|
Tweet |
…
Konuşmada doğruluk ve maneviyatın etkisi
Söz ve konuşmada doğruluk ve ifadenin dürüstlüğü, hem birey ve hem de toplum için en gerekli fazilet ve erdemlerden biridir. Çünkü dili kötü sözlerden korumak ve onu hakikati ifade etmeye bağlamak, bütün hayırlı işlerin başında gelir. [1]
Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah işlerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resul’üne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiştir.” [2]
Fahri Razi, yukarıdaki ayetlerin tefsirinde şöyle diyor: “Allah-u Teâlâ, müminleri kendilerinden layıkıyla ortaya çıkması gereken şeylere hidayet ve irşat eder. Zira faziletler, iman ve içsel takvadan kaynaklanır. Allah’ın müminleri yönlendirmesi yalnızca söz ve beyanla sınırlı değildir; içsel takva ve onun etkileri, hem sözleri ve hem de amelleri yönlendirir. Söz, hakkı dile getirmektir ve fiil ise, hakkı uygulamaktır. Fahri Razi, ayrıca şu tespiti yapıyor: Allah, müminleri iki şeye bağlayıcı kılıyor ve karşılığında onlara iki mükâfat vaat ediyor. İçsel takvanın sonucu olan dışsal salih amel ve diğer bir yandan da sözde doğruluk ki, bu da Allah’ın günahları bağışlamasına vesile olur. [3]
Bu iki ayette Fahri Razi’nin sunduğu yorum, müminin içsel dengesini ortaya koymaktadır: Bir tarafta takva ve onun sonucu olan salih amel; diğer tarafta ise, doğru söz ve ilâhî mağfiret. Ancak şu yorumu kabul etmek de yanlış değildir: İçsel takva, öyle bir manevî ortam oluşturur ki bunun sonucu sözde doğrulukla dilin ıslahı ve amellerde ise, organların salih işlere yönelmesi ve nihayetinde Allah tarafından bağışlanma ve mağfirettir.
İşaret edilen ayetlerin her biri, insanın bireysel şahsiyetinde maneviyatın gelişim tezahürleridir. Kuşkusuz bu gelişimin etkileri, bireyin davranış ve söylemlerinde topluma yansır ve böylesi bir olgunluğun gerçekleşmesi, topluma saadeti armağan eder. Dolayısıyla eğer kayıp değerimiz maneviyat bağlamında “huzur” ve “psikolojik sağlık” ise, bunun gereği, her şehir ve beldede vatandaşların, toplumsal ruh sağlığının korunması ve inşasına kapsamlı biçimde katılım göstermeleridir.
Bu bağlamda maneviyata ulaşmanın yollarından biri olarak sunulan “takva”nın, yaygın ve kuşatıcı bir biçimde işlev görmesi gerekmektedir. Yani maneviyata katkı sunmayı amaçlayan bireyler, söz ve davranışlarında takvaya riayet etmelidirler. Yani sözlü güvenliğin kaynağı olmalı ve aile ilişkilerinden ticarete, alışverişten siyasete, yönetimden diğer tüm toplumsal alanlara kadar insanın varlık gösterdiği her yerde, yalnızca kaygı verici değil, bilakis huzur ve güven telkin edici bir varlık sergilemelidirler.
Eğer biz maneviyatın bu seviyedeki gelişimine ulaşabilirsek, yakınarak “maneviyat yoksunluğu” olarak nitelendirdiğimiz olgu, “manevî zenginlik”e dönüşecek ve böylelikle toplumsal kaygının yerini genel bir huzur alacaktır. Bu hedef asla imkânsız değildir.
Sünnet Perspektifinde Maneviyat
“Sünnet”, Kur’an’ın beyan edicisi olması hasebiyle, ilahî hüküm ve buyrukların açıklanması ve anlaşılır kılınmasında açık bir rol üstlenmektedir. Bu bağlamda sünnet, iki kısımda incelenebilir: Temele ilişkin (alt yapı) boyut ve tamamlayıcı (üst yapı) boyut.
Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:
“(Biz peygamberleri) apaçık deliller ve sahifelerle gönderdik; sana da bu zikri (Kur’an’ı) indirdik ki, kendilerine indirilmiş olanı insanlara açıklayasın ve onlar da üzerine tefekkür etsinler.” [4]
Üst yapısal boyut, ilahî emirlerin ve buyrukların uygulanmasını ifade eder. Bunun temeli ise, ilk aşamada inanç, yani insanın itikadının, bakış açısının ve anlayışının ıslahıdır. İkinci aşama ise, insanın toplumda etkin bir şekilde varlık göstermesi ve bu varlık aracılığıyla eğitilmesidir. Ancak bu toplumsal varlık, doğru imanî inanç ve ahlâkî bakış açısı olmaksızın erdemleri kuşanmadan, toplum için ne faydalı ne de yapıcı olabilir.
Dolayısıyla Kur’an’ın beyanının ötesinde, sünnetin öğretileri baştan sona manevî eğitimle doludur. Bu eğitim, insanın her an Rabb’iyle olan bağını korur. Zira maneviyat, insanın iç dünyasında ve kalbinde Allah ile olan irtibatı olmaksızın mümkün değildir. Bu nedenle uykudan uyanıştan yeniden uykuya dönüşe kadar, yani uyanıklık sürecinde gerçekleştirilen tüm aşama ve işlerde hiçbir an ve hiçbir amel yoktur ki, sünnet ve manevî zikrin yönlendirmesiyle insanın aç ruhunu besleyen bir gıda mahiyetinde olmasın.
Adeta her an, her fiil ve her oturup kalkış, insan için maneviyatın tükenmez kaynağından olumlu enerji çekmek; aynı zamanda da insanî erdemleri tehdit eden unsurlardan uzaklaşmak için altın bir fırsattır. Bu nedenle Hz. Peygamber’in (s.a.a) sünnetlerinin büyük bir bölümü, insanı kemal ve maneviyatın gelişimine yönlendirmektedir.
Bu nedenle Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Takva, dinin temeli ve esasıdır.” [5]
Bu hadiste Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a), dindarlığın ölçütünü takva ve verâ (sakınma) olarak belirlemektedir. Zira İslâmî terbiyenin felsefesi, insanda kemâl ve faziletlerin gelişmesini sağlamaktır. Böylece insan, varlığıyla topluma huzur ve güven telkin eden bir kimliğe dönüşür. Ancak bu noktaya ulaşmak, yani topluma güven veren bir şekilde var olmak, maneviyatın gelişimi ve içsel zenginliğin inşası olmaksızın mümkün değildir.
Eğer maneviyatı yeniden tanımlayacak olursak, şöyle denilebilir: Maneviyat, “içsel zenginlik”tir. İnsan bu mertebeye ulaştığında öyle bir doygunluk ve ihtiyaçsızlık düzeyine erişir ki, ne başkalarının haklarını tehdit eder ve ne de açgözlü bir şekilde her sofraya el uzatır; aynı zamanda ne kendi huzurunu ve ne de başkalarının huzurunu bozar.
Bu yüzden Resulü Ekrem (s.a.a), bir başka beyanında bizleri bu doğrultuda yönlendirmiş ve maneviyatın mihverinde yer alan dört temel kavramın peşine düşmemizi tavsiye etmiştir: “Hidâyet, takva, iffet ve ğınâ (iç zenginlik).”
Nitekim şöyle dua buyurmuştur:
“Allah’ım! Senden hidâyet, takva, iffet ve ğınâ (ihtiyaçsızlık) diliyorum.” [6]
Bu hadiste Peygamber-i Ekrem (s.a.a), müminlere hem iç dünyalarını ve hem de dış ilişkilerini güvence altına alan bir duayı Allah’tan istemeyi öğretmektedir. Nitekim bu hadis iki temel esasa dayanmaktadır:
Birinci esas, içsel boyut olup “hidâyet” ve “takva”dır. İkinci esas ise, dışsal boyut olup içsel manevî gücün toplumsal hayata yansıması olan “iffet” ve “ğınâ”dır.
Şöyle denilebilir: “Hidâyet, insanın iç âlemini aydınlatan bir kandildir; takva ise, onun muhafızıdır”. Takva, hem nefsi ve hem de aklı koruyan bir bekçidir. Eğer bu ikisi doğru istikamette hareket ederse, iffet gerçekleşir ki bu da nefis ve bedenin korunmuş olması anlamına gelir. Zira toplum için en yıkıcı afet “iffetsizlik”tir.
Bununla birlikte uzmanlar “iffet”i yalnızca cinsel temizliğe indirgememişlerdir. Onlar iffeti, sözde iffet, yani dilin temizliği; mala karşı iffet, yani başkasının hakkına el uzatmamak ve başkalarının namusuna karşı iffet, yani onur ve haysiyete riayet olarak çeşitli boyutlarda açıklamışlardır. Çünkü iffet, sahibini şehvet karşısında mağlup olmaktan koruyan bir kalkandır. [7]
Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) bu beyanından şu sonuca ulaşmaktayız: “Gınâ” (ihtiyaçsızlık) maddî ve ekonomik refah değildir; asıl gınâ, insanın içsel zenginliğidir. Nitekim Hz. Resûlullah (s.a.a) başka bir hadisinde de “nefsin zenginliğini” müminin hayırlı akıbetinin sırrı olarak ifade etmiştir:
“Zenginlik, mal çokluğundan ibaret değildir; gerçek zenginlik, nefsin zenginliğidir.” [8]
Dolayısıyla söz konusu ayetler ve hadislerden anlaşılan şudur ki, maneviyat, “içsel zenginlik”tir. Onun tezahürleri ise, takva, hidâyet, iffet ve gınâdır. Bu dört unsur, bireysel ve toplumsal sağlığın gerçekleşmesini hedefler. Bu bereketli hedef, ancak insanın “nefsinin” eğitilmesi, içsel dünyasında “takva”nın güçlendirilmesi ve “fücûr”un (nefsin taşkınlık ve azgınlıklarının) denetim altına alınmasıyla mümkündür.
Muhammed Ahmediyan
------------
[1]- Zemahşerî, Tefsîr-i Keşşâf, s. 766.
[2]- Ahzâb, 70-71.
[3]- Fahri Râzî, Tefsîr-i Kebîr, el-Mektebetü’t-Tevfîkıyye, Kahire.
[4]- Nahl, 44.
[5]- İbnü’l-Esîr, Muhammed el-Cezerî, en-Nihâye fî Garîbi’l-Hadîs ve’l-Eser, s. 968.
[6]- Sahîh-i Müslim, h: 6904.
[7]- Râgıb İsfahânî, Müfredât-ı Kur’ânî, s. 359.
[8]- Sünen-i Tirmizî, h: 2373.
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
halkalı escort ,avrupa yakası escort ,şişli escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,beylikdüzü escort ,mecidiyeköy escort ,istanbul escort ,şirinevler escort ,avcılar escort
