Bugun...


İmam Seccad'ın (a.s) Özellikleri
Tarih: 15-08-2023 11:14:50 Güncelleme: 15-08-2023 11:28:50 + -


Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 15-08-2023 11:14

İmam Seccad'ın (a.s) Özellikleri

Ahlaki Özellikleri

1- İmam Seccad'ın (a.s) akrabalarından biri, bir grup insanın yanında ona yakışmayan sözler sarf etti ve çekip gitti. İmam Seccad (a.s) orada bulunanlara hitaben şöyle buyurdu: Onun dediği sözleri duydunuz. Şimdi benimle gelmenizi ve benim ona vereceğim cevabı duymanızı istiyorum.

Orada bulunanlar şöyle dediler: "Sizinle geliriz; fakat o adam size o sözleri söylediğinde, biz ve siz onun cevabını verseydik, daha iyi olmaz mıydı?" İmam Seccad (a.s) sabretmelerini söyleyerek onlarla birlikte o adamın evine doğru yola koyuldu. Yolda müminlerin sıfatlarını açıklayan bir ayeti okumakta ve şöyle buyurmaktaydı:

Onlar… öfkelerini yenerler ve insanların kusurlarını bağışlarlar. Hiç kuşkusuz Allah iyilik yapanları sever. [1]

Oradakiler bunu duyunca, İmam'ın (a.s) oraya o adamın yaptığının karşılığını vermek için gitmediğini anladılar. Adamın evine vardılar ve İmam (a.s) onu çağırtarak şöyle demelerini istedi: "Ona Ali b. Hüseyin'in geldiğini söyleyin."

Adam, İmam'ın (a.s) ona yaptığının karşılığını göstermek için geldiğini zannetti ve buna hazırlıklı olarak dışarı çıktı. İmam (a.s) şöyle buyurdu: Kardeşim! Sen biraz önce bana geldin ve bana bazı sözler söyledin. Söylediğin sıfatlar bende varsa, Allah'tan beni affetmesini istiyorum. Fakat eğer bende bunlar yoksa, Allah'tan seni affetmesini diliyorum.

İmam'ın (a.s) bu büyüklüğü ve yumuşaklığı adamı utandırdı ve adam öne çıkarak İmam'ı (a.s)  alnından öptü ve şöyle dedi: "Söylediklerimin size değil, kendime daha çok yakıştığını itiraf ediyorum." [2]

2- İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurur: Medine'de insanları boş şeylerle eğlendirip güldüren bir soytarı vardı. Bu adamın kendisi şöyle derdi: "Ben bu ana dek Ali b. Hüseyin'i (a.s) güldürmeyi başaramadım." Bir gün İmam'ın (a.s) yanından geçerken, abasını sırtından çekerek alıp gider. İmam (a.s) onun bu çirkin davranışına aldırmaz. Ama İmam'ın (a.s) yanındakiler abayı ondan alır ve geri getirirler. İmam (a.s): "Bu adam kim?" diye sorar. Orada bulunanlar, "İnsanları güldüren bir soytarıdır" diye cevap verirler. İmam (a.s) şöyle buyurur: "Allah'ın öyle bir günü vardır ki, o günde boş işler yapan ve boş konuşanlar, yaptıkları işlerin zarardan başka bir şey olmadığını anlayacaklardır." [3]

3- Zeyd b. Usame ölüm döşeğindeydi. İmam Seccad (a.s) onu ziyarete gitti. Zeyd ağlıyordu. İmam Seccad (a.s) "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Zeyd şöyle dedi: "On beş bin dinar borcum var ve mal varlığım bunu ödemeye yetmiyor." İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Ağlama; senin borcunu ödemek bana aittir ve hepsini ödeyeceğim." Öyle de oldu ve İmam (a.s) onun bütün borcunu ödedi. [4]

4- İmam Seccad (a.s) geceleri Medine yoksullarına ve fakirlerine kendini tanıtmadan gizlice yiyecek götürür ve onlara malî yardımda bulunurdu. Ancak ölümünden sonra, onlara gizlice yiyecek getirenin Ali b. Hüseyin (a.s) olduğunu anladılar.

Yine İmam'ın (a.s) vefatından sonra yüz yoksulun geçiminin o Hazret tarafından sağlandığı ve kendilerinin de onu tanımadığı anlaşıldı. [5]

5- İmam Seccad'ın (a.s) kız kardeşinin çocuklarından biri şöyle diyor: Annem daima bana dayım Ali b. Hüseyin (a.s) ile muaşerette bulunmamı tavsiye ederdi. Onun yanına her vardığımda yeni bir şeyler öğrenirdim. Bazen onun Allah'ın huzurundaki korkusu ve alçak gönüllülüğü bende kalbî bir korku ve alçak gönüllülük uyandırırdı; bazen de onun sonsuz ilminden faydalanırdım. [6]

6- İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyururdu: Babam namaz esnasında büyük padişahın önünde duran bir köle gibi dururdu. Allah korkusundan titrer; rengi kaçar ve namazını, kılacağı son namazmış gibi eda ederdi. [7]

İmam Seccad'ın (a.s) Azameti

Emevî padişahlarından Hişam b. Abdülmelik, hac mevsiminde Mekke'ye gitmişti. Tavaf sırasında kalabalıktan Hacerü'l-Esved'e ulaşamayınca, bir köşede oturup tavaf edenleri seyretmek zorunda kalır. Tam bu sırada dördüncü İmam Zeynelabidin (a.s) Mescidü'l-Haram'a gelir ve tavafa başlar.

Halk İmam'ı (a.s) görünce, ona yol açar ve İmam (a.s) gayet rahat bir şekilde Hacerü'l-Esved'e ulaşıp istilam [8] eder.

Hişam, İmam'ın (a.s) bu azamet ve büyüklüğünü, halkın ona gösterdiği saygıyı görünce, fevkalade rahatsız olur. Bir Şamlı, Hişam'a "İnsanların bu kadar saygı gösterdiği bu adam kimdir?" diye sorar. Hişam ise, Şamlıların İmam'a (a.s) ilgi duymasını önlemek için, "Onu tanımıyorum" diye cevap verir.

Orada meşhur şairlerden Ferezdak da bulunuyordu. Hişam'ın bu tavrı karşısında dayanamayıp "Ben onu tanıyorum" dedi ve İmam'ı (a.s) metheden uzun bir kaside söyledi. Ferezdak'ın bu güzel ve İmam'ı (a.s) hakkıyla tanıtan şiiri, Hişam'ı vahşi bir hayvana çevirdi. Derhâl Ferezdak'ın tutuklanıp hapsedilmesi için emir verdi.

İmam Seccad (a.s) Ferezdak'ın hapse atıldığını öğrenince, ona bir miktar bağış gönderdi. İhlâs sahibi Ferezdak, bu parayı geri çevirerek İmam'a (a.s) şöyle bir mesaj gönderdi: "Ben o şiiri Allah ve Resulü için söyledim." İmam (a.s) onun ihlâs ve doğruluğunu onayladı; ardından da o parayı tekrar Ferezdak'a gönderip ona, Allah rızası için bağışı almasını ve ahiret ödülünün de mahfuz olduğunu bildirdi. Ayrıca ona şöyle denilmesini istedi: "Biz iyilik ve ihsan soyundanız, bağışladığımız bir şeyi geri almayız." Ferezdak gönderilen bağışı aldı ve bundan memnun oldu. [9]

İmam (a.s) Müslümanları Uyandırıyor

Şüphesiz İmam Hüseyin'in (a.s) aile fertlerinin esir alınmasının, Hüseynî kıyamın hedefe ulaşmasında büyük payı vardır. Zira onlar bu esaret yolculuğunda Kerbela faciasını büyük bir sabır ve metanetle anlatmış olmasalar ve halk da onları yakından görüp dinlemeseydi, kuşkusuz İmam Hüseyin'in (a.s) feci şahadeti bilinmez; Emevîler ve özellikle de Yezid bu derece rezil ve rüsva olmazdı.

İmam Hüseyin'in (a.s) ailesi, diğer alışılagelmiş esirlerin tam tersine ve o zamanki halkın tasavvurunun aksine (ki onlar İmam Hüseyin'in (a.s) ailesinin yenildiğine inanıyordu) kendilerini muzaffer ve başı dik, düşmanı ise yenilgiye uğramış olarak tanıtıyor; Yezid ve Yezid taraflarının acınacak, zavallı ve yenik bir güruh olduğunu halka açıklıyorlardı.

Kerbela faciasında İmam Zeynelabidin (a.s) ve Hz. Zeyneb-i Kübra (s.a) halkı bilinçlendirmede en büyük rolü oynamışlardır.

İmam Seccad (a.s), babası şehit edilirken hastaydı ve bu hastalık tabiidir ki, bir süre onun vücudunda tesirini göstermişti. Babasıyla yârenlerinin şahadeti de onu fevkalade üzmüş ve kedere boğmuştu. Fakat bütün bu üzüntüler onu bir lahza dahi vazifesini yapmaktan geri bırakmamış ve her fırsatta halkı uyandırmaya çalışmıştı.

Kûfe'de Hz. Zeynep (s.a) ve kardeşi Fatıma-i Suğra'nın ateşli konuşmalarını duyan halk, utançla ağlıyor ve çığlıklar atıyordu. Bu sırada İmam Zeynelabidin (a.s) halka susmasını söyleyince herkes sustu. İmam (a.s), Allah-u Teâlâ'ya hamdüsena ve Hz. Peygamber-i Ekrem'e (s.a.a) salât ve selâmdan sonra şöyle buyurdu:

Ey insanlar! Ben Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib'im! Ben malı yağmalanmış, ailesi esir alınıp buraya getirilmiş bir insanın oğluyum. Ben Fırat'ın kenarında şehit edilen ve kimsenin kanını dökmeyen ve boynunda kimsenin hakkı bulunmayan o büyük insanın oğluyum.

Ey İnsanlar! Allah aşkına babama sizler mektup yazıp, onu Kûfe'ye çağırmadınız mı? O size geldikten sonra da onu öldürmediniz mi?

Ey insanlar! O büyük günde Peygamber'in yüzüne nasıl bakacaksınız? O zaman Peygamber sizlere: "Benim soyumu, ailemi öldürdünüz ve bana olan saygınızı bozdunuz; o hâlde sizler benim ümmetinden değilsiniz" diyecektir.

İmam Seccad'ın (a.s) bu sözleri Kûfe halkında büyük bir tufan yarattı. Ağlama sesleri duyulmaya başladı. Kûfe halkı hüngür hüngür ağlıyor ve birbirlerini suçlayarak: "Sizler artık helâk oldunuz ve bunu bilmiyorsunuz" diyorlardı. [10]

İmam (a.s) böylece uyuyan vicdanları uyandırdı. Kerbela faciasının dehşetini insanların önünde tasvir etti ve Kûfelilere yaptıkları cinayeti anlattı.

İmam Hüseyin'in (a.s) ailesini İbn-i Ziyad'ın sarayına götürdüler. İbn-i Ziyad, İmam Seccad'ı (a.s) gördüğünde, onun kim olduğunu sordu.

– “Ali b. Hüseyin'dir” dediler.

– “Ali b. Hüseyin'i Allah öldürmedi mi?!” diye sorunca, İmam (a.s) şöyle cevap verdi:

Bir kardeşim vardı ve onun da adı “Ali” idi, onu öldürdüler.

İbn-i Ziyad:

– “Hayır, Allah onu öldürdü” deyince İmam (a.s) şöyle buyurdu:

Allah kimseyi öldürmez; ancak ölüm vaktinde canları alır… [11]

İbn-i Ziyad öfkeyle:

– “Benim önümde hâlâ cevap verme güç ve cesaretini kendinde buluyorsun demek!” diyerek mağrur bir edayla askerlerine İmam'ın (a.s) katledilmesini emretti. Bu sırada Hz. Zeyneb-i Kübra (s.a) öfkeyle ayağa kalkarak şöyle dedi:

– “Sen bizden hiç kimseyi sağ bırakmadın. Ali b. Hüseyin'i (a.s) öldüreceksen beni de onunla birlikte öldürmelisin.” İmam Seccad (a.s) Hz. Zeyneb'e (s.a) hitaben:

“Siz ona bir şey söylemeyin ben onun cevabını veririm” dedi. Daha sonra İbn-i Ziyad'a dönerek şöyle buyurdu:

Ey Ziyad'ın oğlu! Beni ölümle mi tehdit ediyorsun ve korkutmaya mı çalışıyorsun? Bilmez misin ki ölüm bizim âdetimiz ve şahadet kerametimizdir. [12]

 

 

---------

[1]- Âl-i İmrân, 134.

[2]- Şeyh Müfid, el-İrşad, s.240, Ahundî baskısı

[3]- Şeyh Saduk, el-Emali, s.133.

[4]- Şeyh Müfid, el-İrşad, s.242, Ahundî baskısı.

[5]- İbn-i Cevzî, Tezkiretu’l-Havas, s.184, Ferhad Mirza baskısı.

[6]- Şeyh Müfid, el-İrşad, s.238, Ahundî baskısı.

[7]- Şeyh Saduk, el-Hisal, s.517, Gaffarî baskısı.

[8]- İstilam: El veya dudakla dokunmak; el sürmek, öpmek.

[9]- Seyyid Murtaza'nın Emalî'sinden iktibasla, c.1, s.69, hicrî 1378.

[10]- Tabersî, el-İhticac, s.166, hicrî 1350 Necef baskısı.

[11]- Zümer, 42.

[12]- İbn-i Tavus, el-Luhuf, s.144, hicrî 1317 baskısı.




Bu haber 869 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI