Peygamber Efendimiz Allah Resulü (saa) şöyle buyurmuştur:

“Müslümanların derdiyle ilgilenmeyen bizden değildir.”

Kur’an ayetlerinde ve Peygamberimizin onlarca hadisinde en büyük ilahi görevin, Müslümanların derdiyle dertlenip onların yardımına koşmak olduğu bildirilmiştir. Buna göre hiçbir Müslüman dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun, kardeşinin başına gelenlere duyarsız kalamaz.

1948’den 1980 yılına kadar hem savaşta hem masada kazanan Siyonist çeteler o tarihten sonra hep kaybetmeye mahkûm oldular. Çünkü Filistin ve Kudüs davası artık ne sosyalist kimlikli bir dava ne de Arap-İsrail savaşı olarak anılıyor.

Merhum İmam Humeynî’nin, Ramazan ayının son Cuma gününü “Dünya Kudüs Günü” olarak ilan etmesinden sonra Filistin davası hem İslamî kimlik kazandı ve hem de devletlerin masa başında ihaneti değil, halkların direnişi sürecine kavuştu.

Ancak ne var ki tarihinin en zayıf dönemini yaşayan Siyonistler, ABD emperyalizminin desteği ve sözde bazı Müslüman ülkelerin ihaneti ile mazlum Filistin halkını her zamankinden daha fazla baskı altına almış durumdadır.

Bugün bu zulümlerin en büyüğü Filistin topraklarında, mazlum Filistin halkına karşı yapılmaktadır. Gasıp Siyonist rejim, Müslüman beldelere karşı geniş bir saldırıya geçip hiçbir sığınağı olmayan savunmasız Müslümanları kanlı bir şekilde katletmekle yahut karanlık zindanlarda olmadık işkencelere maruz bırakmaktadır.

Mübarek Ramazan ayının son cumasının tüm dünyada “Kudüs Günü” olarak anılması ve bugünde Siyonistlere ve tüm işbirlikçilerine tepkilerin haykırılması Siyonist planlara meydan okumaktır. Unutmayalım ki bu meydan okuma, her duyarlı Müslümanın görevidir.  Filistin halkını yok etmeyi ve bu kutsal topraklardaki bütün İslami medeniyeti silmeyi hedefleyen gasıp ve işgalci Siyonist çete yok olmadıkça bölgemiz ve Müslümanlar huzur bulamayacak ve Kudüs şehitleri kanlarını bizlere helal etmeyecektir.

Bugün her Müslümanın öncelikli vazifesi dost ve düşmanı doğru tanıması ve dostlarla birlik içinde el ele vererek zamanımızın firavunlarını hayal ettikleri Nil’den Fırat’a dedikleri ırmaklarda ve denizlerde boğmaktır.

Bizler, Türkiye’de yaşayan direniş dostları, ABD ve topyekûn Batı Emperyalizminin her türlü desteğine sahip Siyonist rejimin mazlum Filistin halkına karşı yarım asırdan beri uyguladığı sürgün, katliam ve cinayetleri şiddetle lanetleniyor ve bu gayrimeşru rejimin uğursuz varlığına son verilmesi yönünde Filistin, Lübnan ve genel olarak Ortadoğu’da sürdürülen direniş hareketini desteklediğimizi ilan ediyoruz.

Maalesef salgın hastalık nedeniyle bu yıl Kudüs Günü'nde meydan ve caddelerde yürüyüş düzenleme imkanına sahip değiliz ama onların yerine tüm Müslüman kardeşlerimizden, âlimlerimizden ve camiamızdan beklentimiz düzenlenecek olan araç konvoyuna katılmaları, sosyal medyada aktif bir şekilde hazır bulunmaları ve hashtag çalışmalarına iştirak etmeleri bir Filistin bayrağı yahut Kudüs resimleri ile bugüne destek vermelerdir.

Kudüs gününde meydanlara inemesek bile hiç olmazsa tüm imkanlarımızı kullanarak hangi safta olduğumuzu belli etmeliyiz.

Özgür Kudüs’te vahdet namazı kılma umuduyla tüm Kudüs şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

19.05.2020

İstanbul