Bugun...



Din Kavramı

"Din" Arapça bir sözcük olup lügatte itaat, ceza, mükâfat vb. anlamlara gelir. Fakat ıstılahta dünyanın ve insanın bir yaratıcısı olduğuna inanmak ve bu inanca uygun talimatlar anlamındadır.

facebook-paylas
Tarih: 23-12-2019 09:22

Din Kavramı

Mutlak olarak bir yaratıcıya inanmayan ve âlemdeki varlıkların tesadüf sonucu veya maddî ve tabii fiil ve infiallerin sonucu meydana geldiğini zannedenler dinsiz olarak adlandırılmaktadırlar. Fakat varlık âleminin bir yaratıcısı olduğuna inananlar, her ne kadar inanç ve dinî merasimlerinde sapma ve hurafeler olsa da "dindar" sayılmaktadırlar.

 
Buna binaen, halk arasındaki dinler hak ve batıl olarak ikiye ayrılmaktadır. Ve hak din, gerçeğe uygun ve doğru inançlara sahip olan, doğruluk ve itibarları için yeteri kadar garantisi olan davranış ve amelleri tavsiye eden dindir.
 
Usul-i Din ve Füru-i Din
 
Dinin ıstılahtaki anlamı hakkında yaptığımız açıklamayı göz önünde bulundurarak her dinin en az iki bölümden oluştuğu açıklık kazanmaktadır:
 
1- Dinin temelini oluşturan inanç veya inançlar.
 
2- O inanç temeli veya temellerine uygun olan ve onlardan kaynaklanan talimatlar.
 
Dolayısıyla, her dinin inanç bölümünün onun usul ve amel bölümü ise füru olarak adlandırılması çok yerinde bir girişimdir; nitekim İslâm uleması da İslâm inanç ve hükümlerinde bu iki kavramı kullanmışlardır.
 
Dünya Görüşü ve İdeoloji
 
Dünya görüşü ve ideoloji kavramları yukarıdaki kavramlara yakın anlamlarda kullanılmaktadırlar.
 
Dünya görüşünün bazı anlamları şöyledir: "Dünya ve insan hakkında ve genel olarak varlık hakkında bir takım uyumlu genel görüş ve inançlar." İdeolojinin bir anlamı da, İnsanın davranışları hakkında bir takım genel uyumlu görüşlerdir.
 
Bu iki anlama göre her dinin usul ve inanç sistemini o dinin dünya görüşü ve amelî hükümlerinin genel sistemini ise onun ideolojisi sayıp onları usul-i din ve füru-i dine tatbik edebiliriz. Ancak ideoloji kavramının cüzî hükümleri ve aynı şekilde dünya görüşü kavramının da cüzî inançları kapsamadığına da dikkat etmek gerekir.
 
Diğer bir nokta da şudur: Genel anlamda kullanılan ideoloji kavramı bazen dünya görüşünü de kapsamına
 
İlâhî ve Maddî Dünya Görüşü
 
Öteden beri çeşitli dünya görüşleri varolagelmiştir; fakat bunların tümünü tabiat ötesine inanmak veya inkâr etmek esası üzerine iki kısma ayırabiliriz: İlâhî dünya görüşü ve maddî dünya görüşü. Maddî dünya görüşüne inananlar eskiden tabiatçı, zındık ve mülhit olarak adlandırılıyordu; günümüzde ise, maddeci ve materyalist diye adlandırılmaktadır.
 
Maddeciliğin çeşitli şekilleri vardır. Günümüzde bunların en meşhuru Marksizm'in felsefî bölümünü oluşturan diyalektik materyalizmdir.
 
Bu arada "dünya görüşü" kavramı sapık ve maddeci inançları da kapsamına aldığı için bu kavramın kullanım alanının din inançları dairesinden daha geniş olduğu da anlaşılmış oluyor, nitekim ideoloji kavramı da bir takım din hükümleriyle sınırlı değildir.
 
İlâhî Dinler ve Usulleri
 
Çeşitli dinlerin nasıl ortaya çıktığı konusunda dinler tarihi, toplumbilim ve halkbilim bilginleri arasında bir takım ihtilaflar vardır. Fakat İslâmî kaynaklardan anlaşıldığı üzere, din insanın varoluşuyla birlikte ortaya çıkmıştır ve ilk insan olan Hz. Adem (a.s) Allah'ın peygamberi olup, tevhid ve tek olan Alla'a tapmaya çağırıyordu. Bütün şirk içerikli dinler ise tahrifler, kişisel zevkleri uygulama, kişisel ve grupsal garazlar sonucu ortaya çıkmıştır.
 
İlâhî ve hakikî dinlerden ibaret olan tevhidî dinler üç genel ortak ilkeye sahiptirler:
 
1- Tek olan Allah'a inanmak
 
2- Her insanın ahiret âleminde ebedî hayatına ve bu dünyada yaptığı şeylerin mükafat ve cezasını göreceğine inanmak
 
3- Allah'ın insanları mükemmelliğin zirvesine, dünya ve ahiret saadetine hidayet etmek için peygamberler gönderdiğine inanmak.
 
Bu üç temel ilke gerçekte her bilinçli insanın karşılaştığı en temel soruların cevaplarıdır:
 
* Varlık nedir?
 
* Hayatın sonu nedir?
 
* En iyi yaşam programını nasıl tanıyabiliriz?
 
Vahiy kanalıyla garanti edilen yaşam programı ilâhî dünya görüşünden kaynaklanan din ideolojisidir.
 
Temel inançlar, tümü bir arada din inancı sistemini oluşturan bir takım gerek, izlenim ve ayrıntılara sahiptir. Bu inançlarda ihtilaf ise çeşitli din, fırka ve grupların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Nitekim bazı peygamberlerin peygamberliğinde ve muteber bir ilâhî kitabın tayinindeki ihtilaf Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm dini arasındaki ihtilafın temelini oluşturmuş ve bazen temel inançlarla bağdaşmayan inanç ve amellerde bir takım diğer ihtilaflara neden olmuştur; tevhid inancıyla bağdaşmayan Hristiyanlıktaki teslis inancı bunun en bariz örneğidir; Hristiyanlar her ne kadar açıklama getirerek buna meşruiyet kazandırmaya çalışmışlarsa da durum böyledir. Yine Peygamber efendimizden sonra onun yerine geçecek olan kişinin Allah tarafından mı, yoksa halk tarafından mı tayin edilmesi gerektiği konusu İslâm dininde fırkalar arasındaki temel ihtilafı teşkil etmektedir.
 
Bundan alınan sonuç şudur: Tevhid, nübüvvet ve mead bütün ilahi dinlerdeki en temel inançlardır; fakat ya bunların tahlilinden elde edilen ya da bunların devamı olan inançları özel anlamda temel inançlardan sayabiliriz; örneğin Allah'ın varlığına inanmayı tek başına bir ilke ve O'nun birliğine inanmayı da ayrı bir ilke sayabiliriz. Ve yine son Peygamber'in (s.a.a) peygamberliğine inanmayı İslâm dininin temel ilkelerinden biri sayabiliriz. Nitekim bazı âlimler tevhid ilkesinin kollarından olan adalet ilkesini tek başına bir ilke ve yine nübüvvet inancının devamı olan imamet inancını da ayrı bir ilke saymışlardır.
 
Gerçekte, bu gibi inançlar hakkında temel ilke ve usul kavramlarının kullanılması ıstılah ve halk arasındaki kullanıma bağlı olup özel bir tartışma konusu değildir. Dolayısıyla, usul-i din kavramı genel ve özel olmak üzere iki anlamda kullanılabilir:
 
Usul-i dinin genel anlamı füru-i din ve ahkam karşısında kullanılıp bütün muteber akaidi kapsamına almaktadır. çzel anlamı ise en temel akaid hakkında kullanılmaktadır.
 
Ve yine bütün ilahi dinler arasında ortak olan inançlara, örneğin (genel anlamda) üç temel inanca (tevhid, nübüvvet ve mead) usul-i din ve bunlara bir veya birkaç diğer ilkeyi de ekleyerek özel anlamda usul-i din veya belli bir mezhep ve grubun özelliklerinden olan bir veya birkaç inancı ekleyerek usul-i din ve mezheb veya bir mezhebin temel inançları diyebiliriz.
 
Ayetullah Misbah Yezdi



Bu haber 372 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI