Bugun...



Dille Değil, Amel İle Terbiye

Birçok anne ve baba, terbiye etme ve nasihati, emir ve nehiyle (yasaklama) sınırlı bilmektedirler.

facebook-paylas
Güncelleme: 11-01-2023 11:56:12 Tarih: 11-01-2023 11:49

Dille Değil, Amel İle Terbiye

Bismillahirrahmanirrahim

Anne ve babalar, sadece çocuklarla sohbet edip onlara karşı emir ve nehiyde bulundukları zaman, onların terbiyesi ile meşgul olduklarını; onlarla sohbet etmedikleri zaman da çocuk, terbiye almayı, yetişmeyi ve belirli bir kalıba girmeyi kenara bırakıp anne ve babanın ikinci emrini beklediğini sanıyorlar.

Bu düşünceden dolayı küçük çocuğu terbiye edilmeğe kabiliyeti olmayan biri "Henüz çocuktur ve hiç bir şey anlamaz" diye düşür ve terbiyeyi, çocuk erginlik çağına erişip iyiyle kötüyü ayırt ettiği zamana bırakır. Hâlbuki bu durum, oldukça yanlış bir düşüncedir. Çocuk, doğumunun başlangıcından itibaren belirli bir kalıba girip terbiye olmaktadır.

Anne ve baba istese de istemese de ve dikkat etse de etmese de o, yaşantısının her anında yavaş yavaş büyümekte ve kalıba girmektedir. Çocuk, baba ve annenin emir veya nehiyde bulunmasını beklemez. Çocuğun hassas ve zarif sinir sistemi ve beyni ilk günlerden itibaren çok dakik bir kamera gibi olup bütün hadiseleri kaydederek, belirli bir şekle girmekte ve yetişmektedir.

Beş altı yaşlarındaki bir çocuk hemen hemen bir şekle girmiş ve olması gerektiği gibi olmuştur. O, iyi veya kötü işlere alışmıştır. O dönemden sonraki terbiyeler, çok zor ve yararı daha az olur.

Çocuk iyi bir taklitçidir. Baba, anne ve irtibatta bulunduğu diğer kimselerin davranış ve ahlakına bakmakta ve onları taklit etmektedir.

O, anne ve babaya saygı gözüyle bakmakta; onların amel ve davranışlarını, iyi ve kötü işleri ayırt etmede ölçü olarak düşünmekte ve onları kendisine örnek edinmektedir.

Çocuk, şekillenmemiş vücudunu anne ve baba örneğiyle uzlaştırıp yetişmektedir. O, davranışa bakmakta; söz, vaaz ve nasihate pek itina etmemektedir. Eğer söz davranışa uymaz ise, davranışı tercih edecektir.

Kız çocuğu annesinin işlerinden, yaşantı, evlilik hayatı, ev ve çocuk bakımının kural ve yöntemlerini öğrenmektedir. Babasının davranışı ile de erkekleri tanımaktadır. Erkek çocuğu ise, babasının davranışından yaşantı, eşine karşı davranış ve çocuk yetiştirme dersi almakta; annesinin davranışı ile de kadınları tanımakta ve böylece geleceği için belirli bir karara varmaktadır.

Öyleyse sorumlu ve bilinçli baba ve anneler her şeyden önce kendilerini ıslah etmelidirler. Eğer amel, davranış ve ahlaklarında bir kusur varsa, onu gidermelidirler. Kendilerini iyi ve beğenilen ahlak, sıfat ve davranışlarla donatmalıdırlar. Kısacası kendilerini iyi ve kâmil bir insan haline getirdikten sonra, çocuk yapmağa veya başka insanları yetiştirmeğe başlamalıdırlar.

Baba ve anne topluma nasıl bir evlat vermek istediklerini önceden düşünmelidirler. Eğer iyi ahlaklı, şefkatli, insansever, hayırsever, dindar, hedefli, şerif, bilinçli, özgür düşünür, yiğit, faydalı, çalışkan ve vazifebilir bir çocuk sahibi olmak istiyorlarsa, çocuklarına numune ve örnek olabilmeleri için kendilerinin bu güzel sıfatlara sahip olmaları gerekir. Bir anne, vazifesini bilen, hoş ahlaklı, akıllı, şefkatli, kocasını seven, temiz, hayatından memnun, kocası ile iyi geçinen ve düzenli bir kızı olmasını istiyorsa, kendisi de böyle olmalıdır. Böyle olursa, kızı ondan yaşantı dersi alabilir. Kötü ahlaklı, edepsiz, tembel, düzensiz, muhabbetsiz, pasaklı, çok beklentisi olan ve bahaneci bir anne, genelde vaaz ve nasihat ile iyi bir kız yetiştiremez.

Doktor Celali şöyle yazmıştır: Sadece çocukluk çağlarında ve ömür boyunca doğru bir terbiye almış kimseler, çocuklara doğru terbiye, heyecan ve atife verebilirler. Kalbi kompleks ile dolu, daima sinirli ve çok küçük işlerde dahi coşan bir anne ve baba veya sadece geçimini sağlamak için işini yapan, çocuk terbiyesine aşk ve ilgisi olmayan, çocuklara inat gözüyle bakan, sabırsız, sinirli, kendine güvenini yitirmiş bir eğitici, çocukların heyecan ve atifelerini doğru bir düzeye getiremez. [1]

Yine Doktor Celali şöyle yazıyor: Çocuğun terbiyesini üstlenen şahıs, bazı anlarda kendi sıfatlarını incelemeli; vazifelerini zihninden geçirmeli ve zaaf noktalarını gidermelidir. [2]

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Halkın önderi olmak isteyen bir kimse, önce kendisini ıslah etmeli ve daha sonra başkalarını ıslah etmeğe başlamalıdır. Söz ile diğerlerine edep öğretmeden önce, güzel davranışı ile onlara edep öğretmelidir." [3]

Emirü’l Müminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Büyüklere karşı saygılı olun ki çocuklar da size karşı saygılı olsun." [4]

Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "İnsanın kendisi salih ve iyi olursa, Allah onun salih olması vasıtasıyla çocuklarını ve torunlarını da salih eder." [5]

Emirü’l Müminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Başkalarını ıslah etmek istiyor isen, önce kendini ıslah etmelisin. Kendin fasit olduğun halde başkalarını ıslah etmeğe kalkışman en büyük ayıplardandır." [6]

Yine Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat, hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz." [7]

... Mektubunda şöyle yazıyor: Anne ve babamın davranışları üzerimde çok etkili oldu. Her zaman bana ve kardeşlerime karşı şefkatli davranırlardı. Hiç bir zaman onlardan kötü bir hareket veya söz görmedim. Biz böyle bir ortama alıştık. Onların güzel ahlak ve davranışlarını unutamıyorum. Anne olduğum şu anda, özellikle çocuklarım karşısında kötü bir hareket yapmamaya özen gösteriyorum. Anne ve babamın ahlak ve davranışları, benim için yaşam örneği olmuştur. Benim çabam, çocuklarımı aynı şekilde terbiye etmektir.

... Mektubunda şöyle yazıyor: Uzak geçmişimi düşünüyorum. Çok küçük işlerde bile annemin bana karşı beğenilmeyen ve sevilmeyen bağırışları ile karşılaştığım günlerimi... Anne olduğum şu anda aynı hareketleri çok az bir farkla kendimde müşahede ediyorum. Onun bütün ahlaki inhirafları bana da geçmiş. Acayibime giden nokta şurası ki, kendimi ıslah etmek için her ne kadar çaba harcıyor isem de yapamıyorum. Ben, anne ve babanın ahlakının çocuğun ruhunda etkisi olduğunu çok iyi biliyorum. "Anne bir eli ile beşiği ve öteki eli ile de âlemi sallar" sözü gerçekten çok doğru bir sözdür.

 

-----------

[1]- Revanşinasi-i Kudek, s.296.

[2]- Revanşinasi-i Kudek, s.296.

[3]- Nehcu’l Belağa, 3. cüz, s.166.

[4]- Gureru’l Hikem, s.780.

[5]- Mekarimu’l Ahlâk, s.546.

[6]- Gureru’l Hikem, s.287.

[7]- Gureru’l Hikem, s.232.




Bu haber 319 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI