Bugun...



İçtihat ve Taklit-3

Gerçekte taklit başka bir insanın emrine uymak değildir. Aksine taklit uzman olmayanların konu hakkında uzmandan yararlanmalarıdır. Din hükümlerinde de taklit bu konunun dışında değildir. Yani taklit din hükümlerinde uzman olmayanların uzmandan (müçtehit) yararlanmalarıdır.

facebook-paylas
Güncelleme: 02-02-2021 15:12:49 Tarih: 02-06-2020 12:56

İçtihat ve Taklit-3

İslam düşüncesinde insanlar arasında yaygın bilinen taklitler (cahilin cahile, âlimin âlime, âlimin cahile, cahilin âlime) arasında sadece cahilin âlime taklit etmesi makul görülmüş ve emredilmiştir.

İçtihat ve taklit konusunda iki önemli unsur zikredilmiştir. Birincisi; taklit edenin taklit edilene (müçtehit) kâmil bir güveninin olması. İkincisi ise; taklidin, taklit edenin ihtiyaçlarını gidermesi ve onun kemaline vesile olmasıdır. Cahilin âlime taklit etmesinin dışında diğer taklitlerin hiç birisinde bu iki unsuru görmek mümkün değildir.

Elbette şu noktayı da vurgulamakta yarar vardır; İslam öğretileri ve emirleri "usul-u din ve füruu din" olarak iki dalda beyan edilmiştir. Usul-u dinde taklit söz konusu olmadığı gibi caiz de değildir.

Müslümanlar delilleri ile usul-u dini öğrenmeli ve bilmelidirler. Füruu dinin tamamında da taklit söz konusu değildir. Örneğin; "Bu mekân gaspı mıdır, gaspı değil midir, bu elbise temiz midir, necis midir, bu balık pullu mudur, pulsuz mudur, falanca adil midir, adil değil midir, hilâl görüldümü, görülmedimi (mevzu teşhisi kapsamında olan meseleler); bu tür meselelerde insanın kendisi araştırma yapmalıdır. Bu tür mevzular müçtehidin sorumluluk alanlarının dışındadır.

Ahkâm konularında ise "zaruri ve gayri zaruri" mevzuları söz konusudur. Zaruri hükümlerde, örneğin namazın, orucun, haccın farz olma konusunda taklit söz konusu değildir ve böyle bir ihtiyaçta yoktur.

Ama zaruri olmayan hükümlerde, örneğin namazın şüphelerinde insanın kendisi müçtehit değilse ve şer'i sorumluluklarında ihtiyata göre amel etme bilgisine de sahip değilse şartlara haiz olan müçtehide taklit etmelidir.

Müçtehitlerin içtihattan maksadı, içtihat kelimesi hakkında ehlisünnet âlimleri tarafından söylenen yanlış manalar ve bugün havzada ve Şia âlimleri arasında olmayıp geçmişte çok az olarak varlığını gösteren ahbarilerin değerlendirdikleri anlamlar değildir elbet. Aksine müçtehitler içtihadı şeriatın onayladığı, imzaladığı ve hüccet kabul ettiği kaynaklardan şer'i hükümlerin çıkarılması anlamında kabul etmişlerdir.

Müçtehit hüccet olan bu kaynaklara dayanarak halkın elde etmekte zorluk çektikleri, yeni ortaya atılan soruların, yeni çıkan konu ve meselelerin cevaplarını elde eder ve halkın hizmetine sunar ve böylelikle avamın işini kolaylaştırmış olur.

 

Mehdi Aksu




Bu haber 696 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER AHKAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI