Tweet |
Bugün taklidi reddeden, düşman sevindirircesine müçtehitleri yeren, sire-i ulema ve kanaat önderlerini bilmeyen, mantıktan dem vurup mantığın ne olduğunu bilmeyen mantıksız zihniyetin hezeyanları ile hareket edilecek olunursa, müçtehitlerin yapmış oldukları bu zor işi her bir avamın kendisinin yapması gerekecektir. Avamın da bunu yapması hem aklen ve hem de konjoktürel olarak mümkün değildir.
Örneğin sadece namaz ibadetinin binlerce meselesi ve hükmü vardır. Tarlasında çalışan çiftçi, esnaf, işçi, öğrenci, sokaktaki insan kısacası halkın tamamı teker teker bu binlerce namaz meselesini kendisi nasıl öğrenebilir! Kaynaklara nasıl ulaşabilir! Bunlar avam için mümkün olmayan şeylerdir. İşte avam için mümkün olmayan şeyleri müçtehitler hayata dönüştürerek, avamın hizmetine sunmuşlardır. Hem nakil ve hem de akıl bu olguyu böyle kabul eder. Bu olgunun aksini savunanlar ya cahildirler ya da “genele muhalefet et, bir taraftarda sen topla” nefsi duygularla hareket etmektedirler veya maksatlıdırlar.
İslam tarihinde içtihat ve taklit konusunu rivayetlerde açık bir şekilde görmek mümkündür. Hz. Resul-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) döneminden sonra halifeler safında olanlar dini sorularına cevap bulmak için içtihat yoluna başvurdular. Ancak Ehlibeyt safında olanlar için içtihat yoluna başvurmak bir o kadar gerekmiyordu. Zira Hz. Resul-i Ekrem'den (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) sonra onlar dini meselelerinin veya yeni karşılaşılan konuların çözümünde asla bir sıkıntıyla karşı karşıya kalmıyorlardı.
Çünkü Şia'nın inancına göre Ehlibeyt (a.s), Hz. Peygamber’in (s.a.a) yolunun devam ettiricileri olup, onlarında sünnetleri (kelam, fiil, takrir) Hz. Peygamber’in (s.a.a) sünneti gibi hüccettir.
Bu esasa göre Şialar karşılaştıkları dinî ve şer'i konuların çözümü için zamanın imamına başvurarak hükümlerini öğreniyorlardı. Bazı zamanlar Ehlibeyt İmamları (a.s), Şiaların şer'i meselelerini öğrenmeleri için onları Ebu Basir, Yunus b. Abdurrahman, Zekeriya b. Âdemi Kummi gibi ashaplarından bazılarına gönderiyorlardı. Şialar onlara müracaat ederek, şer'i meselelerini öğreniyorlardı.
Bu dönemde şer'i meseleleri öğrenmek için Şia pek fazla sıkıntı ile karşılaşmamıştır. Zira ya imamın mübarek ağzından veya imamın onayladıklarının vasıtası ile meselelerini öğreniyorlar ve öğrendiklerine “Allah'ın hükmü unvanında” amel ediyorlardı.
Mehdi Aksu
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort