Bugun...



Allah İle İlişkinin Engelleri - 3

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 06-10-2022 09:39

Allah İle İlişkinin Engelleri - 3

Günaha Eğilim

Yüce Allah ile ilişkinin engellerinden bir diğeri günah işlemektir. Günah, Farsça dilinde "suç, hata, itaatsizlik" gibi anlamlar verir; Arapçada ise "zenb, ism, masiyet, seyyia, cürm" gibi kelimelerle ifade edilir. Her iki dildeki en genel tabir, itaatsizlik ve kanuna aykırılıktır.

Din bağlamında günah, ilâhî buyruğa aykırı olan her işe denir. Kur’an-ı Kerim'de bazı tabirler kullanılmıştır ki, bunların her biri özel bir nüansla birlikte bu anlamı açıklamaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir: İsm, seyyia, cürm, haram, hatia, fisk, fesat, münker, lemem, hins...

Günah Allah karşısında itaatsizlik ve asileşmedir. Bu işe girişen kimse, kendisi ile yüce Allah arasındaki hayâ perdelerini yırtmış olur ve bunun süreğenliği durumunda Allah'ı bile inkâr edebilecektir.

Asileşme, Allah'ı tanımaya ve onunla ilişki kurmaya engeldir. Günahkâr insanın kalbi günahın verdiği zevk elinde rehindir. Bu nedenle de onu bu zevkten alıkoyan her etkenden sakınır, uzak kalır. Günahkâr insan Allah'ı, şehvetlerine ulaşmada engel gördüğü için onu inkâra da kalkışabilir.

Garez geldi miydi sanat gizlenir

Gönülden göze yüz engel izlenir.

Bu yüzden bu garez ve eğilimler engel olup akıl yolunu tıkar, hakikatleri algılamaktan nasipsiz bırakır. O, artık yüce Allah hakkında marifet kazanamayacaktır ve marifetin düzeyi indikçe Allah ile ilişki de zayıflayacaktır.

Günahı alışkanlık hâline getiren bir insan, sanısal özüyle alışık hâldedir ve onun ihtiyaçlarını temin etme peşindedir. Bu insanın benlik yurdunda sanısal öz hüküm sürmektedir ve böyle bir durumda, elbette ki ibadet ve kulluk ihtiyacı kişinin sanısal özünde ihtiyaç olarak yer almaz. Buna göre insan, gerçeğe aykırı olarak, Allah'a ibadet ihtiyacı hissetmeyecektir. Bunun kendisi de insanı uçuruma iten güçlü bir etkendir. İnsan, yüce Allah'a asileşmek ve günah işlemekle hayâ perdelerini yırtmış olur.

İmam Cafer Sadık'tan (a.s) rivayet edilen bir hadis şöyledir: Kuşkusuz yüce Allah, imanlı kulu için kırk perde kılmıştır ve kulun büyük bir günah işlemesiyle o perdelerden birini kaldırır.[1]

Ebu Basir kanalıyla İmam Cafer Sadık'tan (a.s) rivayet edilen bir başka hadis şöyledir: Kişi günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir; eğer tövbe ederse, bu nokta yok olur ve eğer günahını çoğaltırsa, siyah noktalar da çoğalıp kalbine galip gelir ve artık bundan sonra asla kurtuluşu yoktur.[2]

Günahın Ana Etkeni

İnsanı günaha iten ana etken, yüce Allah'a karşı nankörlük ve hak tanımazlıktır. Eğer layık olduğu şekliyle yüce Allah'ı tanıyabilseydik, kesinlikle O'na itaat eder ve asla buyrukları karşısında asileşmezdik. İnsanın yüce Allah hakkındaki şuhudî marifeti arttıkça, günah işlemesi de azalacaktır ve sonuçta öyle bir şuhut ve huzur makamına ulaşacaktır ki, günah işlememekle kalmayacak ve hatta günahı düşünmeyecektir bile.

Sözü edilen marifetin seviyesi azaldıkça, insandaki günah eğilimi artacaktır.

İmam Muhammed Bakır (a.s), günah işlemenin asıl nedeninin yüce Allah'ı tanımamak olduğunu şöyle buyurmaktadır: Allah'ı tanımamıştır o ki günah işlemektedir.[3]

Küçük Günah ve Büyük Günah

Her ne kadar her günah ağır ve büyük ise de, bazı günahlar vardır ki, diğer günahlarla kıyaslandıklarında daha büyük sonuç ve etkiler bıraktığı görülecektir. Günahın sonuç ve etkisi bakımından İslâm bilginleri, büyük ve küçük olmak üzere günahı ikiye ayırmışlardır; yoksa her günah, yüce Allah'a itaatsizlik ve asileşmek olduğu bakımından büyüktür.

Yüce Allah Resulü (s.a.a) Hz. Ebuzer'e (r.a) şöyle buyurmuştur: Günahın küçüklüğüne bakma, ancak kime karşı asileştiğine bak![4]

İnsanın işlediği her günahın doğurduğu sonuç, yüce Allah ile batınî bağı koparmaktır. Bu itaatsizliğin süreğenliği durumunda, insanın küfr, şirk ve nifaka sürüklenmesi kaçınılmazdır. İşte bu durumda insanın yüce Allah ile olan bağ ve ilişkisi tamamen kopacaktır.

Günah ve İhtiyar

Buraya kadar anlattıklarımızdan elde edilen sonuç şudur: İnsanın yüce Allah ile ilişki kurması veya ilişkiyi kesmesi insanın kendi ihtiyarında ve elindedir. İnsan bu ilişkiyi koruyup sağlamlaştırabilir ve bundan yararlanarak yetkinlik kazanabilir veya büsbütün kendini bu ilişkiden mahrum edip, ilâhî feyiz ve inayetlerden nasipsiz bırakabilir.

İnsan kendini gözden geçirmeli, sürekli kendini kontrol düşüncesinde olup bu tehlikeden korumalıdır; elindeki fırsatları iyi değerlendirmeli ve faydalı atılımlar yapmalıdır. Yüce Allah asla kimsenin yüzüne kapıyı kapatmamış ve insana minnet koyarak dönüş yolunu hep açık tutmuştur.

Bu şartlar ve olanaklar hiçbir mahlûka verilmemiş; bu izzet ve üstünlük sadece insana verilmiştir. Hem yüce Allah ile ilişki kapıları yüzüne açılmış ve hem de günahtan kurtuluş ve dönüş yolu açık tutulmuştur. İnsan bütün bu imkânlardan kendi lehine faydalanmalı, Allah ile ilişkisine mani olan engelleri yolunun üstünden kaldırmalı, günahın düşüncesini bile yapmayacak şekilde kendini eğitmelidir. Çünkü günahı düşünmek bile insanın gönül ve ruhunu kötü yönde etkiler.

İmam Cafer Sadık'tan (a.s) rivayet edilen bir hadis şöyledir: Kuşkusuz ki mümin günahı düşündüğünde rızıktan mahrum kalır.

Dikkat edilecek bir rivayete gelmiştir ki bir anlaşmazlık ve çekişme sonucunda iki Müslüman birbirlerine karşı kılıç çekmiş ve biri diğerini öldürmüştü. Allah Resulü (s.a.a) bunlar hakkında şöyle buyurmuştu: "Bunların her ikisi de cehennemliktir." Orada hazır bulunanlardan biri şöyle sormuştu: Ey Allah Resulü (s.a.a)! Katilin cehenneme gideceğini anlıyoruz; fakat öldürülen neden cehenneme gidecektir? Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: "Çünkü o da diğerini öldürmek istemişti."

Günahın Yıkıcı Sonuçları

Yüce Allah'ın buyruklarına asileşmekten ve itaatsizlikten ibaret olan günahın yıkıcı sonuçları vardır ve bunlardan bazıları şöyle özetlenebilir:

Günah insanı yetkinlikten alıkor; rezil ve rüsva eder; yüce Allah ile ilişkiyi tamamen keser; günahın çirkinliğini ortadan kaldırır; tövbeye engel olur; huzur ve güveni selbeder; dünyaya bağlılık ve bağımlılığı arttırır; itaatsizliği çoğaltır; ölüm ve ahiret hayatı korkusu oluşturur; düşünce ve kemale bir tür katkı sağlayan her şeyi yok eder; olumlu ilişkileri keser; ruhu karartır; ezeliyete olan aşkı alır; yaşam yolunu zorlaştırıp insanı kapalı bir atmosfere tıkar ve insan dar bir çerçevede hayata bakar.

Günah alışkanlığı, onun çirkinlik ve iğrençliğini hissedilmez kılar; kötü ve çirkin işleri güzel gösterir; insanı pasifleştirip ümitsizliğe düşürür; azgınlığa ve asileşmeye neden olur; insana bela indirir; hayatın bütün güzelliklerini nahoş kılar; insanın en büyük ve en etkili silahı olan dua tevfikini insandan alır; insan ile yüce Yaratan arasındaki ismet ve temizlik perdelerini parçalar; insanın hakikat yolunda ilerlemesini engeller; insan hayatından huzur ve sükûneti alır; din yolunda arınmış insanlara karşı ilgisizlik ve hatta nefret doğurur; fakirliğe ve nimetlerin değişmesine neden olur; ömrü kısaltır; kötülerin ve zalimlerin topluma hâkim olma zeminini oluşturur.

Gerçekte günah, insanların izzet ve keramet kazanmasına engeldir ve insanın konum ve makamına da asla yakışmaz. Çünkü günah insan ruhuna donukluk ve gaflet veren bir etkendir; katı bir toz kütlesi gibi bütün kutsal eğilimlerin üzerine çökerek filizlenmesine engel olur.

Günah insanın hayat zevk ve şevkini alır; insanın sorumluluk hissini ve görevlerini yerine getirmesini engeller. Günahkâr insan her zaman güvensizlik ve huzursuzluk hissiyle bocalar ve her şeye karşı kötümser yaklaşır. Bu insanın kendi Allah'ıyla bile savaşa kalkıştığı, yaratılışı eleştirdiği ve kendi ürettiği felsefeleriyle ömrünü heder ettiği görülebilmektedir. Artık ne hayattan tat alır, ne arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla ilişkiden hoşlanır ve ne de yüce Allah ile ülfet bağı kurmaktan zevk alır.

Vahyi Kabulün Gerekliliği

Kuşkusuz, hikmet sahibi yüce Allah'ın vahiy yoluyla indirdiği buyruk ve yasalar, insanın her yönlü mutluluğunu temin edecek öğretilerdir. Buna göre insan, kendi kişiliğini oluşturma yönünde her açıdan gerekli oranda onlara önem vermeli ve ilâhî yasalara göre hareket etmelidir ki, bu itaat sonucunda her yönlü mutluluğa nail olabilsin.

İlâhî yasalara itinasızlık ve bu yasalara aykırı davranışın insanı felakete sürükleyeceği gerçeği, ilâhiyatçıların ısrarla vurgu yaptıkları bir noktadır. Çünkü yüce Allah insanı yaratandır ve onun varlıksal gereksinimlerinin tümüne âlimdir.

Yüce Allah sınırsız ilmiyle, insanın farklı alanlardaki ihtiyaçlarının ne tür programlarla sağlanabileceğini bilmekte ve sonsuz keremiyle de onların doğru şekilde nasıl cevaplanacağını açıklamaktadır. Bu yüzden, insana hayat bahşeden ilâhî yasaları öğrenmenin yolundan ibaret olan vahyi kabullenmek aklın hükmünce farzdır.

 

--------------

[1]- Allame Meclisi, Biharu'l-Envar, c.70, s.361.

[2]- Allame Meclisi, Biharu'l-Envar, c.70, s.327.

[3]- İbn-i Şu'be-i Harranî, Tuhafu'l-Ukûl, s.294.

[4]- Raziyyuddin Hasan b. Fazl-i Tabersî, Mekarimu'l-Ahlak, s.460.




Bu haber 244 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI