Bugun...



Nefsi Islah Etme ve Mükemmelleştirme

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 20-03-2023 12:19:31 Tarih: 09-03-2023 14:51

Nefsi Islah Etme ve Mükemmelleştirme

Kendini yetiştirme iki merhalede olmalıdır. Birinci merhalede nefis kötülüklerden temizlenmeli, yani kalp, çirkin ahlâktan ve günahtan arındırılmalıdır. Bu eyleme, "tasfiye" ve "tahliye" adı verilmiştir.

İkinci merhalede hakiki maarif ve ilimler, ahlâkî fazilet ve değerler tahsil edilerek, salih amel vasıtasıyla nefis mükemmelleştirilmelidir. Bu eyleme "tehliye" denir. Tehliye; eğitme, mükemmelleştirme ve seçkin sıfatlarla süslenmeye denir.

Kendini yetiştirmek için, her iki merhale de zorunludur. Zira kötülüklerden temizlenip arındırılmayan nefsin gerçek maariflere, ilimlere, ahlâkî faziletlere ve salih amellere kendinde yer vermeye yetkisi yoktur.

Pislik ve günahlara bulaşmış ve şeytanın yeri olmuş bir kalpte, ilâhî nurlar nasıl parlayabilir?!

Allah'ın yakın melekleri böyle bir kalple nasıl ilişki kurabilir?

Diğer taraftan eğer iman, marifet, ahlâkî faziletler ve salih ameller olmazsa, insanın nefsi hangi vasıtayla eğitilip mükemmelleşir?

Nefsi Temizleme ve Arındırma (Tezkiye)

Bu merhalede üç şeyi yapmak zorundayız:

a) Nefsi batıl inançlardan, yanlış düşüncelerden ve hurafelerden arındırma.

b) Nefsi, rezaletlerden ve çirkin ahlâktan arındırma.

c) Günahları terk etme.

Batıl inançlar ve hurafeler cehalet, dalalet ve sapıklıktır. Bunlar, nefsi karanlığa bürüyüp tekâmülün, kurbun/Allah'a yakınlığın doğru yolundan saptırır. Batıl inançlara sahip olan kimseler hidayet yolunu tanımaz, dalalet ve sapıklık vadilerinde sürünüp dururlar. Onlar kesinlikle hedefe ulaşamazlar. Karanlık olan bir kalp, mukaddes ilâhî nurların parlayış noktası olabilir mi?!

Yine çirkin ahlâk, hayvanî meleke ve huyları güçlendirip insan ruhunu yavaş yavaş inziva ve mahvoluşa sürükler. Böyle bir kişi, tekâmül ve Allah'a yakınlık hedefine ulaşamaz. Keza günah işlemek nefsi karartır ve bulanıklaştırır, tekâmülden ve Allah'a yakınlık (kurb) doğrultusundan saptırıp uzaklaştırır. Böyle bir kimse de nihaî hedefe ulaşamaz.

Bundan dolayı nefsi arındırmak bizim için hayatî bir mesele olup özel bir öneme sahiptir. Öyleyse önce çirkin ahlâkı ve günahları tanımalı ve daha sonra da amel aşamasına geçerek nefsimizi onlardan temizlemeliyiz. Ne mutlu ki çirkin ahlâk ve günahları tanıma konusunda herhangi bir problemimiz yoktur. Zira nefislerin tabipleri ve insanı tanıyan kutlu kişiler, yani peygamberler ve Ehlibeyt İmamları çirkin ahlâkı bizlere iyice tanıtmış, tedavi etmenin yolunu da açıklamışlardır; günahları saymış ve onları terk etmenin yollarını bizlere öğretmişlerdir.

Hepimiz kötü ahlâkı tanıyor ve onun çirkinliğini biliyoruz. Biz biliyoruz ki nifak, kibir, kıskançlık, kin beslemek, dedikodu etmek, ihanet, bencillik, kendini beğenmek, başkalarını çekiştirmek, iftira, öfke, ağzı bozukluk, kabalık, zulmetmek, güvensizlik, korku, cimrilik, hırs, başkalarında kusur aramak, yalan konuşmak, dünya tutkusu, makam ve mevki tutkusu, riya ve gösteriş yapmak, dolandırıcılık, hile, suizan, katı kalplilik, serkeşlik, nefis zaafı ve benzeri diğer sıfatlar bunların başlıcaları olup, kötü ve çirkin özelliklerdir.

Bu sıfatların çirkinliğini fıtraten idrak edebildiğimiz gibi, yüzlerce ayet ve binlerce hadis de bu sıfatların kötü ve çirkin oluşuna tanıklık etmektedir. Bütün haramlar ve günahlar, Kur'ân-ı Kerim'de ve hadislerde açıklanmış ve onların cezalarına da işaret edilmiştir ki, biz genel olarak onların hepsini bilmekteyiz.

Bundan dolayı, ahlâksızlığı, küçük ve büyük günahları tanımak açısından herhangi bir sıkıntımız yoktur. Fakat diğer taraftan da çoğunlukla şeytan ve nefs-i emarenin (kötülüğü emreden nefsin) tutsağıyız; nefsimizi günah ve çirkin ahlâktan arındırma konusunda başarılı olamıyoruz. Bir çare bulmamız gereken asıl sorunumuz da bundan ibarettir.

Bunun en önemli nedeni iki şeydir: Biri nefsimizde olan ahlâkî hastalıklarımızı tanımamamız ve hasta olduğumuzu itiraf etmememizdir; diğeri ise ahlâkî hastalıkları küçümsememiz, onların acı ve kötü akıbetlerinden gafil olmamız, dolayısıyla onları tedavi ve bertaraf etmeye gayret göstermememizdir. Bu iki etken, nefsimizi ıslah edip arındırmaktan bizi gafil etmiştir. Bu konu üzerinde durup buna bir çare bulmak zorundayız.

Hastalıklardan Gafil Olmak

Genel olarak ahlâkî hastalıkları tanımakta ve onların çirkinliğini bilmekteyiz. Ancak bizim bu bilincimiz başkaları hakkındadır, kendi hakkımızda böyle bir bilince sahip değiliz.

Başkalarında kötü bir ahlâk veya çirkin bir davranış gördüğümüzde, onun çirkinliğini idrak etmekteyiz. Oysa o çirkin özellik, hatta ondan daha kötüsü, kendimizde de olduğu hâlde ona hiç dikkat etmemiş olabiliriz. Örneğin başkalarının haklarını çiğnemeyi kötü görüyor ve başkalarının hakkını çiğneyen kimseden nefret ediyoruz; oysa kendimiz de başkalarının hakkını çiğnediğimiz hâlde bunun farkına varmayabiliyoruz.

Kendi yaptığımız işi kesinlikle kötü saymıyor ve çoğu zaman onu kendimiz için ahlâkî değeri olan bir amel olarak gösteriyor ve böylece nefsimizi ikna ediyoruz. Diğer çirkin sıfatlar da böyledir.

Dolayısıyla hiçbir zaman kendimizi ıslah etmeyi aklımızdan bile geçirmiyoruz. Zira hasta olan bir kimse hasta olduğunun farkına varmazsa, kendini tedavi etmeyi aklından bile geçirmez. Biz de kendimizi hasta görmediğimiz gibi, onu tedavi etmeyi de düşünmüyoruz. Nitekim asıl problemimiz de budur! Eğer kendi saadetimizi düşünüyorsak, bize yönelik olan bu problemi halletmek için çaba harcamalı ve mümkün olan her vesileyle nefsanî hastalıklarımızın çeşitlerini tanımak ve teşhis etmek için gayret göstermeliyiz.

 

Ayetullah İbrahim Eminî




Bu haber 803 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI