|
Tweet |
Birçoğumuz şu duyguyu yaşamışızdır: Sabah namazını kılma niyetiyle içten bir samimiyetle yatağa yatar, saatimizi kurarız; ancak sabah olduğunda, güneşin doğuşuyla birlikte derin bir pişmanlık içinde uyanırız. Bu günlük mücadele, kalpten bir istek taşımalarına rağmen sabah namazına kalkmakta güçlük çeken birçok müminin aşina olduğu bir durumdur. Bu pişmanlık, sadece yerine getirilememiş bir görev için değildir; aynı zamanda, gecenin en ruhani saatlerinde Allah’la münacat ve yakınlık kurma fırsatını yitirmiş olmanın derin üzüntüsüdür.
Her ne kadar “alarm kurmak veya erken yatmak” gibi pratik çözümler faydalı olsa da, İslami kaynaklar ve rivayetler çok daha derin ve etkileyici sırlar ortaya koymaktadır. Bu sırlar, sabah namazı için uyanma meselesini sadece fiziksel bir zorluk olmaktan çıkarıp, kökleri maneviyata ve günlük alışkanlıklarımıza uzanan bir ruhsal meseleye dönüştürür.
Seher vaktinde uyanmak bir tesadüf değil, bilincin, ihsanın ve irfanın sonucunda kazanılan bir ödüldür.
Bu yazıda, Ehl-i Beyt’in (a.s) öğretilerinden ve din büyüklerinin hikmet dolu sözlerinden alınmış beş şaşırtıcı ve güçlü sırrı paylaşacağız. Bu yöntemler, belki şimdiye kadar duymadığınız ama sabah namazıyla olan bağınızı kökten dönüştürüp, seher uyanıklığını sizin için tabii ve lezzetli bir ilahi lütfa çevirebilecek manevi anahtarlardır.
1. Ayetullah Behçet’in Altın Anahtarı: Diğer Namazlarınıza Özen Gösterin
En dikkat çekici ve aynı zamanda en sade yöntemlerden biri, büyük arif Ayetullah Behçet’in (r.a) tavsiyesidir. O, sabah namazı için uyanmanın sırrının, diğer günlük namazlara gösterilen özen ve önemle doğrudan ilişkili olduğuna inanırdı. Daha açık bir ifadeyle eğer bir kimse öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını vaktin evvelinde kılmaya özen gösterirse, Allah-u Teâlâ ona sabah namazı için uyanma başarısını lütfeder.
Bu bakış açısı, meseleyi sadece bir “sabah zorluğu” olmaktan çıkarıp, günün tamamını ve kulun Allah ile olan sürekli bağlılığını ilgilendiren bir konuya dönüştürmektedir. Buna göre, seher vaktinde uyanmak, gün boyunca Allah’a olan ahdine sadık kalmanın bir ödülüdür. Kul, diğer namazlarına gereken değeri verir ve gün boyunca kullukta vefasını ortaya koyarsa, Allah da onu en tatlı münacat anı olan sabah namazı için yardım eder ve uyandırır.
Kim diğer namazlarını vaktin evvelinde kılarsa, Allah onu sabah namazı için uyandıracaktır.
2. Kur’ânî “Uyarı Zili”: Sizi İstediğiniz Saate Uyandıran Ayet
Maddi araçların yanı sıra, Kur’an-ı Kerîm de bizlere güçlü manevî yöntemler sunmaktadır. Rivayetlerde “mücerreb” yani denenmiş ve etkisi tecrübe edilmiş bir yöntem olarak tanıtılan bu yollardan biri, belirli bir ayetin okunmasıyla kişinin dilediği saatte uyanabilmesidir.
İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) rivayet edilmiştir ki:
“Her kim uyumadan önce Kehf Sûresi’nin son ayetini okursa, niyet ettiği her saatte uyanacaktır.”
Kur’an-ı Kerîm’ de şöyle buyrulmuştur:
“De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım; bana, sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyedilmektedir. Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amel işlesin ve Rabbine kullukta hiçbir şeyi ortak koşmasın.” [1]
Ancak bu talimatın derinliği, onu sadece manevî bir “uyarı zili” olarak görmekten çok daha ötededir. Ayetin “Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa...” ifadesiyle bitmesi, bu uygulamayı bir teknikten ziyade bir niyet beyanına dönüştürmektedir. Bu ayeti uyumadan önce okumak, kulun Rabbine yönelmiş bir arzunun ifadesidir. Sanki kul, şöyle demektedir: “Seninle buluşma arzum o kadar güçlü ki, senin kelamına sığınıyor ve sabah seninle buluşmak için uyanışımı sana emanet ediyorum.”
Böylece bu eylem, uyanmayı zor bir çaba olmaktan çıkarıp, tevekkül ve ilahî aşkla yoğrulmuş bir yakınlık anına dönüştürür.
3. Semavî Bir Yardım Talebi: Sizi Uyandırmakla Görevlendirilen Melekler
İbadet için gayret ederken, gaybî ve semavî güçlerden yardım dilemekten daha güzel ne olabilir? Rivayetlerde Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) tarafından öğretilmiş bir dua vardır ki, bu dua uyumadan önce okunduğunda, Allah-u Teâlâ bir meleği görevlendirir ve o melek, kişiyi belirlenen saatte uyandırır.
Rivayete göre, kim gecenin belirli bir saatinde kalkmak isterse, yatağa giderken şu duayı okumalı ve “keza ve keza” (falanca ve falanca) ifadesinin yerine, uyanmak istediği saati söylemelidir:
بِسْمِ اللَّهِ، اَللّهُمَّ لا تُؤْمِنّی مَکْرَکَ وَلا تُنْسِنی ذِکْرَکَ وَلا تَجْعَلْنی مِنَ الْغافِلینَ، اَقُومُ ساعَةَ کَذا وَ کَذا
“Allah’ın adıyla. Allah’ım! Beni tuzağından emin kılma, beni zikrinden unutturma ve beni gafillerden kılma. Ben falanca ve falanca saatte kalkacağım.” [2]
Bu ifadede, kişi kendi niyet ettiği zamanı “keza ve keza” kısmına yerleştirir. Bu yöntemin güzelliği şundadır ki, mümin sadece kendi iradesine ve fiziksel gücüne güvenmekle kalmaz, aynı zamanda aktif bir biçimde Rabbi’nden yardım talep eder. Allah-u Teâlâ da bu içten talebe karşılık olarak bir melek gönderir ve kulunu dilediği vakitte uyandırır.
4. Fazladan Bir Uykunun Gerçek Bedeli: Dünyadan Daha Büyük Bir Kayıp
Bazen bir şeyin değerini anlamak için, onu kaybetmenin bedelini bilmek gerekir. İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) nakledilen sarsıcı bir rivayet, sabah namazını kaçırmanın manevî açıdan ne kadar büyük bir kayıp olduğunu bize göstermektedir.
Bir tüccar, ticari bir yolculuğa çıkmadan önce İmam Cafer-i Sadık’ın (a.s) yanına geldi ve kendisi için istihare yapılmasını talep etti. İstihare olumsuz çıktı; fakat adam buna aldırış etmeden sefere çıktı. İlginçtir ki, bu yolculukta oldukça büyük bir kazanç elde etti. Dönüşte şaşkınlıkla İmam’ın (a.s) huzuruna geldi ve durumu anlattı. Bunun üzerine İmam (a.s) ona şöyle sordu:
“Yolculuğun esnasında, bir konak yerinde çok yorgun düşüp akşam yemeğinden sonra uyuyarak sabah namazını kaçırdığını hatırlıyor musun?”
Adam “Evet, ey Allah Resul’ünün evladı!” diye cevap verdi. Bunun üzerine İmam (a.s) şu sarsıcı cümleyi buyurdu:
“Eğer Allah sana bütün dünyayı ve içinde bulunan her şeyi vermiş olsaydı bile, o kaybın (kaçırdığın sabah namazının) yerini asla dolduramazdı.”
Bu hikâye, sabah namazına bakışımızı değiştirir. Artık onu yalnızca kaçırılmış bir fırsat olarak değil, hiçbir dünyevî kazançla kıyaslanamayacak, telafisi mümkün olmayan bir kayıp olarak görürüz. Bu değerin idraki, uykuyu yenmek için güçlü bir motivasyon kaynağı olacaktır.
5. Gizli Sabotajcılar: Gecenin Aşırı Yemeğinden Gündüz Gafletine
Sabah namazı için uyanmadaki başarı, yalnızca uyuma anına bağlı değildir. Bu durum, tüm gün boyunca sürdürülen bir yaşam tarzının ürünüdür. Bu konuda biri maddî ve diğeri manevî olmak üzere iki önemli etken, uyanma başarısını elimizden alabilir.
Maddî etken, gece geç saatte aşırı yemek yemektir. Ağır ve geç bir akşam yemeği, insanın uykusunu derinleştirir ve sabah uyanmayı son derece zorlaştırır. Nitekim Hz. İsa’dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:
“Ey İsrailoğulları! Yemeğinizi çoğaltmayın. Çünkü kim yemeğini artırırsa, uykusunu da artırır; kim uykusunu artırırsa, namazını eksiltir; namazını eksilten ise, gafil kimseler arasına yazılır.”
Manevî etken ise, gün boyunca işlenen günahlar ve yaşanan gafletlerdir. Günah, insan ruhunu ağırlaştırır. Bu ağırlık, ibadetlerin ve özellikle de seher vakti yapılan içten münâcâtların feyzinden mahrum kalmaya sebep olur. Gün içinde Allah’ı zikretmekten uzak olan kimsenin, gecenin sessizliğinde kolaylıkla uyanıp O’nunla konuşabilmesi elbette beklenemez. Dolayısıyla sabah namazı için uyanmanın yolu, uyku saatinden çok önce ve gün boyunca yapılan bilinçli tercihlerimizle başlar.
Son Söz: Uyanmak, Günlük Bir Tercihtir
Görüldüğü üzere, sabah namazına uyanmak yalnızca uykuyla verilen bir mücadele değildir; bu eylem, gün içindeki ruhsal ve bedensel hâlimizin bir yansımasıdır. Ariflerin tavsiye ettiği şekilde günlük namazları vaktinde kılmak, Allah kelamına yönelerek O’nunla buluşma niyeti taşımak, semavî dostlardan yardım dilemek, gafletin doğurduğu kaybı derinden idrak etmek ve gündelik alışkanlıklarımızı arındırmak, bütün bunlar, sabah uyanma gücümüzü köklü biçimde dönüştürür.
Böyle bir uyanış artık zorlayıcı bir görev değil, kalpten beklenen tatlı bir lütuf hâline gelir.
Belki de sabah uyanışımızın anahtarı çalan alarmda değil, dün nasıl yaşadığımızda gizlidir.
-----------
[1]- Kehf, 110.
[2]- Kâfî, c. 2, s. 540.
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
halkalı escort ,avrupa yakası escort ,şişli escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,beylikdüzü escort ,mecidiyeköy escort ,istanbul escort ,şirinevler escort ,avcılar escort
