Tweet |
Başını Hz. Resulullah'ın (s.a.a) mezarına yasladığı halde, kısa bir uykuya daldı ve rüyasında Hz. Resulullah’ın (s.a.a) etrafını saran kalabalık büyük bir melek grubuyla gelerek, onu bağrına bastığını ve iki kaşının arasını öpüp şöyle buyurduğunu gördü: "Ey Hüseyin! Ey habibim! Yakında senin kanına boyanmış ve Kerbela topraklarında başın bedeninden ayrılmış bir vaziyette ümmetimden bir grubunun arasında düşmüş olduğunu; susuz olduğun halde sana su verilmediğini ve susuzluktan kıvrandığın halde sana su vermediklerini görüyor gibiyim. O halde benden şefaat umuyorlar; ne oluyor onlara? Allah onları benim şefaatimden mahrum etsin. Ne oluyor onlara? Allah kıyamet gününde şefaatimi onlara nasip etmesin ve Allah yanında onların bir hissesi olmasın.
Ey Hüseyin! Ey habibim! Baban, annen ve kardeşin bana geldiler. Onlar şevkle seninle görüşmeyi beklemekteler. Cennette senin öyle bir makam ve mevkiin var ki şehadet dışında hiçbir şeyle ona ulaşamazsın…”[1]
Sonra annesiyle kardeşinin mezarlarının yanı başına giderek onlarla vedalaştı.[2]
Ömer b. Etraf'tan ise, şöyle rivayet edilmiştir:
Kardeşim Medine'de Yezid'e biat etmekten sakınınca huzuruna gittim; yalnız oturmuştu. Ona, "Ya Eba Abdullah! Fedan olayım. Kardeşim Ebu Muhammed Hasan (a.s), babamdan -Emiru'l-Müminin (a.s)- bana şöyle nakletti…" Burada boğazımda düğün oluştu; beni ağlamak tuttu ve gözümden yaşlar akmaya başladı. İmam Hüseyin (a.s) beni bağrına basarak, "Sana, benim öldürüleceğimi mi söyledi?" buyurdu. Ben zorlanarak, "Allah göstermesin, ey Resulullah’ın (s.a.a) torunu!" dedim. İmam (a.s); "Seni babanın hakkına ant veriyorum; babam sana benim öldürüleceğimi mi haber verdi?" buyurdu. Çaresiz, "Evet" dedim; "Onun tevil ederek biat etseydin olmaz mıydı?!" Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Babam bana, Resulullah'ın (s.a.a) kendisine benim öldürüleceğimi ve toprağımın (mezarımın) onun toprağının yakınında olacağını haber verdiğini söylemiştir. Senin bildiğini, bilmediğimi mi sanıyorsun sen? Ben asla zillete boyun eğmeyeceğim. Annem Fatıma babasını görerek şikayette bulunacak ve evlatlarının ümmetinden neler çektiğini söyleyecektir. Fatıma'yı, evlatlarını inciterek inciten kimse de cennetin yüzünü görmeyecektir."[3]
* * *
İçtihad konusunda açıkladığımız gibi, yöneticiler ve onların izleyicileri Allah'ın hükümlerini değiştirmeyi “tevil” diye adlandırmayı bir alışkanlık haline getirmişlerdi ve bu konu o kadar yaygınlaşmıştı ki "tabir" kelimesi söylenince akla gelen ilk mana değiştirmekti. İşte bu esas üzerine, İmam Hüseyin (a.s) ile aynı dönemlerde yaşayanlar, İmam Hüseyin'in (a.s) şehadet haberini Hz. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) dilinden duyanlar, ısrarla Allah'ın kazasını tevil etmesini veya Irak'a gitmeyerek onu tevil etmesini istiyorlar. Bazıları da daha ileri giderek, onu Yezid'e biat ederek tevil etmesini istiyorlardır. Nitekim Ömer b. Ali bunu, "Onu biatla tevil etsen ne olur ki?!" şeklinde dile getirmiştir. Yani Yezid'e biat ederek öldürülmen konusunda Allah'ın kazasını değiştir.
---------------
[1]- Futuh-u İbn-i A'sem, c. 5, s. 29 ve Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 187.
[2]- Luhuf, s. 11.
[3]- Luhuf, Seyyid b. Tavus, s. 11.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024