Siyonistler denince akla insanlara zarar veren, kan içici, hilekâr, nankör gibi özellikler geldiğinden insanlarda olumlu bir intiba oluşturamamışlardır...

Bir avuç “Cani”belirledikleri ve inandıkları hedefe ulaşmak için her türlü yolu mübah bilmişler kan dökerek hedeflerine ulaşmaya çalışmışlardır..

Çalışarak ve birbirlerine bağlı kalarak hedeflerine ilerlemiş görünselelerde canilikliklerini gizleyememişlerdir!

Canilikleri ve kan dökmelerinin yanında; bazı özellikleri var ki görmezlikten gelmemiz kendimizi kandırmak olur!

Çalışkanlıkları, birbirlerine bağlılıkları, kararlıkları, hiçbirimizin inkâr edemeyeceği özelliklerindendir.

Bir avuç “Cani”belirledikleri hedefe en kısa zamanda kararlılık ve çalışkanlıklarıyla ulaşabilmişlerdir!

Bu da gösteriyor ki insan istediği her türlü hedefe ulaşabilir, yeter ki istesin!

Birbirlerine bağlılıklarını her yerde her şekilde ortaya koyan Yahudiler iyi ve kötü günde kenetlenebilmişlerdir!

Filistin İsrail savaşında ölen birkaç asker için sanki öz kardeşleri ölmüş gibi hiç tanımadığı din kardeşine ağlayıp feryat etmelerini düşünmek gerekir!

Bu durum bir kez daha bu konuda eksikliğimizi sorgulamama vesile olmuştur.

Bizler onların karşısında ne kadar birbirimize bağlıyız?

Onlar şeytani aklın önerileriyle çalışkanlıklarını kararlılıklarını, ortaya koymuşlarsa;

Bizler de Rahmani aklın önerilerini dikkate alarak çalışmalı ve kararlığımızla azimli bir şekilde ilerlemeliyiz!

Çalışkanlıkları, kararlılıkları, birbirlerine bağlı olmaları bizleri düşünmeye sevk etmeli!

Hepimiz biliyoruz ki hedef belirlemede ve hedefe ilerlemede toplum olarak eksiklerimiz var. Bazı işlerde çalışmayı ayıp bilip, üretimden çok, tüketime yönelmekteyiz. Maddi sıkıntı içinde kıvranmasına rağmen, iş ayrımı yapıp çalışmayı istemeyen gençlerimiz var.

Köy yaşamında bile hazır tüketime yönelmemiz gidişatın iyi olmadığını gösteriyor. Ekmeği, sütü, yumurtayı ve birçok meyve, sebzeyi dışarıdan temin eder olduk. Açıklamamız ise içler acısı; kim uğraşacak, toprakla, ekmekle, hayvanla!

Babaannemin bir sözünü anımsıyorum.

“Bir insanda ya kıskançlık olacak ya da gayret”.

Gayretli olmasak da iyi şeylerde ayağa kalkacak kadar “kıskanç” olmalıyız ki hedefe ulaşabilelim! Kötü özellik olan “kıskançlık” bile doğru yerlerde kullanıldığında insana çok şey kazandırabilir!

İslam dini şiddetle çalışkanlığı önermiştir.

Hz. Ali (a.s) kadar bu dünyada kimse çalışmamıştır,bu davranışı hayatımıza hiç vakit kaybetmeden geçirmemiz gerekiyor mu?

“Mümin müminin kardeşidir” ayeti birbirimize bağlı olmamız gerektiğini hatırlatıyor mu?

Birbirlerine bağlı olan topluluklar hedefe kısa zamanda hızlı bir şekilde ilerleyebilirler. Yeter ki hedefimizi Allah rızası doğrultusunda belirleyelim!

Müslümanlar bilinçli olursa Kudüs’ün özgürlüğü için çok ciddi adımlar atılır!

Mescidi Aksa’da çıkan yangında İslam ülkelerinde ki sessizlik İsrail’in ilerlemesinde etkin rol almıştır!

Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanı yangını şöyle anlatıyor..

“21 Ağustos 1969 sabah yedi sularıydı. Kıble Mescidi’nin minber tarafından alevler yükseliyor, bölge halkı, cami hoparlörlerinden yapılan anonslarla yardıma çağrılıyordu. . Alevler hızla yayılıyordu, korkunç bir sahne vardı.”

Mescidi Aksa’nın yakılması İslam dünyasında tepkilere sebep olmuştu. Bunun üzerine 1969 yılında İslam İşbirliği Örgütü kurularak Rabat’ta ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Yapılan açıklama ise müslümanların acı gerceğini ortaya koyuyor!

Yangına olan tepki” kınamaların ötesine geçmemişti”!

Dönemin İsrail başbakanı “Golda Meir” yangına dair şu açıklamayı yapmıştı.

“Hayatımın en zor anı o yangın haberini duyduğum andı. Çünkü o anda Arap ve Müslümanların sabahleyin sınırlarımızdan akın ederek bizi bulacaklarını sanmıştım ama tepkilerini görünce hayatımın en güzel gününü yaşadım ve anladım ki bu millet hiç uyanmayacağı bir uykuya dalmış.”

İşte bu yüzden Dünya Kudüs günü ilan edilmiştir!

Siyonistler hedeflerinde hilekarlıkları ve caniliklerinden vazgeçmemişlerse;

Müslümanlarsa iman ve takvayla ve Rabbimizin yardımıyla hedefe doğru ilerlemek için çalışmalıyız!

“Her bir müslüman bir kova su dökse İsrail’i sel alır”.

“İslam ümmeti uykudan uyanıp sloganik söylemden çok harekete geçmeli tepkilerini eylem şeklinde göstermeliler.”!