Bugun...



Nehcü’l-Belâğa’da İnsan ve Adalet

Şaşarım şu insana ki bir yağ parçasıyla görmekte; bir et parçasıyla söylemekte; bir kemikle doymakta ve bir delikle soluk almaktadır.

facebook-paylas
Tarih: 21-03-2022 10:46

Nehcü’l-Belâğa’da İnsan ve Adalet

* Kötülüğü eliyle, diliyle, gönlüyle, gidermeye çalışan, hayırlı huyları nefsinde toplamıştır. Halkta gördüğü kötülüğü diliyle, gönlüyle inkâr eden, fakat eliyle kötülüğe engel olmayan, hayır huylarından ikisine yapışmış, birini yitirmiştir. Gönlüyle inkâr edip eliyle, diliyle inkâr etmeyense üç huyun en yücesini yitirmiş, birini elde etmiştir. Halktan kötülüğü diliyle, gönlüyle, eliyle inkâr etmeyenler, gidermeye çalışmayanlarsa diri gibi görünen ölülerdir.

* İyi ve hayırlı işlerin hepsi ve Allah yolunda savaş; iyiliği buyurmak, kötülükten halkı men etmek, karşısında koskoca uçsuz bucaksız denize nispetle bir katreden ibarettir; dalgalanıp köpüren, coşkun denizde bir tükürüktür adeta. İyiliği buyurmak, kötülükten men etmek, ne kimsenin ecelini yaklaştırır, ne rızkına noksan verir. Ama bunların hepsinden daha üstün olanı da zulmeden buyruk sahibine karşı doğru söylemektir.[1]

Ebû Cuhafe der ki, Emirü’l-Mü'minin aleyhisselâm'dan şöyle buyurduğunu duydum:

* Sizden ilk olarak savaşa ait olup da alınacak şey, elinizle, sonra dilinizle, sonra da gönüllerinizle savaşmaktır. İyiliği gönlüyle tanımayan ve kötülüğü men etmeye kalkışmayan kişi, baş aşağı düşüp gitmiştir.[2]

* Öl de alçalma; azı yeter bul da yüzsuyu dökme. Çalışıp bir şey elde edemeyen kişi, oturunca hiçbir şey elde edemez.[3]

* Dinî hükümleri bilmeden ticarete girişen, çaresiz faize düşer; suçtan kurtulamaz.

* Sana rağbet ve muhabbeti olan kişiye rağbet etmemen, nasibinde noksana düşmendir. Senden hoşlanmayana rağbet etmense, alçalmandır.

Mal memurlarından biri büyük bir yapı yaptırınca şöyle buyurdular:

* Paralar, yapının tepesine çıktı, göründü; çünkü bu yapı zenginliği söylemede.

* Yüzünün suyu donmuştur. Ancak bir şey istersen, yumuşar; sızıp damlamaya başlar; kime yüzsuyu döktüğüne dikkat et.

* Mazlumun zalimden öç alacağı gün, zalimin mazluma zulmettiği günden daha çetindir.

Gureru’l-Hikem'den

* Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır.

* Adamlığın en üstün derecesi, malı mülkü esirgemeyerek kardeşleriyle geçinmesi ve her hâlde onlarla eşit olmasıdır.

* İnsanların en insaflısı, kendisi hakkında bir hâkim hüküm vermeden nefsine insaf edenidir. İnsanların en fazla zulmedeni ise, zulmünü adalet sayanıdır.

* İnsanın üstünlükleri birbiri ardınca gelip çatan çetin işlerde meydana çıkar.

* Dallar budaklar, çaresi yok, köklere, sebeplere dayanır, onlardan sürer, meydana gelir; onları meydana getiren sebeplere, parça buçuklara, tümlere döner ulaşır.

* Rabbin rızasını kazanmak isteyen, zulmeden buyruk sahibine karşı adalet sözünü söylemelidir.

* İki kişi yoktur ki, halkı kendisine uymaya çağırsın da biri sapıklıkta olmasın.

* Haktan, gerçekten sonra, dalâletten başka ne vardır ki?[4]

* Ümitsizliğin acılığı, halka yalvarmaktan yeğdir.

* Tamah seni kul etmesin, Allah seni hür yarattı.

* Yaptığı zulümlerden geçip, hakları sahiplerine vermekten daha üstün adalet olamaz.

Nehc'ül-Belâga'dan

* Gerçekten de noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, yoksulların geçimlerini zenginlerin mallarında takdir buyurmuştur. Hiç bir yoksul, aç kalmaz ki bir zengin onun hakkını vermiş olsun; yüce Allah da zenginlere bunu soracaktır.

* Bir evdeki gasp edilmiş bir tek taş, o evin yıkımı için rehin edilmesi demektir.

 

------------

[1]- "Savaşın en üstünü zulmeden buyruk sahibine karşı doğruyu söylemektedir." (Hadis-i Câmi, c.1, s.41)

[2]- Ebu Cuhafe'nin adı Veheb b. Abdullah'is-Suvâi'dir. “Usdu’l Ğabe”, sahabe arasında gösterir; Vefatı Peygamberi de ergenlik çağındaydı; fakat hadis rivayet etmiştir. Bir gün yemek yerken; Resûlullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem ona, “dünyada karnını doyuranların ahirette aç olacaklarını” buyurmuştur. Bunun üzerine Ebû Cuhafe, ömrünün sonuna dek, günde bir öğün yemeyi ve doyuncaya dek yememeği âdet edinmişti. Hazret-i Emir'in (a.s) bütün savaşlarında maiyetlerinde bulunmuştur. Hz. Emir (a.s), bu zata “Vehebü’l-Hayr” ve “Vehebullâh” lâkaplarını vermişlerdi. Kûfe'de beytülmale memur olmuştu. Hicretin yetmiş ikinci yılında Basra'da vefat etmişlerdir (Tenkih, c.3, s.280-281, Son Kısım, s.8).

[3]- Yani kendi kazancınla geçin; kazancını yeter bul; kimseden bir şey umma; kimseye yüzsuyu dökme.

[4]- "İşte gerçek Rabbiniz Allah, budur; gerçekten sonra sapıklıktan başka ne var ki? Artık nereye dönmedesiniz?" (Yunus, 32).




Bu haber 383 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI