Bugun...



Her Canlı Varlık İçin Rızkın Taksimi

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 15-08-2022 09:58

Her Canlı Varlık İçin Rızkın Taksimi

“O’nun lütuf, kerem ve inayetine dayanan rızkın taksiminde, her canlı varlık için belli bir pay tayin etti. O, birine çok rızık verdi mi kimse onu azaltamaz; birine de az verdi mi onu kimse çoğaltamaz. (Rızkın azlığı ve çokluğu Yüce Mevlanın hekimane maslahatına dayanır ve hiç kimsenin bunu değiştirmeye gücü yetmez).”

Rızık meselesinde hayvanlar söz konusu değillerdir; çünkü onlar dinî mükellefiyet dairesi dışındadırlar. Fakat ilahî vazifelerle mükellef olan, Allah’ın helalleri ve haramları karşısında sorumlu olan ve meşru faaliyetle kendisi için helal ve temiz kılınan şeyleri elde edip kendisine rızık kılınmayan haramdan sakınmakla yükümlü olan insan hakkında çok geniş ve detaylı konuşmak gerekiyor.

Apaçık Kur’an ayetleri zalimlerin, zorbaların ve zorbacıların sultasını kabullenmenin haram olduğunu bildirmektedir, zulüm ve haksızlığı kabul eden kimse de zalim ve hainin ortağıdır.

Allah-u Teâlâ tabiat sofrasında bütün insanlar için bir takım haklar kılmıştır: Yiyecek hakkı, barınma hakkı, giyecek hakkı ve insanın ihtiyaç duyduğu bütün meşru şeylerin hakkı. Bir grubun diğerleri üzerinde hâkim ve yönetici olarak doğadaki bütün ilahî bağışlardan istedikleri gibi yararlanmaları ve bunun dünya insanlarının çoğunun mahrumiyeti pahasına yapılması hiçbir anlam taşımaz. Bütün insanların hakkı olan açık rızıklarını zalimlerin ellinden çıkarmak ve herkesin çalışıp çaba harcayarak ve meşru faaliyetlerle ondan yararlanmasını sağlamak için herkesin onlara hücum etmesi farzdır.

Zalimlerin durumuna, mustazafların mahrumiyetine ve dünya insanlarının çoğuna bakıp da “Allah böyle istemiştir” diyen bir kimse Allah’a iftira etmiş ve şeytanî bir hüküm vermiş olur. Sultacıların ve zalimlerin hükümeti, onların maddî alandaki israfları, dünya mahrumlarının onlara hücum etmesiyle derman edilmesi gereken bir derttir.

Rızkın genişliği ve darlığı da diğer bir meseledir; e zorbaların hükümeti ve onların tabiat sofrasından diğerlerinin mahrumiyeti pahasına serbestçe yararlanmaları da ayrı bir meseledir.

Rızkın genişliği ve darlığı dünya insanlarının maslahatı esasına dayanmaktadır. Bu, aynı zamanda her iki kesim için de bir imtihan ve sınavdır. Böyle olmazsa hayat çarkı ve yaşam fabrikası gereği gibi dönmeyecektir.

Rızkı geniş olan kimse gelirinin fazlasını toplumun ihtiyaç duyduğu şeylerde kullanmalı ve rızık genişliği onu mest ve gafil etmesinden sakınmalıdır. Rızkı az ve dar olan kimse ise kanaat etmeli, sıkıntı ve mahrumiyetini gidermek için günah ve masiyete bulaşmaktan çekinmelidir. Bunların her birinin kendine has bir zaman ve dönemi vardır; işte o dönem Hak Teâlâ’nın imtihan dersi ve insan hayatının maslahatıdır. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle dünya malı, süsü-püsü, saltanat ve hükümeti bir yere yerleşmiş değildir; aksine sürekli dönmede ve elden ele gezmededir.

O’nun tarafından gelen bir şey doğru, hayır, haram ve şerden uzaktır. Bir kimse Allah-u Teâlâ’nın haram rızkı olduğunu tasavvur ederse, bu Allah-u Teâlâ’ya edilen şeytanî bir töhmettir; çünkü O’nun tüm rızıkları tertemizdir. Kur’an-ı Kerim haram mal konusunda insanlardan takvalı olmalarını ve tertemiz helal maldan yararlandıklarında ise Allah’a şükretmelerini istiyor. [1]

Kur’an-ı Kerim rızık genişliği ve geçim sıkıntısını insan hayatının maslahatı bilmekte ve rızık genişliğine ümit besleyip sevinmemeyi ve zahirî geçim sıkıntısından dolayı da üzülmemeyi, zira her iki durumun da gelip geçici şeyler olduğunu bildiriyor. [2]

Elbette geçim sıkıntısı, israf, savurganlık, bilinçsizlik, günah ve masiyet sonucu Allah tarafından gelen bir imtihan olarak söz konusu edilmektedir.

Kur’an-ı Kerim bazı ayetlerde insanların rızık darlığına müptela olmalarını günahlardan masun kalmalarına sebep olduğunu bildirmektedir. [3]

Ayrıca rızık genişliği herkes için Allah’ın lütfünün belirtisi olmadığı gibi, rızık darlığı da herkes için onun Allah’ın huzurundan tard edilmesinin nişanesi değildir. Helal rızık kazanmak dinî bir vazifedir. İhtiyaçlarının fazlasını Allah yolunda harcamak ağır bir ilahî ve toplumsal sorumluluktur. Takva sahipleri dünya metasına karşı hekimane bir davranış sergilerler. Onlar mal, zaman, ilim, haysiyet ve güçlerinden ahiretlerini bayındırlaştırmak için yararlanırlar.

Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Kalıcı olan salih işler, Rabbinin katında mükâfatça daha iyi ve ümit besleme yönünden daha güzeldir.” [4]

Uyanık olanlar ve basiret sahipleri hak için yaşarlar; onların her şeyi hak için ve hak yolunda, sırf hak ve hakkın özüdür.

Dünya onlar için ahretin merdiveni, ekmek ve nimetleri Allah’a ibadet ve kullara hizmet içindir.

 

-----------------

[1]- Bakara, 168; Maide, 88; Enfal, 69, Nahl, 114.

[2]- Rad, 26; İsra, 30; Ankebut, 62; Rum, 37; Sebe, 39.

[3]- Şura, 37.

[4]- Kehf, 46.




Bu haber 355 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI