Bugun...



İmam Mehdi'nin (a.f) Evrensel Hükümeti - 1

İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurunu müjdeleyen ayet ve rivayetler, bu ilahî vazifenin oldukça önemli, yüce hedefleri olan ve farklı boyutlar içeren bir görev olduğunu aktarmaktadır. Bu büyük olay, yeryüzündeki yaşamı değiştirecek ve insanlığa yepyeni bir hayat dilimi sunacaktır.

facebook-paylas
Güncelleme: 20-03-2023 12:20:44 Tarih: 03-03-2023 12:27

İmam Mehdi'nin (a.f) Evrensel Hükümeti - 1

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Mehdi'nin (a.s) görevi sadece zulmü kaldırmak, İslam'a yeniden hayat vermek, ilahî adil düzeni kurup, nurunu bütün cihana yaymak bile olsa yeterlidir. Ancak buna ilave olarak, insanlığın maddî yönden şaşırtıcı ilerlemeler katetmesi, önceki dönemlere göre mukayese edilemeyecek kadar fazla ve gelişmiş olacaktır. Bu geniş çaplı ve kapsamlı gelişmeler, varlığın sebebini anlamak; göklerin ve oradakilerin sırlarına ulaşmak için olumlu zemin hazırlayacaktır. Ayrıca bu durum, âlemin sırlarını keşfetmek için yani gayb âleminin kapılarını aralamak ve sırlarla dolu ahiret yurdunun gerçeklerinden haberdar olmak için bir başlangıç oluşturacaktır.

Yeryüzünü Zulüm ve Zalimlerden Arındırmak

Anlaşılan o ki, ilk bakışta yeryüzünü zalimlerden arındırmak ve haddini aşmış taşkınlardan temizlemek imkânsızmış gibi görünecektir. Sanki yeryüzü, mazlumların nalesine ve uğursuz zalimlere tahammül etmelerine alışmıştır. Ayrıca zalimlerin hüküm sürmediği bir zamanın olmadığı bu dünyada, feryatlara cevap verecek birisi yok gibidir. Çünkü onlar, faydasız ağaçlar ve pislikler gibi oldukça köklü ve kalıcıdırlar. Ne zaman onlardan biri yerinden sökülecek olsa, on kat daha fazlası yerini dolduruverir. Eğer zalimler bir nesilde yok edilirse, grup grup farklı bir yerde çoğalmaya başlarlar.

Hikmet sahibi Allah, belirlediği maslahatlar gereği insanın yaşamını, hak ve batıl savaş kanunları veya hayır ve şer savaş yasaları üzere düzene sokmuş; her şey için bir kanun ve çerçeve çizmiş; her asır ve zamana bir kader biçmiş; kısacası her zulüm ve adaletsizlik için bir son belirlemiştir.

İmam Cafer-i Sadık (a.s), “Suçlular simalarından tanınırlar da perçemlerinden ve ayaklarından tutulurlar” [1] ayetinin tefsirinde şöyle buyurmuştur: Allah onları her zaman tanımaktadır. Ancak ayet, suçluların sima ve yüzleriyle tanınacağı Kaim (İmam Mehdi) zamanının şartlarını beyan etmektedir. O ve yârenleri, onları kılıçlarıyla cezalandıracaklardır. [2]

Emîrü'l-Müminîn İmam Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir: Allah, ansızın biz Ehlibeyt'ten bir kişi vasıtasıyla (Müslümanlar için) bir refah sağlayacaktır. Babam, o cariyelerin en üstünü olanın oğluna feda olsun!.. O, (düşmanların) kendisinden sekiz ay boyunca kılıç ve ölümden başka bir şey elde edemeyecekleri kişidir. [3]

İmam Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) hoşgörü ve iyilikle ümmetine davranıyor ve insanlarla kaynaşıp dost oluyordu. Kaim (düşmanları) öldürecek ve kimsenin tövbesini kabul etmeyecektir. Bu, onun beraberindeki bir emirden dolayıdır. Onunla düşmanlık edenin vay hâline! [4]

Onun beraberindeki emirden kasıt, dedesi Hz. Resulullah'tan (s.a.a) kalan maruf ahitnamedir. Bu ahitnamede şu cümle geçmektedir: “Öldür ve yine öldür! Kimsenin tövbesini de kabul etme!” Yani hiçbir suçlu ve caninin tövbesini kabul etme.

Ayrı bir hadiste İmam Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: İmam Mehdi'nin (a.f), dedesi Resulullah'a (s.a.a) benzemesi, zuhur ve kıyamının kılıçla olması, Allah ve Resulü'nün düşmanlarını öldürmesi, zalim ve azgınları yok etmesiyledir. O, kılıçla ve düşmanlar kalbinde korku yaratılarak himaye edilecektir. Onun orduları gönderildikleri her görevden zaferle döneceklerdir. [5]

Abdu'l-Azîm el-Hasanî, İmam Cevad'dan (a.s) şöyle naklediyor: Onun (Mehdi'nin) ordusunun sayısı nisap haddine yani on bin kişiye ulaşınca, Allah'ın emriyle kıyam edecek ve Allah, ondan hoşnut olana kadar düşmanlarını kılıçtan geçirecektir. ‘Allah'ın hoşnutluğunu nasıl anlayacaktır?’ diye sordum. Şöyle buyurdu: Allah, onun kalbine şefkat ve rahmet duygusunu yerleştirecektir. [6]

Hatta bazı rivayetlere göre İmam Mehdi'nin (a.f) bazı yârenleri şüphe ve tereddüde düşecek, çok kan dökülmesi ve zalimlerin öldürülmesine itiraz edeceklerdir.

İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: O (İmam Mehdi) Sa'lebiyye'ye [7] ulaşınca, şecaat ve bedensel yönüyle İmam Mehdi'den (a.f) sonra halkın en güçlüsü ve kendi akrabalarından olan biri ayağa kalkıp şöyle diyecektir: "Ey efendi! Ne yapıyorsun? Allah'a andolsun ki, sen halkı aynı koyunlar gibi kendi önünden sürüyorsun. (Yani çoban veya kurt gibi koyun sürüsünü ürkütüyorsun.) Acaba Resulullah'ın (s.a.a) emriyle mi bunu yapıyorsun, yoksa ayrı bir sebebi mi var?" Bu sırada biat almakla (halktan İmam Mehdi için biat almakla) görevli olan şahıs şöyle diyecektir: "Susacak mısın, yoksa boynunu mu vurayım?" Bunun üzerine İmam Mehdi (a.f) şöyle buyuracaktır: "Ey filan! Konuşma! Allah'a andolsun ki, benim yanımda Resulullah'tan (s.a.a) bir bildiri bulunmaktadır. Ey filan! O küçük sandığı getir." Sandığı getirince İmam Mehdi (a.f) Peygamber'in (s.a.a) bildirisini okuyacaktır. Bu sırada itiraz eden şahıs şöyle diyecektir: "Size feda olayım! İzin verin başınızdan (alnınızdan) öpeyim." İmam Mehdi (a.s) kafasını ileri doğru eğecek ve o da iki gözünün arasını öperek şöyle diyecektir: "Allah beni size feda eylesin. Bizden tekrar biat alın." İmam Mehdi (a.f) de onlardan tekrar biat alacaktır. [8]

Şüphesiz, bir alamet veya bazı alametler sayesinde İmam Mehdi'nin (a.f) yârenleri o bildirinin Hz. Resulullah (s.a.a) tarafından olduğunu anlayacaklardır. Ancak onların biati yenileme istekleri, itirazlarının bir nevi biati bozmaları anlamına geldiği içindir.

Bazıları, İmam Mehdi (a.f) tarafından gerçekleştirilecek cezalandırmaları ve zalimlerin öldürülmesini, katı kalplilik ve ifrat olarak yorumlayabilirler. Hâlbuki İmam Mehdi'nin (a.f) bu tür girişimleri, hastayı ameliyat etmeye benzer. İslam toplumunu ve diğer dünya halklarını, zalimlerin ve asilerin pis vücutlarından arındırmanın başka yolu yoktur. Bu girişimler yapılmadıkça, zulmün yok edilmesi ve adaletin tesisi asla mümkün olmayacaktır. Eğer İmam Mehdi (a.f) hoşgörü ve bağışlama siyasetini öne alırsa, zalimlerin yeni hile ve tuzakları asla son bulmayacaktır. Çünkü günümüz dünyasındaki zalimler, aynı bir ağacın kurumuş dallarına, bir hastanın vücudunu kaplayan kanser tümörlerine benzemektedirler. Ağacı ve hastayı bu zararlı varlıklardan arındırmaktan başka bir çare yoktur. Bu iş kolay olmasa ve kimi zaman oldukça güç olsa dahi son çaredir.

Ancak bu siyaset karşısında şüpheye düşenlerin düşüncelerini rahatlatacak şey, öncelikle İmam Mehdi'nin (a.f) yanında Hz. Resulullah'tan (s.a.a) kalan bir ahitnamenin bulunmasıdır. İkinci olarak Allah-u Teâlâ, İmam Mehdi'ye (a.f) insanların gerçek yüzlerini ve batınlarını tanıyabileceği özel bir ilim nasip edecek ve o da bu ilahî nur sayesinde insanları gözlemleyecek; hidayet yollarını bilecek ve dertlerinin çaresinden haberdar olacaktır. Bu yüzden, hidayete ermeleri umut edilenlerin, İmam Mehdi (a.f) eliyle öldürülmeleri tehlikesi kalmayacaktır. Nitekim Allah-u Teâlâ, Hz. Hızır (a.s) ve Hz. Musa (a.s) kıssasındaki gencin Hz. Hızır'ın (a.s) eliyle öldürülme sebebinin, anne ve babasını kâfirlik ve azgınlığa sürüklemesinin önünü almak olduğunu buyurmuştur. Buna ilaveten rivayetler, Hz. Hızır'ın (a.s) İmam Mehdi'yle (a.f) beraber geleceğini ve onun yârenlerinden biri olacağını aktarmaktadır. Ayrıca İmam Mehdi (a.f) kesinlikle Hz. Hızır'ın (a.s) sahip olduğu “ledün” ilmine (Allah tarafından verilen özel ilme) de sahip olacaktır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “(Orada) kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.” [9]

Bu iki yüce şahsiyet iyilikleri yaymak, kötülükleri müminlerden uzaklaştırmak ve fesadın kökünü kurutarak dallanıp budaklanmasını engellemek için Allah'ın verdiği bu ilim ve nimetleri kullanacaklardır. Büyük bir olasılıkla Hz. Hızır (a.s) ve yârenlerinin çalışmaları, İmam Mehdi (a.f) hükümetinde açık ve alenî olacaktır. O yüce şahsiyetlerin halk üzerinde velayet güçleri olacak; kanunlar, anlaşmalar ve hükümetin zahirî şartlarında müdahale yetkileri bulunacaktır.

Rivayetlerde yer aldığına göre, İmam Mehdi (a.f) halk arasında Allah'ın ona buyurduğu gerçek ilahî kanunlar esasınca hükmedecektir. Dolayısıyla hiç kimseden şahit, delil ve kanıt istemeyecektir. İmam Mehdi (a.f), zalimleri ve bozguncuları yok ederken, gerçek görüşünden ve “ledün” ilminden faydalanacaktır. Bazen onun yârenleri de halk arasında hükmederken ve suçluları cezalandırırken aynı yöntemi kullanacaklardır. Ancak diğer işler hususunda, insanların zahirine göre tavır takınacaklardır. Elbette unutmamak gerekir ki, Hz. Hızır (a.s) ve yârenleri özel şart ve durumlar içerisinde bulunacaklardır.

 

Ali Kuranî

 

----------

[1]- Rahmân, 41.

[2]- Gaybet-i Nu'mânî, s. 127.

[3]- Şerh-i Nehcü'l-Belâğa, c. 2, s. 178.

[4]- Gaybet-i Nu'mânî, s. 121.

[5]- Bihâru'l-Envâr, c. 51, s. 218.

[6]- Bihâru'l-Envâr, c. 51, s. 218.

[7]- Irak'ta bir yer ismi.

[8]- Bihâru'l-Envâr, c. 53, s. 343.

[9]- Kehf, 65.




Bu haber 628 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI