Bugun...



Nechu’l Belağa’da Hz. Peygamber'in (s.a.a) Gönderiliş Hedefi

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 06-05-2022 16:36:13 Tarih: 02-05-2022 13:19

Nechu’l Belağa’da Hz. Peygamber'in (s.a.a) Gönderiliş Hedefi

İmam Ali (a.s) “Nechu’l Belağa” kitabının 147. hutbesinde Hz. Peygamber'in (s.a.a) gönderiliş hedefini şöyle beyan etmektedir:

Allah, Muhammed'i (s.a.a), kullarını putlara kulluktan kurtarıp kendine kulluğa, şeytana itaatten ayırıp kendine itaate çağırması için hak ile gönderdi. Onu, habersiz oldukları Rablerini bilsinler, inkârlarından sonra onu ikrar ve ispat etsinler diye, kullarına apaçık anlatıp hükümlerini bildirdiği Kur'ân ile gönderdi. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, kudretini göstererek onlar görmeksizin kitabında tecelli etti; onları kahrıyla korkuttu. Felaketlerle helak ettiklerini nasıl helak ettiğini, biçtiklerini nasıl biçtiğini gösterdi.

Benden sonra öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda haktan daha gizli, batıldan daha aşikâr bir şey olmayacak. Allah ve Resulü'ne yalan söylemekten daha fazla artıp yayılan bir şey olmayacak. O zaman halkına hakkıyla okunduğunda Kur'ân'dan daha rağbetsiz ve tahrif edildiğinde ise ondan daha rağbetli şey olmayacaktır.

Ülkelerde maruftan daha münker ve münkerden daha maruf şey olmayacaktır. Kur'ân'ı yüklenenler onu atmış ve hıfzedenler onu unutmuş olacaktır. O günde Kur'ân ve ehli kovulmuş iki sürgün, beraber yolculuk eden iki yoldaş olacak; fakat hiçbir kimse onlara yer vermeyecektir. O zaman da Kur'ân ve ehli, insanlar içindedir; fakat onlarla değil, insanlarla beraberdir, fakat birlikte değil... Çünkü bir araya gelseler bile, dalalet hidayete uymaz. Bu halk ayrılık üzere birleştiler ve birlikten ayrıldılar. Sanki kitabın önderleri onlar da, kitap onların önderi değildir. Onların yanında kitabın ancak adı vardır; sadece yazısını tanırlar. Bundan önce de salihlere her türlü zulmü reva görenler onlardı. Salihlerin Allah'a karşı doğruluklarına “yalandır” dediler; iyiliklerine kötülükle mukabele ettiler. Sizden öncekiler, ancak uzun-uzak emellere kapılmaları ve ecellerinden gafil olmaları yüzünden helak oldular. Böylece özrün kabul edilmeyeceği, tövbenin kaldırıldığı ve çetin azap ve ceza gününün kendilerini kuşattığı o vaat edilmiş gün gelip çattı.

Ey insanlar! Sizden kim Allah'tan öğüt isteyip kabul ederse, başarıya ermiştir. Onun sözünü delil/kılavuz kabul eden "en doğru yola hidayet"[1] olmuştur. Zira Allah'a sığınan emin olur ve düşmanlık eden, korku içinde yaşar. Allah'ın yüceliğini ve azametini bilenlerin büyüklük taslamamaları gerekir. O'nun büyüklüğünü tanıyanların yücelmeleri, ancak ona karşı tevazu göstermeleriyle mümkün olur. O'nun kudretini bilenlerin selâmeti, O'na teslim olmalarındadır. O hâlde sağlam kişinin uyuzdan ve sağlıklı insanın hastadan kaçtığı gibi siz de haktan kaçmayın.

Bilin ki onu terk edenleri tanımadıkça, olgunluğu tanıyamazsınız. Kitabın ahdini bozanları tanımadıkça ahdine yapışmazsınız. Onu atanları tanımadıkça, sımsıkı tutunamazsınız.

Bunu ehlinde arayın; çünkü onlar cehaletin ölümü ve ilmin yaşayışıdırlar. Onların dışları içlerini, susmaları konuşmalarını ve hükümleri ilimlerini anlatır. Onlar, dine muhalif olmazlar ve dinde ayrılığa düşmezler. Din onların arasında doğru söyleyen ve sustuğu hâlde konuşan bir şahittir.[2]

 

-----------

[1]- İsra, 9.

[2]- Ravzatu'l-Kâfi, s.386; Tuhefu'l-Ukul, s.163.




Bu haber 494 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI