Bugun...



İmam Humeyni’nin (r.a) Hayatı ve Eserleri

İran İslam İnkılabı’nın Büyük Önderi ve İran İslam Cumhuriyeti Devleti’nin Kurucusu İmam Humeyni, 24 Eylül 1902 tarihinde soyu Peygamber Efendimiz’e (s.a.a.) dayanan dindar bir aileden dünyaya geldi. Babası, Ruhullah'ın dünyaya gelişinden henüz 5 ay bile geçmemişken, dönemin hükümet görevlilerince şehit edilmiştir.

facebook-paylas
Tarih: 03-06-2020 09:54

İmam Humeyni’nin (r.a) Hayatı ve Eserleri

Kum Şehrine Hicret, Yüksek Medrese Tahsili ve İslâmî Bilimler Üstadlığı

İmam Humeyni (r.a), 20 yaşında Kum'a şehrine hicret ederek, Yüksek Dini İlimler Havzası’na girdi ve burada dönemin en tanınmış üstadlarından ders alarak herkesi şaşırtan bir azim ve yetenekle kısa sürede yüksek islâmî bilimlerle ilgili tahsilini tamamladı. İmam Humeyni, usul, felsefe, irfan ve ahlak dallarında Kum şehrinin en ileri üstad ve müçtehidlerinden biri olarak tanınmakta; zühdü, takvası, doğru sözlülüğü ve ibadete düşkünlüğü tüm medrese çevrelerinde dilden dile dolaşmaktaydı. O, Kum dinî ilimler havzalarında din öğrencilerine yıllarca yüksek islâmi bilimler dersleri verdi. Aynı şekilde Necef-i Eşref Medresesinde de 14 yıl boyunca üstadlık yaptı ve Şeyh A'zam-i Ensari’nin Camii'nde dini bilimler ve fıkıh dallarında en yüksek seviyede dersler verdi. Yine ilk kez Necef şehrinde "Velayet-i Fakih" başlığı altında verdiği derslerde ilk kez "İslam Devletinin Temel Prensipleri" konusunu işledi.

Mücadele ve Kıyam Yolunda İmam Humeyni

Onun mücadele hayatı, gençlik döneminin ilk yıllarından itibaren başlar ve kendisinin ruhî ve ilmî tekamül ve yetişmesine paralel olarak sürer. İran ve diğer islam ülkelerindeki sosyal ve siyasi gelişmeler de bu mücadelenin akışına etkide bulunmuştur. 1960-1961 yıllarında başgösteren olaylar onun, ulemanın kıyamında lider olarak bilfiil sahnede görünmesine neden oldu. Bunu izleyen yılda, yani Hicri-Şemsi 15 Hordad 1342'( 5 Haziran 1963) de baştan başa bütün İran'da ulemanın öncülüğü ve liderliğinde despot rejime karşı muazzam bir başkaldırı ve kıyam hareketi başladı. Bu kıyamın en belirgin iki özelliğinden biri İmam Humeyni'nin liderliğini vurgulaması ve diğeri ise, kıyamın sebep, slogan ve hedeflerinin tamamen İslâmi olmasıydı. Daha sonra bütün dünyada "İslam İnkılâbı" adıyla tanınacak olan çağın emsalsiz İnkılabı’nın başlangıcı, işte bu 15 Hordad kıyamıdır.

I. Dünya Savaşında 12 yaşlarında olan İmam Humeyni o dönemle ilgili hatıralarını şöyle anlatır: "Ben dünya savaşlarının ikisini de hatırlıyorum. Küçüktüm, okula gidiyordum. Humeyn şehrindeki kasaba merkezinde Rus askerleri vardı ve biz türlü saldırılara maruz kalıyorduk.”

İngiltere, Amerika, Rusya ve hatta diğer ülkelerin İran’ın içişlerine karıştığını gören İmam Humeyni, bu çirkin oyunda şah rejiminin güttüğü hedefleri halka açıklayıp, ifşa etme ve ulemayla dinî ilmiye medreselerinin ağır sorumluluk ve rolünü gündeme getirme hususunda İmam Humeyni'nin o günkü şartlar altında ne kadar etkili bir rol oynadığı, bugün herkesçe bilinmektedir. Tanınmış ulemanın Şah’a ve başbakan Esedullah Allem'e çektikleri açık protesto telgrafları ve açık mektuplar, Müslümanları heyecanlandırıp harekete geçirmiş ve hemen ulemanın safında yer almalarını sağlamıştı.

Şah rejiminin gerçek yüzünün ortaya çıkarılması ve din uleması ile ilim havzalarına bu konuda düşen ağır görevin gündeme getirilmesinde İmam Humeyni’nin rolü son derece etkiliydi. İmam Humeyni'nin şah’a ve dönemin başbakanına çektiği açık telgraflar çok sert ve uyarıcı nitelikteydi. Bu telgraflardan birinde İmam şöyle diyordu: "Allah-u Teala'ya itaat etmeniz ve anayasaya saygılı olmanız için size bir kez daha nasihatte bulunuyorum. Kur'an'a ve Müslüman milletin güvenip dayandığı İslam ulemasının hükümlerine ve anayasada belirtilen maddelere aykırı davranmaya yeltenmemenizi öğütlerim!... Gereksiz yere ve bile bile memleketi tehlikeye düşürmeyin. Aksi takdirde İslam uleması sizin hakkınızda görüş bildirip, gerekli fetvayı sadır etmekten çekinmeyecektir!"

İmam Humeyni’nin açıktan yürttüğü bu direniş, Eylül 1962’den itibaren Meclis’in İslami kuralları görmezden gelerek aldığı kararları protesto etmesiyle zirve yaptı.

İmam Humeyni'nin önerisiyle Müslüman İran halkı 1962 yılı geleneksel Nevruz bayramını protesto ederek kutlamadı. Rahmetli İmam Humeyni’nin konuyla ilgili yayınladığı bildirisinde şah’ın "Ak Devrim"i "Kara Devrim" olarak tanımlandı ve şah’ın tamamen ABD'yle İsrail'in güdümüne girmiş olduğu ifşa edildi. Gerçekten de şah, öngörülen ABD reformlarının uygulanması için İran toplumunun elverişli şartlar içinde bulunduğu hususunda Washington'a garanti vermiş ve bu reformları Beyaz Saray'ı çağrıştıran "Ak Devrim" şeklinde adlandırmıştı. Bu yüzden bu tür protestolar şah’a oldukça pahalıya mal oluyordu.

İmam Humeyni kendisini ziyarete gelen Müslümanlara yaptığı konuşmalarda hiç çekinmeden bizzat şah’ı suçluyor ve bütün bu cinayetlerden sorumlu tuttuğu şah’ın Amerika ve İsrail'in dostu ve müttefiki olduğunu vurgulayarak, açıkça herkesi şah’a karşı kıyam edip başkaldırmaya çağırıyordu.

1963 baharına rastlayan Hicri-Şemsi 12 Ferverdin 1342 tarihinde yaptığı konuşmasında, şah rejiminin işlediği son cinayetler karşısında halâ sessizliğini bozmayan Kum, Necef ve diğer şehirlerin alimlerini sert bir dille eleştiren İmam Humeyni "Bugün susmanın anlamı, zorba rejimle aynı safta durmaktır!" diye haykırıyordu. Onun konuşma ve mesajlarının, muhatabını fevkalâde derinden etkilemesi ve kimi zaman uğruna can verecek bir raddeye getirmesinin sırrını yine onun fikir ve düşüncelerinin katıksızlığında, kararlılık ve azminde ve insanlara karşı katıksız bir dürüstlük ve samimiyet beslemesinde aramak gerekir. Öte yandan İmam Humeyni, Feyziye Medresesinde yapılan katliamın 40. günü münasebetiyle 1962 yılında yayınladığı mesajında ise, İslam ülkeleriyle Arap devletlerinin başındaki yöneticilerin gâsıp ve işgalci siyonist İsrail'e karşı verdikleri savaşta İran milletiyle ulemasının da onlarla birlikte ve omuz omuza olduğunu vurgulayarak, şah rejimiyle İsrail arasında imzalanan antlaşmaları geçersiz bulunduğunu hatırlatıp, bu antlaşmaları kınamıştır.

15 Hordad Kıyamı

Zorba Şah rejimi aleyhindeki bu protestoların ardından, İmam Humeyni Hicri-Şemsi 13 Hordad 1342' (5 Haziran 1963) ye rastlayan Aşure merasimi sonrası Feyziye Medresesi'nde tarihte "15 Hordad Kıyamı" olarak bilinen kıyamın başlangıcı sayılan o tarihi konuşmasını yaptı. İmam Humeyni konuşmasında şah’a hitaben şöyle haykırıyordu: "Sana nasihatte bulunuyorum efendi! Sayın şah efendi!... Ey şah efendi... Bu işlerden el çekmeni öğütlerim sana!.. Oyuna geliyorsun!.. Günün birinde gitmen istenirse, buna herkesin şükretmesini istemem!.. Eğer dikte ettiriyor ve yazıp senin eline tutuşturarak "oku" diyorlarsa, üzerinde düşün biraz... Nasihatimi dinle... Şah ile İsrail arasında ne ilişki var ki Emniyet Teşkilatı "İsrail'i konuşmayın!" diyor?!.. Şah, İsrailli mi ki ?!"

Bunun üzerine Şah hemen bu kıyamın derhal bastırılması emrini verdi. İşe İmam Humeyni’nin yakın adamlarından başlandı ve 14 Hordad akşamı birçok inkılabi Müslüman tutuklanarak, gece yarısı saat 3 sularında (1342 h.ş. Hordad'ının sabah vakitlerinde) merkezden gönderilen yüzlerce komandoyla İmam Humeyni’nin evi kuşatmaya alındı. Gece -teheccüd- namazı kılmakla meşgul olan İmam Humeyni seccade üzerinde tutuklanarak, olağanüstü güvenlik tedbirleri içinde telaşla Tahran'a götürülüp Orduevi'nde nezarette tutulduktan sonar, aynı gün akşam vaktine doğru Tahran Kasr Zindanı'na nakledildi.

15 Hordad sabahı, İslam İnkılabı Rehberi’nin tutuklandığı haberi Tahran, Meşhed, Şiraz ve diğer şehirlere de yayıldı ve Kum'da yaşanan facianın bir benzeri de bu şehirlerde yaşandı.

İmam Humeyni, Hicri Şemsi 4 Aban 1343’te yayınladığı inkılabi bir bildiride şöyle diyordu: "Dünya şunu bilsin ki İran ve diğer Müslüman milletler ne çekiyorsa, hep yabancıların elinden çekmektedir. Amerika'dan çekmektedir. Müslüman milletler, başta Amerika olmak üzere, yabancılardan nefret etmektedir! İsrail ve yandaşlarını destekleyen, Amerika'dır. Müslüman arapları evinden, barkından, yerinden, yurdundan edip, avare hale getirmesi için İsrail'e güç veren, Amerika'dır." Kapitülasyon tasarısının kabulünün İmam Humeyni tarafından ifşa edilmesi, 1343 Aban ayında İran’I yeniden kıyamın eşiğine getirdi.

Böylece Hicri-Şemsi 13 Aban 1343 (4 Kasım 1965) günü geceyarısından sonra, Tahran'dan gönderilen özel komandolar bir kez daha İmam Humeyni’nin Kum'daki evini kuşattılar. İmam Humeyni hemen tutuklanacak ve hiç vakit geçirilmeden tam bir gizlilik içinde Tahran Mehrabad havaalanına götürülecek, önceden hazırlanmış askeri bir jetle özel askeri ve diğer güvenlik görevlilerinin sıkı kontrolü altında Türkiye’ye götürülecekti.

Ertesi günün akşam gazeteleri, Savak'tan aldıkları talimatla "İmam Humeyni’nin ülkenin güvenliğine karşı eyleme girişme suçu"yla (!) sürgün edildiği haberini yayınlamışlardı. O günlerde İran'da estirilen boğucu ve sıkı ortamına rağmen bütün ülkede protesto ve itirazlar başladı. Tahran kapalıçarşı esnafı yürüyüş düzenleyerek olayı protesto etti. Dini ilmiye medreselerinde uzun bir süre ders yapılmadı. Uluslararası kuruluşlarla teşkilatlar ve taklid mercilerine binlerce imzalı mektuplar ve protesto yazıları gönderildi.

İmam Humeyni’nin Türkiye’deki ikamet süresi, Ankara’ya gittikten ve buradan da Bursa’ya götürüldükten sonra 11 ay sürdü. Şah rejimi bu süre zarfında İran'daki mukavemetin geri kalan kısmını şiddet kullanarak bastırıp iyice sindirdi. İmam Humeyni’nin İran'da olmamasını fırsat bilen Şah, Amerika'nın istediği reformları süratle uygulama safhasına geçirdi. Bu arada Türkiye'deki sürgün ayları, İmam Humeyni’ye değerli eseri "Tahrir'ul Vesile" kitabını kaleme alma fırsatı kazandırdı.

İmam'ın Türkiye'den Irak'a Sürgünü

İmam Humeyni, Hicri Şemsi 13 Mehr 1344 tarihinde büyük oğlu Ayetullah Hacı Mustafa ile birlikte ikinci sürgün beldesine, yani Irak'a götürüldü. İmam Humeyni, Necef'te 13 yıl süren sürgün hayatı boyunca çektiği sıkıntılara ragmen, hiç bir zaman mücadelesinden vazgeçmemiş; yaptığı konuşmalar ve verdiği mesajlarla zafer umudunu gönüllerde yaşatmıştır.

İslam İnkılabı’nın 1977'de Doruğa Yükselmesi ve Halk Kıyamı

İmam Humeyni, 1356 yılının Mordad ayında (1977 yazında) yayınladığı bir bildiride şöyle diyordu: "Yurtiçi ve yurtdışında vuku bulan son gelişmeler ve şah rejiminin işlediği caniliklerin yurt dışındaki mahfil ve matbuatlara yansımış olmasına binâen; yurtiçi ve yurt dışındaki ilmi ve kültürel mahfillerle vatansever ricalleri, üniversiteliler ve İslam derneklerin bulundukları yerlerde hiç vakit geçirmeden değerlendirmeleri gereken bir fırsat doğmuş bulunmaktadır. Herkes, hiç çekinmeden açıkça harekete geçmeli, kıyam etmelidir şimdi!"

İmam Humeyni'nin Irak'tan Paris'e Hicreti

İran ve Irak dışişleri bakanlarının Newyork'ta yaptıkları görüşmede İmam Humeyni’nin Irak’tan çıkarılması kararı alındı. 1357 yılının Mehr ayının 2. günü İmam Humeyni’nin Necef'teki evi Baas güvenlik görevlilerince kuşatıldı. Mehr ayının 12. günü İmam Humeyni, Kuveyt'e gitmek üzere Irak'tan ayrıldı. Ancak Kuveyt Hükumeti, İran rejiminin müdahelesi sonucu İmam Humeyni’nin Kuveyt'e girmesine izin veremeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine İmam Humeyni’nin Lübnan veya Suriye'ye gidebileceği ihtimali üzerinde konuşulurken İmam Humeyni, oğlu ile (Hüccet'il İslam Seyyid Hacı Ahmed Humeyni) istişare ettikten sonar, Paris'e hicret etmeye karar verdi. Mehr ayının 14. günü İmam Humeyni Paris'e giriş yaptı. Bu arada İran’da giderek yayılan halk protestoları ve ülke genelinde devam eden grevler ve ayrıca İmam Humeyni’nin, şah rejiminin giriştiği sindirme politikaları ile mücadele konusunda verdiği mesajlar, onun lider bir şahsiyet olduğunun herkes tarafından anlaşılmasında rol oynayan unsurlardandır.

14 Yıllık Sürgünden Sonra İmam’ın İran'a Dönüşü

1979 Şubat ayının başlarında İmam Humeyni’nin İran'a dönmeye karar verdiği haberi bütün ülkeyi sevince boğarken, bütün İran sevinç gözyaşları içinde birbirini kutluyordu. Ondört yıldır süren hasret artık sona eriyor ve İmam Humeyni halkın bekleyişleri içerisinde İran’a dönüyordu. İmam Humeyni, verdiği mesajlarla bu zor ve kader belirleyici günlerde İran halkının yanında olmak istediğini söylemişti. Kukla şah rejimi Amerikalı general Hayzer’in talimatı ile İmam Humeyni’nin İran’a gelişini engellemek için, ülke hava yollarının dış hat kapılarını kapatmıştı.

Nihayet İmam Humeyni 14 yıllık bir sürgünden sonar, kendi iradesi ve uğruna can vermeye hazır milyonluk kitlelerin fedakarca davetleriyle 1 Şubat 1979'a rastlayan 12 Behmen 1357'de vatanına dönmüştür. Ülkenin dört bir yanından İmam Humeyni’yi karşılamaya gelen coşku dolu milyonluk kitleler bütün dünyayı şaşkına uğratmış ve İslam inkılabının gerçeklerini örtbas edebilmek için elinden gelen gayreti sarfeden siyonist güdümlü medya bile, İmam Humeyni’yi karşılamaya gelenlerin 4 ila 6 milyon kişi civarında olduğunu belirtmek mecburiyetinde kalarak kısmen de olsa gerçeği itiraf etmişti. İmam Humeyni’nin dönüşüyle İslam İnkılabı doruk noktasına ulaşmış ve İslam İnkılabı, Dehe-i Fecr (Şafakta On gün) olarak adlandırılan 10 günlük gibi bir zaman diliminde zafere ulaşmıştır. İmam Humeyni İran Halkının geçekleştirdiği İslam İnkılabının ardından bundan 37 yıl önce, yani 11 Şubat 1979 tarihinde halk oyu ile İran İslam Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuştur.

İmam Humeyni’nin (r.a) vefatı

İmam Humeyni, devrimden on yıl sonra, 4 Haziran 1989’da Tahran’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

İmam Humeyni’nin (r.a) eserleri:

Rahmetli İmam Humeyni’nin fıkıh, ahlak, irfan, şiir, siyaset gibi çeşitli alanlarda gerek kendisi tarfından kaleme alınmış ve gerekse öğrencileri tarafından derlenmiş kırktan fazla eseri ile binlerce yazısı mevcuttur. Bunlardan bazıları aşağıda belirtilmiştir:

1- Sahur Duası Şerhi

2- "Re’su’l Calut" Hadisinin Şerhine İmam’ın Haşiyesi

3- "Akıl ve Cehl Ordusu" Hadisinin Şerhi

4- "Fusûsu’l Hikem"in Şerhine Haşiye

5- "Kırk Hadis" Şerhi

6- Namaz Âdabı (Âdâbu’s-Salat)

7- "Esfar" (irfani eserler) Haşiyesi

8- Envaru’l Hidaye fi’t-Ta’lîgatu Ale’l-Kifaye ( 2 cilt),

9- Risaletu’l İstishab

10- Risaletu’l İctihad ve’t-Taklid

11- Risale fi’t-Taleb ve’l-İrade

12- Risale fi’l-Kâ’ideti min Mulk

13- Kitabu’t-Tahâre (4 cilt)

14- Mekâsib-u Muharrame (2 cilt)

15- Risaletu Necati’l İbad

16- Ayetullah El-Uzma Burucerdi’nin Fıkıh Dersleri

17- Hac Fetvaları

18- Kitabu’l Bey’ (5 cilt)

19- Kitabu’l Halel fi’s-Salat

20- Cihad-ı Ekber yada Nefse Karşı Mücadele

21- Fetvalar

22- İrfani Mektuplar

23- "Re’su’l Calût" Hadisinin Şerhi

24- "Fevaidu’r-Razaviyye" Şerhine Haşiye

25- Misbahu’l Hidaye ile’l-Hilafe ve’l-Vilaye

26- "Misbahu’l Uns"a Haşiye

27- Sırru’s-Salat (Salatu’l Ârifîn ve Mi’racu’s-Salikîn)

28- Risaletu Likâu’llah

29- Keşfu’l Esrar

30- Bedayiu’d-Durer fi Kâidetu Nefyi’z-Zarar

31- Risaletu fi’t-Teâdul ve’t-Teracîh

32- Menahicu’l Vusul ilâ İlmu’l Usul (2 cilt)

33- Risaletu fi’t-Takiyye

34- Risale fi Ta’yîni’l Fecr fi’l-Leyalî’l Mukammere

35- Ta’lîka ale’l-Urvetu’l Vuska

36- Ta’lîka alâ Vesiletu’n-Necat

37- Miras Risalesine Haşiye

38- Tevzihu’l Mesail (İlmihal risalesi)

39- Tahriru’l Vesile (2 cilt)

40- Takriratu Durus-i İmam Humeynî

41- İslâmî Hükümet yada Velayet-i Fakîh

42- Hamd Suresi Tefsiri

43- Şiir Divanı

44- Siyasi-İlahi Vasiyetname (son mesaj)

45- Sahife-i Nur (İmam Humeyni’nin mesajları, konuşmaları, röportajları, mektup ve ahkâmı, 22 cilt)




Bu haber 581 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI