Filistin konusu aslında tüm sorunlarımızı yansıtan bir aynadır.

İçinde bizden sonraki nesillerin de boynuna kolye olacak gurur vardır. Başlarını aşağı tutacak, ihanet ve duyarsızlık da...

Zira 100 yıla yakındır ölüm ile direnmek, kolay mı?!

Dünyanın bir çok ülkesinde mülteci kamplarında vatansız bir yaşamı en fakir haliyle yaşarken bile bir Hanzala olmak?!

Ve yine etrafında aynı din ve dilden, aynı ırk ve mezhepten olan, konforu, klozetli tuvaletlere kadar ulaşmış Körfez Monarşileri olsun. Elindeki uzun tespih ile o camiinden bu camiye sadece din üzerinden dinar kazanmak için seferber olan din tüccarları olsun ve sen bu duyarsızlıklar içinde Kudüs savun, Vatan savun, kolay mı?!

Mütevazı olmanın gereği yok!

Yakın tarihe bir ressam gibi kendi tahayyülümüzle değil, bir fotoğrafçı gerçekliği ile bakarsak göreceğiz: Filistin, önce kendi gayretli halkının sonrada net bir şekilde Direnişin desteğiyle ayakta. Bu, sol kesimin gayretli dayanışmasını yok sayma vefasızlığı değil elbet. Ancak Direniş ölçeği yanında oldukça sınırlıydı.

Bunun yanında bu coğrafya ihanetiyle de meşhurdur. Arkadan vurmasıyla...

Filistin, bundan en çok pay alandır, elbette biliyoruz.

Ancak bunu merkeze alarak bu davayı itibarsızlaştırma çabaları da içimizdeki emperyal kalem ve odakların işi.

Filistin'e ihanet vardı da Türkiye'ye yok muydu?

15 Temmuz neydi?!

Irak'a ihanetsiz mi girdi, Amerikan işgal güçleri?!

Ukrayna'yı bu günkü ateşin içinde kavuran Zelenski tiyatrocusunu siz bir vatanperver mi biliyorsunuz?

Her olayda, her toplumda olduğu gibi, elbette Filistin'in de bir elinde başarı/izzet/fedakârlık varken, diğerinde arkadan vurulmalar/ihanetler...

Ancak fedakârlık ve direnci hiçbir kurtuluş hareketine uymayan bir değerlendirme ile yapılmalı Filistin analizi.

Onlar, günümüz Kerbela'sında çünkü.