Bugun...



Allah İle İlişkinin Engelleri - 4

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 13-10-2022 10:19

Allah İle İlişkinin Engelleri - 4

Münacat Zevkinden Mahrumiyet

Vahiy yasasına aykırılık insan için bir tehdit ve tehlike unsurudur. Allah'ın buyruklarına itaatsizlik etmek ve günah işlemek, hayatı karartır ve çekilmez kılar; sorumluluk, sefa ve samimiyeti insandan selbeder; içinde bulunduğu âlemden yüce âleme açılan pencereleri kapatarak, bacaları tıkar; varlığın yaratıcısıyla ilişki kurmasına engel olur; vahyin aydınlatıcı, yol gösterici buyruklarından habersiz kalmasına neden olur; kendisiyle doğru bir şekilde ve mantıklı bir ilişki kurmasına mani olur.

Ancak günahın insana indireceği en öldürücü darbe, varlığın yaratıcısı yüce Allah ile ülfet ve sevgi bağından ibaret olan en güzel insan ilişkisinden onu ayıracağıdır.

Bu ilişkinin kesilmesiyle birlikte şeytanî vesveseler etkisini gösterecek ve şeytanın nüfuz yolu açılacaktır. Şeytanın nüfuzunun sonucu, insanın münacat ve yakarış hazzından mahrum kalmasıdır.

İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah, Davud'a şöyle vahyetti: "Benimle senin arana dünya vurgunu bir âlim koyma! Çünkü onlar benim sevgi yolumdan alıkor ve bana gelmek isteyen kullarımın yolunu keserler. Benim onlara yapacağım en küçük şey şu ki, bana yakarışın hazzını onların kalbinden söküp alacağım."

Bu hadisin içeriği peygamberlerin kıssalarında da geçmiştir. Adamın biri Hz. Şuayb'in (a.s) huzuruna gelerek şöyle dedi: İşlediğim onca günaha rağmen, niye Allah beni cezalandırmıyor? Bu soruya şu cevap geldi: Sen cezaların en kötüsüne duçar olmuşsun da bunun farkında değilsin.

Mevlana bu kıssayı şöyle şiirleştirmiştir:

Şuayb döneminde demişti biri

Allah görmüş benden kusurlar hayli

Hep benden görmüştür günah ve hata

Lütfundan ki bana vermiyor ceza

Yüce Hak buyurdu Şuayb gûşuna

Onun cevabında gaip yoluyla:

Dediğine göre çok ettin günah

Lütfüyle cezanı vermedi ilâh

Aksini dedindi, ey sefih, tersten!

Ey yoldan ayrılan, yar'ı yol bilen!

Öyle tutuldun ki bundan gafilsin

Başından ayağa zincir hamilsin.

Günah bataklığından ve itaatsizlik uçurumundan kurtulmak, gönlün sahibine sır mahremi olmak ve ölümsüzleşmek için gayret etmek gerekir.

Yâr hariminde bâki, gönül mahremi

Bundan habersiz kalan inkâra bekçi

Aşk sözü tınısından da hoş görmedim

Bu gezgin kubbe içre ebedi anı.

Hz. Hakk'ın huzur feyzinden ve özel inayetlerinden mahrumiyet, kendi elimizle yarattığımız hayatî bir sorundur. Çünkü bunlar, günahlarımızın sonuçlarından başka bir şey değildir. Gitmiş olduğumuz yoldan dönmeli ve güzelliklere yönelmeliyiz ki ayrılık perdeleri aralansın ve sevgilinin güzel cemali görünsün.

Ey ki gönül kuşun, esir-i kafes!

Kemal için eyle bir terk-i heves

İhmalin olmazsa hicabın şayet

Hakk zatına nazar eyle her nefes.

Günahtan Kaçış

İşlenen her günahın kendine özgü afet ve belası vardır ve bunu insanın temiz ruhuna indirecektir. Ancak bazı günahlar vardır ki düşünce, ahlâk ve davranış bozukluğunda daha çok etki gösterir. Bencillik, yalan, riya, kibir, dünya sevgisi, dedikodu, batıl işlerle uğraşı... bu alandaki bazı örneklerdir. Gerek bedenle ilgili zülmanî olsun ve gerekse ruhla ilgili nuranî olsun, genel anlamıyla bu engeller arttıkça ıstırap, sarsılma ve normsuzluk da şiddetlenecektir.

Günümüz dünyasındaki saldırıların yozlaştırıcı etkilerinden korunabilmek için kendimize daha çok mukayyet olmalı ve daha çok direnç göstermeliyiz. Mümkün olduğunca abes işlerin hâkim olduğu atmosferlerden uzak durmalı, dikkatimizi bozan şeylerden kaçınmalı ve dedikodu alanlarından sakınmalıyız. Çünkü bunların her biri günahın üreme yatağıdır.

Ayrıca spor, beslenme, ders, araştırma, iş ve hayatın diğer alanlarında kendimizi geliştirmek ve yozlaşmalardan kurtulmak için düzenli ve birbiriyle uyumlu programlar geliştirmeye ve uygulamaya gayret etmeliyiz.

Fıtrî eğilimleri ve erdemleri diriltmede rolü olan Allah sevgisi, zikir, tevekkül, doğruluk, güvenilirlik, ahde vefa, takva, zühd, şüpheli durumlardan kaçınma, güzel ahlâk, Allah korkusu, inanç ve amelde içtenlik, sabır ve tahammül gibi hususlara da önem vermek gerekir.

Ahlâkî Rezillikler

Bununla kastedilen, insanın ruhuna yerleşip onu kötülüğe çağıran kötü huylardır. Bu kötü huyların her biri, varlığın yaratıcısı Allah ile ilişkinin kesilmesine neden olan bir etkendir.

Bu çirkinlikler ve fenalıklar, gönül deryasıyla ve mana derinliğiyle ilişki yollarını kapatır. Çünkü bu tür hasletler, temayül ve eğilimleri tabiata ve görüntüye yönlendirir.

İnsan kendisini sülûk kamçısıyla tehlikelerden korumalı, Allah'a yöneliş yolundaki yırtıcıları ve haydutları tanımalı, onlarla karşılaşma durumunda nasıl karşı koyacağını bilmelidir. İnsana yakışan da budur. Bu müzmin hastalığın en güzel ilacı, yüce Allah'a kulluk yolunda ilerlemek ve ilâhî çağrılara cevap vermektir.

Müminler Emiri İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: Münezzeh olan Allah'a itaat, her doğruluğun anahtarı ve her kötülüğün ıslahıdır.

Yine İmam Ali (a.s) bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur: Akıllı insana yakışan, hiçbir durumda Rabbine itaati ve nefsiyle mücadeleyi terk etmemesidir.

İnsan, ahlâkî rezilliklerle mücadele edebilmek için teorik ve pratik çözüm yollarından yardım almalıdır. Çünkü kötü huyların her biri tesir bakımından kendine has nitelik ve niceliğe sahiptir. Bazı kötü sıfatlar vardır ki, insanın yaptığı güzel işleri batıl ederek etkisini ortadan kaldırır. Ortaya çıkmamış ve gerçekleşmemiş haset bunun örneğidir. Bazı kötü huylar da vardır ki, onların zararı daha çok şahsın kendisine dönüktür. Bunun örneği de amele yansıyan ve vuku bulan hasettir. Bu durumda insanın hem bedeni ve hem de ruhu tehlikeyle karşı karşıyadır.

İftira, gıybet, yalakalık, yalan... gibi sıfatların tehlikesi daha çok topluma dönüktür. Kötü huyların bazısı için ceza öngörülmüştür; ancak gıybet, riya vb. birçok günah için suça denk ve eşit ceza belirlenmemiştir. Her ne kadar her günahın günahkâr için batınî bir cezası var ise de, onların zahirî cezaları ahiret hayatına bırakılmıştır.

Kötü Huyların Tedavisi

Kötü sıfatlara müptela olan kimse, bunun kaynağını araştırmalı ve irsî olarak mı kendisine ulaştığını, yoksa bizzat kendisinin mi edindiğini bilmelidir. Sonra sıfatları arasında bu sıfatın nasıl bir yer tuttuğunu belirlemelidir.

Bu aktardığımız noktalar psikoloji ve eğitsel bilimler açısından çok önemlidir. Çünkü -iyi ya da kötü- bu sıfat irsî olarak insana ulaşmış ise, buna karşı mücadele etmek biraz zor da olsa mümkündür. Bunun için o huyun aslî ya da tali olduğuna dikkat etmeli ve yavaş yavaş mücadeleye başlamalıdır. Ama eğer şimdi yeti hâline gelen sıfatı kendisi edinmişse, buna karşı koymak ve bu hastalığı tedavi etmek, irsî sıfatlara oranla daha kolaydır.

Bu bağlamda şu noktaya dikkat etmek gerekir: İnsan kutsal eğilimleri, doğru bakışları, temiz fıtratı uyarınca iyiliklere ve güzelliklere meyillidir. Bu nedenle insan, nitelik ve nicelik bakımından eğitim metodu hakkında yeterli bilgiye sahip olursa, nefsi arındırmanın gençlik çağında daha kolay olduğunu anlayacaktır. Ama eğer insan zamanla kötülüğe yönelir, fıtrata ve aklın hükmüne aykırı davranırsa, kötülüğe alışkanlık onun çirkinliğini hissettirmeyecektir ve haliyle de daha rahat günah işleyebilecektir.

İnsan temiz bir kalbe, erdem taliplisi bir fıtrata ve de günah ortamına adım atar atmaz içinde bir kavga başlatacak kınayıcı bir nefse sahip olursa eğer, kötü huylarını terk etmesi daha kolay olacaktır.

Ama eğer nefs kınayıcılık özelliğini kaybetmişse ve günah ortamında insanı daha çok kötülük işlemeye çağırıyor ve bu amaçla da tuzak kuruyor, aldatmaya girişiyor ise, yüce Allah'ın özel lütfu insana yar olmadıkça bu girdaptan kurtulma ümidi azalacaktır:

Unutursa seni ilâhî lütuf

Kaptansız gemiden kurtulur musun?

Özellikle beyhudelik üreten araçların genç neslin elinde fazlasıyla olduğu günümüz dünyasında, bu uyku ve gaflet, abes ve batıl işlerle iştigale neden olacaktır. Şaşkınlık, kendini yitirme, heyecan, ıstırap, sarsıntı, hayattan nefret, yorgunluk, bunalım, öze ve başkalarına yabancılık, güvensizlik, sömürü, kin, haset, güç sevdası, dünya vurgunluğu, moda düşkünlüğü... heva ve heves pisliğine bulaşmış toplumun özellikleridir.

Vehim ürünü bir yaşamı olan insan, bu koşullarda kendini abes ve batıl uğraşlara kaptırır. İnsan, bu kötü sıfatlarla mücadele için marifet kapısını yüzüne açmalı; marifet yolunu kat edenlerden pir-i tarik ve yol kılavuzu olarak yardım almalıdır ki, günahtan ve kötü huylardan türeyen engelleri ortadan kaldırıp, ilâhî dergâhta ülfet ve sevgi tevfiki kazanabilsin.

Beşeri toplumların var güçleriyle ve bütün varlıklarıyla bu mutlak gerçeğe ulaşıp, güvenliğin hâkim olduğu o günün bir an evvel gelmesi ümit ediyoruz.




Bu haber 216 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI