Bugun...



Dua

Dua, yüce Allah ile ilişkinin en bariz örneklerindendir. Yüce Allah'ı aşk ile çağırmak ve dua yoluyla ilişki kurmak, İslâm dininin en çok vurgu yaptığı konulardandır.

facebook-paylas
Tarih: 15-09-2022 11:08

Dua

Bismillahirrahmanirrahim

Ve Rabbiniz dedi ki: "Çağırın beni, icabet edeyim size."[1]

Dua, yüce Allah ile ilişkinin en bariz örneklerindendir. Yüce Allah'ı aşk ile çağırmak ve dua yoluyla ilişki kurmak, İslâm dininin en çok vurgu yaptığı konulardandır. Her anı sıkıntı ve bela yurdunda geçen bir insan, yüce Allah'ın güvenlim sığınağına girmedikçe ve ilâhî rahmet gölgesinde kendine yer etmedikçe asla huzur bulamayacaktır.

En büyük ve en önemli görevi kulluk etmek olan ve gerçek yetkinliğine sadece bu yolla ulaşabilecek insan, yüce Allah'ın sınırsız kemali karşısında kendi güçsüzlük ve eksikliklerini gördüğünde ne kadar aciz ve hakir olduğunu, yüce Allah'tan başka bir sığınağı olmadığını, onunla sarsılmaz bir ilişki kurmaktan başka da bir çaresi olmadığını anlayacaktır.

Hacet ve dileklerini reva eden yüce zatın dergâhında durup arz-ı hacette bulunmak, insanın fıtrî ihtiyaçlarından biridir.

İmanlı insan, dileklerini sadece yüce Allah'ın huzurunda dile getirip O'ndan ister. Sadece dünyevi isteklerini O'ndan istemekle kalmaz, bütün varlığı ihtiyacın özü olan benliği ile arz-ı hacet eder. İnsan eksik ve fakirdir, en büyük ihtiyacı da eksikliğinin giderilmesidir. Bu nedenle bir an olsun kendini duadan müstağni görmez ve bu yolla, yüce Allah'a yakınlıktan ibaret olan yetkinlik zirvesini arar.

Buna ilaveten, insan marifetin üstün bir makamına ulaştığında, istemenin kendisi de artık anlamını yitirecek ve iman cevherine sahip insan, sadece yüce Allah ile halvete çekilmek ve kutsî huzurda yakarışa durmak için bahane arayacaktır.

Dil goft visâleş be-duâ, bâz tevân yâft

Omrîst ki omrem heme der kar-i duâ reft.

Gönül der ki vuslatına dua ile er şimdi

Bir ömürdür ki ömrüm dua işinde geçti.

İmanlı insan, yapmış olduğu güzel amellerin bir değer ve ağırlığı olduğunu düşünmez. Çünkü en değerli ameller bile yüce Allah'ın sınırsız ve sınır üstü zatı karşısında ölçüldüğünde, bir zerreden bile daha küçük ve naçiz olduğu görülecektir. Bundan ötürü insan, dua ve yardım talebi yönünde hareket ederek yüce Allah'tan kerem ve inayet dilenecektir.

Bu durum, insanı kendisinden almakla birlikte, ilâhî sevgiyi insanın kalbinde gün be gün arttıracaktır.

Hâfiz visâl mî telebed ez reh-i duâ

Ya rab! Duây-i hastadilân mustecâb kon!

Hafız vuslat dilenir, duadan medet ile

Rabbim, gönlü yorgunların duasını icabet eyle.

Duanın birinci şartı dünyadan ve dünyalıklardan kopmaktır. İnsan, ancak dünyalık olan her şeyden sıyrılıp yüce mabudun huzurunda durduğunda dua gerçeğini anlayacaktır.

Her şeyin anahtarının yüce Allah'ın elinde olduğunu görecek, ne kendi işlerine ve ne de başkalarının yaptıklarına ümit beslemeyecektir. Bu yüzden de varlığın sınırsız güçlerinin ana kaynağının dergâhına yüz sürecek, sığınacak, O'nun huzurunda boyun bükecektir.

Değerli üstat Şehit Mutahhari (r.a) şöyle buyurmaktadır:

“İnsanın yüce Allah'ı çağırması iki şekilde gerçekleşebilir: İnsan sebep ve nedenleri yitirip darda kaldığında veya ruhunun yücelmesiyle kendini nedenlerden kopardığında Allah'ı çağırır. Tutunacak bir nedeni olmayan ve dara düşen insan, kendiliğinden ve davete gerek olmaksızın yüce Allah'a yönelecektir zaten. Hemen belirtmeliyim ki bu, insan nefsi için bir kemal ve yetkinlik değildir. Kemal ve yetkinlik, insanın kendi isteğiyle kendini nedenlerden koparması ve böylece ruhuna yücelik kazandırmasıdır.”

İnsanın maddî nedenlerden meyus olarak bütün benliği ile ilâhî dergâha yönelmesi, duanın gerçeği ve zirvesidir.

Duanın kabul şartlarından olan "darda kalma" hâli, insanın her zerresiyle yüce Allah'ı çağırmasıdır; Allah ile huzurî ve yakın mesafeli buluşmasıdır. Bu, ancak insanın yüce Allah'ı yakınında ve hatta bağrında bulmasıyla mümkündür. İşte bu durumda insan, duanın gerçek hazzını tadacaktır ve elbette ki böyle bir dua kesinlikle icabet hedefini bulacaktır.

Kullarım, sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben, muhakkak onlara pek yakınım. Beni çağıran, bana dua eden kişiye çağırdığı, dua ettiği anda icabet ederim.

Yüce Allah dua anında insanın yakınındadır ve insan bunu tamamen hisseder. Bu his ve algı, sadece bir telkin veya ruhsal bir hâl değildir, bizzat insan bütün benliğiyle kendisini sınırsız ve mutlak gücün karşısında görür.

Hemen hatırlatmalıyım ki duanın anlamı, insanın zahirî nedenlerden elini eteğini çekip onun yerine dua etmesi değildir.

Dua, insanın yüce Allah'ın mutlak kadir olduğunu göz önünde bulundurarak, var gücüyle gayret etmesi ve aynı zamanda da yüce Allah'tan yardım dilenmesidir. Çünkü yüce Allah da nedenler ve vesileler yoluyla işleri düzenine koyar.

Dua, insanın davranışlarına metanet ve konuşmasına huzur kazandırır. İnsanın gönlünü sefa ve nurla donatır, insan bu hâlinden ferahlık ve canlılık hisseder. İmanlı insan, dua yardımıyla varlıksal kapasitesini genişletir ve böylece de ilâhî feyzi algılamak için kabiliyeti artar.

 

-------------------

[1]- Gafir (Mü'min), 60.




Bu haber 373 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI