Bugun...



Kadim-Hadis Konusu

Soru: Acaba varlık hadis midir, kadim midir? Eğer hadis ise vücut bulmadan önce, Allah-u Teâlâ’nın feyyaz olması neyi ifade ediyordu? Yok, eğer kadim ise, Allah'ın yaratıcı olmasının anlamı nedir? Ayrıca bir kaç kadim nasıl düşünülebilir?...

facebook-paylas
Güncelleme: 15-06-2020 14:02:08 Tarih: 13-11-2019 09:50

Kadim-Hadis Konusu

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Cevap: Aziz kardeşim, varlık, ne mutlak olarak hadistir, ne de kadim. Zira varlık mutlak olarak Cenab-ı Hak'kı da kapsamına almaktadır ki kesinlikle kadimdir; keza varlık mutlak olarak yaratıkların varlıklarını da kapsamı altına alır ki, mutlaka hadistirler.

Gerçek şudur ki, varlık eğer sırf varlık olma açısından nazara alınırsa, yani mahiyetinde varlıktan başka bir şey olmazsa ki böyle bir varlığın ikinci bir ferdi olması imkânsızdır ve mutlaka tek olmalıdır. Zira sırf varlık için ikinci bir ferd olarak düşünülen her şey sırf varlığı içerdiğinden onun kendisi olacaktır. O halde böyle bir varlık ferd olmalıdır. Böyle bir varlığın aynı zamanda vacib-ül vucud da olması zorunludur. Çünkü bir şeye ne onun zatından olan şey verilebilir, ne de ondan zatından olan bir şey alınabilir. Zira bir şeye zatından olan bir şeyi vermek, ancak onun zatıyatından yoksun olmasıyla mümkündür. Bu ise, o şey, o şeyin kendisi değildir, demektir. Bu farzın dışına çıkmak olur. Ondan zatıyatından olan bir şeyi almak da aynıdır. Yani ondan zatıyatından olan bir şeyi almak, o şeyin o şey olmaması demek olur. Oysa biz o şeyi, o şeyin kendisi olarak farz etmiştik. O halde böyle bir varlık mutlaka vacib-ül vucud, yani varlığı kendinden olan bir varlık olur.

Böyle bir varlık aynı zamanda kadimdir de, yani onun için ne zatı itibariyle ne de zaman itibariyle varlıktan yoksun olmasını düşünmek imkânsızdır. O halde böyle bir varlık hem zatı itibarıyla hem de zaman açısından kadim varlıktır. Ama zatı itibarıyla varlık olmayan, yani varlığın özünden ibaret olmayan ve varlığı başkasından kesbeden varlıklara gelince, bunlar da mutlaka hadis olan varlıklardır. Ancak bu çeşit varlıkların bir kısmı sadece zatı itibarıyla hadis olan varlıklardır. Onlar zaman üstü olan mücerred, yani maddî olmayan varlıklardır. Bu varlıklara âlem-i emir veya ibdaî olan varlıklar da denir. Bunlar öyle varlıklardır ki, oluşmaları için zatî imkândan, yani mâhuvî imkândan başka ayrıca bir de maddeye muhtaç değillerdir ve sadece fâilin icadıyla icad olurlar. Bu varlıklar mutlak olarak maddeden mücerret olan ruh gibi, varlıkları içerdiği gibi, sırf fâilin iradesiyle oluşan misal âlemini ve oluşması için ayrıca bir maddenin önceden olmasını gerektirmeyen, eski felsefede "Heyula-i Ula", (ilk madde) ismi verilen, maddî varlıkların aslını oluşturan maddeyi de içermektedir. O da âlem-i emir ve ibdaî varlıklar arasındadır. Bu varlıklar zaman açısından hadis değillerdir. Bunlar sadece zat açısından hadistirler. Yani onların mahiyetinde ve zatlarında varlık yoktur ve onlara varlık, zatı itibarıyla varlığın özü olan yaratıcı tarafından verilmiştir.

Başkası tarafından kendine varlık verilen varlıkların bir kısmı da hem zat hem de zaman açısından hadistirler. Bu, oluşmaları için mâhuvî imkânlarına ilaveten ayrıca bir de asıllarını oluşturan bir maddeye muhtaç olan varlıklardır ki evrenin içerisinde olup biten varlıklar hep bu çeşit varlıklardandır. Yani onlar bir maddeden oluşuyorlar; dolayısıyla onların varlığı, zaman açısından onların aslını teşkil eden maddeden sonradır. Örneğin bir insan zaman açısından da hadistir. Çünkü onun aslını oluşturan madde, zaman açısından ondan öncedir ve hakeza... O halde Allah'ın kadim olmasıyla bir yaratığın kadim olması aynı anlamda değildir. Allah'ın kadim olması, hem zat hem de zaman açısından kadim olması, yani her açıdan müstağni olması demektir.

Bir yaratığın kadim olması ise, sadece zaman açısından kadim olması demektir. Mücerret varlıklarda olduğu gibi; ama onlar zat açısından hadistirler; yani onlara varlık, onların yaratıcısı ve fâili olan Vâcib-ül vücuttan (Hak Teâlâ'dan) ata edilmektedir.

O halde muhal olan, hem zat hem de zaman açısından kadim olan, yani vacib-ül vucud olan iki varlığın birlikte olmasıdır. Biri vacib-ül vucud olup diğeri mümkün-ül vucut olduğu halde zaman açısından kadim olan iki varlığın birlikte olması muhal değildir. Zira bu taktirde vacib-ül vucud olan, ötekisinin faili ve mucididir.




Bu haber 549 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI