Bugun...



Kendimizin Yetişmesi

Felsefe ve irfan ilimlerinde insanın cismen hâdis ve ruhen ise, baki olduğu ispatlanmıştır.

facebook-paylas
Güncelleme: 20-03-2023 12:30:23 Tarih: 02-02-2023 10:57

Kendimizin Yetişmesi

Bismillahirrahmanirrahim

Melekûtî ruh, insanın önceki cismanî suretidir ki, tedricî hareket ve tekâmül neticesinde, insanî ruhunun nüzul mertebesine, yani bilkuvve insana ulaşmıştır.

Bu hareket ve tekâmül, o merhalede de sabit kalmayıp ömrünün sonuna kadar öylece devam eder. O, başlangıçta soyut, melekûtî ve madde âleminden üstün bir varlıktır; ancak tamamen soyut değildir. Bilakis kendi varlığının nüzul mertebesi açısından cisme ve bedene bağlı olan bir soyutluğa sahiptir.

İnsan iki boyutlu bir varlıktır: Madde boyutu, bedene ait olan maddî işleri yapar. Bundan dolayı onun için hareket, kemal ve mükemmelleşme tasavvur edilir. Diğer boyutu soyut olup maddeden üstündür ve bundan dolayı maddî olmayan işleri yapar. Bir yönü hayvanî ve cismanî ve diğer yönü ise, insanî ve melekûtîdir. Bir tek hakikati olduğu halde hem hayvanî içgüdüleri ve sıfatları taşıyıp hayvanların işlerini yapar; hem de insanî güdülere ve sıfatlara sahip olup insanî işleri yapar.

Hakkında Allah-u Teâlâ'nın: "Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir!" buyurduğu bu ilginç varlık, varlığının ilk başında eğitilip yetiştirilmemiştir. O kendini tedricen yetiştirerek eğitir. Amel ve hareketlerden kaynaklanan inançlar, düşünceler, huylar, meleke ve yetenekler insanın hüviyetini olgunlaştırarak, onu tedricen kemale ulaştırırlar. Melekeler insanın varlığına engel teşkil etmezler. Bilakis onun varlığının ve hüviyetinin yapıcısıdırlar.

Şaşırtıcı olan şudur ki, düşünceler, inançlar ve melekeler sadece insanın varlığında etki bırakmakla kalmaz, onun kişilik yapısının olgunlaşmasını da sağlar. Yani salih amelle oluşan sahih inançlar, düşünceler, ahlâkî değerler, hasletler ve melekeler tedricen insanı kemal boyutlarında seyrettirip yükselterek, kâmil insan ve kurb (Allah'a yakınlık) mertebesine eriştirirler.

Aynı şekilde cehaletlerden, batıl inançlardan, ahlâkî rezaletlerden ve çirkin amellerden kaynaklanan melekeler ve kalp katılıkları, insan ruhunu inzivaya çekerek tedricen onu hayvanîliğin boyutlarında seyrettirir ve nihayet hayvanîliğin karanlık vadisine düşürürler. Hayvanî sıfatların bir insanda güçlenmesi, onun cehaletinin artmasına ve netice olarak da hayvanî bir kişiliğe bürünmesine neden olur. Evet, onun zatı gerçekten hayvanlaşır ve hayvanî bir kişilik kazanır. O, artık insan değil, hayvandır; hatta hayvandan daha da aşağılık bir mahlûktur. Çünkü artık insanîlik yolundan saparak hayvanlaşmış bir mahlûk olmuştur. O, insan gibi görünse de hayvandır ama kendisi bile bunun farkında değildir.

Hayvanların hayvanlığı görünümlerinden değil, havyanî içgüdü ve eğilimlere teslim olmalarından ve nefislerine boyun eğmelerinden kaynaklanır. Kurt, şekli ve şemaili yüzünden kurt değildir. Bilakis yırtıcılık huyundan ve kayıtsız şartsız bu tabiatına teslim oluşundan dolayı kurttur. Eğer yırtıcılık huyu birine galip gelecek olur da onun düşünmesine ve idrak etmesine engel olursa, böyle birisi bâtında çöl kurtlarından daha yırtıcı olan gerçek bir kurda dönüşür. Çünkü o, idrakini ve aklını da yırtıcılık huyunun emrine vermiştir.

Bazı insanlar çöl kurtlarının işleyemeyeceği cinayetleri işlerler. Bu durumda onlar gerçekten kurtlaşmış değil midirler? Şüphesiz ki evet! Kendileri farkına varmasalar ve görünüşlerine bakanlar, onları insan sansalar da onlar gerçek dünyalarında kurttur. "Sırların ortaya çıkarılacağı gün" kıyamet günü, perdeler gözlerden kaldırılınca içyüzleri açığa çıkacak ve o zaman kurt olanlar cennete giremeyeceklerdir.

Kurt, Allah'ın dostlarıyla ve salih kullarıyla cennette bir yerde olamaz. İnsaniyet yolundan saparak kurt olan böyle bir kimse, cehennemin karanlık ve acı ortamında işkence ve acı çekerek yaşamını sürdürecektir.

İnsan bu dünyada gerçek kimliği belli olmayan meçhul bir varlıktır ve geleceğini kendi elleriyle oluşturur. Ya Allah'ın yakın meleklerinden daha üstün bir makama ulaşacaktır ya da iç dünyasında türlü hayvanlara dönüşecektir. Bu, hem felsefe ve irfan gibi ilimlerin ispatladığı, hem evliyaullahın (Allah velilerinin) müşahede ettiklerini iddia ettikleri, hem de Resul-i Ekrem'in (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarının (a.s) haber verdiği bir gerçektir.

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: Kıyamet günü halk, mahşere maymun ve domuz suretinden daha kötü suretlerde çıkacaklardır.[1]

İmam Ali (a.s) fasık âlim hakkında şöyle buyuruyor: Onun sureti (dış görünüşü) insan sureti gibidir; ancak kalbi hayvan kalbidir. Hidayet yolunu tanımadığından onu izleyemez ve sapıklık yolunu bilmediğinden ondan kaçamaz. Böyle bir kişi, canlılar arasında bir ölüdür. [2]

İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Kibirli kimseler, mahşerdekilerin ayakları altında ezilen karıncalara dönüşeceklerdir. [3]

Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: “Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı (mahşere çıkarıldığı) zaman.” [4]

Bazı müfessirler bu ayeti şöyle tefsir etmişler: Vahşilerden maksat, kıyamet günü türlü hayvanlar şeklinde mahşere çıkarılacak olan insanlardır. Yoksa hayvanlar hakkında dinî görev ve haşrolma söz konusu değildir. Dolayısıyla onların mahşere çıkarılması da anlamsızdır.

Yine Kur’an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: “Sur'a üfleneceği gün, artık siz dalga dalga koşup geleceksiniz.” [5]

Bazı müfessirler bu ayeti şöyle yorumlamışlardır: Kıyamet günü insanlar birbirlerinden ayrılırlar ve herkes bâtınî (gerçek) suretiyle ve kendisiyle aynı sureti taşıyanlarla beraber mahşere çıkagelirler.

Ayrıca Resul-i Ekrem'den (s.a.a) bu ayeti tefsir eden çok güzel bir rivayet naklolunmuştur: Muaz b. Cebel der ki: "Sur'a üfleneceği gün, artık siz dalga dalga koşup geleceksiniz" ayetinin yorumunu Hz. Resulullah'a (s.a.a) sorduğumda, gözlerinden yaşlar akarak bana şöyle buyurdu: Ey Muaz! Çok büyük bir meseleyi sordun. Ümmetimden on grup değişik ve diğerlerinden farklı suretlerde mahşere çıkarılacaktır: Bazıları maymun suretinde, bazıları domuz suretinde mahşere çıkarılırlar. Bazıları başları yerde ve ayakları havada oldukları hâlde hareket ederler; bazıları kör ve başıboş olurlar; bazıları sağır ve dilsiz olup bir şey anlamazlar. Onlardan bazıları dillerini çiğnerler ve ağızlarından ise, kan ve irin gelir. Mahşer ehli onlardan nefret eder. Bazılarının el ve ayakları kesilmiştir. Onlardan bazıları ateşten dallara asıldıkları hâlde mahşere getirilirler. Bazıları leşten daha kötü kokar ve bazıları da vücutlarına yapışmış olan bakırdan bir elbise giyerler.

Devamında şöyle buyurdu: Maymun şeklinde mahşere çıkarılanlara gelince: Onlar, başkalarını çekiştirenler ve dedikodu yapanlardır. Domuz suretinde mahşere çıkarılacak olanlar, rüşvet ve haram yiyenlerdir. Başları yerde ve ayakları havada hareket edenler, faiz alanlardır. Kör olarak mahşere çıkarılacak olanlar ise, iki kişinin arasında hüküm verirken birinin hakkına tecavüz eden ve zulmedenlerdir. Kör ve sağır olanlar, kendini beğenenlerdir. Dillerini çiğneyenler, amelleri sözleriyle uyuşmayan âlimler ve hâkimlerdir. Elleri ve ayakları kesilmiş olarak mahşere çıkarılacak olanlar, komşularına eziyet edenlerdir. Ateşten dallara asılanlar, sultanların ve padişahların yanında halkı çekiştirenlerdir. Leşten daha kötü kokanlar, dünyada nefsin arzu ve isteklerine uyanlar, zevk peşinde olanlar ve Allah'ın mallarında olan hakkını vermeyenlerdir. Vücutlarında bakırdan bir giysi olanlar ise, kibirlenip böbürlenenler ve büyüklük taslayanlardır. [6]

Onun için ahlâkî meseleler küçük ve önemsiz şeyler değildir. Bilakis oldukça önemli ve hayatî şeylerdir. İnsanın nefsanî ve bâtınî hayatını oluşturmakta, hatta onun ne olacağı konusunda belirleyici bir rol bile üstlenmektedir.

Kısacası ahlâk ilmi, sadece insana nasıl yaşaması gerektiğini öğreten bir ilim değil, aynı zamanda insanın ne olacağını içeren bir ilim dalıdır.

 

-----------

[1]- Kurretu'l-Uyun, s.479.

[2]- Nehcü'l-Belâğa, hutbe: 87.

[3]- Biharu'l-Envar, c.7, s.201.

[4]- Tekvîr, 5.

[5]- Nebe', 18.

[6]- Nuru’s-Sakaleyn, c.5, s.493.




Bu haber 256 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI