Bugun...


İmam Seccad’ın (a.s), Kendisi ve Velayetine İnananlara Duası - 1
Tarih: 10-07-2023 17:04:28 Güncelleme: 10-07-2023 17:33:28 + -


Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 10-07-2023 17:04

İmam Seccad’ın (a.s), Kendisi ve Velayetine İnananlara Duası - 1

“Ey azametinin şaşılacak harikaları bitmek bilmeyen (yüce Allah)! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât eyle ve bizi azametin hakkında eğriliğe sapmaktan koru.

Ey saltanat ve gücünün süresi sona ermeyen (yüce Allah)! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât eyle ve bizi ceza ve azaplandırmandan azad et.”

Yukarıdaki güzel ve melekutî cümlelerde çok önemli birkaç noktaya değinilmiştir:

1- Hak Teala’nın azametinin şaşılacak harikaları.

2- Azamet hakkında eğriliğe sapmak.

3- Allah’ın saltanatının sonsuz oluşu.

4- Dünya zilletinden ve ahiret azabından azat olmak.

 

1- Hak Teala’nın Yüceliğinin Şaşırtıcı Harikaları

Konuda uzman olan bilir kişiler, Allah-u Teala’nın azamet ve yüceliğini iki türlü manalandırmışlardır:

1- Zatın kemali, şanının yüceliği, gücünün büyüklüğü, saltanatının sürekliliği, yarattığı kullarına hiçbir şekilde ihtiyacı olmayışı, ezelden beri ve ebediyen bütün makamların üstünde bir makama sahibi oluşu.

2- Niteliği, hayret verici varlıkları yaratma şekli. Bunların her biri Yaratan’ın yüceliğini ortaya koymaktadır.

 

2- Azamet Hakkında Eğriliğe Sapmak

Yaratılış, insan ve Kur’an’dan ibaret olan Allah Teala’nın afak, enfus ve eğitim konulu ayetleri Allah’a, kıyamet gününe, peygamberlerin nübüvvetine, imamların imametine, dünya ve ahiret saadetine iman etmeyi sağlamak için akıl gözü, baştaki gözler ve kalp gözü karşısında gün ışığı gibi parlamaktadır. Hangi sapma ve sitem, gün ortasındaki güneş gibi isim ve sıfat ufkundan doğan apaçık hak ve besbelli azameti inkâr etmekten, her biri kendi yerinde Senin azamet ve yüceliğinin göstergesi olan yaratıklarının hayret verici özelliklerinden gaflet etmemizden daha büyüktür! Bu ayetleri ve özellikle yaşam kitabı ve insanı kemale götüren kılavuz olan Kur’an-ı Kerim’i inkâr edenler Allah’ın ilminden saklı değillerdir ve sonunda dünyada alçalmak ve ahirette azaptan başka bir sonuç elde edemeyeceklerdir.

 

3- Allah Teala’nın Gücünün Sonsuzluğu

İmam Zeynelabidin’in (a.s) duasının beşince bölümünde şöyle geçmiştir:

“Ey saltanat ve gücünün süresi sona ermeyen (yüce Allah)!”

Allah’ın azamet ve yüceliği ve yarattıklarının şaşırtıcı harikaları da kendi başına O’nun sonsuz güç ve kudretinin göstergesidir.

 

4- Dünya Alçalması ve Ahiret Azabından Kurtulmak

İnsanın saadete ermesi ve şekavete uğramasına sebep olan onun kendisidir. “Herkes kendi yaptığına rehindir (tutsaktır).” [1] Allah tarafından akıl, fıtrat, vicdan, güç, kuvvet ve irada ile donanan, bu rüşt ve kemal kaynakların gelişmesi için hidayet, vahiy, nübüvvet ve imamet nimetleriyle nimetlenen o’dur. Rabbanî alim ve ilahî fakih Molla Mehdi Nerakî insanın azaptan nasıl korunup dünya ve ahiret hayrına ulaşabileceği ile ilgili şöyle demiştir: Bu konu birkaç şeye bağlıdır:

Bunlardan biri, insanın kendine melekutî bir arkadaş seçmesi, ahlaki faziletlere sahip olan iyi kişilerle birlikte olup onlarla düşüp kalkmasıdır. Çünkü insanın biriyle arkadaşlık ve muaşereti onun sıfat ve ahlakına sahip olması için en güçlü sebeptir. Bunlardan biri de, insanın güç ve kuvvetini güzel sıfatlar edinme, sonuçları fazilet ve meleke olan amelleri yapmaya özen gösterme yolunda kullanmasıdır.

Diğer biri, gaflete dalarak fazilet gereği olan şeye aykırı bir girişimde bulunmamak için bir işi yapmadan önce düşünmek ve aykırı bir şey yaptığında nefsini onun aksini yapmaya veya nezir yapma, adak adama, sadaka verme gibi zor şeylerle eğitmelidir.

Başka biri, şehvet ve gazabı tahrik eden şeyleri görmek, duymak ve hayal etmekten sakınmak.

Bir diğeri, kendinin gizli kusurlarını bulmaya çalışmak ve bir kusur bulduğunda onu gidermek için ciddi anlamda çaba harcamak.

Diğer biri, azaptan kurtulmak için iman, salih amel ve özellikle ahlaki güzellikler, yani affetme, bağışlama, hilim, sabır, cömertlik, şefkat, görmezden gelme, eli açıklık, huzu ve huşu ve yumuşaklık sıfatlarıyla süslenmektir; çünkü Allah Teala bu özelliklere sahip olmayı emretmiş, kullarını bunlara teşvik etmiş, bu güzelliklere sahip olan kimseyi kendi sevgilisi bilmiş, bunları terk edeni gözünden düşürmüştür. Zira ilahi öğretiler ve Kur’an ayetleri insanın azaptan ancak Allah Teala ile muamele ederek korunabileceğini bildirmektedirler.

“Ey rahmet, ihsan ve bağışlarının hazineleri tükenmeyen (yüce Allah)! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât eyle ve rahmetinden bizim için de bir pay ver.

Ey gözlerin görmekten âciz olduğu (yüce Allah)! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât eyle ve bizi kurbuna (yakınlığına) yaklaştır.

Ey mertebesi yanında diğer bütün mertebe ve değerler küçük, hakir ve naçiz kalan (yüce Allah)! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât eyle ve bizi katında değerli ve saygın kıl.

Ey indinde haberlerin iç yüzü aşikâr olan (yüce Allah)! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât eyle ve hakkımızda bildiklerinden dolayı bizi rüsva etme.”

Yukarıdaki melekutî ve hekimane cümlelerde şu çok önemli hakikatlere değinilmiştir:

1- Allah’ın sonsuz rahmeti.

2- Yüce kurb meselesi.

3- İnsanın büyük saygınlığı.

4- Günahkârların rezil ve rüsva oluşu.

 

1- Allah’ın Sonsuz Rahmeti:

Çok önemli ve büyük bir konu olan Allah Teala’nın rahmeti, hakikatler kaynağı ve gereklerin belgesi olan Kur’an-ı Kerim’in üç yüz küsur ayetinde söz konusu edilmiştir. O’nun rahmanlığının rahmeti alemdeki bütün varlıkları, rahimliğinin rahmeti ise iman, salih amel ve güzel ahlaka sahip olan ve hayatın tüm alanlarında takva sahibi olup günahtan sakınan kullarını kapsamaktadır. Kur’an ayetleri O’nun rahimliğinin rahmeti hakkında şu üç gerçeğe değinmektedir:

1- Allah rahmeti kendine farz kılmıştır.

2- O’nun rahmeti geniş ve sonsuzdur.

3- Rahmeti gerekli şartlara sahip ve ona layık olan kişileri kapsamaktadır.

“De ki: "Rabbiniz geniş rahmet sahibidir.” [2]

 

2- Yüce Kurb Meselesi:

“Kurb”, şefkat sahibi Allah Teala’nın kullarına verdiği ve herkesin ona ulaşması için zemin hazırladığı çok yüce bir mesele ve çok büyük bir makamdır. İnsan kendi istidat ve gücü miktarınca Kur’an ayetleri ve İslam öğretilerinde belirtilen şartlara sahip olarak bu makama ulaşabilir. Kurb yolunu kat eden ve yüzlerini Yüce Sevgilinin kapısının toprağına süren gönül gözü açık arifler bu yolu kat etmek için birtakım kuralları gözetmeyi önermişlerdir:

Birincisi; açlık ve az yemek. Bu etken ilerleme ve terakki merdiveni, kalbin nurlanma, şevkle ibadet etme sebebidir.

İkincisi; susmak ve az konuşmak. Yüce Mevla şöyle buyuruyor: “Susan kurtulur.”

Üçüncüsü; az uyumak ve gecenin bir bölümünü ibadet, ağlama, tazarru ve raz-u niyazla geçirmek.

Dördüncüsü; nefesleri her türlü zehirden daha tehlikeli olan insanlardan uzaklaşıp inzivaya çekilmek; böyle bir inziva ruhbanlık değildir. Ruhbanlık İslam dininde yasaklanırken şeytanlar ve insanlık yolunun haramilerinden inzivaya çekilmek ise övülmüştür.

Beşincisi; zikirdir. Yani Allah’ı anarak kalbi nurlandırmak, dili Yüce Sevgili’nin zikrine sevk etmek, böylece ruhunun vadisinde Sevgiliden başkasının kalmaması ve insanın uzuvlarından Allah’ın rızası dışında bir amelin çıkmaması için zikrin hakikat ve nurunun kalbe yerleşmesini, insanın varlığının tüm yönlerine ışık saçmasını sağlamak.

 

3- İnsanın Yüce Saygınlığı:

İnsan hayat ve yaratılış meydanında özel bir konuma sahiptir. Bu ise insanın “likaullah” makamına ulaşması ve rüşt ve kemale ermesi için onun varlığına yerleştirilen çok fazla istidattan kaynaklanmaktadır.

İnsan varlığında zahiri ve bâtıni illetler şeklinde tezahür eden bu istidatların tümü onun saygınlığa ulaşmasına sebep olurlar. Bu istidatlar vahiy, peygamberlerin emirleri ve masum kişilerin istekleri ile uyum içerisinde olur ve bu uyumda takva, yani bütün günahlardan sakınma gözetilirse yüce insanî saygınlık oluşur, Allah’ın bütün rahmet kapıları kalp ve ruhun üzerine açılır, insanın varlığının gül bahçesinde Allah rızasının nesimi eser.

Kur’an-ı Kerim, mübarek Hucurat Suresinde şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz, Allah katında sizin en değerliniz, en takvalı olanınızdır.” [3]

Şunu bilmeliyiz ki, insanın her iki dünyada saygınlığı iman, amel ve güzel ahlakın ürünüdür ve bu gerçekler olmaksızın insanın insanlığından hiçbir şey zuhur etmez. Bu gerçeklerden ayrı yaşamak insanı en alçak düşüşe götürür.

Kur’an-ı Kerim’in mübarek Mearic Suresinin 23-35 ayetlerinde, dünya ve ahiret saygınlığını elde etmek için yaklaşık 9 konuyu hayata geçirmek gerekli görülmüştür:

1- Ömrünün sonuna kadar namazı ikame etmek

2- Mal ve servetinden belli bir miktarını yoksullara tahsis etmek.

3- Kıyamet gününü doğrulamak.

4- Allah’ın azap ve kahrından korkmak.

5- Her şeyde emin olmak ve emaneti gözetmek.

6- Allah’ı anarak kendini haram cinsel şehvetten korumak.

7- Ahit ve sözleşmeye sadık kalmak.

8- İnsanların haklarını korumak için adalet divanında şahitlik etmek.

9- Zamanı, şartları ve kalp huzurunu gözeterek namazı korumak.

İnsanî saygınlığa ulaşma yolunun kılavuzu Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamlarıdır. Onlar yolu göstermiş, bu yol üzerindeki güzellik ve tehlikeleri bildirmişlerdir. Ehl-i Beyt kanalıyla elimize ulaşan muteber rivayetlerden anlaşıldığı üzere, doğru inanca sahip olduktan sonra onların yaptıkları ve insanlara yapmalarını emrettikleri salik için kaçınılmaz olan ve bu konuda kusur edilmesi hiçbir şekilde caiz olmayan şeyler yirmi beş maddeden oluşmaktadır:

1- Beş vakit namazı korumak; yani namazları cemaatle, sünnetleri ve adabına uygun olarak ilk vaktinde kılmak.

2- Cuma, bayram ve ayat namazlarını tüm şartlarıyla yerine getirmek.

3- Günlük sünnet namazları (nafile) gözetmek.

4- Ramazan ayının orucunu gözetmek ve onu tamamlamak.

5- Her ayda üç gün (ayın başında, ortasında ve sonunda) tutulması sünnet olan oruçları tutmak.

6- Zekât vermek.

7- Malın belli bir bölümünü infak etmek.

8- İslam haccını gözetmek ve farz olduğu yılda yerine getirmek.

9- Peygamber ve Ehl-i Beyt İmamlarının ve özellikle İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek kabirlerini ziyaret etmek.

10- Din kardeşlerinin haklarını gözetmek ve onların ihtiyaçlarını gidermek.

11- Bunlardan birini zamanında yerine getirememesi durumunda kaza yaparak telafi etmek.

12- Kibir, cimrilik, haset gibi çirkin özellikleri kendinden gidermek, cömertlik ve sabır gibi güzel özellikler edinmek ve bunların kendinde bir meleke haline getirmek.

13- Bütün yasak ve haramları terk etmek, nadir olarak bir günah işlese hemen tövbe edip bağışlanma dileyerek onu telafi etmek.

14- Şüpheli şeyleri terk etmek; çünkü şüpheli şeyler günaha düşmeye sebep olurlar.

15- Boş ve faydasız işlere dalmamak. Boş işlere dalmak kalbin katılaşmasına ve hüsrana uğramaya sebep olur. Boş işlerle uğraşan, gıybet yapan ve dedikoducularla düşüp kalkan kimse bunları terk etmedikçe kurtulamaz.

16- Az yeme, az uyuma ve az konuşmayı kendine ülkü edinmek.

17- Her gün bir miktar Kur’an okumak ve en azından üzerinde düşünerek, huzu ve huşu içerisinde elli ayet okumak.

18- Belli zamanlarda bir miktar zikir ve duaları virdi lisan etmek.

19- Alimlerle konuşmak, onlardan sormak ve mümkün olduğu kadar din ilimlerinden yararlanmak.

20- İnsanlara karşı güzel ahlaklı olmak ve onlarla iyi geçinmek.

21- Söz ve davranışlarında doğruluk ve dürüstlüğü kendine ülkü edinmek.

22- Her şeyde Allah’a tevekkül etmek ve sebepleri göz önünde bulundurmamak.

23- Ailesinin ve akrabalarının haksızlığına sabretmek, hemen küplere binmemek, kaba ve sert davranmamak.

24- Gücü yettiği kadar iyiliği emredip kötülükten sakındırmak.

25- Zamanı boşa geçmemesi için zamanlarını kollamak ve iyi değerlendirmek.

 

4- Günahkârların Rezil ve Rüsva Oluşu:

Emirü’l Müminin Ali (a.s) Kumeyl duasında şöyle buyuruyor:

“İzzetinin hakkına Senden istiyorum ki; kötü amel ve davranışım duamın kabulünü önlemesin, sadece senin bildiğin gizlide işlediğim günahlarımdan dolayı beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sürekli devam eden kusurum ve cahilliğim, nefsani isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzünden beni cezalandırmada acele etme.”

Kur’an-ı Kerim ayetleri ve rivayetlerden insanın dünya ve ahirette rezil olması onun günah, isyan ve suçundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İnsanın saygınlığını yok edip rezil ve rüsva olmasına sebep olan şey günah, hata, itaat ve ibadetten uzaklıktır ve bu apaçık bir konudur.

 

------------

[1]- Müddessir, 38.

[2]- En’am, 147.

[3]- Hucurat, 13.




Bu haber 374 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI