Bugun...


İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Vakıası - 4
Tarih: 26-07-2023 12:28:14 Güncelleme: 26-07-2023 12:28:14 + -


İmam Hüseyin (a.s) aynı gece düşmanın, saldırılarını çeşitli yerlerden yapamamaları için çadırların her tarafında hendek kazmalarını fakat bir yeri açık bırakmalarını emretti.

facebook-paylas
Tarih: 26-07-2023 12:28

İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Vakıası - 4

Bismillahirrahmanirrahim

Aşûra gecesi bitince sabah erkenden her iki ordu birbirinin karşısında saflarını düzenleyip İmam (a.s) ve ashabı kararlı ve dimdik bir şekilde savaşa hazırlandılar.

İmam Hüseyin (a.s) yanında bulunan savaş görmüş ve savaş yeteneği olan elli ve İbn-i Sa'd'ın yazdığına göre Kûfe ordusundan İmam Hüseyin’in (a.s) askerlerine katılan [1] yirmi kişi ile saflarını münezzeh edip Kûfe askerlerine hitaben şöyle söze başladı:

"Ben sizin ve hemşerilerinizin daveti üzerine, size doğru gelmişim. Siz "sünnet ortadan kalkmış ve nifak İslam alemini sarmış" diye yazmış ve ümmetin ıslahı için Kûfe'ye gelmemi benden istemiştiniz. Şimdi eğer sözünüzden pişman olmuş iseniz, buradan dönüp giderim. Kendinize gelin! Peygamber'in ve -İslam'a ilk inanan ve Hamza, Cafer ve Abbas gibi büyük İslamî şahsiyetlerin kendisinin amcaları olan- amcası oğlunun evladının kanını dökmeyi kendinize nasıl yakıştırabilirsiniz? Benim ve kardeşimin hakkında Resulullah'ın (s.a.a) "Hasan ve Hüseyin cennet bahçesinin gençleridir" buyurduğunu duymamış mısınız? Eğer bana inanmıyor ve bunu benden kabul etmiyorsanız, henüz yaşayan Cabir b. Abdullah Ensari, Ebu Sâid Hudri ve Zeyd b. Erkam'dan sorun." [2]

Hürr b. Yezid, o ana kadar bu hazırlıkların ve girişimlerin Hz. Resulullah'ın (s.a.a) evladı ile gerçek bir savaşa sürükleneceğini hiç sanmıyordu. Ama şimdi meselenin ciddileştiğini görüyordu. İbn-i Sa'd'ın yanına gidip "Hüseyin'in (a.s) sözlerinden hiçbiri sizi ikna etmiyor mu?" diye sordu. Ömer b. Sa'd "Benim elimde olsaydı onu öldürmezdim" cevabını verdi.

Bu olaylardan sonra Hürr kendini İmam'ın (a.s) huzuruna iletip önceki hareketlerinden, tavırlarından dolayı özür dileyerek affedilmesini istedikten sonra, şehadet yolunu seçip İmam'ın (a.s) vefalı ashabının ilk şehidi oldu. [3]

Emirü’l Müminin Ali (a.s) yaptığı savaşların hiçbirinde savaşı kendisi başlatmamıştı ve bu da İmam'ın (a.s) metodu idi. Şimdi de onun oğlu İmam Hüseyin (a.s) babasının yöntemine uyarak savaşı kendisi başlatmadı.

Ömer b. Sa'd, İmam'ın Hüseyin’in (a.s) ordusuna ilk oku savurdu ve İmam Hüseyin'in (a.s) ordusuna ilk oku atanın kendisi olduğuna İbn-i Ziyad'ın yanında tanıklık etmeleri için de Kûfe ordusunu şahit tuttu. [4]

Şimdi savaş başlamıştı. Önce teke tek başlatılınca düşman ölüleri Müslümanların şehitlerinden daha çok oldu. Bu sahneyi gören Amr b. Haccac paniğe kapılarak "Ey millet! Arap kahramanlarıyla savaşmakta olduğunuzu unutmayın" diye bağırdı.

"Eğer onları taş yağmuruna tutmazsanız, hepinizi öldürecekler." [5]

Kûfe ordusu aniden hep beraber İmam'ın (a.s) ve ashabının başına üşüştüler. Birkaç çatışma sahnesinde önce İmam'ın (a.s) ashabı ve daha sonra da o hazretin ailesinin gençleri şehadet şerbeti içtiler. İmam'ın (a.s) ve yetmişten çok ashabının şehit edilmesiyle savaş sona erdi.

 

Kerbela Vakıasının Meydana Gelmesinde Dini Tahrifatın Rolü

Yüce İslam Peygamberinin (s.a.a) ölümünden Kerbela vakıasına kadar olan fasılada İslam toplumunda birçok kültürel değişmeler ve tahrifat çıkmış idi. Bu tahrifatın çıkışı, gelişip güçlenmesi bir sızıntı şeklinde ve yavaş yavaş gerçekleştiyse de birçok din bilginine göre, bu tahrifatın temelleri Hz. Peygamber'in (s.a.a) ölümünden sonraki ilk yıllarda atılmıştı.

Buradaki tahrifattan maksadımız, sultanların ve siyaset adamlarının halkı ahmaklaştırmak, kendi zulüm ve istibdatlarını tevil etmek amacıyla alet edindikleri saptırmalar ve tahrifattan ibarettir.

Bu tahrifatın çıkarak yayılmasında Ben-i Ümeyye önemli bir rol oynadı ve İslam'a aykırı düşen hareketlerini gizlemek amacıyla kendilerine özgü tüzükleriyle onlardan yararlandılar. Bunların iğneden-ipliğe bütün şahsiyetlerini firavunluk özentisi ve cahiliyet özellikleri teşkil ettiğinden dolayı, kendilerini İslam'a uyduramıyorlardı. Yezid'in başa geçişi, Ben-i Ümeyye'nin İslam'a hiçbir itibar ve değer vermediğini, fakat çirkin çehresini gizlemek; kendi hakimiyetini tevil etmek ve hükümetini halka kabullendirmek için İslam'ı alet edindiğini açıkça gösteren tarihi olaylardan biriydi.

İmam Hüseyin (a.s), Ben-i Ümeyye'yi şöyle vasfediyor:

"Onlar (Beni Ümeyye) şeytana itaat etmeyi kabullenip Allah'a itaat etmeyen, yeryüzünde fesadı yayan, ilahi ahkamın uygulanmasına engel olan ve de beytü’l mala tecavüz eden kimselerdir." [6]

Ben-i Ümeyye, şeytani ve fesat doğuran planlarını yürütmek için, asîl İslamî unsurları tahrif edip onları gayri meşru yerlerde kullanıyordu.

Resul CAFERİYAN

 

-----------

[1]- İbn-i Sa'd, "Turasuna" dergisi, sayı: 10, s. 178.

[2]- İbn-i Sa'd, "Turasuna" dergisi, sayı: 10, s. 181; İbn-i Esir, el-Kâmil-u fit-Tarih, c. 4, s. 60-61.

[3]- İbn-i Esir, El-Kâmil-u fit-Tarih, c. 4, s. 64-65.

[4]- Taberi, c. 4, s. 326; İbn-i A'sem, c. 5, s. 183.

[5]- Taberi, c. 4, s. 331; İbn-i Esir, c. 4, s. 67.

[6]- Ensabu’l Eşraf, c. 2, s. 171; İbn-i A'sem, c. 5, s. 144-145; Taberi, c. 4, s. 304.




Bu haber 261 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI