Bugun...



Tövbenin Şartları

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 10-11-2022 11:24

Tövbenin Şartları

Tövbenin gerçeği, bir tür dönüş ve İmam Humeyni'nin (r.a) tabiriyle nefsin ruhaniyetine dönmektir.

İnsanın tövbesinin ne zaman doğru olacağı, tövbenin gerçekleşme şartlarının neler olduğu, tövbenin ne zaman yüce Allah katında kabul edileceği, tövbenin ne zaman kâmil olacağı konuları üzerinde durulması gereken konulardır. Bu konular diğer farzlar hakkında da geçerlidir. Bunu örneklendirmek için sadece namaz konusuna değineceğiz. Bazen namazın hükümleri ve doğruluk şartları söz konusu olur ve bu sorulara cevap vermesi gereken kimse müçtehittir. Müçtehit, ayrıntılı fıkhî delillerle namazın doğruluk şartlarını belirler. Ama bazen namaz hakkındaki konu şudur: Namaz hangi şartlarla yüce Allah katında kabul olur? Kötü huy ve hasletlere sahip olan kimsenin de namazı kabul edilir mi?

Bir başka önemli konu, namazın kemal boyutuyla alakalıdır. İnsanın kıldığı namaz ne zaman, hangi şartlarla kâmil olur ve hangi koşullarla namaz kılan insan gerçek muradına ermiş olur?

Tövbenin doğruluk, kabul ve kemal şartları hakkında Kur’an-ı Kerim'de, tefsir, hadis, ahlâk ve irfan kitaplarında birçok konulara dikkat çekilmiştir. Bu konulardan bazılarına kısaca değinmek istiyoruz.

1- Tövbenin Doğruluk Şartı

Tövbenin doğru olmasının iki şartı vardır: Pişmanlık ve günahı terk etme kararı.

İmam Humeyni (r.a) bu hususta şöyle buyurmuştur: Tövbenin doğruluk veya öncü veya temel şartı iki şeydir: Biri, geçmiş hata ve günahlardan dolayı pişmanlık duymak ve diğeri, günaha asla dönmemeye kararlı olmak. Gerçekte bu ikisi, tövbe hakikatini gerçekleştirmektir ve tövbenin zatî mukaddimeleri sayılır. Konu hakkındaki hadislerden de bu iki şart anlaşılmaktadır.

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyuruyor: Pişmanlık tövbedir.[1]

İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Kalbin pişmanlığı günahın kefaretidir.[2]

Yine İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Tövbe kalbin pişmanlığından, dilin bağışlanma dilemesinden, azaların günahı terkinden ve günaha dönmemeye kararlı olmaktan ibarettir.[3]

İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor: Pişmanlık tövbe için yeterlidir.[4]

İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Hiçbir kul, günahını itiraf etmedikçe ondan aklanmaz.[5]

Bu ikisi, tövbenin her aşamasında vardır ve temel taşıdır. Hâce Abdullah Ensarî, özür dilemeyi de tövbenin doğruluk şartlarından bilmiş ve şöyle buyurmuştur: "Tövbenin doğruluk şartları üç şeydir: Pişmanlık, özür dileme ve günahtan kopma."

Pişmanlık kalbin, özür dilin, kopma ve ayrılma ise, azaların işidir. Buna göre kalp işlenen günahtan pişman olmalı, dil yargılanma dilemeli ve el, ayak, baş, göz tümüyle günahtan ayrılmalıdır.

2- Tövbenin Kabullük Şartı

Tövbenin kabul olması iki şarta bağlıdır: Haksızlık edilen insanların haklarını eda etme ve ilâhî hakları yerine getirme.

Bir insanın hakkını ihlal eden günahkâr kimse, gerçekte üç çeşit günah işlemiş olur:

1- Hakkı zayi ve heder olan insana yapılan zulüm,

2- Başkalarının haklarını zayi etmeyi haram kılan yüce Allah'a, itaat etmeme suretinde reva görülen zulüm,

3- Günahkârın kendisine yaptığı zulüm.

İnsan, başkasının hakkına girmek ve zayi etmekle kendi ruhunu incitmiş ve ona zarar vermiş olur. Ruh ve beden birkaç gün bir arada kalacak komşulardır. Zamanla ruh bedenden ayrılacak ve kendi diyarına göçecektir. Beden, zevklere olan istek ve özlemiyle ruhu incitmemelidir.

Ayrıca bizzat dikkat edilmesi gerekli olan bir başka konu şudur: Kirlenmiş kalbin temizlenmesi ve ruhun arınması kolay bir iş değildir.

İlâhî haklar alanında ihmal ederek, üzerine farz olan görevleri yerine getirmeyen veya haram işlere bulaşan kimse iki çeşit günah işlemiş olur:

1- İnsan, farz amelin yararını kaybetmekle ve haramın zararına uğramakla kendisine zulmetmiş olur.

2- İlâhî buyruğa kayıtsız ve itinasız kaldığından dolayı Allah'a zulmetmiş olur.

Böylece kul hakkını eda etmek, yüce Allah'ın hakkını yerine getirmeye oranla daha zordur. Çünkü birincisi üç çeşit ve ikincisi ise, iki çeşit zulmün kaynağıdır.

3- Tövbenin Kemal Şartı

Tövbenin kemali için de iki şart bildirilmiştir:

1- Günahtan tövbe eden insan, haramdan biten bedenin etlerini hüzünle eritmelidir ki bedende haramdan bir eser kalmasın.

2- Beden, itaatsizliğin tadını aldığı ve zevkini sürdüğü gibi, itaatkâr olmanın da zahmet ve zorluğuna boyun eğmelidir.

Helal mal kazancının seyir ve sülûk alanında özel bir yer ve önemi vardır. Çünkü bu, insanın yücelişinde çok etkilidir.

Yüce Allah "miraç" gecesi Hz. Peygamber'e (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Ey Ahmed! "İbadet on bölümdür ve bunun dokuz bölümü helal kazançtır. Yiyecek ve içeceğini helal yoldan temin etmişsen benim korumamda ve himayemde olacaksın." Allah Resulü (s.a.a) sordu: "Allah'ım! İbadetin başı nedir?" Yüce Allah şöyle buyurdu: "Susmak ve oruç tutmaktır." [6]

Müminler Emiri İmam Ali (a.s), huzurunda "estağfurullah" diyen kimseye şöyle buyurdu: Anan yasına ağlasın! İstiğfarın ne demek olduğunu biliyor musun? İstiğfar, yüce makam sahiplerinin derecesidir.

İstiğfarın altı şartı vardır: 1- Geçmiş günahlar hakkında pişman olmak; 2- O suçları ebediyen terk etmeye azmetmek; 3- Mahlûkatın haklarını eda ederek, üzerinde bir kul hakkı olmadan pürüzsüz olarak Allah'a kavuşmak; 4- Üzerine farz kılındığı hâlde zayi ettiğin her farizanın hakkını eda etmeyi kastetmek; 5- Haram kazançla bedeninde oluşan eti gamla ve hüzünle, deri kemiğe yapışıncaya kadar eritmek ve o ikisinin arasında yeni et oluşmasını sağlamak; 6- Vücuduna asiliğin tatlılığını tattırdığın gibi, itaat elemini de tattırmak. İşte bunları gerçekleştirdikten sonra "estağfurullah" diyebilirsin.7

İmam Humeyni (r.a), İmam Ali'nin (a.s) bu buyruğunu şöyle şerh etmiştir: Bu hadis-i şerif, öncelikle tövbenin iki rüknü olduğunu, bunların pişmanlık ve günaha tekrar dönmeme azmi olduğunu içermektedir. Ayrıca tövbenin kabulünün de iki önemli şartını ihtiva etmektedir. Bunlar ise, kul haklarını eda etmek ve Yaratıcının haklarını yerine getirmektir.

İnsanın sadece "tövbe ettim" demesi ondan kabul edilmez. Tövbe eden kimse, insanlardan haksız yere aldığını geri veren; üzerinde başka kul hakları varsa, onları eda eden veya hakların sahibini razı eden kimsedir.

Tövbe eden kimse, terk ettiği dinî farzları tümüyle kaza veya eda eden; eğer bunların tümünü yerine getiremiyor ise, imkânı ölçüsünde hareket edip yerine getiren kimsedir.

Müminlerin Emiri Ali’nin (a.s) buyurduğu diğer iki şart ise, tövbenin kemal şartlarından ve kâmil tövbenin şartlarındandır.

Bunlar olmasa da tövbe gerçekleşir ve hatta kabul edilir; ancak onların yokluğu tövbenin kâmil olmadığını gösterir.

 

-----------------

[1]- İbn-i Şu'be-i Harranî, Tuhafu'l-Ukûl, s.55.

[2]- Tasnifu Gureri'l-Hikem ve Düreri'l-Kelim, s.195.

[3]- Tasnifu Gureri'l-Hikem ve Düreri'l-Kelim, s.194.

[4]- Şeyh Küleynî, Usul-u Kafî, c.2, s.426.

[5]- Şeyh Küleynî, Usul-u Kafî, c.2, s.427.

[6]- Deylemi, İrşadu'l-Kulub, c.1, s.203.

[7]- Nehcü'l-Belâğa, Hikmetli sözler: 417.




Bu haber 436 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI