Bugun...


Hürriyet Varol

facebook-paylas
Bir Devrimin Hikâyesi ve Direnişe Katkısı
Tarih: 05-01-2024 11:55:00 Güncelleme: 05-01-2024 11:55:00


Batı emperyalizminin öncü ülkesi Amerika ile bir savaştaysanız eğer, bu savaşın bedelleri vardır, zorlukları vardır ve şehitleri olacaktır. Son yarım asırdır Müstekbirlere ve Emperyalizme çelmeler takan, planını bozan direnişin temelleri yetmişli yıllarda merhum İmam Humeyni'nin başlattığı İslami hareket tarafından İran’da atılırken buna paralel Arap dünyasının İhvanı ve Anadolu coğrafyasının Millî Görüş Hareketi de iki önemli İslam ülkesi, Mısır ve Türkiye’de yükselişini devam ettirmekteydiler.

 

İran, Mısır ve Türkiye’de temelleri atılan bu İslami hareketin ana hedefi küresel emperyalizme, Siyonist işgalcilere karşı insanlık ve İslam âleminin uyanışını sağlayarak Kudüs’ü özgürleştirmek ve Batılı kukla yöneticilerin İslam ülkelerinde iktidarına son verip bağımsızlaştırmaktı. Seksenli yıllara gelindiğinde İran’da İslami hareketin gerçekleştirdiği İslami ve sivil devrim tepeden tırnağa Batılılar tarafından silahlandırılan ve desteklenen Şahı devirip zafere ulaşması 100 bin kişinin şehadeti ile mümkün olmuştu. Batılıların kuklası Şah ve yöneticilerin ülkeyi terk etmesiyle ABD ve Siyonist İsrail’e ait büyükelçiliklerinin halk tarafından işgal edilip oradaki görevlilerin yetkililere teslim edilmelerinden sonra, bu elçiliklerin üzerinde Filistin bayrakları dalgalandırılmıştı. Dünyanın dört bir yanında Müslümanları ve onurlu, özgürlükçü insanları heyecanlandıran bu İslam İnkılabının etkileri dalga dalga yayılırken doğu ve batıda istilacı, işgalci emperyalizme karşı nefret de çoğalıyordu. Özellikle kutsal toprakları işgal eden İsrail’e tepkiler her geçen gün artıyordu. Böylece ilk kez Filistin mücadele tarihinde İslami kimlik ve duyarlılık dünya gündeminde yerini almış oluyordu. Lübnan'da Hizbullah, Filistin’in işgal edilmiş topraklarında Hamas gibi direniş fidanları filizlenmeye başlamıştı. Adını Batılılara yönelik öldürücü darbeleri ile ilk kez duyuran Hizbullah, bu İslami hareketin ve İslam İnkılabının en önemli etkilerinden biriydi. Seksenli yıllarda Fransızların ve Amerikalıların Lübnan’dan kovulmaları, Batılılara yenilgiyi iliklerine kadar yaşatmış, İsrail'in mağlup edilebilir bir güç olduğuna İslam ümmetinde umutları çoğaltmıştı.

 

Ancak İran'daki İslami hareketin zaferine paralel diğer iki kolda beklenen gelişmeler gerçekleşemedi. İslami hareketin İran’da inkılap ve zafer ile sonuçlanması kadar Mısır İhvanı ve Türkiye Millî Görüşü şanslı değildi maalesef. Uzun süreli bir mücadelenin ardından gömlekler değişmiş, İhvan ve Türklerin birçoğunun hem Selefileştiğine hem de liberalleştiğine şahit olmuştuk. Hâkimiyet ve iktidara halklarla değil Batılılarla anlaşarak takiye yoluyla gidileceğine inanan İslamcılarda bir nesil türemişti artık. Ne Merhum Erbakan’ın uyarıları ne de İhvanın Mürşitlerinden gelen uyarılar bunu engelleyebildi.

 

Vahdet ekseninde üç koldan bir araya gelecek devrimci güçlerin İslam dünyasında birçok şeyi değiştirmesi beklenirken maalesef araya Batılıların ve tekfirci unsurların girdiğini gördük. İslam dünyasında meydana gelen iç savaşlar ve mezhep kavgalarının Emperyalizmin etki sınırlarını alabildiğince genişlettiğini ve Müslümanı Müslümana kırdırdığına tanık olduk. Yıllarca süren bu mezhep savaşı ve vahdetten sapma gidişatına Irak ve Suriye’de frene basıldı. Kandırılmış Müslümanlar cephesinde, Batının Büyük Orta Doğu projesi ilk merhalede Arap baharı gibi sunulmuş olsa da onun bahar değil, ülkeleri özellikle İslam dünyasını kasıp kavuran bir kış olduğunu anlamak uzun sürmedi. Projenin Batılıların nüfuz ve kontrollerini bölgeye geri getirmeyi amaçladığı, en önemli hedefinin İsrail'in güvenliği olduğu anlaşıldı bu kesimde, ama geç olmuştu artık. Güneyimizde Irak ve Suriye’de bölücü unsurların eliyle butik devletçikler kurulma çalışmaları başlamıştı bile. Siyonistlerin Arz-ı Mev’ud işgal planlarına giden yolun artık otobana dönüştüğünü geç de olsa anlamış görünüyorlar.

 

Hacı Kasım Süleymani Direnişin Şehidi

 

Batı ile entegreli ve takiyyeci taifenin müttefikleri, hedeflerini gerçekleştirmek için bölgeyi acımasız bir mezhep fitnesi ile savaş ve ateş yumağına dönüştürdüklerini ayan beyan herkes görmüş oldu. Bu oyunları akıttıkları kanlarıyla görmemizi sağlayan şehitlere Allah’tan rahmet diliyoruz. İçerisine düşülen bu oyunları ve planları bozan direniş şehitlerinin efendisi Şehit Hacı Kasım Süleymani’ye dualar etmeliyiz. Kökünü kazıdığı IŞİD zümresi Şiilerden çok Sünnileri katlediyordu. Irak Sünni din işleri alimi, Suriye’de Sünni din alimleri ve Filistin’in Sünni Hamas’ı buna tanıklık etti. O, direniş bağında askeri deha ve zekâsı ile öyle bir fidan ekti ki uzun yıllar o fidanlar meyvesini vermeye devam edecektir. İsrail’i yerle bir eden Hamas ve silahlı direniş erleri Kassam Tugayları, Filistin işgalini dünyanın gündemine oturtan Aksa Tufanı harekâtının o bağın bereketli mahsullerinden olduğunu kim inkâr edebilir?

 

Kudüs şehitlerinin efendisi Kasım Süleymani Kızıldeniz’den Akdeniz’e direniş hilalinin mimarıdır. Trump ve ABD yetkilileri bu hilali parçalamak için Hacı Kasım’ı öldürdüklerini dünyanın gözü önünde itiraf ettiler. Katletmekle kalmayıp bu direniş hilalinin bir Şii hilali olduğu yalanına cahil ve ahmakları inandırmaya çalıştılar. Aynı katillerin marifeti ile bu şehide yönelik nefret kampanyası başlatıldı, karalamalar yapıldı. Amerikalılar ve IŞİD sempatizanları onu Sünni katili göstermeye çalıştı. Suriye iç savaşla cebelleşirken ABD füzeleri 2017 de Şam’ı hedef aldığında “az vurdular içimiz serinlemedi” diyen ahmaklar bu yalanlara hem inandı hem de onu yaydılar. O şehidin hakkındaki yalan, iftira, düşmanlık ve nefret tarihte Emevilerin Hz. Ali hakkında yaydıkları düşmanlık ve nefreti çağrıştırıyor. Hz. Ali’nin Kûfe Mescidinde katledilmesi haberi Muaviye’nin kontrol ve nüfuz bölgesinde duyulduğunda verdikleri ilk tepki buydu: “Ali’nin mescitte ne işi vardı? O namaz mı kılıyordu? Müslümanmıydı ki?”

 

Tekfirci taifenin ve bağnazların Kasım Süleymani’ye düşmanlığı günümüzde Amerikan İslamcılığının en önemli tezahürüdür. Ona yönelik nefretle zehirlenen coğrafya Batılıların nüfuz bölgesi olup asla iflah olamadı, Emperyalizmin IŞİD’i yeşertip büyütüp mezhepçilik projesini uyguladığı birer çiftliklere dönüştü.

 

Bir de mezhepçiliğin, tekfirciliğin alan bulamadığı, IŞİD’in tutunamadığı, zemin bulamadığı Sünni ve ya Şii bölgelere bakın. Şehit Hacı Kasım oralarda kurtarıcı ve Kudüs şehididir. İnanmıyorsanız bakın Filistin’e, bakın Yemen’e bakın Lübnan’a, bakın Gazze’ye, bakın Kızıldeniz’e, bakın Ensarullah’a bakın Hizbullah’a. O zaman göreceksiniz direnişe gönül verenler ile vahşi Batının hançeri tekfircileri.

 

Bundan sonra İslam dünyası, Şehit Hacı Kasım Süleymani nefretine ve sevgisine, Amerikancı İslam ile Muhammedi İslam arasında kalın bir çizgi olarak bakacak, tarihe de öyle geçecektir.



Bu yazı 815 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI