xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...


Recep Ayında Dua
Tarih: 09-01-2025 14:36:31 Güncelleme: 09-01-2025 14:36:31 + -


Bilesin ki, Receb ayı, duâların makbul olduğu bir aydır.

facebook-paylas
Tarih: 09-01-2025 14:36

Recep Ayında Dua

Recep ayında hatalar bağışlanır. Recep ayında günah işleyenlerin cezası da kat kat artar. Hz. Ali (a.s) oğlu Hz. Hasan’a (a.s) şöyle buyurduğu anlatılmaktadır: Biz, tavafta idik. Bir ara bir ses duyduk. Biri şöyle diyordu: "Ey darda, karanlıkta kalanın duâsını kabul eden! Belâya düşen hastaların sıkıntısını gideren! Cemaatın, Kâbe ve Harem çevresinde geceledi. Allah’ın (c.c) gözünde uyku olmaz; duâdır bize düşen. Şayet affın, mücrimler üzerinde geçersiz olursa, asilere bile bolca nimet veren kim olabilir?"

 

Hz. Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: "Babam Ali b. Ebi Talib (a.s) bana şöyle buyurdu: “Ey Hüseyin (a.s)! Rabbine (c.c) niyazda bulunan ve O'na sitem eden kimseyi duydun. Onun peşine koş; yetişirsin; al bana getir".

O böyle derken, yukarıdaki sözleri sıralayan kimseyi anlatmak istiyordu. Hemen onun peşinden koştum ve yetiştim. Bir de baktım ki, bu adam güzel yüzlü, temiz görünüşlü, iyi giyimli, güzel kokulu bir kimse idi. Ancak onun sağ yanı kurumuştu ve o kısmın canı çekilmişti. Ona şöyle dedim: “Emirü'l-Müminin Ali b. Ebi Talib (a.s) seni davet ediyor. Onun çağrısını kabul et”.

 

Sonra Hz. Ali’nin (a.s) yanına, huzuruna geldi. Gelir gelmez Hz. Ali (a.s) ona şöyle sordu: “Sen kimsin, neyin var?” Buna karşılık o, şöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri! Hakları yerine getirmediği için cezaya tutulan kimsenin durumu neyse öyle.

 

Hz. Ali (a.s) tekrar sordu: “Senin adın nedir?” O “Münâzil b. Lahık” dedi. Hz. Ali (a.s) “Başından geçenleri anlat” buyurdu.

 

O, “Ben Arap kabileleri arasında müzik ve oyun işleri ile meşhurdum. Hep müzik ve eğlenceyle gezer dururdum. Gaflet hâlimden hiç ayrılmadım. Şu anda tövbe edecek olsam, tövbem makbul olmaz. Hatalarımın kaldırılmasını dilesem, makbul olmaz. Anlatılan isyan halimi, Receb ve Şaban ayında dahi devam ettirdim. Benim pek şefkatli bir babam vardı. Daima, beni cahilce işler yapmaktan, günaha dalıp şekavete düşmekten sakındırırdı. Daima "Yavrucuğum! Yüce Allah’ın (c.c) kuvveti kudreti vardır; hatalara ceza vermesi vardır. Cehennem azabına sokan Yüce Allah’a (c.c) asi olup, O’nun cezasına çarpılma. Mübarek geceler senden daha ne kadar şikâyet edecekler. Melâike-i kiram, mübarek günler ve geceler senden hep şikâyet etmektedirler" derdi.

 

O, bana bu sözleri ısrarla söyledikçe, ben onu dövmeğe kalkardım. Bir gün ona, daha fazla sert davranınca, bana "Allah (c.c) adına yemin ederim ki, artık ben, hiç bozmadan oruç tutacağım. Uyumadan namaz kılacağım" dedi.

Bir hafta oruç tuttu. Sonra bir deveye binip “Hacc-ı Ekber” günü Mekke-i Mükerreme'ye gitti. Giderken de "Allah’ın (c.c) beytine gideceğim ve senin için, Allah'tan yardım dileyeceğim" dedi.

 

Hacc-ı Ekber günü, Mekke-i Mükerreme’ye gitti. Kâbe’nin örtüsüne sarıldı ve bana şöyle bedduâ etti: "Ey Yüce Allah (cc)! Sana gelir hacılar uzak illerden; Üstün lüftunu ister, daim, sen Vahid Samed’den. Babalık hakkımın alındığı makam burası. Ya Rahman! Bebemden babalık hakkımı alırsın. Sen kereminle onun bir yanını kurut artık. Ey pek Mukaddes olan! Doğmaktan ve çocuk edinmeden".

 

Daha sonra durumunu şöyle anlattı: Semayı yükselten, yerden su kaynatan Yüce Allah (c.c) hakkı için yemin ederim ki, babam daha sözünü bitirmeden benim sağ yanım kurudu. Harem-i Şerifin bir köşesine bırakılan bir ağaç gibi kaldım. Sabah akşam, halk benim yanımdan geçerler ve birbirlerine 'İşte bu kimse, babasının bedduâsına uğrayan kimsedir' derlerdi.

 

Hz. Ali (a.s) ona tekrar sordu: "Seni bu durumunda gördükten sonra, baban ne yaptı?"

 

O, şöyle anlattı: "Ey Müminlerin Emiri! Sonra benden hoşnut oldu. Bunun üzerine kendisine "Bana bedduâ ettiğin yerde duâ et ki Allah (c.c) beni iyi etsin" dedim.

 

Benim bu dileğimi kabul etti. Kabul edince, onu bir deveye bindirdim. Yola çıktık ve Erâk vadisine geldiğimiz zaman, ağacın birinden bir kuş uçtu. Uçan bu kuş deveyi ürküttü ve babam da ürken deveden düşüp yolda öldü.

 

Bunun üzerine Hz. Ali (a.s) ona şöyle buyurdu: "Rasulullah Efendimizden (s.a.a) duyduğum bazı duâlar var. Onları sana öğretmemi ister misin? Derde düşen her kim o duâları okursa, derdinden kurtulur. Sıkıntıda olan her kim o duâları okursa, Allah sıkıntısını giderir".

 

Bu defa o adam “Olur, öğret” deyince, Hz. Ali (a.s) duâları kendisine öğretti. O da, o duâları okudu ve hastalığından kurtuldu. Ertesi gün sağlam olarak yanımıza geldi. Sonra ben o adama "O duâyı nasıl okudun ve okuyunca neler olduğunu anlatır mısın?" diye sordum.

 

Adam şöyle anlattı: "Gözler uykuya daldıktan ve uyanık kimse görmedikten sonra o duâyı bir, iki ve üç kere okudum. Üçüncüden sonra bana şu nida geldi: "Allah (c.c) sana yetişir. Sen Yüce Allah’a (c.c) en büyük ismini vesile ederek duâ ettin. Kim o ismi vesile edip duâ ederse, makbul olur. Kim o duâları vesile edip bir şey isterse, kendisine verilir".

 

Sonra beni bir uyku bastı ve uyudum. Rüyamda Hz. Resulullah Efendimizi (s.a.a) gördüm. O duâyı kendisine arz ettim ve bana şöyle buyurdu: "Amca oğlum Ali (a.s) doğru söylemiş. Zira o duâda Yüce Allah’ın (c.c) en büyük ismi vardır. Onunla kim duâ ederse, duâsı makbul olur. Onu okuyup kim bir dilekte bulunursa, dileği verilir".

 

Daha sonra beni bir daha uyku sardı ve ikinci kez Hz. Rasulullah Efendimizi (s.a.a) rüyada gördüm. Şöyle dedim: "Ya Resulallah (s.a.a)! O duâyı bir de senden dinlemek isterim".

Bunun üzerine bana şöyle okuyacağımı anlattı: "Allah’ım! Ey gizlileri bilen; ey semayı kudreti ile kuran; ey izzeti ile yeri döşeyen; ey güneş ve ay, celâl nuru ile aydınlanıp her yanı nura boğan; ey her temiz, pâk inanan nefsi kabul buyuran; ey zatından korkanları ve çekinenleri sakinleştiren; ey ihtiyaçlar katında yerine getirilen; ey Yusuf’u (a.s) kölelikten kurtaran; ey zatından başka çalınacak kapı bulunmayan! Sığınılan arkadaş, bir şey veren vezir zatından başka duâ edilecek Rabb bulunmayan, sana dileklerimi bildiririm. O’nun (c.c) katına arz edilen ihtiyaçlar ne kadar artsa, o kadar kerem ve cömertlik gelir. Allah-u Teâlâ (c.c) Muhammed’e (s.a.a) ve Âl-i’ne (a.s) salât eylesin. Benim dileğimi yerine getir; sen her şeye kâdirsin".

 

Uykudan uyandığım zaman, her bakımdan kurtulmuştum; tutukluğum ve kurumuşluğum geçmişti. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bu duâyı bırakmayınız. Zira o duâ, arş hazinelerinden bir hazinedir".

 

Sonuç olarak hiç bir akıl sahibi masiyetleri, zulüm yollu edilen haksızlığı, mazlumun bedduâsını küçümsememelidir. Hz. Rasulullah Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Zulüm, kıyamet günü zulmetler olarak meydana gelir."

 

Yine Hz. Rasulullah Efendimiz (s.a.a) başka bir hadis-i şerifinde ise şöyle buyurdu: “Bir kul, iki elini açıp Allah’a (c.c) duâ ettiği zaman, Allah onları boş çevirmekten utanır. Onun isteklerini dünyada peşin olarak vereceği gibi, onun için âhirette bol sevap vermesi için erteleyebilir.”

 

Bazıları bu manâda şöyle bir şiir söylemiştir:

Dinlersin duâyı hiçe sayarsın,

Sonra sana neler eder bakarsın.

Gece oku hedeften şaşmaz lâkin,

Az yol alır, hedefe varır bakın.




Bu haber 876 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI