktır.

Zilkadede kabileler birbirinden ayrılacaktır. Zilhiccede kan dökülecektir." Sonra üç defa şöyle buyurdu: "Ama Muharrem ayı ise, ne kötü bir muharrem ayı olacaktır! Eyvah, eyvah! Bu ayda insanlar fitnelerden dolayı öldürülecekler." Resulullah'a (s.a.a) semavî nidanın ne olduğunu sorduk. Buyurdu ki: "Bu nida, Ramazan ayının ortasında ve Cuma akşamı (Perşembeyi Cumaya bağlayan akşam) gerçekleşecektir. Bu öyle bir nidadır ki, uykudakini uyandırır, ayaktakini oturtur, seçkin ve örtülü kadınları perde arkasından dışarı çıkarır… Cuma akşamında! Ve depremlerin çoğaldığı senede, Cuma günü sabah namazını kılınca evlerinize dönün; kapı ve pencereleri kapatın; giyinin ve büyük bir dikkatle dinleyin. O nidayı duyduğunuzda secdeye kapanın ve şöyle deyin: 'Subhâne'l-Kuddûs, Subhâne'l-Kuddûs, Subhâne'l-Kuddûs.' Kim bunu yaparsa, kurtuluşa erer ve yapmazsa helak olur."

Bu konu hakkında Şiî ve Sünnî kaynaklarda başka rivayetler de bulunmaktadır. Rivayetlerde geçen ve yeryüzünden gelecek o karşıt nida ise, iblisin sesi olabilir. Nitekim İblis, Uhut Savaşı'nda feryat ederek şöyle demişti: "Muhammed öldürüldü!" İblis'in feryadının şeytan taraftarları aracılığıyla, yani dünyadaki şeytan propagandacıları vasıtasıyla yayılması mümkündür. Onlar, İslam'ın dünyada yarattığı semavî nidaya karşı koymak için harekete geçeceklerdir.

Semavî nidanın, durması için davet edeceği savaş, Dünya Savaşı olabilir. Ayrıca bunun, yeryüzünün farklı noktalarında perakende şekilde gerçekleşen savaşlar da olabilir. Nitekim rivayetlerde, zuhurun gerçekleşeceği yılda savaşların fazlalaşacağı geçmektedir.

Dikkat etmek gerekir ki, semavî nidanın gerçekleşeceği zamanı açıklayan rivayetler arasında farklılık bulunmaktadır. Çünkü bazı rivayetler semavî nidanın Ramazan ayında, bazıları Recep ayında[11], bazıları hac mevsiminde[12], bazı rivayetler de Nefs-i Zekiyye'nin katledilmesinden sonra ve Muharrem ayında gerçekleşeceğini kaydetmiştir. Diğer bazı rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla ve bazı rivayetlerin de net ifadelerine göre, semavî nida birkaç defa işitilecektir. İlmî şahsiyetlerden biri, Şia kaynaklarında bu semavî nidanın sekiz kez olacağını saptamıştır. Sünnî kaynaklarda da buna yakın rakamlar gözükmektedir. Ancak göründüğü kadarıyla, semavî nida bir defa ve Ramazan ayında gerçekleşecektir. Farklı sayıda nidaların gerçekleşmesi ise, rivayetlerin bu nidanın zamanını belirlemedeki ihtilafından kaynaklanmaktadır. Gerçeği Allah bilir.

Bu iki nişaneyle, yani Recep ayındaki Süfyanî'nin çıkışı ve Ramazan ayındaki semavî nidayla, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuru arasında altı aya yakın bir süre kalacaktır. Ehlisünnet hadis kaynakları, İmam Mehdi'nin (a.f) bu süre zarfındaki bazı çalışma ve girişimlerini beyan etmiştir. İmam Mehdi'nin (a.f) Medine ve Mekke'de bulunan yarenleriyle irtibatı; onu büyük bir istekle, biat etmek için arayıp dünyanın dört bir yanından gelen âşıklarıyla görüşmesi; yine farklı ülkelerden yedi tane ilmî şahsiyetin önceden kararlaştırmamalarına rağmen, İmam Mehdi'yle (a.f) Mekke'de görüşmeleri, bu çalışma ve girişimlerin bazı örnekleridir. Bu yedi şahısın her biri, kendi şehirlerinde bulunan dindar ve ihlaslı üç yüz on üç kişiden biat almışlardır. Onlar takipçileri tarafından İmam Mehdi'yle (a.f) biat edeceklerdir. Onlar kendi biatlerinin İmam Mehdi (a.f) tarafından kabul edilmesiyle, Peygamber Efendimizin (s.a.a) müjdesini verdiği İmam Mehdi'nin (a.f) yaverlerinden olan üç yüz on üç kişiden olmayı umut edeceklerdir.

Şia rivayetleri bu altı ayı, uzun gaybet döneminden sonra “alenî olmayan zuhur aşaması” olarak saymış ve İmam Ali'nin (a.s) şu sözüne uygun bilmiştir: Onun zuhuru gizlidir. Bununla ismi ve namının her yere yayılması, emrinin (kurtarıcılık ve imametinin) ortaya çıkması hedeflenmiştir. [13] Yani İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuru yavaş yavaş başlayacak ve ardından halk için belirecektir. İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurunun yavaş yavaş gelişmesinin sebebi, zuhur konusunda halkın imtihana tâbi tutulması ve alenî zuhura zemin hazırlanması için olabilir.

Bu konu hakkında, önceki rivayete ilaveten, başka rivayetler de bulunmaktadır ki, bazıları senet yönünden sahih sayılmıştır. Bunların hepsinden daha net olanı ise, İmam Mehdi'nin (a.f) kendi özel vekili olan Ali b. Muhammed es-Semurî'ye (r.a) yazdığı mektuptur. İmam Mehdi (a.f) bu mektupta şöyle buyurmuştur: “Gelecekteki takipçilerimden beni müşahede ettiklerini iddia edenler olacaktır. Şunu bilin ki, her kim Süfyanî'nin çıkışı ve semavî nidadan önce beni müşahede ettiğini (gördüğünü) iddia ederse, iftira etmiş ve yalan söylemiştir. Yüce ve azametli Allah'a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.” [14]

Görünüşe bakılırsa, bu iki hadiseden önce İmam Mehdi'yi (a.f) müşahede ettiğini iddia etmekten maksat, onun vekili olduğunu iddia etmektir. Ancak vekil olduğunu iddia etmeksizin veya bu konu hakkında konuşmaksızın İmam Mehdi'nin (a.f) huzuruna vararak onu görmüş olmanın bu hadisle bir çelişkisi yoktur. Nitekim seçkin bazı âlimlerin ve Allah velilerinin İmam Mehdi'yle (a.f) görüştüğü çokça nakledilmiştir. Bu noktadan hareketle, İmam Mehdi'nin (a.f) kelamında, görmenin değil de "müşahede" ibaresinin kullanılmış olması bunun bir delili olabilir.

İmam Mehdi'nin (a.f) bu mektubundan, Süfyanî'nin çıkışı ve semavî nidanın ardından, uzun gaybet döneminin bittiği ve kısa gaybet dönemine benzeyen, zuhurun ön hazırlıklarının başladığı bir dönemin içine girileceği anlaşılmaktadır. İmam Mehdi (a.f) bu süre zarfında kendi yârenleriyle irtibata geçecek, onlardan bazıları onunla görüşme şerefine nail olacak ve bazılarını da İmam Mehdi (a.f) vekil olarak kendisiyle müminler arasında vasıta tayin edecektir. Sonra, elimize ulaşan rivayetlerden, İmam Mehdi'nin (a.f) Süfyanî'nin çıkışının ardından zahir olacağı ve Muharrem ayındaki vaat edilmiş zuhuruna kadar gizli kalacağı anlaşılmaktadır.

Hazlem b. Beşir, İmam Zeynelabidin'den (a.s) şöyle nakletmiştir: Süfyanî çıkınca İmam Mehdi (a.f) saklanacak ve sonra tekrar zahir olacaktır. [15] Bu rivayetin açıklaması ise, Recep ayında Süfyanî'nin çıkışının ardından İmam Mehdi'nin (a.f) zahir olacağı ve Muharrem ayındaki zuhuruna kadar da saklanacağından başka bir şey değildir. Ayrıca rivayet, zuhurun, Ramazan ayında gerçekleşecek semavî nidadan önce mi, yoksa sonra mı gerçekleşeceğini de belirlememiştir.

İmam Caferi Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: On iki kişi onu (İmam Mehdi'yi) gördükleri üzere söz birliği etmedikçe ve onları (başkaları) yalanlamadıkça Kaim (İmam Mehdi) kıyam etmez. [16] Bundan, onların sadık insanlar olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü İmam Caferi Sadık (a.s) onların İmam Mehdi'yi (a.f) görme noktasında aynı görüşe sahip olduklarını beyan ediyor ve insanların onları yalanlamasına da şaşırıyor. Anlaşıldığı kadarıyla onların İmam Mehdi'yle (a.f) görüşmeleri, onun zuhurunun fazla hissedilmediği ve çok belirgin olmayan dönemde gerçekleşecektir. Ardından yavaş yavaş zuhur meselesi alenileşecek; İmam Mehdi'nin (a.f) isim ve namı bilinecek ve vaat edilen zuhuru da gerçekleşecektir.

Dolayısıyla İmam Mehdi (a.f) bu hassas dönemde yaklaşık olarak kendi liderlik rolünü yerine getirecek; yol göstermeleriyle zuhuruna zemin hazırlayan Yemenli ve İranlı hükümetlere rehberlik edecek ve bütün İslam diyarında Allah velisi olan kendi yârenleriyle irtibata geçecektir.

İmam Mehdi'nin (a.f) bu kısa ve fazla hissedilmeyen zuhur dönemindeki girişim ve çalışmalarını anlayabilmek için, onun gaybet dönemindeki amel ve çalışmalarına kısaca göz atmalıyız. Rivayetlerin bir kısmı İmam Mehdi'nin (a.f) bu dönemde Medine'de ikamet edeceğini ve otuz kişiyle irtibat halinde olacağını kaydetmiştir. Nitekim İmam Caferi Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: Bu emrin sahibinin bir gaybeti ve bu gaybetinde bir uzleti (kenara çekilmesi) vardır. Onun en önemli ikamet yeri Medine'dir. Otuz kişinin varlığı sebebiyle ıstırap ve korku kalmayacaktır. [17]

Ayrıca rivayetlerin bir kısmında İmam Mehdi'nin (a.f) Hz. Hızır'ın (a.s) yanında olduğu aktarılmıştır. Bununla ilgili olarak İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: Hızır, hayat suyundan içtiği için yaşamaktadır ve İsrafil (a.s) sûra üfleyene kadar ölmeyecektir. Kuşkusuz o bizim yanımıza gelmekte ve bize selam vermektedir. Biz onun sesini işitiriz ama şahsını görmeyiz. Onun isminin söylendiği her yerde ona selam edilmelidir. O, hac zamanında hazırdır ve haccın bütün amellerini yerine getirir. Arafat'ta vakfeye durur ve müminlerin duasına “âmin” der. Allah, Kaim'imizin (İmam Mehdi'nin) kaygısını onun vasıtasıyla huzur ve dostluğa, yalnızlığını onun yanında beraberliğe dönüştürür. [18]

Bir önceki rivayetten ve diğer rivayetlerden, İmam Mehdi'nin (a.f) yârenlerinden olan otuz kişinin devamlı değiştiği anlaşılmaktadır. Yani onlardan biri vefat edince yerine yeni biri geçecektir. İmam Caferi Sadık'tan (a.s) Recep ayının ortası için nakledilen duadaki "seçkin müminler"den maksat, bu otuz şahsiyet olabilir. İmam Caferi Sadık (a.s) bu duada Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt'ine salat ettikten sonra şöyle buyuruyor: İlahî! Sen, seçkin müminlere, ileri gelenlere, oruçlulara, ibadet edenlere, ihlaslılara, zahitlere, çaba sarf edenlere ve yolunda cihat edenlere salat eyle. [19]

Allah'ın veli kullarından olan bu otuz kişi veya daha fazlası, büyük ihtimalle, İmam Mehdi'nin (a.f) gaybet dönemindeki çalışmalarında etkin rol sahibidirler. Pek çok rivayet, İmam Mehdi'nin (a.f) gaybet döneminde kapsamlı çalışmalar yapacağını beyan etmektedir. O, evlere ve saraylara girecek, sokak ve pazarlarda yürüyecek, her yıl hac zamanında hazır olacaktır. Onun gaybetinin sırrı, ancak zuhur ettikten sonra anlaşılacaktır. Nitekim Hz. Hızır'ın (a.s) yaptığı işlerin sırrı, Hz. Musa'yla (a.s) yolculuk yaptığı esnada değil de, kendisi Hz. Musa'ya (a.s) haber verince açıklığa kavuşmuştur.

 

-------------

[1]- İsrâ, 108.

[2]- Şuarâ, 4.

[3]- Manevî tevatür: Bir konuyu farklı lafızlarla pek çok ravinin nakletmesinden, bu konunun Masum (a.s) tarafından söylendiğine kanaat getirildiği rivayet türüne denir.

[4]- İbn Hammâd bu rivayetleri kendi nüshasının 59, 60, 92 ve 93. sayfalarında getirmiştir; Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 119, 287, 289, 290, 293, 296, 300.

[5]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 396.

[6]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 295.

[7]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 290.

[8]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 292.

[9]- Müfid, el-İrşad, s. 404.

[10]- İbn Hammâd Nüshası, s. 92.

[11]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 789.

[12]- İbn Hammâd Nüshası, s. 92.

[13]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 3.

[14]- Bihâru'l-Envâr, c. 51, s. 361.

[15]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 213.

[16]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 244.

[17]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 157.

[18]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 152.

[19]- Miftahu'l-Cennat, c. 3, s. 50.




Bu haber 328 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI