Bugun...



Dert ve Izdırap

Dert ve Izdırap

facebook-paylas
Güncelleme: 15-06-2020 14:05:34 Tarih: 19-11-2019 09:59

Dert ve Izdırap

Bismillahirrahamnirrahim

Soru: Bazı insanlar vardır ki sürekli dert, ıstırap içinde yaşarlar. Gerçek Müslüman bir tanıdığım var. Aksilikler peşini bırakmıyor. Belki bana olsa onun başına gelenler isyan ederim, ama o hep şükrediyor. Tabi bu çok güzel.... Fakat benim sormak istediğim şudur ki, bazı insanlar dünyada çok şanslı iken, bazıları aynı oranda neden şanssız olurlar? Bu neye göre belirlenir? Allah adaletlidir tabı ki; ama bu dünyada da adaletli midir acaba? Bu bir yargılama ya da isyan değil. Samimi bir şekilde soruyorum: Dünyada insanlar arasında adalet var mıdır?

Cevap: Muhterem kardeşim, sorunuzun cevabı dünyadaki hayata bakış açınızla ve hayat felsefenizle doğrudan orantılıdır. Yani hayatı bir eğlence ve dünyayı bir eğlence kampı olarak görenler, tabii ki bu felsefeye ters düşen her olayı ve sahneyi yadırgar, hatta eleştirebilirler. Ancak hayatı bir imtihan ve dünyayı bir imtihan sahnesi olarak görenler de tabiidir ki olayları farklı olarak yorumlayacaklardır.

Yine hayatı dünya hayatıyla sınırlı görüp insanı da bir bitkiden farksız görenler, bu olayları da aynı istikamette yorumladıkları için, bunları bir adaletsizlik olarak yorumlayacakladır hiç kuşkusuz. Ama hayatı dünya hayatıyla kısıtlı görmeyip burayı geçici bir misafirhane gibi gören, burada gerçekleştirilen eylemleri, ebedi hayat için bir ekim işlemi, öbür dünyayı ise ürün alma yeri ve mevsimi olarak görenlerin yorumları da farklı olacaktır mutlaka.

Şunu bilmeliyiz ki, adaletsizlik o zaman söz konusu olurdu ki bir taraftan bir insana yüklenen sorumluluklar veya katlandığı zorluklar karşılıksız kalmış olsun. Öbür taraftan diğer bir insana hiçbir sorumluluk yüklenmemiş olsun ve verilen nimetlere karşılık hiçbir hesap kitap sorulmasın ve yanlışlarının, azgınlıklarının karşılığını görmemiş olsun. Oysa biliyoruz ki Rabbimiz Kur'an'da "Zerre kadar hayır işleyen de onun (karşılığını) görecektir, zerre kadar kötülük işleyen de." buyurmaktadır. (Zilzal, 7-8)

Kısacası bu dünya İlahi dünya görüşünde keyif çatma yeri değil, bir imtihan sahnesidir. Ancak imtihan vesileleri muhteliftir. Rabbimiz herkesi bir şeylerle imtihan etmektedir. Bazılarını rahatlık ve refahla, bazılarını zorluklarla, bazılarını zenginlikle, bazılarını fakirlikle, bazılarını sıhhat ve selametle bazılarını ise hastalıkla vs. Önemli olan her insanın bunun farkında olup ona göre kendisini hazırlaması ve o durumların her birisinde Rabbinin istediği istikametten azmaması ve onun verdiğine razı olmasıdır.

Şunu da unutmamamız lazımdır ki insanın bu dünyada katlandığı zorluklar, ne kadar çok olursa öbür dünyadaki mükâfat ve makamı da o derece büyük olur ve vereceği hesapta da o derece kolaylık hâsıl olur. Tabi bunların hepsinde Allah rızasını gözetmek ve ihlâslı olmak şarttır.  

Tarihe baktığımızda Allah'ın en sevgili kulları olan Peygamberler ve Evliya, en çok sıkıntı çeken ve en çok belalara müptela olan kimselerdir. Hatta hadislerde "Allah kimi daha çok severse, daha çok belaya müptela kılar ki sevap ve mükâfatı artmış olsun ve dereceleri yükselsin"[1] buyrulmaktadır. İmam Cafer Sadık’tan (a.s) da şöyle nakledilmiştir: “Eğer mümin musibetlerde bulunan sevap ve mükâfatların ne kadar olduğunu bilseydi, makaslarla doğranmayı arzu ederdi!”[2]

Bir diğer husus ise şudur ki, İlahi dünya görüşünde dünya ve dünyanın süsü ziyneti ve malı servetinin fazla bir değer arz etmediğidir.  Bunlardan kâfir ve facir insanlara verilmesi de bir imtihan vesilesi olarak görülüp daha çok vebal sahibi olmaları içindir. Yani bir anlamda o imkânlar, gerçekçi bir gözle bakıldığında kâfirler ve kötüler için bir ceza niteliği taşımaktadır! Bu konuda bakın Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de ne buyuruyor: "O küfre sapanlar, kendilerine verilen mühleti, sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar! Biz onlara, ancak günahları artsın diye mühlet vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azap vardır." (Al-i İmran, 178)

Hadis-i şerifte de şöyle buyurmaktadır: "Eğer dünyanın bir sinek kanadı kadar Allah katında değeri olsaydı, Allah (azze ve celle) kâfir ve münafığa ondan bir şey vermezdi.” Bir diğer hadiste “Ondan bir yudum su bile içirmezdi!" diye geçiyor.[3]

Elbette bir noktayı bilmemiz lazımdır ki bazen başımıza gelen bazı sıkıntılar, kendi yanlışlarımız ve hata ve günahlarımızdan kaynaklanmaktadır. Allah-u Teâlâ bu yanlışları yapan müminleri, bu dünyada bir takım sıkıntılara müptela ederek onların temizlenmesini istemektedir. Kısacası zorluklara müptela olan müminler için bunlar, ya birer imtihan ve makamlarının yücelmesi içindir ya da yanlışlarından temizlenmeleri için. Bu konuda şu hadislere dikkatinizi çekmek istiyorum:

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Mümin erkek ve kadın, bedeni, malı ve evladı hakkında belaya müptela olur ve o şekilde (ölürse) günahsız bir şekilde Allah'a kavuşur."[4]

İmam Sadık (a.s): "Allah bir kul için hayır dilerse, onun (günahlarının) cezasını dünyada çabuklaştırır. Ama bir kul için kötülük dilerse, onun günahlarını kıyamete bırakır ki orada cezalandırılsın."[5]

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Hastalık günahları imha eder."[6]

Bir kişi Allah Resulüne (s.a.a): "Benim günahlarımı silip temizleyen nelerdir?" diye sorduğunda şöyle buyurdu: "Gözyaşları, (Allah karşısında) eğilip huzu ve huşu göstermek ve hastalıklar."[7]

İmam Rıza (a.s): "Hastalık, mümin için temizlenme ve rahmet vesilesidir, kâfir için ise azap ve lanet vesilesidir. Müminin hastalığı devam ettikçe (onun günahlarını azaltır; öyle ki) artık onda günah diye bir şey kalmaz."[8]

Kudsi bir hadiste ise Allah-u Teâlâ’nın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Bana itaat edenler, benim ziyafetimdedirler; bana şükredenler (nimet ve lütfumun) çoğalmasına, beni zikredenler nimetime mazhar olurlar. Bana karşı günah işleyenleri ise ben, rahmetimden ümitlerini kesmem. Tövbe ederlerse, ben onların dostu olurum, dua ederlerse kabul ederim. Hastalanırlarsa onların tabibi ben olurum, rahatsızlık ve musibetlerle onları tedavi eder ve bu vesileyle onları günahlar ve kusurlardan temizlerim."[9]

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Müminin günahı çoğalır ve onu telafi edecek bir ameli de olmazsa, Allah onu can sıkıntısına müptela eder ki o günahına keffaret olsun."[10]

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Günahlar içerisinde bazı günahlar vardır ki onları ne bir namaz temizler ne de bir oruç." "Ya Resulullah, onu ne temizler?" dediklerinde: "Geçimi temin etme yolunda insanın başına gelen sıkıntı ve üzüntüler." buyurdu."[11]

 

[1]- Yukarıdaki cümle hadislerin özetidir. Bununla ilgili şu kaynağa bakılabilir: El-Kâfi, c.2, s.252-259.

[2]- El-Kâfi, c.2, s.255.

[3]- Tuhefü’l-Ukul, s.40, El-Kâfi, c.2, s.246.

[4]- Bihârü’l-Envâr, c.67, s.236.

[5]- Bihârü’l-Envâr, c.81, s.177.

[6]- Bihârü’l-Envâr, c.67, s.244. 

[7]- Kenzü’l-Ummâl, Hadis: 44154.

[8]- Sevâbü’l-A’mâl, s.229.

[9]- A’lâmü’d-Din, s.279.

[10]- Ed-Deevât -Râvendi-, s.120.

[11]- Ed-Deevât -Râvendi-, s.56.




Bu haber 504 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI