Bugun...


İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Vakıası - 3
Tarih: 24-07-2023 15:22:59 Güncelleme: 24-07-2023 15:22:59 + -


Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 24-07-2023 15:22

İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Vakıası - 3

Hürr, mektuplar hakkında hiçbir şey bilmediğini belirtti ve mektupları gördüğünde ise, askerlik görevini öne sürdü. İmam Hüseyin (a.s), Kûfe'ye gitmeyi kabul etmeyip, Hicaz'a doğru ilerledi. [1] Hürr ise, süvarileriyle İmam'ın (a.s) yolu üzerinde sıraya geçtiler. Kısa bir dil kavgasından sonra onları Kûfe'den uzaklaştırmayan ve Hicaz'a yaklaştırmayan orta bir yolu yürümeğe her iki taraf da ittifak etti. Bu ittifak esasınca el-Üzeyb'e doğru ilerlediler. [2]

Burada Tirimmah b. Üdey, İmam Hüseyin'in (a.s) "Tayy" dağlarına doğru hareket etmesini istedi; fakat İmam (a.s), Hürr ile antlaşmasından dolayı bu öneriyi kabul etmedi. [3] Yol boyunca İmam (a.s) Kûfe'den daha çok uzaklaşmak için defalarca yolunu çöle doğru eğmeğe çalıştı ama Hürr buna engel oldu. Nihayet Kasr-ı Ben-i Mukatil'e gelip çattılar ve ondan da Neyneva'ya kadar ilerlediler. [4]  

İbn-i Ziyad'ın, İmam Hüseyin'in (a.s) tutuklanması hakkındaki emri Neyneva'da Hürr'e iletildi:

"Onu kurak, susuz ve ot yeşermeyen bir çölde beklet." [5]

Bu sırada Kûfe Şialarından birkaçı geldiler ve Hürr'ün muhalefet etmesine rağmen, İmam'ın (a.s) ordusuna eklendiler. [6] Belazerî "İmam (a.s) Şam'a gidip Yezid'e biat etmek için Hürr'den izin istedi" yazıyor. [7]

Bazı araştırmacıların bu rivayeti zayıf bilmelerine ilaveten, bu çekişmelerin tümünün İmam'ın (a.s) Yezid'e biat etmemesinden doğduğu ve Hazret biat etmeğe hazır olduğu takdirde savaş ve kan akıtmanın kendi kendine ortadan kalkacağı tabii idi.

İmam Hüseyin (a.s), Hürr ile hareket ettiği sürece Züheyr b. Kayn, Hürr'ün ordusunun azlığından dolayı onlara saldırmalarını İmam'dan (a.s) istiyordu; fakat İmam (a.s) kabullenmeyerek şöyle buyuruyordu:

"Onlarla savaşı kendimin başlatmasından hoşlanmıyorum." [8]

İmam Hüseyin (a.s), Muharrem ayının ilk Çarşamba günü veya ikinci Perşembe günü Kerbela'da zorla bekletildi; fakat Dinveri, Çarşamba günü olduğunu söylemiştir. [9]

O günün ertesinden itibaren İbn-i Ziyad'ın orduları tedricen Kerbela'da toplandılar. İbn-i Ziyad, İmam Hüseyin'in (a.s) şehit edilişinin intikamını almak amacıyla ileride çıkması muhtemel kıyamları önlemek için bütün Kûfe halkının ve kabilelerinin elini, Hz. Peygamber’in (s.a.a) evladının kanına bulaştırmaya çok ısrar ediyordu. İbn-i A'sem'in rivayet ettiğine göre, takriben yirmi iki bin kişi Kûfe'den yola düştüler ama Belazeri [10], Dinveri [11] ve İbn-i Sa'd'ın rivayetlerinden anlaşıldığı üzere onların birçok grubu yolun yarısında ordudan ayrılıp kaçtılar. Çünkü Kûfe halkının çoğunluğu asla Hz. Resulullah'ın (s.a.a) evladıyla savaşmak istemiyorlardı. Bu nedenle İbn-i Ziyad şöyle bir bildiri yayınladı:

"Bugünden itibaren orduya katılmamazlık eden herhangi biri aman ve emniyette olmayacaktır." [12]

Bu cemiyet ve topluluk böyle bir tehdidin etkisinde kalarak Kerbela'ya akın ettiler.

Hatta Rey şehrinin hâkimi olarak ve müşrik Deylemiyan ile savaşmak amacıyla İran'a hareket etmeye hazırlanan Ömer b. Sa'd b. Vakkas’ın kendisi de Ben-i Zühre [13] de İmam Hüseyin'in (a.s) kanının akıtılmasına razı olmamalarına rağmen, önce İmam Hüseyin'in (a.s) işini bitirip ve daha sonra Rey'in valiliğini üstlenmesi için oraya gitmesine dair emir aldı. Bu yüzden Kûfe ordusunun komutanlığına atandı. O, Kerbela meselesi hakkında eziyet edici, huzuru kaçırıcı ruhsal bunalım aşamasını geride bırakıp nihayet Hz. Resulullah'ın (s.a.a) evladının kanının akıtılması pahasına bile olsa, Rey valiliğini seçti. [14]

Ömer b. Sa'd'ın Kerbela'ya varır varmaz yaptığı ilk iş, İmam'ın (a.s) huzuruna bir elçi gönderip gelişinin nedenini sormak oldu. İmam Hüseyin (a.s), Kûfe konusu hakkında kendisine gönderilen mektupları İbn-i Sa'd'ın elçisine gösterip şöyle buyurdu:

"Eğer Kûfe halkı beni kabullenmek istemiyorlarsa, geldiğim yoldan çekip giderim."

Bir çare peşinde gezen Ömer b. Sa'd, İbn-i Ziyad'a yazdığı mektupta şöyle dedi: "Hüseyin (a.s) Hicaz'a döneceğine veya İslam ülkesinin sınır bölgelerinden birine gidip orada herhangi biri gibi yaşayacağına dair bana söz verdi."

"Senin razılığın da ümmetin maslahatı da bundadır." [15]

İbn-i Ziyad, İbn-i Sa'd'ın tavsiyesine meyilli idi ama Şimr onu kararından döndürdü ve neticede İbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd'a çıkışarak şöyle bir mektup yazdı:

"Hüseyin'e (a.s) yumuşak davranman için seni göndermedim. Hemen Yezid'e biat etmesini kendisinden iste; eğer kabul etmezse, onu öldür ve ortadan kaldır." [16]

İbn-i Ziyad'ın mektubunun içeriği İmam'a (a.s) bildirilince şöyle buyurdu:

"İbn-i Ziyad'ın isteğine müspet cevap vermeyeceğim; eğer ölümden başka bir çare yoksa, ölüme göğüs gererim." [17]

İbn-i Ziyad, Aşûra'dan birkaç gün önce Ömer b. Sa'd'a bir mektup yazarak İmam'a (a.s) su verilmemesi emrini ısrarla belirtti.

"Osman gibi takvalı ve temiz birine yaptıkları gibi, sen de Hüseyin ile su arasında engel ol; hatta bir damla bile su tadamasınlar." [18]

Başka bir mektupta da şöyle yazdı: "Hüseyin ve ashabının kuyu kazıp onun suyundan yararlandıklarını duydum; bu mektubu alır almaz mümkün oldukça onlara engel ol ve su hakkında onlara daha da baskı yap." [19]

İmam Hüseyin (a.s) son günlerde birkaç kez İbn-i Sa'd ile görüştü ve yapmasını yüklendiği korkunç cinayetten vazgeçirmeye çalıştı ama tarihi rivayetlere göre Rey valiliği hevesi onu kendinden almıştı.

Kûfe ordusu, Tasûa'nın ikindi vakti savaşı başlattı ama İmam'ın (a.s) isteğine uyarak savaş, ertesi güne ertelendi. İmam Hüseyin (a.s) geceleyin kendi beraberindekilere şöyle buyurdu:

"Ben biatimi üzerinizden kaldırdım. Gecenin karanlığından yararlanarak buradan uzaklaşabilirsiniz. Her biriniz ailemin birinin elinden tutup tehlikeden kurtarın." Ama Hazretin ashabı Allah yolunda direneceklerini ve fedakârlık edeceklerini bildirdiler. [20]

…  

 

Resul CAFERİYAN

 

 

------------

[1]- Dinverî, Ahbaru’t-Tuvval, s. 250.

[2]- Dinverî, Ahbaru’t-Tuvval, s. 250; İbn-i A'sem, c. 5, s. 139-141; Belazerî, Ensabu’l Eşraf, c. 2, s. 170.

[3]- Taberi, c. 4, s. 307; Belazerî, Ensabu’l Eşraf, c. 2, s. 173.

[4]- Dinverî, Anbaru’t-Tuvval, s. 250-251.

[5]- Belazerî, c. 2, s. 176; Dinverî, s. 251.

[6]- Belazerî, c. 2, s. 172.

[7]- Belazerî, c. 2, s. 173.

[8]- Dinveri, s. 252.

[9]- Dinveri, s. 253.

[10]- Belazeri, Ensabu’l Eşraf, c. 2, s. 176.

[11]- Dinveri, Ahbaru’t-Tuvval, s. 254.

[12]- Ensabu’l Eşraf, c. 2, s. 178.

[13]- İbn-i Sa'd, "Turasuna" dergisi, sayı: 10, s. 178.

[14]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 173.

[15]- İrşad-ı Müfid, s. 339, Basiret yayınevi - Kum.

[16]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 166; Ensab-ul Eşraf, c. 2, s. 183.

[17]- Ahbaru’t-Tuvval, s. 254.

[18]- Ahbaru’t-Tuvval, s. 255; Ensabu’l Eşraf, c. 2, s. 180; İbn-i Ziyad'ın Osman hakkındaki iftirası konusuna bakınız: "Siyasi İslam Tarihi" kırkıncı hicri yıkına kadar, s. 377.

[19]- İbn-i A'sem, c. 5, s. 162; Taberi, c. 4, s. 311.

[20]- İbn-i Sa'd, "Turasuna" dergisi, sayı: 10, s. 178; el-Kâmil-u fit-Tarih (İbn-i Esir), c. 4, s. 58-59.




Bu haber 341 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI