Bugun...



Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) Vefatı

Kevser Kültür Merkezi ailesi olarak, Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) vefatı dolayısıyla Veliyyi Emri Müslimin’e, Müçtehitlerimize ve tüm Ehlibeyt âşıklarına tesliyet arz ederiz.

facebook-paylas
Tarih: 05-11-2022 12:05

Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) Vefatı

Hz. Fatıma Masume (Arapça: فاطمة المعصومة), İmam Kâzım’ın (a.s) kızı, Ehlibeyt ailesinin seçkin ve faziletli hanımefendisi, özel bir büyüklük ve konuma sahip, Kum Şehri imamzadesidir.

Eski kaynaklarda Hz. Masume’nin (s.a) doğum tarihi hakkında her hangi bir açıklama yapılmamış, ancak sonraki kaynaklarda doğum tarihinin hicretin 173. yılında ve Zilkade ayının birinci günü Medine’de olduğu belirtilmiştir.[1] Babası, Şiaların yedinci imamı, Hz. Musa b. Cafer’dir (a.s). Şeyh Müfid, İmam Kâzım’ın (a.s) kızları arasında adları "Fatıma Suğra" ve "Fatıma Kübra" olan iki kızın adını da zikretmektedir.[2]

İbn-i Cevzi, İmam Kâzım’ın (a.s) çocuklarını saydığında bu isimlere ilave olarak "Fatıma Vusta" ve "Uhra" isimlerini de saymıştır.[3] Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) annesi İmam Rıza’nın (a.s) da annesi olan Necme Hatun’dur.[4]

Dini kaynak ve metinlerde nakledildiğine göre, Hz. Musa b. Cafer’in (a.s) çok sayıdaki çocuğu arasında İmam Rıza’dan (a.s) sonra hiç kimse Hz. Masume’nin (s.a) seviyesinde değildir.[5] Şeyh Abbas Kummi şöyle yazmaktadır: Musa b. Cafer’in (a.s) çocukları arasında en üstünleri "Masume" diye meşhur olan seyyide, celile ve azamet sahibi Fatıma’dır.[6] İmam Humeyni 44 beyitlik kasidesinde onu Hz. Zehra (s.a) ile mukayese etmiştir.[7]

Hz. Masume’nin (s.a) ilmî makamı hakkında nakledildiğine göre, bir gün bir grup Şia, Medine’ye gelerek, sorularını sormak için Hz. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) mübarek evlerine gelirler. Ancak İmam (a.s) yolculuktadır. Bu yüzden Hz. Fatıma Masume (s.a) soruların yanıtını yazarak, onlara teslim eder. Onlar da cevaplarını alarak Medine’yi terk ederler; ancak şehir dışında İmam Kâzım’la (a.s) karşılaşırlar. Sonra İmam (a.s) sorulan soruları ve verilen yanıtı gördükten sonra üç kere şöyle buyurur: “Fedaha Ebuha” (Babası feda olsun) der.[8]

Vefat

Hz. Masume’nin (s.a) doğum yıl dönümü hakkında eski kaynaklarda her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak yeni kaynaklarda vefat yıl dönümünün hicretin 201. yılında ve Rebiülahir ayının 10’unda 28 yaşında iken olduğu geçmektedir.[9] Bazıları ise, Rebiülahir ayının 12’sini belirtmiştir.[10] Şialar Hz. Masume’nin (s.a) naaşını kaldırmış ve Musa b. Hazrec’e ait "Babelan" adındaki bölgede defnetmişlerdir. Nakledildiğine göre, kabir hazır olduğunda Şialar kimin kabre inmesi gerektiği konusunda aralarında istişare etmeye başladılar. Sonunda "Kadir" adlı takvalı bir yaşlı adam konusunda aralarında anlaştılar. Yaşlı adamın peşi sıra gittiklerinde ansızın yüzleri kapalı iki atlı Rikzar tarafından gelerek, defin işlemlerine başladı. O iki kişi defin işlemleri bittikten sonra kimse ile bir kelime bile konuşmadan atlarına binerek, oradan uzaklaştılar.[11] Sonra Musa b. Hazrec kabrin üzerinde hasırdan bir gölgelik yaptı. İmam Cevad’ın (a.s) kızı Zeynep hicretin 256. yılında halasının kabrini ziyaret etmek için Kum’a bir yolculuk gerçekleştirdi. Bu ziyaretinde kabrin üzerine bir kubbe yaptırdı.[12]

Hz. Masume’nin (s.a) ziyaretinin fazileti hakkında Masum İmamlardan (a.s) bazı hadisler nakledilmiştir. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Allah’ın bir haremi vardır ve orası Mekke’dir. Resulullah’ın (s.a.a) bir haremi vardır ve orası, Medine’dir. Müminlerin Emiri’nin (a.s) bir haremi vardır ve orası, Kufe’dir ve biz Ehlibeyt’in bir haremi vardır ve orası, Kum’dur".[13]

İmam Rıza’dan (a.s) nakledilen bir hadiste "Her kim onu ziyaret ederse, beni ziyaret etmiş olur"[14] buyurmuş ve başka bir yerde ise, şöyle buyurmuştur: “Cennet ondandır”[15] İmam Cevad (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim halam Hz. Masume'yi (s.a) ilgi ve marifetle Kum’da ziyaret edecek olursa, cennet ehli olur.[16]

-------------------

[1]- Müstedrek Sefinetu’l Bihar, c. 8, s. 261.

[2]- El-İrşat, c. 2, s. 244.

[3]- Tezkiretü’l Havas, s. 315.

[4]- Delailu’l İmamet, s. 309.

[5]- Tavarihu’n-Nebi Ve’l’al, s. 65.

[6]- Münteha’l A’mal, c. 2, s. 378.

[7]- Bonyad-ı Endişe-i İslami.

[8]- Kerime-i Ehlibeyt, s. 63 ve 64, Keşfu’l Leali’den naklen.

[9]- Encum Feruzan, s. 58; Gencine-i Asar-ı Kum, c. 1, s. 386.

[10]- Müstedrek-i Sefinetu’l Bihar, s. 257.

[11]- Tarih-i Kum, s. 166; Biharu’l Envar, c. 48, s. 290.

[12]- Münteha’l A’mal, c. 2, s. 379.

[13]- Biharu’l Envar, c. 48, s. 317.

[14]- Reyahinu’ş-Şerife, c. 5, s. 35.

[15]- Uyun-u Ahbari Rıza (a.s), c. 2, s. 271; Mecalisu’l Mü’minin, c. 1, s. 83.

[16]- Kamilu’z-Ziyarat, s. 536, h. 827; Biharu’l Envar, c. 102, s. 266.




Bu haber 1981 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI