I. Bölüm: Gir Halkanın İçine!
(Üstat Mesud Âli'nin "Belaların Sırrı" Adlı Sohbetinden Uyarlanmıştır)
Her insan hayatı boyunca mutlu, huzurlu ve başarılı olmak ister. Hayatıyla ilgili bir sorunu olmasın ister. Hayatıyla sorunu olmayan kimseler, genelde mutlu ve başarılı kimselerdir.
Tabii hayatında sorunu olmayanlarla hayatıyla sorunu olanları ayırmak gerek. Bir kimsenin hayatında hiç sorununun olmaması mümkün değildir.
Dünya, başlı başına zahmetler yurdudur; türlü türlü belaları, zorlukları ve sıkıntıları vardır. Nitekim Yüce Allah "Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık"[1] buyurur. Çünkü dünyanın gereği budur. Eğer buraya gelmiş, hayat bulmuş ve yaşıyorsanız, zorluklarla karşılaşacaksınız demektir; kaçarı yoktur. Dolayısıyla bir insanın hayatı kapsamında "zorluk ve sıkıntı" görmemesi mümkün değildir. Eğer böyle birinin olduğunu ve hayatı boyunca hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadığını varsaysak bile emin olun, o kimsenin beğenilecek ve imrenilecek hiçbir yanı olmaz. Allah ona teveccüh etmemiş, değer vermemiştir. Nitekim şair de şöyle der:
“Dil-i bî gam der in âlem nebâşed
Eger bâşed benî Âdem nebâşed”
Gamsız kalbe bu dünyada rastlanmaz
Varsa da hem Âdem oğlu sayılmaz.
Yani eğer insansanız, bunlar olmalı ve yaşanmalıdır. Nitekim “Usul-u Kâfi” kitabının ikinci cildinde Hz. Peygamber ile (s.a.a) ilgili şöyle bir rivayet nakledilir:
Allah Resulü (s.a.a) bir eve davet edilmişti. Ev sahibiyle bahçede oturmuşlarken ansızın gözü yüksekçe bir yerde debelenip duran bir tavuğa ilişti. Tavuğun altında yumurta vardı ve etrafını karıştırırken ansızın ayağı yumurtaya çarptı ve yumurta hızla yere düştü. Ne var ki yumurta kırılmamıştı. Ev sahibi, Hz. Peygamber'in (s.a.a) bu manzarayı şaşkınlıkla karşıladığını görünce araya girerek: “Sakın şaşırmayın ey Allah'ın Resulü! Vallahi ben hayatım boyunca hiçbir sıkıntı yaşamadım; muhakkak bu da onlardan biridir” dedi.
Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) hemen ayağa kalkarak bahçenin kapısına doğru ilerlemeye başladı. Kapıdan çıkarken de "Hayatında bir sıkıntısı olmayan kimseyle Allah'ın da işi olmaz (onu kendi haline bırakır ve hiçbir inayette bulunmaz)" buyurdu.
Sadi Şirazi'nin “Bostan” adlı eserinde, bu konuda çok güzel bir beyti var ve şöyle diyor:
“Silsile-i muy-i dust halka-i dam-ı belast
Her ki der in halka nist, fârig ez in mâcerast”
Dost telinin zinciri bela kapanıyla doludur
Kim bu halkada yoksa, dostluktan da uzaktır.
Sadi, genelde nasihat içerikli beyitleriyle ünlüdür. İrfani/tasavvufi beyitleri çok azdır. Daha çok Hafız bu yönüyle (irfan) tanınır. Ama buna rağmen az önce okuduğum dizeler, gerçekten de derin irfani anlamlar içeriyor.
Detaylıca irfani betimlemelere girmeden özetle şöyle anlatayım: Yani diyor ki Yüce Allah'ın yaratılıştan günümüze dek gökyüzünden yeryüzüne sarkıttığı adeta bir sevgilinin saç telleri gibi mübarek isimleri vardır. Eğer Sevgili'ye, yani Allah'a ulaşmak istiyorsanız, bu isimler aracılığıyla O'na ulaşmalısınız. Yani bu tellere (zincirin halkalarına/Allah'ın sağlam iplerine) tutunarak yukarı çıkmalı ve Sevgili'ye kavuşmalısınız.
Ancak bu sağlam iplere tutunmanın bir özelliği var; o da şu ki: Bütün bu tellerin etrafı belalarla örülmüştür. Eğer yukarı çıkmak (yücelmek ve likaullaha ulaşmak) istiyorsanız, çaresiz o tellere tutunup her bir zincir halkasına girmeniz ve halka halka yukarı tırmanmanız gerekiyor. Aksi halde belalardan çekinir ve bu halkalara girmezseniz, yukarı da tırmanamazsınız. Böylece Allah'a ulaşmanız da mümkün olmaz.
İşte dünya gerçekten de böyle bir yerdir. Belalarla yoğrulmuştur. Bu belaları ve zorlukları aşmadan dünya sınavından geçemezsiniz.
Devam Edecek
AHLAK KÜTÜPHANESİ
---------
[1]- Beled, 4.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
halkalı escort ,avrupa yakası escort ,şişli escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,beylikdüzü escort ,mecidiyeköy escort ,istanbul escort ,şirinevler escort ,avcılar escort