Bugun...



Sıla-i Rahmin Etkileri

Sıla-i rahim sosyal bir davranıştır. Bu yüzden kişiler yalnız olduklarında başkalarıyla iletişim kurma peşine düşerler.

facebook-paylas
Tarih: 08-07-2020 10:20

Sıla-i Rahmin Etkileri

Bu davranış, başkalarıyla irtibatın ve onlarla samimi olmanın temel psikolojik bir ihtiyaç olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ihtiyaç, doğru yollardan giderildiğinde kişilerin kendilerindeki potansiyel kabiliyetlerini yeşertecekleri bir ortam hazırlar. Diğerleriyle insanî ve sıcak ilişkilerin gölgesinde kişiler, huzur ve mutluluk duyarlar ve gündelik zihinsel sıkıntılardan ve streslerden uzaklaşırlar. İslâm’a göre akrabalara bakış, değerli İlâhî nimetlere bakıştır ki aralarında ilişki olmaması nimetlere küfür sayılır. Soyun ve akrabalığın inkârı, Allah’a küfür mesabesindedir (1).

Sıla-i rahmin (akrabalarla ilişkinin) kesilmesi, olumsuz sonuçlarının ölümden önce muhakkak kişinin yakasına yapışacağı günahlardan biridir (2). Etkilerinden bazıları fakirlik, refahtan mahrum olma veya mal ve makamın kaybedilmesi (3), erken ölüm ve cennete girmemektir (4). Allah katında sıla-i rahim o kadar önemlidir ki fâsıklar kendi akrabalarıyla iyi ilişkiler kurduklarında onlara birçok rızık bağışlamakta, muttaki olup da yakınlarıyla ilişkisini kesenleri ise büyük bir rızıktan mahrum bırakmaktadır. Resulullah (s.a.a.) da sıla-i rahimin bu sonucuna dikkat çekerek şöyle buyuruyor: “Sıla-i rahimin fâsıklar üzerinde böyle bir etkisi varsa, muhakkak muttaki kişiler için de bu sonuç vardır.” (5).

Bu yüzden Resulullah (s.a.a.), akrabalarınızdan biri kendi yakınlarıyla ilişkisini kesse de siz ilişkinizi kesmeyin şeklinde tavsiyede bulunmuştur (6) ve sizin bağınız, biraz uzun zaman alsa bile Allah’ın ona yardım etmesini ve ister istemez onun da yakınlarıyla ilişkiyi kesmekten vazgeçmesini sağlar diye buyurmuştur (7). Yine, sıla-i rahim için bir yıllık yolun kat edilmesi gerekse bile bunu yapınız, bu dindarlıktır diye buyurmuştur (8). Sıla-i rahim, akrabaların birbirleri üzerinde olan haklarıdır, ister Müslüman olsunlar, ister olmasınlar (9).

Sıla-i rahim ihtiyacı elbette sadece ekonomik bir ihtiyaç değildir. Zengin de duygusal ihtiyacı, destek, muhabbet ve dostluk ihtiyacı için, ruhsal rahatsızlıklarını ve kaygısını uzaklaştırabilmek için kendi yakınlarına ve akrabalarına muhtaçtır. Bu yüzden yaşamda, akrabalarla dostane ve birliğe dayalı ilişkiler kurulması gereklidir. (10).

Sıla-i rahimin büyük rolü ve önemi yüzünden Kur’ân-ı Kerim onu dinî farizalar arasında saymıştır (11). Birçok hadiste ruhsal sağlık üzerindeki rolü ve önemine ilâveten sıla-i rahimin nasıl olması gerektiği de öğretilmiştir (12).

Sıla-i rahimin bireysel ve toplumsal düzeydeki birçok faydaları dolayısıyla Hace Nasiruddin-i Tûsî (597-672 h.k.), sıla-i rahimin temelini akla ve nakle dayalı kabul etmiştir. Aklın, insanın kendi cinsinden oluşan büyük kalabalığın arasında kendisini tecrit etmesinin caiz olmadığına hükmettiğine inanmaktadır. Bunu insanın nefsanî erklerini zevale götüren ve onu dünyada ve ahirette hüsrana uğratan ruhbanlığın kısımlarından saymaktadır. Bu yüzden aklın hükmüne göre insan başkalarıyla irtibat kurmaya, bu irtibatın gölgesinde hayatını ahlâka ve mânevî yaşama uygun olarak sürdürmeye ve de maddî hacetlerini bu yolla gidermeye muhtaçtır. Bu irtibatın canlı tutulması akla göre zaruridir ama bütün ehemmiyetiyle beraber aklî zaruretin ikinci derecesinde yer almaktadır. Zira akıl, insanın diğer hemcinsleriyle irtibatının ehemmiyetini ve özelliğini beyandan ve kendisiyle akrabalığı olan kişilere katılarak bu irtibatı kurduktan sonra aslında bunu birinci dereceye yerleştirmektedir. Böylece geniş toplumsal ilişkilerin başlangıcında yerini almaktadır.

Hace Tûsî, Kur’ân’ın ve hadisin sıla-i rahim yapılması üzerinde bir fazilet unvanıyla tekitle durmasını aklın hükmüne uygun bulmakta ve aklın ve naklin sıla-i rahimin fazileti üzerinde uyumlu bir şekilde durduğuna inanmaktadır (13).

Sıla-i rahim meselesinin ve insanların refahı, uyumu ve ruhsal sağlığı üzerindeki tesirinin niteliğinin incelenmesi, psikoloji ve eğitim açısından fevkalade öneme sahiptir.

 

 

-----------------

  1. Meclisî, 1413 h.k., c. 71, s. 138, 108. hadisin açıklamasında
  2. a.g.e., s. 134, c. 104
  3. a.g.e., s. 91, 12. Hadis
  4. a.g.e., s. 90, 9. hadis ve s. 91, 11. Hadis
  5. a.g.e., s. 135, 88. hadis ve s. 138, 107. Hadis
  6. a.g.e., s. 138, 106. Hadis
  7. a.g.e., s. 128, 91. Hadis
  8. a.g.e., s. 105, 68. Hadis
  9. a.g.e., 71. hadis, s. 131, 97. Hadis
  10. Nehcu’l Belağa, 23. hutbe, 8-10. Bölüm
  11. Nisa, 36. Ayet
  12. Meclisî, 1413 h.k, c. 71, s. 88-139
  13. Muhibbî, 1383 h.ş, c. 1, s. 376



Bu haber 451 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI