Bugun...


İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Vakıası - 1
Tarih: 20-07-2023 13:04:14 Güncelleme: 21-07-2023 16:42:14 + -


İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki nübüvvetin Ehl-i Beyt'i, risaletin madeni, meleklerin inip kalktığı yer ve rahmetin indiği yer biziz. Allah, bizimle başlattı ve bizimle bitirdi, hatmetti." [1]

facebook-paylas
Tarih: 20-07-2023 13:04

İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Vakıası - 1

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Hüseyin (a.s)

Şiaların üçüncü İmamı olan ve aynı zamanda şehit edilişi nedeniyle Şialar üzerinde çok derin ve köklü bir etki bırakan İmam Hüseyin'dir (a.s). O da aynen kardeşi gibi Hz. Resulullah'ın (s.a.a) sevgilisi idi. "Ehlü’l Beyt, Zevi’l Kurba, Seyyide Şebabi Ehli’l Cennet, Ashab-ı Kisa vb..." sözlerinin en belirgin fertlerinden biri sayılıp, Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından en güzel cümlelerden biriyle methedilmiştir.

"Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim." İmam'ın faziletleri babındaki rivayetleri birçok kaynaklar bir araya toplamıştır. [2]

İmam (a.s), babasının imameti dönemindeki Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşlarına katılmakla birlikte, kardeşinin yanında da hem savaşa azmedilmişken ve hem de sulha karar verilmişken dimdik durarak kardeşinin ve Müslümanların hak imamının tutumunu savunuyordu.

Bir takım sarih tarihi rivayetlere göre İmam (a.s), sırf itaat etme yönünden değil, hatta tahlil ve yorum açısından bile İmam Hasan'ın (a.s) olaylar hakkındaki tahlil ve görüşüne inanıyordu. [3] İmam'ın (a.s), Muaviye karşısındaki tutumlarından bir başkası da Hücr b. Adiy ve dostlarının şehit edilişi dolayısıyla Muaviye'ye uzunca bir mektup yazmasıydı. Bu mektupta önce Muaviye ile savaş kastı olmadığını ama “savaşmamasından Allah'ın razı olmayacağından korktuğunu” belirterek Hücr'ün şehadetine değinip, onu zulme boyun eğmeyen, bidatlarla muhalefet eden ve hiçbir şeyden korkmayan âbid biri olarak vasfetmekle Muaviye'nin Hücr'ü şehit etmesinden dolayı onu kınıyor.

Aynı şekil Muaviye'nin hatalarını ve Ziyad'ın, onun kardeşinin oğlu olduğu hakkındaki işlediği hatayı kendisine hatırlatıp Ziyad'ın Irak Müslümanları hakkında işlediği cinayetleri anlatıyor. Son olarak da Muaviye'yi kıyametle, hesap-kitapla uyarıp, halkı nedensiz olarak tutuklayıp işkence ve eziyet ettiğinden dolayı Allah'ın onu kendi başına bırakmayacağına değiniyor ve şarap içen, köpek oynatan Yezid'e biat almakla kendisini ayıplıyor. [4]

Hakikatte İmam Hüseyin'in (a.s) yaşamının en önemli kısmını oluşturan ve Şia üzerinde ruhsal ve tarihsel açıdan en derin etki bırakan Kerbela vakıasıdır.

İmam Hüseyin (a.s) ve Yezid'e Biat

Altmış hicri yılının Recep ayında Muaviye öldükten sonra, önceden hilafeti Müslümanlara zorla kabul ettirilen Yezid, babasının yerine oturup olanca gücüyle Medine'deki meşhur muhaliflerinden biat almaya başladı. Çünkü onlar Yezid'in hükümetinin geleceğini tehdit ediyor ve bir tehlike sayılıyorlardı. [5]

Muaviye'nin ölüm haberi henüz Medine halkına gelip çatmamışken, Yezid Medine'deki Valisi Velid b. Utbe b. Ebi Süfyan'a bir mektup yazarak hiç gecikmeden Hüseyin b. Ali (a.s) ve Abdullah b. Zübeyr'den biat alması emrini verdi. Velid'in müşaviri olan Mervan, Velid'i aynı gece onları valilik ikametgâhına getirmeye ve biat etmedikleri takdirde hemen orada öldürmeye teşvik etti. Çünkü bu eşsiz fırsat elden çıktığı taktirde bir daha onları bulmak daha da zorlaşacak ve Yezid'e itaat etmek sözünde bulunmayan kimseler muhalefet ederek halkı toplu bir isyana davet edeceklerdi. [6]

İmam Hüseyin (a.s), ashap ve yakınlarından bir grup ile tehlike sezince kendilerini savunabilmeleri için silahlı olarak Hâkim’in evine doğru yürüdüler. Hâkim’in evinde Muaviye'nin ölümü ve Yezid'in emri İmam'a (a.s) bildirdi. İmam (a.s) cevaben şöyle buyurdu: "Benim gibi birinin gizlide biat etmesi doğru olmaz. Böyle bir biat mescitte ve bütün halkın huzurunda olmalıdır."

Velid ikna olmuş idi ama küstahlığı baş alıp giden Mervan, tehditçi sözlerle İmam'ı (a.s) tutuklaması için Velid'i tahrik etmeye çalışıyordu. İmam (a.s) ile Mervan arasında bazı sert konuşmalar geçti. Hazret (a.s), valinin evini terk ederken Velid'e hitaben şöyle buyurdu:

"Biz nübüvvetin Ehl-i Beyt'i, risaletin kaynağı, meleklerin geliş-gidiş yeri ve rahmetin sebebiyiz. Allah (İslam'ı) bizimle başlattı ve bizimle noktaladı. Yezid fasık, şarap içen, öldürülmemesi gereken kimseleri öldüren ve açıkça fasıklığını bildiren biridir. Benim gibi biri asla onun gibi birine biat etmez." [7]

İmam (a.s) bu mecliste "Tathir" ayetine istinat etmekle Ehl-i Beyt'in hilafet makamına daha layık olduğunu bildirdi. [8]

Ertesi gün Abdullah b. Zübeyr Medine'den çıkmış [9] ve ertesi gece ise, (hicri altmışın Şaban ayının üçüncü günü) Hüseyin b. Ali (a.s.) Muhammed b. Hanefiyye hariç, risalet hanedanının bütün fertleriyle birlikte Mekke'ye gitmek için Medine'yi terk etmişti. [10]

Mekke İslam'ın en önemli dinî merkezli ve daima büyük ve meşhur İslamî şahsiyetlerin toplandığı yer idi. İmam burada muhtelif şahıs ve fertlerle temasta bulunup Yezid'e biat etmemesinin nedenlerini onlara anlattı.

Kûfe Şiaları, ne zamandan beri böyle bir anın gelip çatmasını beklediklerinden bu haberi duymakla çok sevindiler. Bu nedenle bu konu üzerinde bir toplantı düzenlediler. Onlara önderlik eden “Süleyman b. Süred” gibi şahıslar bu toplantıda konuşma yaparak İmam'ı (a.s) Irak'a davet etme hususunu gündeme getirdiler. Süleyman, yakin edebilmesi ve konunun hassas olduğuna tekid etmesi için toplantıda bulunanlardan sözlerinden dönmemelerine dair taahhüt aldı. [11] Daha sonra Süleyman, “Müseyyib b. Nacebe, Habib b. Mezahir, Rifaet b. Şaddad ve Abdullah b. Val” gibi Şia önderlerinin imzasıyla İmam'a (a.s) bir mektup yazıp, İmam'ı (a.s) Kûfe'ye gelmeye davet ettiler…

 

Resul CAFERİYAN

 

------------

[1]- el-Futuh, c. 5, s. 17.

[2]- Firuz Abadi, Fazailu’l Hamse fi Sihahi’s-Sitte.

[3]- Dinveri, Ahbaru’t-Tuvval, s. 221; el-İmamet Ve’s-Siyaset, c. 1, s. 151; Şeyh Müfid, İrşad, s. 206.

[4]- Ensabu’l Eşraf, “Muaviye'nin Hayatı”, c. 2, s. 744, Hadis: 303; Ahbaru’t-Tuvval, s. 224; el-İmamet Ve’s-Siyaset, c. 1, s. 180-181; Rical-ı Keşşi, s. 48-49; Deâimu’l İslam, c. 2, s. 121. 

[5]- Dinveri, Ahbaru’t-Tuvval s. 227.

[6]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 11.

[7]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 17.

[8]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 24-25.

[9]- Dinveri, Anbaru’t-Tuvval, s. 228.

[10]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 37.

[11]- Taberi, c. 5, s. 260 – 261; İbn-i A'sem, c. 5, s. 46.




Bu haber 310 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI