Bugun...


İslam'da Mehdiliğin Felsefesi ve Nedenleri
Tarih: 26-04-2024 16:55:32 Güncelleme: 26-04-2024 16:55:32 + -


İslam'da Mehdiliğin felsefesi ve nedenleri genel bir konudur. Üzerinde durulması gereken kapsamlı bir açıklamayı ve detaylı bir tartışmayı gerektirir.

facebook-paylas
Tarih: 26-04-2024 16:55

İslam'da Mehdiliğin Felsefesi ve Nedenleri

Bismillahirrahmanirrahim

 

“Mehdiliğin nedenleri ve felsefesi” konusu ve itikadi temellerinin anlaşılmasına dikkat etmek gerekir. İslam, vahiy ve gerçekliğe dayalı ilahi bir dindir ki peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'in (s.a.a) ortaya çıkışıyla insanlığa hediye edilmiş, insanın her yönden kemal ve gelişmesi için sürekli bir olan program olarak tasarlanmıştır; insanın dünyada ve ahiretteki kurtuluşu ve mutluluğu için bir zemin oluşturmuştur.

 

İslam'ın ortaya çıkışı, Hz. Peygamber'in (s.a.a) biseti ile “Zuhur ve ortaya çıkış; batın ve içsel boyut” olarak iki boyutta gerçekleşmiştir.

Onun zuhur boyutu, "nübüvvet" dönemidir. Onun batın boyutu ise, "velayet" dönemidir. Birincisi, İslam’ın ilk dönemde İslam Peygamberi'nin (s.a.a) biseti ile sona ermiş ve ikincisi, yani İslam'ın velayet dönemi, ebedi ve kalıcıdır. Masum İmamların (a.s) ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) halifelerinin varlığıyla devam etmektedir. Vadedilen Mehdi (a.f) ise, bunların sonuncusu ve velilerin sonuncusudur. Onun (a.f) zuhur etmesiyle, insanlık tarihinin en parlak olan tek çağı başlar. Modernite asrında batının göreceli gelişimini gören Fukuyama gibi bazı çocuksu bakış açılarının aksine, liberal demokrasiyi ideolojik gelişmenin son versiyonu ve tarihin sonu olarak düşünmüşlerdir. Ancak İslami düşüncede, endüstriyel ve teknik dönüşümler, vadedilen o asra ve insanlık tarihinin yüce son noktasına dikkat etmek ve anlamak, Allah’ın baki kalan toplumunun gerçekleşmesine hazırlık ve zemin oluşturur. Aksi takdirde tarih eksik olacaktır.

 

Değinilen bu durumlara dikkatle burada, İslam'da Mehdiliğin kökenlerine dair bazı noktalara genel olarak değinmek ve bu konuya birkaç boyuttan dikkat etmek gereklidir:

Kelami İnanç Boyutu: Mehdilik konusu, tamamen İslami olan bir inançtır. Onun sabit olan kökleri, Kuran ve sahih ve mütevatir olan sünnettedir. Kuran-ı Kerim'deki ayetler [1] ve bu konudaki çok sayıda olan hadis ve haber, bu inancı öyle sağlam bir şekilde destekler ki, hatta bazı hadislerde Mehdiliğin inkârı, peygamberlik ve risaletin inkârı gibi kabul edilmiştir. Bazı rivayetlerde küfür olarak sayılmıştır. [2] Bu nedenle, Mehdiliğin esası ve Hz. Mehdi'nin (a.f) Ahiru’z-Zamanda Müslümanlar arasındaki zuhuru, tesadüfi ve açık bir konu olarak kabul edilir. Bu konuda sahabe tarafından Hz. Peygamber’den (s.a.a) nakledilen rivayetler, Şia ve Ehli Sünnetin muteber hadis kaynaklarında kaydedilmiş ve korunmuştur. [3] Bu nedenle, bu konu diğer açık olan İslami konular gibi kanıtlanmaya ihtiyaç duymaz.

 

Fıtrî Boyut: Mehdiliğin özü ve hakikati, dünya toplumlarının tek bir topluma doğru yönelmesi, saadet, genel refah, güvenlik, iş birliği, dayanışma, evrensel adalet, zayıfların kurtuluşu, kibirli olanların yok edilmesi ve layık olan müminlerin bir ilahi şahsın rehberliği ile hilafete gelmeleridir. Mehdilik, peygamberlerin ve dinlerin vadettiği, Ahiru’z-Zaman peygamberinin on ikinci vasisi ve halifesidir. [4] Açıktır ki böyle bir maksada ulaşmak, bu muhteva ve hedefi elde etmek, bu son ve akıbeti istemek, hakkı talep eden her insanın fıtrat ve vicdanının isteğidir.

 

Zalimlerin sultasının sona ermesi ve evrensel adalete dayalı bir düzenin kurulması, herkesin doğal ve fıtri arzusudur. Tagutların ve siyah - beyaz saraylarda oturanların yok oluşu ki, bütün dünyayı sadece kendileri için isteyen, günahsız  yüz milyonlarca insanın kanını döken, sarhoş edici içkiler içip neşelenen kan içici zalim topluluğu ortadan kaldırmayı doğrusu kim istemez ki? Elbette bu evrensel hareketin temelleri de bu fıtri istek doğrultusunda düzenlenmiştir. İlahi sünnetler esasıyla insan toplumunun kendini geliştirmesi ve tedrici olarak geçişinde, kendisini geniş ve temelli bir tasfiyeyi karşılamak ve böyle büyük ve geniş bir değişimi kabul etmek için kendisini hazırlar. Böyle bir süreçte, zulüm ve sahtekarlık artık kalıcı olamayacaktır; çünkü hak geldiği zaman, artık batıl için yer kalmayacaktır. [5]

 

Akli Boyut: Bir düşüncenin ve inancın doğruluğunun en önemli ölçütü, onun akılcı ve mantıklı olma yeteneğidir. İslam'da Mehdilik inancı da bu açıdan makul ve mantıklı bir temele dayanmaktadır. Bu mesele, konuyu ispat eden nakli ve vahiy kaynaklı delillerin yanı sıra, men edilen akli ve çelişkili durumlarla birlikte değildir. Elbette bu konunun akli delilleri, lütuf kuralı, ilhamın aracılığının gerekliliği vb. gibi kalıplarında detaylı olarak ele alınması gereken bir çerçevesi vardır.

 

Bu bakış açısıyla her düşünür, akıl yürütme yeteneği açısından sadece Mehdiliğin aslının akli olması ve şüphe götürmemesi, Hz. Mehdi'nin (a.f) varlığının, gaybetinin ve zuhurunun gerçekleşmesi ve o hazretin (a.f) evrensel adalet düzeninin gerçekleşmesini, insan toplumunun ilerleme hareketinin ötesinde onaylar. Aslında tüm dinlerin ve milletlerin taraftarları arasında bir kurtarıcıya olan inancın evrenselliği ve Müslümanlar arasındaki görüş birliği, bu İslami prensibin akılcı temelinin ve meşruiyetinin açık bir işaretidir. Bu prensip her türlü şüphe ve inkara karşı sağlam bir şekilde korunmuştur; ancak onun özellikleri ve ayrıntıları üzerinde farklılıklar vardır.

 

On bir asır önceden şimdiye kadar bu konuda yazılmış yüzlerce kitap ve makale, İslami kaynaklara dayalı doğru ve mantıklı bir şekilde bu inancı açıklığa kavuşturmuştur. Bu güvenilir kaynaklar ve sağlam İslami temeller, bu inancı her türlü şüphe ve inkara karşı korumuştur. Hatta Mehdilik iddiasında bulunanlar dahi, bu inancın temellerini sorgulayamamışlardır. Sahte iddiaları olanlar, Hz. Mehdi'nin (a.f) sahip olması gereken belirtiler ve niteliklerin eksikliği nedeniyle reddedilmiştir. Çünkü Mehdiliğin inkârı, İslami temel prensipler ve kaynakların inkârı ile eşdeğer görülmüştür. [6]

 

Tevhid Boyutu: Tüm inançsal, eğitsel ve siyasi-toplumsal meselelerin merkezi ve ana ekseni, Yüce Allah'ın birliğine, tekliğine ve kulluğuna inanmaktır. Kur’an-ı Kerim, İslami hükümetin son hedefini, hiçbir ortaklık veya ikiyüzlülük izi olmayan bir tevhidi toplumun gerçekleşmesi olarak ilan etmiştir. [7]

 

İster ibadetle ilgili meselelerde ister siyasi ve mali konularda olsun, gayri şer'i ve ilahi itibari olmayan kuralları ve sistemleri kabul etmek ve onlara bağlı kalmak, tağuta tapmak olarak hesap edilir. Bu nedenle ister diktatörlük ister geleneksel monarşik saltanat veya halk demokrasisi ya da başka şekilde olan her rejim altındaki ilahi olmayan sistemlerin hükümet meşruiyeti yoktur.

 

Mehdilik düşüncesi, İslam tevhit sisteminin tecelli alanıdır. Bu düşünceye göre, tevhidi hükümetin hedefleri, siyasi ve idari birlik, hukuk birliği, din ve inanç birliği, coğrafi ve bölgesel birlik gibi tüm tevhidi amaçlar üzerinde yoğunlaşır. Peygamberlerin genel çağrıları ve özellikle Kuran'ın özel mesajı, Allah'ın birliği etrafında merkezlenmiş bir toplumun gerçekleşmesi ve bu ilahi değerlerin tüm boyutlarında hayata geçirilmesi gerektiğini belirtir. Bu hedef, ancak İmam Mehdi'nin (a.f), tüm dünyaya güven ve barışı getiren, insanlığa müjdeyi getiren, yüce Allah'ın hizmetinde kendi eliyle gerçekleştireceği müjdeyle tamamlanabilir. Yalnızca onun devleti sayesinde, tevhit ve evrensel adalet gerçekleşir. Eğer dünya adalet ve güvenlik arıyorsa, adalet ve güvenlik de tevhidin o büyük sancaktarının beklenmedik gelişini sabırla beklemektedir.

 

---------------

[1]- “Mehdilik” konusuna atıfta bulunan ve rivayet ve tefsir kaynaklarında Hz. Mehdi (a.f) için tefsi edilen ayetler arasında, Nur, 55; Tövbe, 32-33; Fetih, 28; Saf, 8-9; Kasas, 5; Enfal, 7; Maide 56 gibi ayetler bulunmaktadır.

[2]- Lütfullah Safi Gulpaygani, "İmamet ve Mehdilik", c.2, s.7, "Kurtarıcı İnancı" makalesi.

[3]- Ehl-i Sünnet ve Şii hadis kaynakları hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki iki kitaba başvurulabilir: Seyyid Haşim Samirü’l-Amidi, “Der İntizar Kaknus”, s.16/30; Muhammed Rıza Hekimi, "Hurşidi Mağrib”, s.59/110.

[4]- İmamet ve Mehdilik, a.g.e, c.2, s.19, "Mehdiliğin Kökeni" makalesi.

[5]- İsrâ, 81: “De ki: 'Hak geldi ve batıl yok oldu. Şüphesiz ki batıl, hükmünü kaybedicidir.”

[6]- İmamet ve Mehdilik, a.g.e., c.2, s.17-18, "Mehdiliğin Kökeni" makalesi, kısmen.

[7]- Nur, 55: "… Beni tek başıma ibadet ederler, hiçbir şeyi ortak koşmazlar."




Bu haber 448 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI