Bugun...



Zuhuru Bekleyenlerin Vazifeleri - 2

Zuhuru Bekleyenlerin Vazifeleri - 2

facebook-paylas
Tarih: 23-12-2020 14:22

Zuhuru Bekleyenlerin Vazifeleri - 2

İmam’ı (a.f) Hatırlamak

    Bekleyen kimselere imamı tanıma ve ona uyma konusunda yardım eden şey; onları zuhuru bekleme konusunda sabit kılan şey; canlarının tabibi imam ile sürekli bir şekilde manevi birliktelik ve irtibat içinde olmalarıdır.

    Ümmetin şefkatli imamı, her zaman ve her yerde Şiilerini görüp gözetlerken, ona âşık olanların dünya veya dünyada olan geçici lezzetler ile meşgul olmaları ve yüce imamı unutmaları doğru mudur?

    Dostluğun gerektirdiği şey, insanların bütün durumlarda, sevdiklerini kendilerinden daha aziz ve değerli bilmeleridir. Dua için ellerini açtıkları zaman onunla duaya başlamalarıdır. Onun sağlığı, sıhhati ve zuhuru için dua etmeleridir. Aziz İmam (a.f) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Zuhurun çabuk olması için çok dua edin. Çünkü bu sizin kurtuluşunuzdur.”[1]

Ve İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu bekleyenler her zaman şu duayı okumalıdırlar:

“Allah’ım! Senin velin olan Hüccet İbni’l Hasan’a (selam ve salâtın ona ve babalarına olsun.), isteğinle yeryüzüne yerleşinceye ve uzun bir müddet faydalanıncaya kadar (zuhur edinceye kadar), şu saatte ve bütün saatlerde koruyucu, bekçi, yardımcı, yol gösterici ve gözetleyici ol.”[2]

Gerçekten bekleyen bir kimse, sadaka verirken önce kendi imamının mübarek bedeninin sağlık ve sıhhatini düşünür. Her fırsatta onu hatırlar. Şefkat ve merhametine ümit ederek, ona tevessülde bulunur. Mübarek zuhurunun hasreti ile yanar. Güzel cemalini görmek için içten içe feryat eder.

“Bütün insanları görüyor olmak ancak seni görememek, bana çok ağır geliyor.”[3]

    Bekleyiş içinde olan kimse, kalplerin maşuku imam hakkında yapılan toplantılarda hazır olan ve ona karşı kalbinde bulunan sevgiyi günden güne sağlamlaştıran kişidir. Sahle mescidine, Cemkeran mescidine ve İmam-ı Asr’a (a.f) ait olan mukaddes serdaba (imamın gıybete çekildiği yer) gidiş gelişi olan kişidir.

    İmam Mehdi’yi (a.f) hatırlamanın güzelliklerinden biri de, onu bekleyenlerin hayatları boyunca her gün onunla biatlerini yenilemeleridir. Bu anlaşma üzerine sabit kaldıklarını ilan etmeleridir.

    Ahit duasının bir bölümünde şöyle yer almaktadır:

“Allah’ım! İçinde bulunduğum şu sabah vakti ve bütün hayatım boyunca, hazrete karşı olan ahdimi ve anlaşmamı yeniliyorum. Hiçbir zaman bu ahitten ve anlaşmadan dönmeyecek ve sabit olarak kalacağım. Allah’ım! Beni, hazretin yardımcılarından, dostlarından ve savunanlarından eyle. Onun emirlerine ve yasaklarına itaat etmek, onu himaye etmek, onun irade ettiği şeyi yerine getirmek için herkesten öne geçenlerden eyle. Hazretin ordusunda şehit olabilmek için ona doğru koşan kimselerden karar kıl?”[4]

    Kim bu duayı sürekli olarak kalpten okur ve duada geçen manalara dikkat ederse, hiçbir zaman tembelliğe duçar olmaz. Hazretin gerçekleştirmek istediği hedefleri gerçekleştirmek ve zuhurunun ortamını yaratmak için bir an olsun durmaz. Böyle bir insan, hiç şüphesiz savaş meydanında Allah’ın imamının yardımcılarından ve dostlarından olacaktır.

   İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kim kırk sabah Allah’a ahit duası ile yalvarırsa, Kaim’in (a.f) dostlarından olur. Eğer hazret zuhur etmeden önce ölürse, Allah onu kabrinden çıkaracaktır (ve Kaim’e (a.f) yardım edecektir.)...

Vahdet ve Birlik

    Bireylerin toplumsal vazifelerinden biri olan bekleyiş konusuna bir nokta bırakıp, bu konudan daha önemli bir gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyoruz. Bu konu, toplumun bekleyiş inancına karşı olan vazifesi ve toplumun bekleyiş meselesidir.

    Zuhuru bekleyen bir topluluk, Allah’ın hüccetinin ve imamının hedefleri doğrultusunda özel bir programa sahip olmak zorundadır. Yani zuhuru bekleyen bir toplum, vaat edilen rehber Hz. Mehdi’nin (a.f) hoşnutluğunu kazanmak ve hedeflerini gerçekleştirmek için sürekli çalışmalıdır.

    Bundan dolayı bekleyen bir toplum, imama karşı olan biatini ve ahdini yerine getirmeye çalışmalıdır. Böylelikle hazretin zuhurunun gerçekleşmesi ve Hz. Mehdi (a.f) hükümetinin kurulabilmesi için münasip ortamı yaratmalıdır.

    İmam-ı Asr (a.f) böyle bir topluma şu müjdeyi vermektedir: “Eğer takipçilerimiz (Allah onlara, kendine itaat etme konusunda yardım etsin), kendilerinden alınan biatte birlik ve kararlılık içinde olurlarsa, görüşme nimeti gecikmeyecektir. Bizimle tam ve doğru bir tanışık ile görüşme saadeti çabuklaştırılacaktır.”[5]

   Bu biat ve anlaşma, Allah’ın kitabında ve onun elçilerinin sözlerinde açıklanmıştır. Şimdi biatlerin en önemlilerini kısaca aşağıda açıklamaya çalışacağız:

    1- İmamlara (a.s) uyma, imamların dostları ile dost olma ve düşmanlarından uzaklaşmak için çalışmak.

    İmam Muhammed Bakır (a.s), Peygamber efendimizden (s.a.a) şöyle nakletmektedir: “Soyumdan gelecek olan Kaim (a.f) kıyam etmeden önce onu idrak eden, ona uyan, dostuyla dost ve düşmanıyla düşman olan kişiye ne mutlu. Onlar benim arkadaşlarım, dostlarım ve muhabbet duyduğum kimselerdir. Kıyamet gününde benim yanımda, ümmetimin en değerli olan insanları onlardır.”[6]

    2- Bekleyiş içinde olan bir toplum, dindeki yanlışlar, sapık yollar, bidatler, günahlar ve kötülüklerin yaygınlaşması karşısında duyarsız kalamaz.

    Böyle bir toplum güzel sünnetlerin unutulması, ahlaki değerlerin zayıflaması ve yok olması karşısında tepki göstermelidir.

    Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Bu ümmetin sonunda (ahır zamanında) mükâfatları, İslam’ın ilk ümmetiyle eşit olan bir grup gelecektir. Onlar, iyiliği emrederler. Kötülükten alıkoyarlar. Fitne ehli ile savaşırlar.”[7]

    3- Bekleyiş içinde olan bir toplumun, camiada bulunan diğer fertlere karşı vazifeleri vardır. Yardımlaşma ve işbirliği, programlarının ilk hedefi olmalıdır. Böyle bir camianın bireyleri dar görüşlülükten ve kendini beğenmişlikten uzak kalarak, her zaman ve her durumda toplumda bulunan fakirlerin yardımına koşmalıdırlar. Onların durumlarından habersiz olmamalıdırlar.

    Şiilerden bir grup, İmam Muhammed Bakır’dan (s.a) kendilerine nasihat etmesini isteyince, hazret şöyle buyurdu: “İçinizden güçlü olanlar, zayıf olanlara ve zengin olanlar fakir olanlara karşı şefkatli olsun. Birbirinizin iyiliğini isteyiniz.”[8]

    Şunu da belirtmek gerekir ki, yardımlaşma ve işbirliği yalnızca yaşanan bölge sınırlarıyla kısıtlı kalmamalıdır. Bekleyenlerin iyilikleri ve yardımları diğer şehirlerde yaşayan fakir ve muhtaç insanlara da ulaşmalıdır. Çünkü bekleyiş inancını paylaşan insanlar arasında ikilik, taraf tutma, taassup, ayrılık gözetmek gibi şeyler söz konusu bile olamaz.

    4- Bekleyiş içinde olan toplumu oluşturan bireyler, camiaya Mehdilik rengi ve kokusu vermek zorundadırlar. İmam’ın (a.f) ismini ve hatırasını her yerde söyleyip canlı tutmalıdırlar. İmam’ın (a.f) sözlerini ve davranışlarını bütün sohbetlerinde başlarının üstünde tutup, inanlara anlatmalıdırlar. Bu yolda herkes canla başla çalışmalıdır. Bir insan bu söylenenleri yerine getirirse, kesinlikle İmamların (a.s) özel teveccüh ve lütuf ettiği kimselerden olacaklardır.

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ashabından olan Abdülmecit Vasitî İmam’a (a.s) şöyle arz etti: “Biz, bütün hayatımızı zuhuru beklemek için adadık. Nitekim bazılarımız bu yolda birçok zorluklarla karşılaştılar.”

İmam (a.s) cevap olarak şöyle buyurdu: “Ey Abdülmecit! Allah’ın, hayatını kendi yolunda harcayan kulu için (çektiği zorluklar karşısında) kurtuluş yolu bırakmadığını mı zannediyorsun? Evet, Allah’a ant olsun! Onun için kurtuluş yolu bırakmıştır. Allah bizim işimizi (velayetimizi) canlı tutan kula rahmet etsin!”[9]

     Son söz olarak şunu söyleyebiliriz ki, bekleyiş içinde olan bir toplum, toplumsal hayatın her boyutunda diğer toplumlara örnek olmalıdır. Vaat edilen kurtarıcının zuhuru için ortamı en iyi bir şekilde hazırlamaya çalışmalıdır.

 

 

-----------------

[1]- Kemaluddin, c. 2, s.237, bab. 45, h. 4

[2]- Mefatihi’l Cinan, Mübarek Ramazan ayının 23. gecesinde yapılan ameller.

[3]- Mefatihi’l Cinan, Nudbe duası.

[4]- Mefatihi’l Cinan, Ahit Duası.

[5]- İhticac, c. 2, s. 600, sayı. 360

[6]- Kemaluddin, c. 1, s. 535, bab. 25, h. 2

[7]- Delaili’n-Nübüvvet, c. 6, s. 513

[8]- Biharu’l Envar, c. 52, s. 123, bab. 22, h. 5.

[9]- Biharu’l Envar, c. 52, s. 126, bab. 22, h. 16.




Bu haber 752 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI