Bugun...



İmam Hüseyin’in (a.s) Kutlu Doğumu

Kevser Kültür Merkezi ailesi olarak, İmam Hüseyin’in (a.s) kutlu doğumu münasebeti ile İmam-ı Zaman'a (a.f), Veliyyi Emri Müslimin’e, müçtehitlerimize ve tüm ehlibeyt âşıklarına tebrik arz ediyoruz.

facebook-paylas
Tarih: 13-02-2024 13:01

İmam Hüseyin’in (a.s) Kutlu Doğumu

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Hüseyin b. Ali b. Ebi Talip (Arapça: الحسين بن علی بن أبی طالب); Şaban ayının 3’ü, Hicri 4/Miladi 626 Medine'de dünyaya gelmiş ve 10 Muharrem Hicrî 61/Milâdi 10 Ekim 680, Kerbela'da şehit olmuştur. Hz. Muhammed'in (s.a.a) torunudur. İmam Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) ikinci oğludur. “Kisa” Ashabının beşincisi ve On İki İmamın üçüncüsüdür. “Ebu Abdullah” künyesi ile meşhurdur.

 

Doğumu ve Adının Konulması

İmam Hüseyin (a.s), Medine’de dünyaya gelmiştir. Dünyaya geliş tarihini bazıları Hicretin 3. yılı [1], bazıları ise 4. yılı [2] olarak yazmışlardır. Lakin tarihçi ve muhaddisler arasında ortak görüş Hicretin 4. yılında dünyaya geldiği yönündedir. İmam Hüseyin’in (a.s), hangi gün dünyaya geldiği kesin olarak bilinmiyor. Öne çıkan görüşe göre, Şaban ayının üçünde dünyaya gelmiştir.[3] Nakledildiğine göre, (Abbas b. Abdulmuttalib’in eşi) Ümmü Fazıl, Hz. Peygamberin (s.a.a) emri ile İmam Hüseyin’in (a.s) dadılığını üstlenmiş ve bu şekilde İmam Hüseyin (a.s), Kusam b. Abbas’ın sütkardeşi olmuştur. [4]

 

Şia ve Sünni tarihçilerin nakillerine göre; Hz. Peygamberimiz (s.a.a) İmam Hüseyin (a.s) dünyaya geldiğinde onun şehit olacağını bildirmiş ve Araplar arasında pek rastlanmayan “Hüseyin” adını koymuştur. Hz. Resul-ü Kibriya (s.a.a), onu ve kardeşi Hz. Hasan b. Ali’yi (a.s) “Cennet gençlerinin efendisi” olarak ilan etmiştir. Bütün ümmetten, onları sevmelerini istemiştir.

 

“Hasan” ve güzel anlamına gelen "Hüseyin" kelimesi "Hasan" kelimesinin musaggarıdır. Bu adı ona Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) vermiştir. [5] Bazı hadislerde, İmam Hüseyin'in (a.s) isminin ilahi ilham ile Allah tarafından koyulduğu belirtilmiştir. [6] Buna göre Hz. Resul-ü Kibriya (s.a.a), herkese ilan ederek şöyle buyurmuştur:

“Ben, bu iki evladımın adlarını Hasan ve Hüseyin koymaya emredildim.” [7],

“Harun, iki oğlunun adını Şubber ve Şubeyr koydu ve ben de bu iki evladımın adlarını Harun’un çocuklarına koyduğu adların aynısı olan Hasan ve Hüseyin olarak koyuyorum.” [8]

 

Bazı rivayetlerde “Hasan” ve “Hüseyin” isimlerinin, Hz. Harun'un (a.s) iki oğlunun adı olan “Şubber ve Şubeyr” isimlerinin muadili olduğu zikredilmiştir. [9] Bazı rivayetlerin vurguladığına göre “Hasan ve Hüseyin” adlarının cennet isimlerinden olduğu ve İslam’dan önce bir sabıkasının olmadığı yönündedir. [10]

 

Ehlisünnet kaynaklarında, Hz. Peygamberin (s.a.a) İmam Hüseyin'e (a.s) “Hüseyin” ismini vermeden önce, İmam Ali'nin (a.s) İmam Hüseyin (a.s) için “Hamza” [11] veya “Harb” [12] ismini seçtiği; ancak oğluna isim vermede Allah Resulü’nün (s.a.a) önüne geçmeyeceğini belirttiği nakledilmiştir. [13]

 

----------

[1]- Kuleyni, el-Kâfi, c.1, s.463; Şeyh Tusi, Tehzibu’l Ahkâm, c.6, s.41; İbn-i Abdulbirr, c.1, s.392; İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, hamise: 1, s.369; Şeyh Mufid, el-Muknie, s.467; El-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c.1, s.143.

[2]- İbn-i Sa’d, c.6, s.399; Yakubi, c.2, s.246; Dulabi, s.102, 121; Ebu’l Ferec İsfahani, s.51; Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c.1, s.404; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c.2, s.555; Şeyh Mufid, el-İrşad, c.2, s.27 ve Ali b. El-Hüseyin el-Mesudi, et-Tembih ve’l Eşraf, s.213.

[3]- Meclisi, c.44, s.201, Şeyh Mufid, Mesaru’ş-Şia, s.61; Muhammed b. El-Meşhedi; el-Mezar (el-Kebir), s.397; Şeyh Tusi, Misbahu’l Müctehit, s.826 ve 828 ve Seyyid İbn-i Tavus, İkbalu’l A’mal, s.689-690.

[4]- İbn-i E’sem Kûfi, el-Futuh, c.4, s.323; İbn-i Hambel, Müsnedi Ahmed, c.6, s.340; Muhammed b. Ahmed Dulabi, ez-Zeriyyetu't-Tahire, s.106.

[5]- İbn-i Hanbel, el-Müsned, c.1, s.98 - 118; Buhari, el-Edebu'l Mufred, s.177; Kuleyni, el-Kafi, c.6, s.33-34.

[6]- İbn-i Babıveyh, İlelu’ş-Şerai, c.1, s.137-138; Tusi, el-Emali, s.367 - 368.

[7]- İbn-i Şehraşub, c.3, s.397; el-Amuli, İbn-i Hatem, Ed-Durru’n-Nezim, s.776 ve Ali b. İsa Erbili, Keşfu’l Gumme, c.1, s.525.

[8]- Şeyh Saduk, İlelu’ş-Şerai, s.138; İbn-i Şehraşub, c.3, s.397 ve Erbili, s.525. Bazı kaynaklarda bu hadise “muşebber” de eklenmiştir. El-Belazuri, c.1, s.401.

[9]- İbn-i Asakir, Tarihi Medinetu Dimeşk, c.13, s.171.

[10]- İbn-i Sa’d, Usdu'l Gabe fi Marifeti's-Sahabe, c.2, s.10.

[11]- İbn-i Asakir, Tarihi Medinetu Dimeşk, c.13, s.170.

[12]- Hâkim-i Nişaburi, el-Müstedrek Ale's-Sahiheyn, c.3, s.165.

[13]- Şeyh Saduk, Uyunu Ahbaru'r-Rıza (a.s), c.2, s.25.




Bu haber 595 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI