Bugun...



Rugayye bint-i Hüseyin’in (a.s) Şehadeti

Rugayye bint-i Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib (Arapça: رُقَیة بِنت الحسین بن علی بن ابی‌طالب) İmam Hüseyin’e (a.s) atfedilen bir kız çocuğudur.

facebook-paylas
Tarih: 22-09-2020 11:01

Rugayye bint-i Hüseyin’in (a.s) Şehadeti

Bazı tarihî kaynaklara göre Kerbela vakıasında bulunmuş ve daha sonra Kerbela esirleri ile birlikte Şam’a götürülmüş ve orada üç veya dört yaşında iken vefat etmiştir. Şam’da onun adına bir türbe bulunmaktadır.

İsmi, vefatının niteliği, mezarı ve İmam Hüseyin’e (a.s) olan nispeti konusunda kuşkular ve ihtilaflar bulunmaktadır.

İbn-i Fenduk, “Lübabu’l Ensab” kitabında İmam Hüseyin’in (a.s) Fatıma ve Sukeyne’nin (Sakine) yanı sıra “Rugayye” adlı bir kızının daha olduğunu yazmaktadır.[1] Elbette İbn-i Fenduk, başka bir yerde Sukeyne, Zeynep ve Ümmü Gülsüm’ün İmam Hüseyin’in kızları olduğunu yazmış ve Zeynep ve Ümmü Gülsüm’ün küçük yaşta vefat ettiklerini de eklemiştir.[2] Muhammed b. Talha Şafii, İmam Hüseyin’in (a.s) dört kızının olduğunu ve yalnızca Zeynep, Sukeyne ve Fatıma’nın adlarını zikretmekte ve dördüncü kızının adını zikretmemektedir.[3] Necmuddin Tabesi, İbn-i Fenduk ve Metalibu’s-Suul’dan naklederek İmam Hüseyin’in (a.s) dördüncü kızının “Rugayye” olduğunu, künyesinin ise “Ümmü Gülsüm” olduğunu belirtmektedir.[4] Buna rağmen eski tarihî kaynakların çoğu İmam Hüseyin’in (a.s) “Rugayye” adlı bir kızından bahsetmemiştir; Şeyh Müfid, yalnızca Sukeyne ve Fatıma’nın adlarını İmam Hüseyin’in (a.s) çocukları listesinde getirmiştir.[5]

Kaynaklarda Hz. Rugayye’nin (s.a) Kerbela’da bulunduğu tasrih edilmemiştir. “El-Melhuf” kitabının bazı nüshalarında İmam Hüseyin’den (a.s) geride kalanlar için söylediği bazı sözler nakledilmiştir. Orada Rugayye’nin adı geçmiştir, ancak İmam Hüseyin’in (a.s) kızı olduğuna dair bir işarette bulunulmamıştır.[6] “Yenabiu’l Meveddet” kitabında biraz farklılıkla aynı ifadeler zikredilmiş ve İmam Hüseyin’in (a.s) diğer kızlarının yanında “Rugayye” adı da zikredilmiştir.[7]

Şu ihtimal de bulunmaktadır ki nakledilen bu nakillerdeki Rugayye’den maksat, İmam Ali’nin (a.s) kızı Rugayye de olmuş olabilir.[8] Bilhassa “Rugayye” ismi, İmam Hüseyin’in (a.s) Ümmü Gülsüm ve Zeynep kız kardeşlerinin yanında zikredilmiş ve “Luhuf” kitabının bazı nüshalarında da bu ifadeler bulunmamaktadır.[9]

Nakledildiğine göre Kerbela esirleri arasında üç veya dört yaşlarında bir kız çocuğu da bulunmaktadır. Gece yarısı babasını rüyasında görür ve durmadan ağlayıp babasını isteyerek bitap düşmüştür. Ağlama seslerini duyan Yezid, İmam Hüseyin’in (a.s) kesik başını ona götürmelerini emreder. Rugayye, babasının kesik başını görünce daha çok rahatsız olur ve sonunda üzüntüsünden ölür.[10]

Şialar, Muharrem ayının üçüncü gecesini Hz. Rugayye’ye mahsus bilmekte ve onun adına mersiyeler okumaktadır. Şii takvimlerde Sefer ayının 5’i Hz. Rugayye’nin ölüm yıldönümüdür. Şialara ait bazı cami ve matem heyetlerine “Hz. Rugayye” adı verilmektedir. Onun için mersiye ve şiirler okunarak ağıtlar yakılmaktadır. Bazı mersiye ve ağıtlarda Hz. Rugayye’nin (s.a) varlığını inkâr edenlere itiraz ve serzeniş edilir.

Büyük Şii Âlimlerin Görüşleri:

Ayetullah Mirza Cevad Tebrizi: “İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Hz. Rugayye'nin (s.a) Şam'daki mevcut mezarı eskiden beri meşhurdur. Sanki İmam Hüseyin (a.s), o pak hanedanın esaretini ve yaşanan o mezalimi inkâr edecek kimselerin ortaya çıkmasını engellemek için Şam'da onu kendinden bir nişane olarak bırakmıştır. Bu küçük kızın varlığı hatta esirlerin içinde dahi küçük kız çocuklarının da olduğunun büyük kanıtıdır. Biz Hz. Rugayye'nin (s.a) bu mekânda can verip defnedildiğinin meşhur oluşuna inanıyoruz.

Ayetullah Mekarim Şirazi: “Şüphe yok ki İmam Hüseyin'in (a.s) bir küçük kızı Şam'da vefat etti ve orada defnedildi. Şu anki harem de kendisine aittir. Fakat meşhur görüşe göre ismi Rugayye olsa da, ismi Rugayye (s.a) miydi yoksa başka bir ismi mi vardı, bu konuda ulema arasında ihtilaf var.

Ayetullah Nuri Hemedani: “Kamil Behai, Nefesu'l-Mehmum ve diğer muteber kitaplarda, bazılarının adını Rugayye (s.a) olarak zikrettiği ve Şam'da şehit olan küçük bir kızın İmam Hüseyin'in (a.s) kızı olduğunu belirtmişlerdir. Şam'da bulunan kabri de kendisine aittir.”

Ayetullah Mezahiri: “Hz. Rugayye'nin (s.a) türbesi diye meşhur olan o yer (Şam’daki türbe), onun türbesidir ve onda şüphe etmek, mazlum Hüseyin'in çocuğuna yapılmış büyük bir zulümdür. Bu şöhret, Hz. Zeyneb'in (s.a) türbesi konusunda da geçerlidir ve bunda şüphe eden, Hz. Zeyneb'e (s.a) zulüm etmiş olur ve Hz. Zeyneb'e (s.a) zulüm etmek, büyük bir günah tır. Kişilerin seyyid oluşu ve büyük insanların kabirleri gibi konularda elimizde meşhur olmanın dışında bir delil yoktur ve bu şöhret bütün fakihlerin nazarında hüccettir.”

Ayetullah Alevi Gorgani: “Hz. Rugayye'nin (s.a) varlığı tarihî gerçeklerdendir. Şüphe onun varlığında değil, bilakis ismindedir. İmam Hüseyin'in bir kızının Şam'da defnedildiği konusu, şüphe götürmez bir gerçektir. Bu konuda insanların inançlarında şüphe icat etmek isteyenlere tavsiyemiz; hiçbir fayda elde edemeyecekleri, ahretlerini tehlikeye atacakları ve İmam Hüseyin'in (a.s) gazabına duçar olacakları, dolayısıyla bu tür konularla kendilerini meşgul etmemeleri olacaktır.”

Ayetullah Mubeşşir Kaşani: “Allah’ın nurunu, ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler, oysa Allah nurunu tamamlayacak, kuvvetlendirecektir. İsterse kâfirlerin zoruna gitsin ve istemesinler. İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Hz. Rugayye'nin (s.a) varlığı konusunda hiçbir şüphe yoktur. Tarihî şahitler göstermektedir ki, o mazlum kız, Şam yolunda ve harabesinde yaşadığı onca zorluk ve musibetler karşısında küçücük yaşta dünyadan ayrıldı ve Şam'da defnedildi. Tartışılan konu sadece mübarek isminin Rugayye mi, Zeynep mi, yoksa başka bir isim mi olduğudur. Sonralardan Rugayye ismiyle meşhur oldu.”

 

--------------

[1]- İbn-i Fenduk, Lubabu’l Ensan, s. 355.

[2]- İbn-i Fenduk, Lubabu’l Ensan, s. 350.

[3]- Şafii, Metalibu’s-Suul, s. 257.

[4]- Tabesi, Rukeyye Bint-i Hüseyin, s. 8, 9.

[5]- Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 135.

[6]- Seyyid İbn-i Tavus, el-Melhuf, s. 141.

[7]- Kunduzi, Yenabiu’l Meveddet, c. 3, s. 79.

[8]- Tabesi, Rugayye Bint-i Hüseyin, s. 25.

[9]- Seyyid İbn-i Tavus, Luhuf.

[10]- Taberi, Kamil Behai, s. 523.




Bu haber 611 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI