Bugun...



İmam Ali (a.s) ve Nehcü’l-Belağa

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 04-08-2021 16:26

İmam Ali (a.s) ve Nehcü’l-Belağa

Soru: Selamun aleykum, sayın hocam. Size soracağım şu soruyu cevaplarsanız, beni mutlu edersiniz: Nehcü’l Belağa'nın içeriğinde olan bilgiler neden gündemde değil? Allah sizden razı olsun; saygılarımla.

Cevap: Muhterem kardeşimiz, “Nehcü’l-Belağa” kitabı Hz. Ali’nin (a.s) hutbe, mektup ve kısa sözlerinden bir kısmını içermektedir. Bu hutbeler Şia’nın büyük şahsiyetlerinden ve Hicri 4. asırda yaşamış olan büyük alim Seyyid Razi tarafından toplanmıştır. Bu değerli eserin söz konusu edilmeyişinin sebebi bellidir. Çünkü Osmaniyye Hz. Ali’nin (a.s) düşmanı olan ve ona açıkça laneti reva gören kimseler, Muaviye’den başlamak üzere hakimiyete geçmiş ve bunların döneminde Hz. Ali’nin (a.s) üstünlüğünü gösterecek bu gibi eserlerin toplanmasına müsaade verilmesi düşünülemezdi zaten. Yüz yıl boyunca Hz. Ali’ye (a.s) lanet okutturan Emeviler mi buna izin verecekti?! Ehl-i Beyt (a.s) dostları öyle sıkıntılı bir dönemler bu zalimlerin hakimiyetinde yaşamışlardır ki tarih kitaplarının yazdıklarına göre, bazen birine Yahudi veya Hristiyan suçlaması yapmak, ona “Hz. Ali’nin (a.s) dostudur” demekten daha kolay gelirdi. Bu dönemlerde “Ali” adını taşıyan bazıları, zalimlerin korkusundan isimlerini bile değiştirmek zorunda kalmışlardır.

Tüm bunlar sağlam tarihi kaynaklarda mevcuttur. Acaba bu dönemlerde Hz. Ali’ye (a.s) ait hutbelerin ders ve ilim konusu yapılması mümkün olurmuydu? Sonraları başa gelen Abbasiler de Ehl-i Beyt İmamlarına (a.s) karşı düşmanlıkları ve Alevileri (Hz. Ali’nin (a.s) soyundan gelen kimseleri) acımasızca öldürmeleri, hatta onları diri olarak duvarların aralarına bırakıp, onları harç olarak kullanmaları vb. binlerce zulümleriyle Emevilerden Ehl-i Beyt’e (a.s) karşı daha düşman ve daha zalim olduklarını ispatlamışlardır. Gerçi Abbasiler bazen nifak yöntemine başvurmuşlarsa da ama tüm güçleriyle Ehl-i Beyt’in (a.s) öğretisinin yayılmasına engel olmaya çalıştıkları tarihi açıdan malumdur. Sonraları başa geçen Osmanlılar da aşağı yukarı aynı yolun takipçiliğini yapmış ve Muaviye’nin koyduğu çizgiden az bir uzaklaşıp Ehl-i Beyt’in (a.s) yoluna meyleden kimseler, Osmanlı Şeyhu’l-İslamları tarafından “katl-i farz” olarak ilan edilmiştir. Şimdi böyle bir ortamda Nehcü’l Belağa'nın söz konusu edilememesinin nedeni kendiliğinden bellidir.

Kaldı ki Nehcü’l-Belağa’daki bazı hutbelerde Hz. Ali (a.s) açıkça ilk üç halifeyi eleştirmiş ve onların hilafeti haksız yere gasbettiklerini bildirmiştir. Muaviye’nin de açık bir şekilde zalim, fasık ve münafık olduğunu beyan etmiştir. Şimdi Muaviye’nin koyduğu bir inanç temelini benimseyen bir toplulukta bu kitabın fazla söz konusu olmasını beklemek mümkün mü?

Elbette şunu bilmemiz gerekir ki, tarihte ve günümüzde Nehcü’l Belağa’nın muhtevasına hayranlığı yüzünden bu kitabın önemini dile getiren, hatta bu kitaba şerh yazan birçok Ehl-i Beyt (a.s) mektebine bağlı olmayan alimler de mevcuttur. Örneğin Mutezile’nin meşhur alimlerinden olan İbn-i Ebi’l Hadid. Bu zatın Nehcü’l-Belağa’ya yazmış olduğu şerh, gerçekten ilim hazinesi sayılacak ansiklopedik bir eserdir. Sonra Mısır alimlerinden Abduh’un da Nehcü’l Belağa’ya şerhi mevcuttu. Yine “Subhi Salih” isimli muasır bir Sünni alimi de Nehcü’l-Belağa’yı kendi tahkikiyle yayınlamış bir Sünni alimidir.




Bu haber 491 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI