Bugun...



Ehl-i Beyt (a.s) ve Kur’an İlimlerinin Temelini Atma - 2

Ehl-i Beyt (a.s) tarafından temeli atılan ilimlerden biri, kırat ilmidir. Çok sayıdaki rivayetlerle Kur’an ve Kur’an ilimleriyle ilgili kaynakları incelediğimiz zaman, Hz. Ali'nin (a.s) Kur’an kıraati konusunda, diğer Kur’an karilerinden çok daha fazla bilgi ve yetenek sahibi olduğu apaçık bir şekilde anlaşılmaktadır.

facebook-paylas
Tarih: 29-05-2023 12:46

Ehl-i Beyt (a.s) ve Kur’an İlimlerinin Temelini Atma - 2

Bismillahirrahmanirrahim

Kur’an İlimleri

Kur’an ilimleri, Kur’an’ın mucizeliği, Kur’an’ın tarihi, nasih, mensuh, muhkem, müteşabih, nüzul sebepleri, farklı kıraatler gibi her müfessirin Kur’an’ı tefsir etmeye başlamadan önce bilmesi gereken konulardır.

Kıraat İlmi

Ehl-i Beyt (a.s) tarafından temeli atılan ilimlerden biri, kırat ilmidir. Çok sayıdaki rivayetlerle Kur’an ve Kur’an ilimleriyle ilgili kaynakları incelediğimiz zaman, Hz. Ali'nin (a.s) Kur’an kıraati konusunda, diğer Kur’an karilerinden çok daha fazla bilgi ve yetenek sahibi olduğu apaçık bir şekilde anlaşılmaktadır.

Merhum Şeyh Mufid, Hz. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) dilinden tüm alanlarda Emîrü'l-Müminin Ali'nin (a.s) yüce makamını ve diğerlerinden üstünlüğünü bildiren; onu eşi ve benzeri olmayan bir kişi olarak tanıtan şöyle bir hadis nakleder: Şehr b. Havşeb şöyle der: Ebu Umame el-Bahilî'nin şöyle dediğini duydum: Allah'a andolsun ki, Muaviye'nin siyasi konumu, Ali (a.s) hakkında hakikati söylememi engelleyemez. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: "Ali sizin en üstününüz; dinde sizin en fakihiniz; benim sünnetimi en iyi bileniniz; Allah'ın Kitabından en iyi haberi olanınız ve onu en iyi okuyanınızdır." Sonra iki defa şöyle buyurdu: "Allah'ım! Ben Ali'yi seviyorum. Allah'ım! Ben Ali'yi seviyorum." [1]

Emîrü'l-Müminin Ali (a.s) Kur’an-ı Kerim'in tümünün kıraatini direkt olarak Hz. Peygamber Efendimizden (s.a.a) almaya özen göstermiş ve kendi topladığı Mushaf hakkında şöyle buyurmuştur: Bu topladığım Kur’an’da Resul-i Ekrem'in (s.a.a) okuyup tevil ve tefsirini bana öğretmediği hiçbir ayet yoktur. [2]

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) de İmam Ali'yi (a.s) din işlerinde ve bu cümleden Kur’an kıraatinde merci olarak tanıtmakta ve onun görüşüne hiçbir şekilde itiraz edilmemesi gerektiğini bildirmektedir.

Aşağıdaki rivayet bunu apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır. İbn Mes'ud şöyle nakletmiştir: Kur’an’ın bir suresi hakkında tartışarak onun 35 veya 36 ayet olduğunu söyledik. Sonra Resul-i Ekrem'in (s.a.a) huzuruna gittik. O sırada Ali (a.s) ile konuşmakta olduğunu gördük. Biz, "Kur’an’ın kıraati hakkında ihtilafa düştük" dediğimiz zaman, Allah Resulü'nün (s.a.a) yüzü kızardı ve "Sizden önce gelenler, aralarında ihtilaf çıkması nedeniyle helak oldular" buyurdu. Sonra işaretle Ali'ye (a.s) bir şey söyledi. Ali (a.s) de bize şöyle dedi: "Allah Resulü (s.a.a) öğrendiğiniz şekilde okumanızı emrediyor." [3]

İşte bu esasa göre, dünya Müslümanları arasında yaygın olan kıraatlerin çoğu ve hatta tamamı, rivayetleri Hz. Ali'ye (a.s) dayanan kıraatlerdir. Başka bir ifadeyle, İslam dünyasının eskiden beri kabul ettiği Kur’an’ın, Emîrü'l-Müminin Ali'nin (a.s) kıraati olduğunu kabul etmektedir.

Konuyu açıklamak için kıraat konusunda Müslümanlar arasında başvuru noktası olarak tanınan “Kurrâ-i Seb'ayı” (Yedi Kıraat Âlimi) biraz tanıtmak zorundayız. Bunun ışığında onların Hz. Ali'nin (a.s) kıraatinden nasıl yararlandıkları da aydınlık kazanacaktır.

Kurrâ-i Seb'a şunlardır:

1- Abdullah b. Amir ed-Dimaşkî (ö. 118 h.)

2- Abdullah b. Kesir el-Mekkî (ö. 120 h.)

3- Asım b. Ebu'n-Nücud Behdele el-Kufî (ö. 127 veya 128 h.)

4- Ebu Amr el-Basrî (ö. 154 h.)

5- Hamza el-Kufî (ö. 156 h.)

6- Nafi el-Medenî (ö. 169 h.)

7- Kesaî el-Kufî (ö. 189 h.)

Günümüzde Müslümanların çoğunluğu arasında, özellikle Irak, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan, İran, Türkiye, Afganistan, Hindistan ve Pakistan'da itimat edilen kıraat Hafs b. Süleyman'ın rivayeti ile Asım'ın kıraatidir. Bu da, bu kıraatin diğer kıraatlere oranla daha iyi olmasındandır. İşte bu nedenle, en fasih kıraatin Asım'ın kıraati olduğu söylenmiştir; çünkü Asım, asıl kıraati sunmuştur. [4]

Açıktır ki, bu kıraat iki kanalla Hz. Ali'ye (a.s) isnat edilmektedir. Çünkü Asım genellikle kıraatini iki senetten almaktadır: Biri Ebu Abdurrahman es-Selemî ve diğer ise, Zer b. Hubeyş. Her ikisi de kıraatte Emîrü'l-Müminin Ali'nin (a.s) öğrencisi idiler. Dolayısıyla Asım bir vasıtayla İmam Ali'nin (a.s) kıraatinin ravisidir.

Ebu Abdurrahman es-Selemî'den şöyle nakledilmiştir: Kur’an-ı Kerim'in tümünü Ali b. Ebu Talib'e (a.s) okudum. [5]

Yine "Biharu'l-Envar" kitabında Zer b. Hubeyş'ten şöyle rivayet edilmiştir: Kufe'nin merkez camisinde Kur’an’ı baştan sonra Emîrü'l-Müminin Ali b. Ebu Talib'e (a.s) okudum. [6]

Dolayısıyla Asım, kıraat ve tefsir kitaplarında da vurgulandığı gibi kıraati Ebu Abdurrahman es-Selemî kanalıyla Ali b. Ebu Talip'ten (a.s) almakla birlikte, Zer b. Hubeyş kanalıyla da Ali b. Ebu Talip'ten (a.s) almıştır. Nitekim Zer'in kendisi de Kur’an kıraatini Ali b. Ebu Talip'ten (a.s) aldığını söylemiştir. Dolayısıyla halk arasında meşhur olduğu gibi onun, kıraati İbn Mes'ud'un yanı sıra İmam Ali'den (a.s) de öğrendiği anlaşılmaktadır. [7]

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: İslam dünyasında yaygın olan kıraat, Hafs'ın rivayeti ile aktarılan Asım'ın kıraatidir ve bu kırat de Asım'ın kendi açıklamasına göre İmam Ali'den (a.s) alınmıştır. Çünkü Hafs şöyle diyor: Asım bana şöyle dedi: "Sana yaptığım Kur’an kıraati, Ebu Abdurrahman es-Selemî'den öğrendiğim kıraattir. O da bunu Ali'den (a.s) öğrenmiştir. Fakat Ebubekir b. Ayyaş'a öğrettiğim kıraat, Zer b. Hubeyş'e okuduğum ve onun da İbn-i Mes'ud'dan öğrendiği kıraattir." [8]

Hamza da kıraatini direk olarak İmam Cafer-i Sadık'tan (a.s) almıştır. [9] "En-Neşru Fi'l-Kıraati'l-Aşr" adlı kitapta şöyle geçmektedir: Hamza b. Habib, Ebu Abdullah Cafer-i Sadık'a (a.s), o da babası Muhammed Bakır’a (a.s), o da babası Zeynelabidin'e (a.s), o da babası cennet gençlerinin efendisi Hüseyin'e (a.s) ve o da babası Ali b. Ebu Talib'e (a.s) okumuştur. [10]

Yine o, kıraati Şia'nın ileri gelenlerinden ve yine İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Cafer-i Sadık'ın (a.s) ashabından olan Humran b. A'yen'den almıştır. [11]

Hamza kıraatini Süleyman b. Mihran A'meş, Muhammed b. Abdurrahman Ebu Leyla, Talha b. Musarraf, Muğire b. Mukassim, Mensur ve Leys b. Ebu Süleym gibi bir takım diğer karilere sunmuştur. A'meş ise, Şiî idi ve bu kişilerden bazılarının kıraati de Hz. Ali'ye (a.s) ulaşmaktadır.

Kurra-i Seb'a'dan (Yedi Kari) biri olan Kesaî, kıraat konusunda Hamza'ya dayanması nedeniyle [12] o da değindiğimiz senetle kıraatini İmam Ali'den (a.s) almıştır.

İbn-i Nedim şöyle yazıyor: Kesaî'nin kıraatinin, Hamza'nın kıraati ile farklı olan bölümü İbn-i Ebu Leyla'nın kıraati ile uyum içerisindedir ve o da yerinde Kur’an’ı Ali'ye (a.s) okumuştu. [13]

Burada şunu da hatırlatmamız gerekiyor ki, bu iki kişi kıraatte bazı cüzî konularda İbn-i Mes'ud'a dayanmışlardır. Çünkü apaçık bilindiği gibi Hamza ve Kesaî'nin mushafı, İbn-i Mes'ud'un mushafı değildir. Dolayısıyla bu ikisi, kıraatte Hz. Ali'nin (a.s) kıraatine müracaat ediyorlar ve İbn-i Med'ud'u da harekelendirme konumundaki şeylerde izliyorlardı.

Nafi, İbn-i Kesir ve Ebu Amr'ın kıraatleri ise, İbn-i Abbas'a dayanıyor. İbn -i Abbas da tefsir ve Kur’an ilimlerinde Hz. Ali'nin (a.s) özel öğrencilerinden olup, kıraati Hz. Ali (a.s) ve Ubey b. Kâ'b'dan öğrendiği için, onların kıraatleri de gerçekte İmam Ali'nin (a.s) kıraatine dayanmaktadır. Özellikle Nafi, İbn-i Kesir ve Ebu Amr'ın kıraatleri Ubey b. Kâ'b'ın kıraati ile farklıdır. O halde onların kıraati de Hz. Ali'den (a.s) alınmıştır. [14]

Kıraat kitaplarında, İbn-i Abbas'ın kıraatinin Ubey b. Kâ'b'ın kıraatinden alındığının söylenmesi onun kıraati İmam Ali'den (a.s) öğrendiğini reddetmek anlamına gelmez; çünkü İbn-i Abbas'ın kendisi şöyle demiştir: Ali (a.s) Resul-i Ekrem'in (s.a.a) ona öğretmiş olduğu ilme ulaşmıştır. Allah Resulü'ne (s.a.a) de o ilmi yüce Allah öğretmiştir. O halde Peygamber'in (s.a.a) ilmi Allah'ın ilminden kaynaklanmış; Ali'nin (a.s) ilmi Resul-i Ekrem'in (s.a.a) ilminden ve benim ilmim de Ali'den (a.s) alınmıştır. Benim ve Muhammed'in (s.a.a) diğer ashabın ilmi Ali'nin (a.s) ilmine oranla yedi deniz karşısında bir damla gibidir. [15]

Yine şöyle nakledilmiştir: Ebu Amr b. A'la, Nasr b. Asım ile Yahya b. Ya'mer'e okumuştur. O ikisi de Ebu'l-Esved'e, Ebu'l-Esved de İmam Ali'ye (a.s) okumuştur. [16] O halde bu yolla da onun kıraati Hz. Ali'ye (a.s) dayanmaktadır.

Kıraat dışında, Kur’an-ı Kerim'deki ayetlerin Kufî rakamları da Hz. Ali'ye (a.s) isnat edilmektedir. Kufî rakamı sahabe arasında Hz. Ali'den (a.s) başka kimseye isnat edilmemektedir. [17]

Dolayısıyla İslam dünyası kıraat konusunda yedi kıraat imamını ve özellikle Asım'ı izledikleri için gerçekte Hz. Ali'yi (a.s) izlemektedirler. Nitekim ayet sayılarında da Hz. Ali'ye (a.s) isnat edilen Kufî rakamlarını bunun ölçüsü bilmektedirler. O halde mevcut kıraatlerde, özellikle Asım'ın kıraatinde ve Kur’an-ı Kerim'in ayetlerinin sayısında Emîrü'l-Müminin Ali'yi (a.s) güvenilir bir başvuru noktası ve kaynak olarak görmemiz gerekmektedir.

“Nehcü'l-Belağa” kitabını şerh eden İbn-i Ebi'l-Hadid de şöyle diyor: Karilerin kitaplarına müracaat ettiğiniz zaman, Ebu Amr b. A'la ve Asım b. Nücud gibi bütün kıraat imamlarının İmam Ali'ye (a.s) dayandıklarını görürsünüz. Çünkü bunlar karilerden biri olan Ebu Abdurrahman es-Selemî'ye dayanmaktalar ve o ise, İmam Ali'nin (a.s) öğrencisi olup, kıraati ondan öğrenmiştir. Dolayısıyla kıraat ilmi de yukarıda değindiğimiz birçok ilim gibi, İmam Ali'den (a.s) kaynaklanmaktadır. [18]

Kıraat hakkında telif edilen ilk yazılı eser de Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) öğrencileri tarafından kaleme alınmıştır. Tâbiînin döneminde kıraat konusunda ilk kitap yazan kimse, İmam Zeynelabidin'in (a.s) öğrencilerinden Eban b. Teğlib'dir (ö. 141 hicrî). İbn-i Nedim bu kitaba değinerek şöyle yazmıştır: Eban b. Teğlib, “Maani'l-Kur'ân”, “Kıraat” ve “Şiî Mektebi Esası” Üzerine “Usul-i Rivayet” kitapları gibi eserler telif etmiştir. [19]

Necaşî de onun biyografisinde “el-Kıraat” kitabından söz etmiştir. [20] Ondan sonra da Hamza b. Habib ez–Zeyyat (ö. 156 veya 158 h.) bu konuda telifte bulunmuştur. İbn-i Nedim bu konuda şöyle yazmıştır: “Kıraat” kitabı, Hamza b. Habib'in eseridir. O, yedi kıraat imamından biri ve İmam Cafer-i Sadık'ın (a.s) ashabındandır. [21]

Elbette açıktır ki, karilerin Ehl-i Beyt'e dayanması ve onların Kur’an’ın kıraati konusunda Ehl-i Beyt'in ilim kaynağından yararlanmaları, kıraatteki ihtilafların da Ehl-i Beyt'ten kaynaklandığı anlamına gelmez. Aksine, Ehl-i Beyt sadece kariler yetiştirerek ilahî vahyin kendisini korumakla yükümlüydü. Kıraatteki ihtilaflar ise, çeşitli etkenlerden kaynaklanmaktadır. Onların en önemlisi, o dönemde yazı ve kaydetme araçlarının sınırlı olması ve bazı karilerin Ehl-i Beyt'ten başka kaynaklara da istinat etmesidir.

İşte bu nedenle Ehl-i Beyt, kıraatlerin hedef değil, vesile olduğuna inanmış ve Kur’an’ın yedi şekilde değil, sadece bir şekilde nazil olduğunu vurgulamıştır. İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Kur’an birdir ve tek olan Allah tarafından nazil olmuştur. Kıraatlerdeki ihtilaflar ise, ravilerden kaynaklanmaktadır. [22]

İmam Cafer-i Sadık (a.s) vahyin, noksanlık ve gevşekliğini gerektiren ihtilaftan münezzeh olduğunu vurgulamış ve kıraat ihtilaflarını vahye istinat etmeyi sert bir şekilde reddetmiştir.

Fuzeyl b. Yesar şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık'a (a.s) şöyle dedim: "İnsanlar, 'Kur’an yedi harf üzere nazil olmuştur' diyorlar." İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Allah'ın düşmanları yalan söylüyorlar. Kur’an, tek olan Allah-u Teâlâ tarafından bir harf üzere nazil olmuştur." [23]

Elbette Ehl-i Beyt, Müslümanlar arasında Kur’an’ın konumunu güçlendirmek ve onun hakkında ihtilafı engellemek için yukarıdaki konuyu vurgulamanın yanı sıra Kur’an-ı Kerim'i meşhur kıraatlerle okumayı caiz bilmiş ve Kur’an’ın bu kıraatlerle okunmasını emretmişlerdir. Çünkü kıraat farklılığı, bazı kelimelerin harekelerindeki farklılıklar gibi çok cüzî konularda söz konusudur ve bu da dikkate alınması gereken çok önemli bir şey değildir.

Murtaza TURABÎ

 

--------------

[1]- Şeyh Mufid, el-Emalî, s. 90. Her ne kadar bazı kaynaklarda Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Ubey b. Kâ'b'ı Kur’an okuma konusunda diğerlerinden daha bilgili tanıttığı geçmişse de karineler, elimizdeki mevcut kıraat ve yine Peygamber Efendimizden (s.a.a) İmam Ali'nin (a.s) ilmi hakkında nakledilen çeşitli rivayetleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu hadisi Ubey b. Kâ'b'ın kıraatinin İmam Ali (a.s) dışındaki diğer sahabîlere oranla daha iyi olduğuna yormamız gerekmektedir. Yoksa Emîrü'l-Müminin Ali (a.s), sadece Kur’an’ın kıraatinde değil, bütün Kur’an ilimlerinde sahabenin başında yer almaktadır ve hiç kimsenin ulaşamayacağı çok büyük bir makama sahiptir.

[2]- Biharu'l-Envar, c. 89, s. 40; Kitabu Süleym, s. 72; el-İhticac, s. 52.

[3]- Camiu'l-Beyan, c. 1, s. 26. Bu hadis biraz farkla şu kaynaklarda nakledilmiştir: Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 105 ve Kenzu'l-Ummal, c. 2, s. 339.

[4]- Sefinetu'l-Bihar, c. 2, s. 202.

[5]- Menakıbu Âl-i Ebî Talib, c. 1, s. 321. “Biharu'l-Envar” kitabında da Selemî'den şöyle nakledilmiştir: "Ben Kur’an’ı Ali b. Ebu Talip'ten daha iyi okuyan birini görmedim". Biharu'l-Envar, c. 9, s. 111.

[6]- Biharu'l-Envar, c. 89, s. 206.

[7]- Ya da Zer b. Hubeyş'in Asım'a sadece İbn-i Mes'ud kanalıyla aldığı kıraati öğrettiğini söylememiz gerekir ama bu uzak bir ihtimaldir.

[8]- el-Beyan, s. 130; Tabakatu'l-Kurra', c. 1, s. 348'den naklen.

[9]- el-Beyan, s. 136; et-Teysiru ve'l-Mustenir'den naklen.

[10]- el-Neşru Fi'l-Kiraati'l-Aşr, c. 1, s. 165.

[11]- el-Beyan, s. 136; et-Teysiru ve'l-Mustenir'den naklen.

[12]- el-Beyan, s. 141; Tabakatu'l-Kurra, s. 535'ten naklen.

[13]- el-Fihrist, s. 44-45.

[14]- es-Sıratu'l-Müstakim, c. 1, s. 219.

[15]- Biharu'l-Envar, c. 105, s. 89. Buna benzer bir hadis de başındaki bir ilaveyle birlikte Şeyh Mufid'in “el-Emalî” adlı eserinde, s. 236'da geçmiştir.

[16]- en-Naşru Fi'l-Kıraati'l-Aşr, c. 1, s. 133.

[17]- Menakıbu Âl-i Ebî Talib, c. 2, s. 43-44, Biharu'l-Envar'dan naklen, c. 89, s. 53–54.

[18]- Şerhu Nehcu'l-Belağa, c. 1, s. 27. Bu konuyu Fazil Kuşçî şöyle açıklamaktadır: "Ebu Amr İbn-i A'la ve Asım gibi kıraat imamlarının çoğu, kıraatlerini İmam Ali'den (a.s) öğrenmişlerdir. Çünkü onlar İmam Ali'nin (a.s) öğrencisi olan Ebu Abdurrahman es-Selemî'nin öğrencileriydiler." Bk. Şerhu Tecridi'l-İ'tikad, Fazıl Kuşçî, Muhakkik Tusî'nin, "Ali (a.s), cihadının çokluğu ve… nedeniyle bütün insanlardan üstündü; çünkü o, Allah-u Teâlâ'nın kitabını sahabelerin tümünden daha iyi ezberlemişti" şeklindeki sözünün zeylinde.

[19]- el-Fihrist, s. 308.

[20]- Ricalu'n-Necaşî.

[21]- el-Fihrist, s. 308.

[22]- el-Kâfi, c. 2, s. 630.

[23]- Usul-i Kâfi, c. 2, s. 630.




Bu haber 806 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI