Bugun...



Zuhuru Bekleyenlerin Vazifeleri - 1

Din önderlerinin rivayetlerinde zuhuru bekleyenler için birçok vazifeler beyan edilmiştir.

facebook-paylas
Tarih: 18-12-2020 11:25

Zuhuru Bekleyenlerin Vazifeleri - 1

Şimdi onlardan en önemlilerini açıklayacağız:

İmamı (a.f) Tanımak

Bekleyen kişinin imamını tanımasından başka şekilde, bekleyiş yolunu aşması mümkün değildir. Bu saadet vadisinde de sabırlı, dirençli ve sabit olmanın tek yolu, vaat edilen önderi iyi, sahih ve doğru bir şekilde tanımaktan geçer. Bundan dolayı İmam’ı (a.f) isim ve soy olarak tanımanın yanı sıra, makamı, değeri ve önemini de bilmek gerekir.

İmam Hasan Askeri’nin (a.s) hizmetçilerinden olan Ebu Nasr, İmam Mehdi (a.f) kayıp olmadan önce o hazretin huzuruna gitmişti.

İmam Mehdi (a.f) ona “Beni tanıyor musun?” diye sordu.

“Evet, tanıyorum. Siz benim efendimsiniz. Efendimin oğlusunuz!” dedi.

İmam (a.f) şöyle buyurdu: “Benim “tanımak” ile maksadım, bu tür tanımak değildi!!”

Ebu Nasr “Maksadınız nedir? Buyurun.” dedi.

İmam (a.f) şöyle buyurdu:

“Ben, Allah Peygamberi’nin (s.a.a) halifesiyim. Allah, benim vücudumun hürmetine belaları hanedanımdan ve takipçilerimden uzaklaştırır.”[1]

Eğer bekleyen kişi imamını iyi tanıyabilirse, kendisini hak cephesinde görecek ve imamın çadırında hazretin yanında olduğunu ihsas edecektir. Bundan dolayı imama ait hak cephesinin güçlenmesi için hiçbir çalışmadan kaçınmayacaktır.

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor:

“Kim, imamını tanır bir halde ölürse, zuhurun önce olması veya geç olması ona zarar vermez. Kim imamını tanır bir halde ölürse, imamın çadırında onunla birlikte olan kimse gibidir.”[2]

Masumların (a.s) sözlerinde, imamı tanıyabilmek için Allah’tan yardım istememiz emredilecek kadar büyük bir öneme sahip olduğu bildirilmiştir.

İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“İmam Mehdi’nin (a.f) uzun gaybet döneminde batıl olanlar (inanç ve dinlerinde) tereddüt ve şüphe ederler. İmam’ın (a.s) has ashabından olan Zurare, “Ben, eğer o zamana kadar yaşarsam, ne yapayım?” diye arz edince, İmam Caferi Sadık (a.s) “Şu duayı oku.” diye buyurdu:

“Allah’ım! Bana kendini tanıt. Doğrusu sen kendini bana tanıtmazsan, Peygamberini tanıyamam. Allah’ım! Bana peygamberini tanıt. Doğrusu sen bana Peygamberini tanıtmazsan, senin hüccetini (Hz Mehdi’yi -a.f-) tanıyamam. Allah’ım! Bana hüccetini tanıt. Doğrusu sen bana hüccetini tanıtmazsan, dinimden saparım.”[3]

Şu ana kadar yapmış olduğumuz açıklamalar imamın varlık âlemi içindeki makamıyla ilgili idi.

O, Allah’ın hücceti, Hz. Peygamberin (s.a.a) halifesi ve bütün insanların imamıdır. Ona itaat etmek herkesin üzerine farzdır. Çünkü ona itaat Allah’a itaat etmek demektir.

İmamı tanımanın yollarından birisi de imamın yaşantısını ve sıfatlarını tanımaktır. Bu şekilde bir tanıyış, bekleyenlerin hayatlarında, konuşmalarında, hal ve hareketlerinde büyük tesirler bırakır. Hiç şüphesiz insan, Allah’ın hücceti olan imamın hayatının değişik boyutlarını, ne kadar iyi tanır ve bilirse, aynı oranda hayatında da etkisini görecektir.

Örnek Olarak Kabul Etmek

İmam (a.f) tanındıktan ve hazretin davranışlarını öğrendikten sonra, sıra bütün kemallerin tecelli ettiği imamı örnek olarak kabul edip, ona uymaya gelir.

Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:

“Ehl-i Beyt’ten (a.s) olan Kaimimiz kıyam etmeden önce onu (makam açısından) tanıyanlara; ona ve ondan önceki imamlara uyanlara; onların düşmanlarından uzak olduğunu ilan edenlere ne mutlu. Onlar benim dostlarımdır. Benim katımda, ümmetimin içindeki en değerli kimselerdir.”[4]

Takvada, ibadette, sade yaşamada, cömertlikte, sabırda ve bütün ahlaki faziletlerde imamını takip eden kimse; ilahi rehber yanında çok yüce bir makama ve rütbeye sahip olacaktır. Onun huzuruna vardığında başı dik olacak ve iftihar edecektir.

Âlemin en güzel olayının oluşmasını arzulayarak bekleyen bir kimse; amellerini güzelliklerle süslemekten, çirkinlikleri uzaklaştırmaktan, bekleyiş içindeyken fikirlerini ve amellerini kontrol etmekten başka ne yapabilir? Aksi takdirde yavaş yavaş kötülüklerin tuzağına düşer. Maşuku ile arasındaki mesafe git gide açılır. İmam-ı Asr (a.f) böyle bir tehlikeden dolayı bizleri şöyle uyarmıştır:

“Kendilerinden beklemediğimiz ve beğenmediğimiz amellerinden bize ulaşan şeyler dışında hiçbir şey, bizi, Şiilerimizden ayırmamıştır.”[5]

Bekleyenlerin en son arzusu; Hz. Mehdi’nin (a.f) adalet hükümetinin kurulmasında bir pay sahibi olma ve son hak hüccet ile birlikte olup, ona yardım etme şerefine ulaşmaktır. Acaba insanın, böyle bir saadete ulaşması için, kendini yetiştirmeden ve güzel ahlak ile süslenmeden başka çaresi var mıdır?

İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Kaim’in (a.f) ashabından olmak isteyenler; onu beklemeli, takva ile amel etmeli ve iyi ahlak sahibi olmalıdırlar. İşte asıl bekleyen (muntazır) kimseler onlardır.”[6]

Bu arzunun gerçekleşmesi için yapılması gereken en iyi şey; örnek olan ve bütün güzelliklerin imamı yani, İmam Mehdi’yi (a.f) olgu ve örnek almaktır. Bu en güzel amel ve isabetli karardır.

 

 

--------------

[1]- Kemal’ud-Din, c. 2, bab. 43, h. 12, s. 171

[2]- Usul-u Kafi, c. 1, bab. 84, h. 5, s. 433

[3]- Gaybet-i Numani, bab. 10, fasıl, 3, h. 6, s. 170

[4]- Kemal’ud-Din, c. 1, bab. 25, h. 3, s. 535

[5]- Biharu’l Envar, c. 53, s. 177

[6]- Gaybet-i Numani, bab. 11, h. 16, s. 20




Bu haber 718 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI