Bugun...



RUYETULLAH HAKKINDAK? B?R SORU ÜZER?NE

Bizim Allah'? görme hakk?nda sordu?umuz bir soruya, Sünni bir arkada??n verdi?i cevap; sordu?umuz soru ?udur (daha sonra da bizim bu cevaba verdi?imiz cevab? okuyacaks?n?z):

facebook-paylas
Güncelleme: 15-06-2020 13:56:20 Tarih: 16-11-2019 09:16

RUYETULLAH HAKKINDAK?  B?R SORU ÜZER?NE

Bismillahirrahmanirrahim

"Ehli Sünnet'te Allah-u Teâlâ’n?n k?yamet gününde mu'minlere gökyüzündeki on dört gecelik ay gibi görünece?i, dünyada ise Allah'?n sadece rüyada görünebilece?i görü?ü hâkim; hatta ?mam Ebu Hanife'nin iki yüz defadan fazla Allah'? rüyada gördü?ü söyleniyor. (Amentu ?erhi kitab?.) ?imdi evvela merak etti?imiz, Ehl-i Sünnet karde?lerimizin ?u ayetleri nas?l yorumlad?klar?d?r:

"Gözler onu göremez, ama O, gözleri görür..." (En'am, 103)

"...Hiçbir zaman beni göremeyeceksin (ey Musa!)..." (A'raf, 143)

Saniyen Allah'?n cisim olmad??? ve hiçbir cismî özellik ta??mad???nda, onun zaman ve mekân üstü bir varl?k olup zaman ve mekân da dâhil hiçbir s?n?rla s?n?rland?r?lamayaca??nda bütün Müslümanlar müttefiktir. O her ?eyi ku?at?r, hiçbir ?ey O'nu ku?atamaz. Bu durumda Allah'?n ahirette, hem de ?u ba?lardaki gözle ve de ayn? gökteki öndörtlük ay gibi gözlenebilece?i nas?l söylenebiliyor? Bu Allah-u Teâlâ’ya cismi özelli?i atfetmek de?il mi? Onu bir mekânla s?n?rland?rmak de?il mi? Onun insanlar taraf?ndan ihata edilebilece?i anlam?na gelmez mi? Yoksa k?yamette durum farkl? m? olacak? Mesela Allah-u Teâlâ s?n?rlanabilecek mi? Veya insanlar s?n?rs?zla??p cisim olmaktan ç?kacaklar m??"

"Ehl-i Sünnet'te Allah-u Teâlâ’n?n k?yamet gününde mu'minlere gökyüzündeki on dört gecelik ay gibi görünece?i, dünyada ise Allah'?n sadece rüyada görünebilece?i görü?ü hâkim; hatta ?mam Ebu Hanife'nin iki yüz defadan fazla Allah'? rüyada gördü?ü söyleniyor. (Amentu ?erhi kitab?.) ?imdi evvela merak etti?imiz, Ehl-i Sünnet karde?lerimizin ?u ayetleri nas?l yorumlad?klar?d?r:

"Gözler onu göremez, ama O, gözleri görür..." (En'am, 103)

"...Hiçbir zaman beni göremeyeceksin (ey Musa!)..." (A'raf, 143)

CEVAP:

Önce ?unu bildirelim ki, ?mam-? Gazali hazretleri, (Bid’at ehli kimseler, ?iiler ve Mutezile gibi, Ehli sünnet d??? olanlar, Kur’an-? Kerim'i anlayamaz.) buyurdu.

?nsan yazarken biraz insafl? yazar. ?mam-? A’zam hazretleri, bütün Ehli Sünnet âlimlerince en büyük imam kabul edilen zatt?r. Buna apaç?k yalan söyledi?ini ima etmek ?ii'ye de yak???yor mu?

?kinci bir husus,  ay?n ondördü gibi Allah'?n görülece?i görü?ü hâkim diyor. Bu Ehli Sünnet’in en büyük iki hadis imam?n?n kitab?nda yani Buhari ve Müslim’deki hadisi ?erifte bildiriliyor. Hadisi ?erif demiyor, görü? diyor. Sen Buhari ve Müslim'deki hadisi-i ?eriflere inanm?yorsan ba?ka neye inan?rs?n ki? Sadece Kur’an'a inan?r?m diyorsan o da yaland?r. Çünkü Müminler, ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da Allahü teâlây? görecekleri Kur'an-? kerimde aç?kça bildiriliyor:

(K?yamette ???l ???l parlayan yüzler, Rablerine bakacaklard?r.) [K?yamet 22, 23]

Bu husustaki hadis-i ?eriflerden biri ?öyledir:

Peygamber efendimiz, ay?n ondördüncü gecesi, parlayan dolunaya bak?p buyurdu ki:

(?u ay? nas?l net görüyorsan?z, [ahirette] Rabbinizi de, böyle aç?kça göreceksiniz) [Buharî, Müslim]

Yunus suresinin, (Güzel amel edenlere, hüsna [Cennet] ve ziyadesi de vard?r.) mealindeki 26. Ayet-i kerimesindeki ziyade kelimesini Resulullah efendimiz rüyet [Allahü teâlây? görmek] olarak aç?klay?p buyurdu ki:

(Dolunay? gördü?ünüz gibi k?yamette Rabbinizi net görürsünüz.) [Buhârî]

Ahirette Allahü teâlây? yaln?z müminler görecek, kâfirler bundan mahrum kalacaklard?r. Çünkü Kur'an-? kerimde buyuruluyor ki:

(O kâfirler o gün Rablerini görmekten mahrumdur.) [Mutaffifin 15]

?mam-? ?afiî, ?mam-? Malik gibi mezhep sahibi büyük âlimler, “Bu ayet-i kerime, müminlerin Allah-u Teâlâ’y? göreceklerine bir delildir. Çünkü öyle olmasayd?, Kâfirler göremeyecek buyurulmazd?.” demi?lerdir. Hiç kimse denmiyor, kâfirler göremeyecek buyuruluyor.

Araf Suresi’nin 143. ayet-i kerimesinde, Musa aleyhisselam?n Allahü teâlây? görmek istedi?i bildirilmektedir. Bu da Allah-u Teâlâ’n?n görülece?inin delilidir. Çünkü bir peygamberin, imkâns?z olan ?eyi Allah-u Teâlâ’dan istemesi abes, hatta câhillik olurdu. Allah-u Teâlâ hakk?nda caiz olan ve olmayan ?eyleri bilmemek ise peygamberli?e ayk?r?d?r.

Evliyan?n büyüklerinden Mevlana Halid-i Ba?dadi hazretleri buyuruyor ki:

“Dünyada Allah-u Teâlâ’y? gördüm.” diyen z?nd?kt?r. Evliyan?n kalb gözü ile görmesi rüyet de?ildir. Onlara ?ühud hâs?l olmaktad?r.” [?tikadname]

Dünyada Allah-? Görmek imkâns?z oldu?u için Hz. Ai?e, "Resulullah'?n Allah'? gördü?ünü söyleyen yalan söylemi? olur.” buyurmu?tur. (Buharî)

?mam-? Rabbanî, Mevlana Halid-i Ba?dadi, Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri gibi büyük zatlar ise, Peygamber efendimizin Miraç’ta Allah-u Teâlâ’y? gördü?ünü, ancak bunun dünya görmesi ile de?il, ahiret görmesi ile görmek oldu?unu bildirdiler.

F?kh ve hadis ilimlerinde müctehid ve evliyan?n büyüklerinden S. Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki: “Miraç gecesi Resulullah, Allah-u Teâlâ’y? gördü. Çünkü Cabir bin Abdullah, Peygamber efendimizin (Necm) suresinde “Elbette Onu gördü” ayet-i kerimesi üzerine, “Elbette Rabbimi gördüm.” buyurdu?unu ve ayn? surenin (Sidret-ül-münteha yan?nda) ayet-i kerimesi üzerine, “Ben Sidretü’l-Münteha’da Rabbimi gördüm. Öyle ki, ilahi vechinin nuru, benim için zahir oldu.” buyurdu?unu bildirmi?tir. ?sra suresini 17. ayetinin tefsirinde, ?bni Abbas hazretleri buyurdu ki: “Miraç gecesinde Resulullah, Allah-u Teâlâ’y? gördü.” [Gunye]

?mam-? Rabbanî hazretleri buyurdu ki: “O Server, Miraç gecesinde Rabbini dünyada de?il, ahirette gördü. Çünkü o Server, o gece, zaman ve mekân çevresinden d??ar? ç?kt?. Ezelî ve ebedi bir an buldu. Ba?lang?c? ve sonu bir nokta olarak gördü. Cennete gideceklerin, binlerce sene sonra, cennete gidi?lerini ve cennette olu?lar?n?, o gece gördü. ??te o makamdaki görmek, dünyada görmek de?ildir. Ahiret görmesi ile görmektir. Bu görmeyi dünyada gördü demek de mecaz olarak söylenmi?tir. Dünyadan gidip gördü?ü ve yine dünyaya geldi?i için dünyada gördü denilmi?tir.) [m. 283]

(Allah-u Teâlâ, dünyada görülmez. Dünyada görülece?ini söyleyenler yalanc?d?r. Bu dünyada bu nimet nasib olsayd?, herkesten önce Hz. Musa görürdü. Peygamberimiz Miraç’ta bu devletle ?ereflendi ise de, bu dünyada de?ildi. Cennete girip oradan gördü. Yani ahirette görmü? oldu. Dünyada iken, ahirete kar??t? ve gördü.) [C.3, m.17]

Mevlana Halid-i Ba?dadi hazretleri buyuruyor ki: “Resulullah, Allah-u Teâlâ’y? Miraç’ta gördü. Ancak bu görmesi dünyadaki görmek gibi de?il idi.” [?tikadname]

Caiz olmak ayr? ?ey, görmek ayr? ?eydir. Ehlisünnet âlimleri, (Allah’? dünyada görmek caiz, fakat kimse görmemi?tir, gördüm diyen z?nd?k olur.” buyuruyorlar. Rüyada görmek ise dünyada görmek de?ildir. Peygamber efendimiz, Allah-u Teâlâ’y? rüyada gördü?ünü Camiussagir’deki hadisi ?erifte bildirmektedir.

?mam-? Nevevi hazretleri, En'am suresi 103. ayetindeki “Ona gözler eri?emez.” demek, Onun zat?n?n hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir. Yoksa rüyet hakt?r.” buyuruyor. Ayet-i kerimede “Katiyen göremezsin” ifadesi kas?tl? olarak “Hiçbir zaman” diye tercüme edilmi?tir.

"Saniyen Allah'?n cisim olmad??? ve hiçbir cismî özellik ta??mad???nda, onun zaman ve mekân üstü bir varl?k olup zaman ve mekân da dâhil hiçbir s?n?rla s?n?rland?r?lamayaca??nda bütün Müslümanlar müttefiktir. O her ?eyi ku?at?r, hiçbir ?ey O'nu ku?atamaz. Bu durumda Allah'?n ahirette, hem de ?u ba?lardaki gözle ve de ayn? gökteki öndörtlük ay gibi gözlenebilece?i nas?l söylenebiliyor? Bu Allah-u Teâlâ’ya cismi özelli?i atfetmek de?il mi? Onu bir mekânla s?n?rland?rmak de?il mi? Onun insanlar taraf?ndan ihata edilebilece?i anlam?na gelmez mi? Yoksa k?yamette durum farkl? m? olacak? Mesela Allah-u Teâlâ s?n?rlanabilecek mi? Veya insanlar s?n?rs?zla??p cisim olmaktan ç?kacaklar m??"

Cisim olarak görülecek, s?n?rl? görecek diyen hiçbir Ehli Sünnet âlimi yoktur. Abdülhak-? Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:          “Dünyada Allah-u Teâlâ anla??lmadan bilinece?i gibi, ahirette de anla??lmadan görülecektir.” (Tekmil-ül-iman)

?mam-? Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: “Müminler, cennette Allah-u Teâlâ’y? cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir ?eye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir.” (c.1, m.266)

Ehlisünnet alimlerinin tamam?, “Ahirette Allah-ü Teala görülecektir.” buyuruyor. Hepsi ?ii kadar o ayetleri anlayamad?lar m?? Âlimlerimizin Kur’an-? Kerim’den ç?kard?klar? hükme bir görü? diyerek hafife al?yor.

 

B?Z?M VERD???M?Z CEVAP

Bismillahirrahmanirrahim

 

1- En ba?ta, "Önce ?unu belirtelim ki.." diyerek ba?lay?p ?mam?n?z Gazali'den "Bid’at ehli kimseler, ?iiler  ve mu’tezile gibi Ehli sünnet d??? olanlar, Kur’an-? Kerim'i anlayamaz." sözünü naklederek bize, imaen de?il aç?kça "Bid'at Ehl-i", "Kur'an'dan Anlamayan" s?fatlar?n? yak??t?rm??, ard?ndan da "?nsan yazarken biraz insafl? yazar..." sözüyle bizim güya imaen ?mam Azam'? suçlad???m?z? söylüyorsunuz ve bunu insafs?zl?k olarak nitelendiriyorsunuz. Ben de diyorum ki ya insan yazarken biraz Allah korkusuyla yazar; bu kadar küstah olmaz! Peki, sen ba?kas?n? "Bid'at ehli", "Kur'an'? anlayamayan" gibi a??r ithamlarla suçlad???nda, bu insafs?zl?k olmuyor da, bizim kendi kayna??n?za dayanarak yazd???m?z bir cümle insafs?zl?k m? oluyor? Sonra haklar?nda hiçbir Nebevi referans bulunmayan kimselere uyanlar, onlar? taklit edenler bid'at ehli olmuyor da Resulullah'?n emanetleri olarak tan?tt??? ve ümmeti kendilerine sar?lmaya davet etti?i Ehl-i Beyti'ne sar?lan ve onlar? kendilerine önder ve örnek edinenler mi bid'at ehli oluyorlar?  Allah izan ve insaf versin diyorum ba?ka bir ?ey de?il!

 

2) Diyorsunuz ki "En büyük ?slam âlimi, ?mam-? Azam olarak kabul ediliyor." Peki e?er öyleyse, neden Sünnilerin hepsi ona taklit etmiyor da bir ço?u ?mam ?afii'ye, ?mam Malik'e, ?mam Ahmed'e taklit ediyorlar?! Bu aç?k bir çeli?ki de?il mi? Daha alim, daha uzman birisi varken, onu b?rak?p da ba?ka birisine taklit etmek, hangi ak?l mant??a s??d?r?l?yor?!

Sonra kendi kaynaklar?n?z?n da yazd??? üzere ?mam-? A'zam, ?mam Cafer-i Sad?k'?n talebesi de?il mi?

Kald? ki e?er dedi?iniz do?ruysa, kendi alimlerinizin ?mam Cafer-i Sad?k hakk?ndaki ?u görü?lerini nereye koyacaks?n?z?:

 

Kemalüddin Muhammed b. Talha ?afii (Ö: H. 654) "Metalib-us Seul" adl? kitab?nda (s.81) ?öyle yaz?yor:

"?mam Sad?k (a.s) Ehl-i Beyt'in büyüklerinden ve önde gelenlerinden olup birçok ilme sahipti. Her zaman dua ve ibadetle me?guldü; bo? vakitlerinde ise özel dua ve zikirler okurdu. Zühd ve takva ehliydi. Çok Kur'an tilavet ederdi. Kur'an okurken ayetler üzerinde dü?ünür, tedebbür eder, onun uçsuz bucaks?z ilim okyanusundan k?ymetli inciler ç?kar?r ve gizli s?rlar?n? ke?federdi. ??lerini belirli bir program üzere yapard?. Nefsini muhasebe ederdi. Onu görmek insana ahireti hat?rlat?r ve gönülleri ok?ayan sözleri, dinleyicileri dünyaya kar?? meyilsiz ederdi. Onun yolunu izlemek, insan? cennete götürür. Nurlu simas? Resulullah'?n (s.a.a) soyundan oldu?unu gösterirdi. Davran?? ve gidi?at? onun risalet ve peygamberlik ailesinden oldu?una delalet ediyordu. Fazilet ve üstünlükleri s?n?rs?zd?r. Kalem onlar?n hepsini saymaktan acizdir."

"?bn-i Hacer" ismiyle me?hur olan ?ahabuddin Ahmed Heysemi Mekki "es-Savaik-ul Muhrika" adl? kitab?nda ?öyle yazmaktad?r:

"?nsanlar Cafer b. Muhammed'den (a.s) o kadar ilim kazanm?? ve nakletmi?lerdir ki, onun ünü her yeri alm??t?r; uzun bir süre kervanlar?n yükünü ondan al?nan ilimler te?kil etmekteydi ve muhaddisler o ilim ve bilgileri arma?an olarak di?er yerlere götürüyorlard?."

(Tabi burada ?bn-i Hacer ve benzerlerine sormak gerek; e?er bu söyledikleriniz do?ruysa, peki o kervanlar bu ilimleri nereye götürüp kaybettiler ki bugün Sünni kaynaklarda onlar?n izine bile rastlayam?yorsunuz!! ??te kaynaklar; tersini iddia eden varsa, örnekleri ve kaynaklar?yla birlikte ortaya koysun!!) 

Süleyman Kunduzi "Yenabi-ul Meveddet" isimli kitab?nda (s. 380) ?öyle yazm??t?r:

"Ebu Abdillah Cafer b. Sad?k (a.s) Ehl-i Beyt imamlar? ve büyüklerindendir. "Tabakat-us Sufiyye" kitab?nda zikredildi?ine göre Cafer-i Sad?k (a.s) kendi asr?nda bütün Ehl-i Beyt seyyidlerinden önde olup, sonsuz bir ilim ve bilgiye sahipti. O, dünyaya meyilsiz, ?ehvet ve heveslerden uzak, hikmet sahibi ve kâmil bir insand?."

Haf?z Ebu Nuaym Ahmed b. Abdullah ?sfahani (Ö: H. 430) "Hilyetü’l-Evliya" adl? kitab?nda ?öyle diyor:

"….Ve, devaml? Allah'a ibadet ve kulluk ederek gününü geçiren, Rabb'inden korkma makam?na sahip olan hak imam, seçkin ve liyakatli rehber Ebu Abdillah Cafer b. Muhammed es-Sad?k (a.s) bu cümledendir. O, bütün bo? ve yarars?z sözlerden, makam ve mevkiperestlikten uzak olarak ya??yordu…."

"?bn-i Sabba?-? Maliki" ismiyle me?hur olan Nuruddin Ali b. Muhammed (H. 786-855) "el-Fusulü’l-Mühimme" adl? eserinde ?öyle diyor:

"?mam Cafer-i Sad?k (a.s) karde?leri aras?nda babas?n?n tek vasisi ve mirasç?s?yd?. O, ?iilerin imaml?k ve önderli?i makam?na ula??p bütün Ehl-i Beyt seyyidlerinden öndeydi. Asil bir soya sahipti. Kendisinden muhtelif ilimler nakledilmi? ve uzun y?llar boyunca kafilelerin yükünü ?mam Cafer-i Sad?k'?n (a.s) ilimleri te?kil etmekteydi. ?öhreti kendi zaman?nda dünyan?n çe?itli yörelerinde duyulmu?tu. K?sacas?, Ebu Abdillah Cafer-i Sad?k (a.s) fazilet ve üstünlükleri oldukça fazla, büyüklük ve azamette kemale eri?mi?, ba?ar?lar?n?n sesi her yere yay?lm?? yüce bir ?ahsiyetti. Âlimler ve halk?n ileri gelenleri meclislerini onun ad?n?, üstünlük ve faziletlerini zikretmekle süslerlerdi."

Muhammed Emin Ba?dadi Süveydi "Sebaikü’z-Zeheb" adl? kitab?nda (s.72) diyor ki:

"Babas? Muhammed Bâk?r'?n (a.s) vasi ve mirasç?s? olan ?mam Sad?k'tan (a.s), di?erlerinden nakledilmeyen ilim ve bilgiler nakledilmi?tir. O, hadis ilminin önderlerinden idi."

Cemalüddin Ahmed b. Ali Davudi Hasani (Ö: H. 828) "Umdetü’t-Talib" adl? kitab?nda (s.184) ?öyle diyor.

"…Onu (Hz. ?mam Cafer-i Sad?k'?) ?eref oca?? ve fazilet kayna?? bilmi?lerdir. Onun güzel hasletleri dillerde dola??rd?. Avam ve âlimler onun yüceli?i ve üstünlü?ü konusunda ittifak içindeydiler. Mansur Devaniki, onun kan?n? dökmeye yeltendi; ancak Allah Teâlâ onu, o kan dökücü adam?n ?errinden korudu."

Ebu’l-Feth Muhammed b. Eb’il-Kas?m ?ehristani (Ö: H.548) "el-Milel Ve-n Nihel" adl? kitab?nda (c.1, s.166) ?öyle yaz?yor:

"O, hikmette, edebi ve dini ilimlerde bir dahi idi. Züht ve takvada üstün makama sahipti. Medine'de ikamet ederdi. ?iiler ve di?erleri onun feyizli varl???ndan yararlan?r ve ilim al?rlard?. ?mam Sad?k (a.s) seçkin ve üstün ö?renciler yeti?tirmi?, onlara muhtelif ilim ve s?rlar? ö?retmi?tir. O, daha sonra Irak'a gelerek uzun bir süre orada ikamet etti. Dünya hayat?n? isteyenlerin ve geçici dünyan?n aldat?c? gösteri?lerine hayranl?k duyanlar?n el-ayak k?rarak, zulmederek ula?mak istedikleri riyaset ve hükümeti hiçbir zaman akl?ndan geçirmedi. (Saltanat ve ta?uti hükumete dönü?en) hilafeti ele geçirmek için hiç kimseyle sava?mad?. Zira berrak marifet okyanusunda yüzen kimse bulan?k ve koku?mu? su ark?na ra?bet etmez ve hakikat kalesinin zirvesini fetheden, a?a??l??a gönül ba?lamaz! Rabb'ine gönül veren kimse, ?üphesiz, dünya ehlinden kaçar…."

Ebu Muhammed Abdullah b. Sa'd-i Yemani Yafii (Ö: H. 768) "Mir'at-ul Cinan" adl? kitab?nda (c.1, s.304) ?öyle diyor:

"Bu y?lda (h. 148) kadri yüce mevla ve önder, Peygamber-i Athar'?n (s.a.a) soyu, yi?itli?in sembolü, insanl???n hulâsas? Ebu Abdullah Cafer-i Sad?k (a.s) gözlerini dünyaya kapad? ve Bâkiy mezarl???nda babas? Bâk?r-ul Ulum, dedesi ?mam Seccad ve dedesinin amcas? Hasan-? Mücteba'n?n (selam olsun onlara) mezarlar?n?n yan? ba??nda topra?a verildi. Ne kadar da kutlu ve ha?metli bir mezard?r oras?! Ona "Sad?k" lakab? verildi, zira o hiçbir zaman a?z?na yalan ve hakikat d??? bir söz almad?, tevhid konusunda ve di?er konularda oldukça de?erli ve üstün sözler söyledi. Cabir b. Hayyan onun büyük ve me?hur ö?rencilerindendir. Cabir, ?mam'?n be? yüz ilmi risalesini içeren bin yaprakl? bir kitap yazm??t?r."

"?eyh Saduk" diye tan?nan Muhammed b. Ali b. Babeveyh-i Kummi (ö: H. 381) "El-Emali" adl? kitab?nda ?öyle yaz?yor:

Muhammed b. Ziyad, Malik b. Enes'ten (Malikilerin ?mam?) ?öyle dedi?ini nakleder: "Ben Cafer b. Muhammed'i (a.s) her zaman oruçlu ve Allah'? zikretme halinde gördüm. Do?rusu o büyük abidlerden ve gerçek zahidlerden idi. Allah korkusu kalbine hâkimdi. Çok hadis bilirdi. Ho? sohbetliydi, toplant?lar? çok faydal? geçerdi. Resulullah'tan (s.a.a) bir ?ey nakletti?i zaman yüzünün rengi bazen ye?il ve bazen de siyah olurdu; onu tan?mayan kimse bu durumdan deh?ete kap?l?rd?. Ben bir defa onunla birlikte hacca gittim; ihrama girdi?inde telbiye (lebbeyk) demek istedi?i zaman sesi bo?az?nda t?kan?r kesilir ve nerdeyse bine?inden dü?ecek derecede kendinden geçerdi. Bunun üzerine ben "Ey Resulullah'?n (s.a.a) torunu, niçin lebbeyk demiyorsun?" diye sorunca:

"Ey ?bn-i Amir (Malik), nas?l "lebbeyk Allahumme lebbeyk" demeye cesaret edeyim?! Allah-u Teâlâ, "La lebbeyk (Lebbeyk'in kabul de?il)" diye kar??l?k verirse ne yapar?m?" dedi.

Yine ayn? kaynakta "?bn-i ?azkuni" ad?yla me?hur olan Süleyman b. Davud'dan, Hafs b. K?yas'?n bir hadis rivayet ederken: "Caferlerin en hay?rl?s? bana ?öyle buyurdu" dedi?ini nakleder. Ali b. Gurab'?n da "Allah taraf?ndan konu?an ve diline do?rudan ba?ka bir söz almayan Cafer b. Muhammed (a.s) bana ?öyle buyurdu" diye rivayet etti?ini nakletmi?tir.

"?bn-i ?ehra?ub" ad?yla me?hur olan ?air, hatip ve yazar Re?idüddin Muhammed b. Ali Mazenderani, "Menak?b" adl? kitab?nda ?öyle diyor:

"Malik b. Enes'ten ?öyle rivayet edilmi?tir: "Cafer b. Muhammed'den (a.s) daha faziletli bir ?ahsiyeti hiçbir göz görmemi?, hiçbir kulak duymam??t?r. Büyük bir ilme sahipti. ?badet, takva ve Allah'tan korkmada ondan üstün bir ?ah?s yoktu.""

"El-Emali" kitab?n?n seksen birinci meclisinde ?öyle diyor:

"….Allah'a andolsun ki o, konu?tu?unda do?rudan ba?ka bir ?ey söylemezdi. Ebu Hanife, "Fakihlerin en bilgilisi kimdir?" sorusuna Cafer b. Muhammed'dir" cevab?n? vermi?tir. O ?öyle derdi:

"Mansur Abbasi onu (Cafer b. Muhammed'i) Irak'a getirtti?inde birini bana göndererek, Cafer b. Muhammed yüzünden ba??n?n derde girdi?ini ve onu imtihan etmek için birtak?m zor f?khi meseleler haz?rlamam gerekti?ini bildirdi. Ben en zor meselelerden k?rk?n? haz?rlayarak Hire'de Mansur'un yan?na gittim. Daha sonra Cafer b. Sad?k'? meclise getirdiler. Mansur beni ona tan?tt?.

?mam Sad?k, "Onu tan?yorum" dedi.

Mansur, bana: "Soraca??n bir ?ey varsa Ebu Abdillah'a (?mam Sad?k'a) sor" dedi.

Ben haz?rlad???m meseleleri bir bir soruyordum; o hemen cevab?n? veriyor ve: "Bu konuda senin görü?ün ?udur, Medine fakihlerinin görü?ü budur ve bizim de görü?ümüz budur. Bazen sizinle ayn? görü?e sahibiz, bazen Medine fakihleriyle ayn? görü?teyiz ve bezen de görü?ümüz her iki görü?e muhaliftir" diyordu. Bu ise ?mam Cafer Sad?k'?n (a.s) bütün f?khi görü?lere vak?f olup, ihtilaf konular?n? bildi?ini, dolay?s?yla fakihlerin en bilgilisi oldu?unu göstermektedir."

Halk?n Ehl-i Beyt'e olan sevgi ve e?iliminden rahats?z olan, müslümanlar?n,  Risalet’in pak ve mutahhar ailesinden (Ehl-i Beyt'ten) olan ve ilim ve takvas?yla ün yapan imam Sad?k'?n (a.s) ?ahs?na yönelmesinden endi?eye kap?lan ve bu ilgi ve sevginin ad?n? "fitne ç?karmak" koyan Mansur Abbasi gibi kat? bir dü?man da, ?mam Sad?k'?n üstün bir ?ahsiyete sahip oldu?unu itiraf ederek: "Bir kemik gibi bo?az?mda t?kan?p kalan bu büyük insan, zaman?n en bilgilisidir." demi?tir.

Bunun gibi daha nice senakarane ve ?mam Cafer-i Sad?k'?n, asr?n?n en büyük âlimi ve ?ahsiyeti oldu?unu bildiren âlimlerinizin görü?leri vard?r ki onlar? nakletmekten vazgeçiyoruz. Ama sizler maalesef hep adetiniz üzere ya bunlar? bilmiyorsunuz; ya da bunlar?n üzerinden es geçiyor ve görmezlikten geliyorsunuz. ?nsaf?n en zay?f merhalesinin bir gere?i olarak en az?ndan ?mam Cafer-i Sad?k'? da di?er âlimlerin yan?nda zikredip onun da görü? ve aç?klamalar?na yer vermeniz gerekmez miydi? Siz ve o göklere ç?kard???n?z âlimleriniz, de?il bunu yapmak, o pak ve tertemiz peygamber evlatlar?n?n mezhep ve görü?lerini bid'at ve bid'at ehli olarak de?erlendiriyorsunuz. Ya Rabbi sen her ?eyi görensin...Ve ileykel-mü?teka. Bütün bunlardan sonra insafs?z davranan?n kim oldu?unu, okuyucular?n insaf ve vicdan?na b?rak?yorum.

2- Buhari ve Müslim'den hadisler aktararak, “Siz bunlara da inanmayacaks?n?z da neye inanacaks?n?z?” diyorsunuz. Yani siz Buhari, Müslim yaz?yorsa her kesin kabul etmesi mi gerekiyor demek istiyorsunuz? Peki, Buhari ve Müslim masumlar m?? Onlar hata yapamaz m?? Buhari ve Müslim'de olan her ?ey istisnas?z do?ru mu? Onlarda olan her ?eyin do?ru oldu?una dair vahiy mi ald?n?z siz? Bunu kendi âlimlerinizden birço?u bile kabul etmiyor ve Buhari ve Müslim'de bulunan birçok hadisin zay?f ve kabul edilemez oldu?unu söylemektedirler. Ben sözü uzat?p as?l mevzudan uzakla?mamak için ?imdilik bunlara de?inmiyorum; ama e?er inkâr ederseniz belgeleriyle birlikte gözler önüne serece?im in?aallah. Fakat okuyucular?m?z bizim afaki konu?tu?umuzu zannetmesinler diye, sizin do?ruluk ölçüsü olarak gösterdi?iniz Buhari ve Müslim'den sadece birkaç rivayeti örnek olarak verip karar? okuyucular?n insaf?na b?rakaca??m:

Sünni kaynaklarda say?s? elliyi geçen birçok sahabiden (ki bunlar?n ba??nda 1. Halife Ebubekir gelmektedir) bahsedilmektedir ki, bunlar cahiliyet zaman?nda kendi ak?llar?yla birçok do?ruyu kavram??lard?. Bu yüzden de puta tapmaz, puta kesilen etten yemez, ?arap içmez, zina etmez ve daha sonra ?slam'da da haram k?l?nan ?eylerden kaç?n?yorlard? ve k?sacas? Hanif dinine amel etmekteydiler. Ama ne hikmetse bu kaynaklar Allah Resulü'ne gelince, peygamberlik öncesi (cahiliyet zaman?nda) Resulullah'?n bu sayd?klar?m?zdan en az?ndan bir k?sm?na (ha?a) mübtela oldu?unu nakletmektedirler. Bu konuda birçok örnek verilebilir ki biz sadece iki tanesini nakletmekle yetinece?iz:

 

1) Buhari ba?ta olmak üzere birçok kaynakta Abdullah b. Ömer ve baz? di?er ravilerden ?öyle nakledilmektedir: "Allah Resulü, henüz kendisine vahiy gelmedi?i (Peygamber olmad???) s?ralarda, bir gün Beldeh da??n?n eteklerinde, Zeyd ?bn-i Amr ?bn-i Nüfeyl ile kar??la?t?. Orada bir sofra açarak onu, içinde et de bulunan yeme?e davet etti. Zeyd o eti yemekten çekinip Resulullah'a ?öyle dedi: "Ben sizin putlar?n?za kesti?iniz etlerden yemem. Ben ancak Allah'?n ismi an?larak kesilen etlerden yerim." Bir di?er rivayette ?u ?ekilde nakledilmi?tir: "Resulullah, Ebu Süfyan b. Hars ile birlikte o etten yiyorlard?. Onlar, Zeyd'i de yedikleri etten yemesi için sofraya davet ettiler; ama o ?u cevab? verdi: "Karde?imin o?lu, ben putlar ad?na kesilen etten yemem." Hadisi rivayet eden ?öyle ilave ediyor: "Art?k o günden itibaren Resulullah da peygamberli?e seçilinceye kadar, putlar ad?na kesilen etlerden yemedi!" 

(Bu olay? nakleden baz? Sünni kaynaklar:  Sahih-i Buharî, C.7, Putlar ad?na kesilen Bâb?, C.5, Zeyd ?bn-i Amr ?bn-i Nüfeyl Hadisi Bâb?, Müsned-i Ahmed b. Hanbel, C.1, 189, El-?stiâb (?bn-i Abd-il Birr), C.2, S.4, El-A?ânî (Ebulferec ?sfahanî), C.3, S.120)

 

Gördü?ünüz gibi, bu rivayetlere göre Allah Resulü (s.a.a) de cahiliyet zaman?nda ba?kalar? gibi put sahibiydi; hayvanlar?n? onlar ad?na kesiyor ve onlardan yiyordu. (Zeyd'in Resulullah'a hitaben söyledi?i "Sizin putlar?n?z ad?na kesti?iniz..." cümlesi bunu aç?kça ortaya koyuyor.) Ama Zeyd'in bu hareketini görünce (ha?a) gaflet uykusundan uyan?p art?k bunlardan kaç?nmaya karar veriyor!! ?imdi bu rivayetlere göre hangisi daha üstündür, (en az?ndan cahiliyet zaman?nda) Zeyd mi, Resulullah m??! Karar sizin.

 

2) Sahih-i Müslim ve di?er bir çok kayna?a göre Allah Resulü'nün aziz baba ve annesi de mü?rik ve putperest idiler ve öyle de ölüp gitmi?lerdir!! ??te rivayeti (ya da size göre hadisi ?erifi!):

Bir gün bir ki?i (?slam öncesi ölen babas?n?n durumunu merak ederek Resulullah'a dedi ki: "Ya Resulallah, benim babam nerededir?" Allah Resulü "Ate?tedir" buyurdu. Adam ayr?l?p gidince, arkas?ndan ça??r?p ona ?öyle buyurdu: "Benim babam da, senin baban da ate?tedirler."

(Sahih-i Müslim, C.1, ?man Kitab?, "Küfür Üzere Ölen ate?tedir" Bab?, Sünen-i ?bn-i Mace, C.1, Hadis: 1572, Sünen-i Ebi Davud, C.2,S.532)    

Bir ba?ka rivayette Ebu Hureyre ?öyle nakletmektedir: "Peygamber annesinin mezar?n? ziyaret edip a?lad? ve etraf?ndakileri de a?latt?; sonra ?öyle buyurdu: "Ben Rabbim'den anneme ma?firet dilemek için izin istedim, ama izin vermedi. Ard?ndan, kabrini ziyaret etmek için izin istedim; buna izin verdi. Siz de kabirleri ziyaret edin; zira bu ölümü hat?rlat?r."

(Sahih-i Müslim, C.3, Cenazeler Kitab?, "Resulullah'?n annesinin kabrini ziyaret için izin istemesi" Bab?, Sünen-i Ebi Davud, C.2, S.195) 

??te onlarca insan?n Cahliyet zaman?nda Hanif dinine amel  etti?ini söyleyen Sünni kaynaklar, nedense Allah Resulü ve baba-annesine gelince onlar? putperest, mü?rik olarak tan?tmakta ve cehenneme sokmaktad?r!!!

 

3) Bu nakledece?imiz rivayet gerçi Buhari ve Müslim'de nakledilmemi?tir. Ama mevzuyla alakal? oldu?u için Müsned-i Ahmet'ten naklen burada verme?i uygun görüyoruz. Önce bir soruyla ba?layal?m: Acaba Resulullah cahiliyet zaman?nda ?arap da içiyor muydu? A?a??da nakledece?imiz olay, Allah Resululü'nün de?il sadece Cahiliyet zaman?nda ?arap içmesi, hatta peygamberli?e seçildikten sonra bile, sadece Mekke'de de?il Medine de bile, yani ?arab?n haraml???n? aç?kça ilan eden vahiy ininceye kadar, (ha?a) içti?ini ortaya koyuyor. A?a??da nakledece?imiz rivayetten biz bunu anl?yoruz; e?er biz yan?l?yorsak, siz düzeltin. Ahmed b. Hanbel kendi Müsned'inde ?öyle naklediyor:

Nafi ?bn-i Kisan kendi babas?ndan ?öyle naklediyor: "Ben Resulullah'?n zaman?nda ?arap ticareti yap?yordum. Bir defas?nda, Medine'de satmak için ?am'dan birkaç f?ç? ?arap getirdim. Resulullah'?n huzuruna var?p "Ya Resulallah, senin için kaliteli-güzel bir ?arap getirmi?im.(Eteytuke bi-?erabin ceyyidin)" Allah Resulü bana ?u cevab? verdi: "Ey Kisân, sen gittikten sonra ?arap haram k?l?nd?!!" (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, C.4, S.335)

?imdi aziz karde?lerim, ba?kas? de?il, siz kendinizi bir dikkate al?n. E?er siz bir kimseyle, ?öyle birkaç günlü?üne de olsa ahbabl?k yapsan?z, onun al??kanl?klar?ndan, nelerden ho?lan?p ho?lanmad???ndan haberdar olmaz m?s?n?z? Böyle bir kimseye, bir hediye al?p götürmek istedi?inizde, onun ho?lanmad??? veya asla kullanmad??? bir ?eyi al?p götürür müsünüz? Mesela sigara kullanmayan bir kimseye, sigara hediye etmenin bir mant??? var m?? Bu ona hakaret say?lmaz m?? ?imdi e?er Resulullah ?arap içmiyorduysa, uzun zaman Allah Resulü'yle birlikte Medine'de bulunan Kisân'?n, bundan bihaber kalmas? mümkün mü? Kald? ki e?er öyle bir ?ey olsayd? bile, Allah Resülü ona “?arab sen gittikten sonra haram k?l?nd?." deme yerine, re'sen "Ben bunu kullanm?yorum." demesi daha mant?kl? olmaz m?yd??"

Görüldü?ü gibi bu rivayetten, sadece cahiliyet zaman? de?il, Allah Resulü'nün (ha?a), Peygamber olduktan sonra da bir müddet, Medine döneminde bile (?arab?n haraml??? ilan edilinceye kadar), ?arap kulland??? sonucu ortaya ç?k?yor! 

 

4) Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'e göre Allah Resulü bazen Kur'an'? unutuyor ve ba?kalar?n?n vas?tas?yla hat?rl?yordu: ??te hadis(!):

Hi?am Ümmü’l-Muninin Ai?e'den ?öyle naklediyor: "Bir gün Peygamber (s.a.a) mescitte Kur'an okuyan birisinin sesini duyunca ?öyle buyurdu: "Allah ona rahmet etsin, unuttu?um ve filan filan surelerden iskat etti?im filan filan ayetleri bana hat?rlatt?!!"

(Sahih-i Buhari, C.8, Dualar Kitab?, "Allah'?n 'Onlara salat eyle' sözü" Bab?, Sahih-i Buhari, C.3, ?ahitlikler Kitab?, Kör kimsenin ?ahitli?i ve nikâh?" Bab?, Sahih-i Buhari, C.6, Kur'an'?n Faziletleri Kitab?,  Kur'an'? unutma Bab?, Sahih-i Müslim, C.2, Kur'an'?n Faziletleri Kitab?, "Kur'an'? unutmamaya dair emir ve 'Unuttum' demenin keraheti" Bab?)

Ne ilginçtir ki Müslim bu hadisi "Kur'an'? unuttum demenin keraheti" isimli bir babda naklediyor. Önce Resulullah'tan "Müslümanlardan birisinin, filan sureyi unuttum, filan ayeti unuttum demesi ne kadar kötü bir ?eydir!" sözünü naklediyor; ard?ndan da ayn? Peygamber'in "Allah Rahmet etsin ona Filan, filan Sureden, filan, filan ayetleri unutmu?tum, hat?rlatt? bana" dedi?ini naklediyor. Yani ayn? Peygamberin  kendisi, kendi dedi?inin tersini yap?yor!!   

 

Bir de sormak laz?m, ya o adam bu ayetleri Peygamber'e hat?rlatmasayd? ne olacakt??! O ayetlerin yeri Kur'an'da bo? kalmayacak m?yd?? Sonra bu ayetleri unutabilen Peygamber'in ba?kalar?n? unutmad??? nereden belli?! Oysa Allah-u Teâlâ Kur'an'da Resulü'ne aç?kça "Biz sana k?raat edece?iz ve sen unutmayacaks?n" (A'la 6) buyurmaktad?r. Evet, o sizin do?ruluk ölçüsü olarak tan?tt???n?z ve ad?na "Sahih" dedi?iniz kitaplar?n nakilleri, o da Allah'?n kitab?n?n buyru?u, elinizi vicdan?n?za koyarak karar verin.

 

5) Bir k?s?m Sünni rivayetlerden anla??lan ?u ki (ha?a) ?eytan Allah Reslü'nden de?il, Ömer b. Hattap'tan korkuyordu!! "Bunu da nereden ç?kar?yorsunuz?" diye yine hemen itiraza kalk??may?n; verece?imiz belgelere dikkat edin; e?er haks?z isek, o zaman istedi?inizi söyleyebilirsiniz; i?te size birkaç örnek:

 

Urve b. Zübeyr, Ümmü’l-Mu'minin Ai?e'den ?öyle nakletmektedir: "Resulullah (ile birlikte) otururken, birden bir gürültü-karga?a ve çocuklar?n sesini duyduk. Resulullah aya?a kalkt? ve etraf?na çocuklar?n topland??? Habe?i bir kad?n?n ?ark? söyledi?ini (gördü). Resulullah bana hitaben "Ey Ai?e, gel de seyret." buyurdu. Ben gelip yana??m? Resulullah'?n omzuna koyup, onu seyretme?e ba?lad?m. (Biraz geçtikten sonra) Resulullah, "Acaba doydun mu? Acaba doydun mu?" diye soruyordu. Ben de her defas?nda ona "Hay?r" cevab? veriyordum ki Resulullah'?n yan?nda, nas?l bir yere sahip oldu?umu anlayay?m! ??te o s?rada aniden Ömer ç?kageldi. Bunu gören insanlar, o cariyenin etraf?ndan da??ld?lar. Bunun üzerine Allah Resulü ?öyle buyurdu: "Ben insanlar ve cinlerden olan bütün ?eytanlar?n Ömer'den kaçt???n? görüyorum!!"  (Sünen-i Tirmizi, C.5, Ömer'in Menk?beleri Bâb?, Hadis: 3774)

Evet Peygamber orada saatlerce bulunmas?na ra?men, ?eytan ondan kaçm?yor!! Ama Ömer gelince kaçacak delik ar?yor!! Fe-Subhanallah!!

 

6) Sahih-i Buharî ve Sahih-i Müslim'de Ebu Hureyre'den ?öyle rivayet edilmektedir: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Allah'?m, Muhammed de bir be?erdir; her be?er (insan) gazapland??? gibi o da gazaplan?r; ben seninle ahitle?mi?im ve sen asla ahdini bozacak de?ilsin. E?er ben (gazapland???m zaman) bir kula (haks?z yere) eziyet eder veya ona küfür eder veya lanet eder ya da k?rbaçlarsam, bütün bunlar? o kul için bir keffaret ve sana yak?nla?ma vesilesi k?l!"

(Sahih-i Buhari, C.4, Dualar Kitab?, Peygamber'in "Ben eziyet edersem..." Bab?. Sahih-i Müslim, C.4, Birr Ve ?yilik Kitab?, Hak Etmedi?i Halde Peygamber'in Bir Kimseyi Lanetlemesi Bâb?)

 

Bu rivayetlerden aç?k bir ?ekilde anla??lan ?ey ?udur ki, (ha?a, sümme ha?a) Allah Resulü de di?er insanlar gibi gazapland??? zaman, bazen haks?z yere birilerine eziyet ediyor veya lanetliyor, küfür ediyor veya k?rbaçl?yordu!! Bunu masum olarak kabul edilen Peygamber'e yak??t?rmak mümkün mü? Allah Resulü'nün (s.a.a) kendisi insanlar? lanet etmekten, küfürbazl?ktan, insanlara eziyet etmekten sak?nd?rmam?? m?d?r? Kendi sak?nd?rd??? bir ?eyde, insanlara örnek olmas? gerekti?i halde, nas?l kendisi böyle çirkin bir ?eye te?ebbüs edebilir?!  O yüceler yücesi, defalarca "Ben rahmet olarak seçildim, lanetçi olarak de?il." buyurmam?? m?d?r?

 

7) Yine Buhari ve Müslim'de "Ledüd Hadisi" diye me?hur olan bir rivayet nakledilmektedir ki rivayetin de?i?ik nakillerini dikkate alarak, olay? ?öyle özetleyebiliriz: "Resulullah'?n hayat?n?n son günlerinde, hastal??? iyice a??rla?t??? bir s?rada, Resulullah'?n han?mlar? veya ashab?ndan baz?s?n?n tavsiyesiyle, sanc?lanan kimselere verilen ac? bir ilac?, Allah Resulü'nün a?z?na döküyorlar. Resulullah (s.a.a) uyand???nda a?z?n?n ac?l???n? hissedince, yemin ederek orada bulunan herkesin a?z?na ayn? ilaçtan dökülmesini emrediyor; amcas? Abbas hariç (çünkü o bu i?e müdahale etmemi?ti). Meclistekiler bu i?te bir art niyetlerinin olmad???n? beyan ediyorlarsa da nafile; bir kere Resulullah bu i?in yap?lmas? gerekti?ine dair and içmi?tir. Böylece oradakilerin hepsinin a?z?na birer birer ilaçtan dökülüyor! Hatta Resulullah'?n han?mlar?ndan birisi (Meymune), ?srarla oruç oldu?unu söylüyor; fakat Resulullah and içmi?tir diye onun da sözünü dinlemeyerek a?z?na ilaç dökülüyor!"

(Sahih-i Buhari, T?p kitab?, Ledüd Bâb?, Sahih-i Müslim, Selam Kitab?, Ledüd ile Tedavinin Mekruhlu?u Bâb?, Müsned-i Ahmed b. Hanbel, C.6, S.118, Sünen-i Tirmizi, C. 3, S. 265 Ve...)

 

?imdi ey vicdan sahipleri, size böyle bir muamele yap?l?rsa, kar??l???nda siz böyle bir tepki içerisine girer misiniz ki rahmet Peygamberi ve (Kur'an'?n tabiriyle)  en yüce ahlaka sahip olan Allah'?n Habib'i girsin?! Evvela ortada bir suç veya en az?ndan bir art niyet yoktu ki oradakiler böyle bir cezay? hak etmi? olsunlar. Suçlu bile olsalar, kendisine en kötü muameleleri yapan kimseleri affeden rahmet Peygamberi, kendi ashap ve zevcelerine, baz?lar?n?n oruç olmalar?na da ald?rmadan, böyle davranabilir mi?!

 

8) Buhari ve Müslim gibi bir çok muteber bilinen kaynakta nakledilen ve ?mam Suyuti taraf?ndan mütevatir hadisler silsilesinde zikredilen bir rivayette, aç?k bir ?ekilde Hz. Adem, Allah'a isyan say?lan gerçek bir günah i?lemekle, Hz. ?brahim (a.s), günah olan baz? yalanlar? söylemekle, Hz. Nuh (a.s), haks?z bir duada bulunmakla, Hz. Musa (a.s), Allah emretmedi?i halde bir insan öldürmekle (cinayet i?lemekle) suçlanarak, ?efaat etme liyakatine sahip olmad?klar? bizzat bu peygamberlerin kendi dilinden nakledilmektedir!! Oysa ayn? kaynaklar Peygamberlerin d???nda birçok kimsenin bile ?efaat edeceklerini aç?k bir ?ekilde nakletmektedirler. ?imdi rivayetin metnini dinleyin:

Ebu Hureyre Resul-i Ekrem'den (s.a.a) ?öyle rivayet etmektedir:

"Ben k?yamet günü insanlar?n efendisiyim. Biliyor musunuz bu nedendir? Allah k?yamet günü öncekileri ve sonrakileri bir alanda toplar. O gün ki davetçi, onlara sesini duyurur. Göz onlar? -yay?ld?klar?- yerlere kadar görür. Güne? alçal?r, insanlar?n ta??maya güçleri yetmeyecek kadar bir gam, s?k?nt? sarar. ?nsanlar?n baz?s? baz?s?na: "?çinde bulundu?umuz durumu ve ba??m?za geleni görmüyor musunuz? Size Rabbiniz kat?nda ?efaat edecek birisine bakmaz m?s?n?z?" derler.

"?nsanlar?n baz?s?, baz?s?na “Âdem’e gidin” derler. Onlar da Âdem’e gelirler: "Ey Âdem, sen insanlar?n babas?s?n; Allah seni kendi elleriyle yaratt?, sana ruhundan üfledi ve meleklerin sana secde etmesini emretti. Rabbinin kat?nda bize ?efaat et. ?çinde bulundu?umuz durumu ve ba??m?za geleni görmüyor musun?" derler. Âdem der ki: "Rabbim bugün öyle bir gazaba gelmi?tir ki, O ne bundan önce böyle bir gazaba gelmi? ve ne de bundan sonra benzeri bir gazaba gelmeyecektir. O beni a?açtan yemekten men etti, ben ona asi oldum ve o a?açtan yedim. 

Nuh'a gelirler: "Ey Nuh, sen peygamberlerin (tufandan sonra) yere (dünyaya) gönderilen ilkisin. Allah seni çok ?ükreden biri olarak adland?rd?. Rabbinin kat?nda bize ?efaat et. ?çinde bulundu?umuz durumu ve ba??m?za geleni görmüyor musun?" derler. (Nuh) der ki: "Rabbim bu gün öyle bir gazaba gelmi?tir ki, o ne bundan önce böyle bir gazaba gelmi? ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. Benim bir tek duam vard?r, onu da kavmimin aleyhine yapt?m. Nefsim, nefsim, ?brahim'e gidiniz."

?brahim'e gelirler, derler ki: "Sen Allah'?n Nebisi ve yeryüzündeki Halili'sin. Rabbine bizim için ?efaatte bulun. ?çinde bulundu?umuz durumu ve ba??m?za geleni görmüyor musun?" derler. ?brahim onlara der ki: "Benim Rabbim, bu gün öyle bir gazaba gelmi?tir ki, o ne bundan önce böyle bir gazaba gelmi? ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. (Dünyada) söylemi? oldu?u yalanc?klar?n? zikreder. Nefsim, nefsim!... Benden ba?kas?na gidin, Musa'ya gidiniz."

Musa'ya gelirler: "Ey Musa, sen Allah'?n Resulü'sün; Allah seni r?saletleri ile ve senle konu?makla seni faziletli k?ld?. Rabbine bizim için ?efaatte bulun; içinde bulundu?umuz ve ba??m?za geleni görmüyor musun?" derler. Musa onlara der ki: "Rabbim, bu gün öyle bir gazaba gelmi? tir ki, O ne bundan önce böyle bir gazaba gelmi? ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. Ben öldürülmesi emredilmeyen birisini öldürdüm. Nefsim, nefsim!... ?sa'ya gidiniz." ?sa'ya giderler. Derler ki: "Ey ?sa, sen Allah'?n Resulü'sün; be?ikteyken insanlara konu?tun. Sen, O'ndan bir sözsün. Meryem'e o sözü ilka etti. Sen ondan bir "ruh"sun. Rabbine bizim için ?efaatte bulun". ?sa (a.s) onlara der ki: "Rabbim, bugün öyle bir gazaba gelmi? tir ki, o ne bundan önce böyle bir gazaba gelmi? ve ne de bundan sonra böyle bir gazaba gelmeyecektir. (O hiç günahlar?ndan söz etmedi.) Nefsim, nefsim!.. Benden ba?kas?na gidin, Muhammed'e (s.a.a) gidiniz."

(Sahih-i Buhari, C.6, Beni ?srail suresinin tefsiri, Sahih-i Müslim, C.1, Kitab-ül ?man, Mütevatir Hadisler (Suyuti), 111. Hadis)

 

9) Buhari ve Müslim'de Ebu Hureyre'nin bir di?er rivayeti; Allah Resulü (s.a.a) ?öyle buyurdu: "Ölüm mele?i (Azrail) (a.s), (Allah taraf?ndan) Musa'n?n yan?na gönderildi (ki onun can?n? als?n. Musa (bu durumu sezince) tokat atarak onun gözünü kör etti. Azrail (a.s) Rabbine dönerek, "Beni öyle bir kulun yan?na göndermi?sin ki, ölmek istemiyor" dedi. Allah gözünü ona iade etti ve ?öyle buyurdu: "Dön ve ona de ki, elini bir s???r?n s?rt?na koysun; elinin alt?nda yer alan her k?la kar??l?k bir y?l ömrünü uzataca??m. (Azrail dönüp bunu Musa'ya söyleyince, ?öyle dedi: "Ey Rabbim, bütün bunlar?n ard?ndan ne olacak? Cevap geldi: "Ölüm!" ??te o zaman "O halde ?imdi istiyorum ölümümü" dedi ve Allah'tan kendisini Beyt-ül Mukaddes’e yakla?t?r?p orada can?n?n al?nmas?n? istedi... O zamana kadar, Azrail canlar? aç?k bir ?ekilde almaya geliyordu. Ama Musa'ya gelip de tokad? yiyerek kör olduktan sonra, art?k gizli bir ?ekilde (canlar? almaya) gelme?e ba?lad?!!"

(Sahih-i Buhari, C.2, Cenazeler Kitab?, Mukaddes Yerde Gömülme?i ?steyen Kimse Bab?, Sahih-i Müslim, C.7, Musa'n?n Faziletleri Bab?, Müsned-i ahmed b. Hanbel, C.2, S.533, Müstedrek-üs Sahihayn, C.2, S.578)       

 

10) Yine ayn? Sahihler ?öyle rivayet etmi?lerdir Allah Resulü'nden (s.a.a): "Bir kar?nca, peygamberlerden birisinin aya??n? ?s?rd?. O peygamber de (öyle bir) rahats?z oldu ki emrederek kar?ncalar?n yuvas?n? tümden yakt?rd?!! Bu s?rada Allah-u Teala ona ?öyle vahyetti: "Aya??n? bir kar?nca ?s?rd? diye, Allah'? tesbih eden bir ümmeti mi yak?yorsun?!" Tirmizi'nin nakline göre bu Peygamber Hz. Musa imi?!!

(Sahih-i Buhari, C.4, Cihad ve Seyr Kitab?, Sahih-i Müslim, C.7, Canl?lar? Yakma Kitab?, Kar?ncan?n yak?lmas?ndan Nehy Bab?, ?r?ad-üs Sari, C.6, 114, Feth-ül Bari, C.7, S.168)

 

Bir çok rivayette de Allah'?n en seçkin kullar? olan Peygamberler hakk?nda öyle ?eyler nakledilmi?tir ki onlar? normal bir insana atfetmekten insan haya ediyor; i?te sizin do?ruluk ölçüsü olarak gösterme?e çal??t???n?z Buhari ve Müslim'de nakledilen bu hadislerden (!) bir kaç örnek:

 

11) Ebu Hureyre Allah'?n Resulü'nden ?öyle rivayet eder; buyurdu: "Musa (a.s) hayâl? ve mahcup birisiydi; öyle ki bedenini kimsenin göremeyece?i ?ekilde örterdi. Bilahare Beni ?srail'den baz?lar? bu durumdan istifadeyle O'na eziyet maksad?yla ?öyle dediler: "Mutlaka o (Musa), bunu cildinde, baras oldu?u veya f?t?k-had?m oldu?u için yap?yor." Allah-u Teâlâ Musa'y? ona isnat ettikleri bu ithamdan kurtarmak istedi. Bir gün Musa, tek ba??na bir yerde elbiselerini ç?kar?p ta??n üzerine koydu ve gusül etme?e ba?lad?. Gusülü bitirdikten sonra, elbisesini almaya geldi?inde, ta? elbiseyi alarak kaçmaya ba?lad?. Musa asas?n? alarak ta??n pe?ine dü?tü. O ta?? kovalarken "Ey ta? elbisemi ver; ey ta? elbisemi ver" diye sesleniyordu. Bu esnada Musa, aniden Beni ?srail'in ileri gelenlerinden bir grubun yan?na vard?. Onlar ç?plak bedenle Musa'yla kar??la??nca, onu Allah'?n yaratt??? en güzel ?ekilde gördüler (ve hiçbir kusurunun olmad???n? anlad?lar). Böylece Allah, onu Beni ?srail'in itham?ndan kurtarm?? oldu. ??te orada ta? durdu ve Musa elbiselerini al?p giydi. Ard?ndan (o k?zg?nl?k haliyle) asas?yla ta?a vurmaya ba?lad?. Allah'a and olsun ki ta??n üzerine üç, dört veya be? darbe izi belli oluyordu!! ??te Allah-u Teala'n?n Kur'an'da "Ey iman edenler Musa'ya eziyet edenler gibi olmay?n ki Allah onu onlar?n söyledi?i ithamdan uzakla?t?rd? ve O (Musa) Allah indinde ?eref ve haysiyet sahibiydi." ayetinde bunu demek istiyor!!"

(Sahih-i Buhari, C.1, Gusül Kitab?, Yaln?z Bir Yerde Ç?plak Gusledenin Bab?, Sahih-i Müslim, C.1, Yaln?z Bir Yerde Ç?plak Gusletmenin Cevaz? Bab?)

 

12) Ebu Hureyre Bir di?er rivayetinde Resulullah'tan ?öyle naklediyor: "Bir gece Hz. Süleyman  ?öyle dedi: Allah'a and olsun ki bu gece, 100 veya 99 e?imle ili?ki de bulunaca??m (!!) ki her biri Allah yolunda cihad edecek bir mücahid do?ursun!" Yan?nda bulunan bir melek, ona dedi ki: "Söyle in?aallah." Ama Süleyman (a.s) in?aallah demedi. Bu yüzden de o kad?nlardan bir tanesi hariç hiç birsi hamile kalmad?; o da tam insan olmayan bir parça et do?urdu." Ard?ndan Resulullah ?öyle ekledi:" Muhammed'in nefsini elinde tutan (Allah'a) and olsun ki e?er "?n?aallah" deseydi, her birisi Allah yolunda cihad edecek bir sava?ç? do?ururdu."

(Sahih-i Buhari, C.4, Ciha Kitab?, Cihad için evlat isteyen Bab?, Sahih-i Müslim, C.5, Kitab-ül ?man, Bab-ül ?sti?na)

Evet, belki bahsin d???ndayd? ama "Buhari ve Müslüm'e de inanmazsan?z, neye inan?rs?n?z" sözünüz bizi bunlar? yazmaya zorlad?. ?n?aallah biraz olsun ayd?nlan?p akletmenize ve bundan sonra rast gele onu bunu suçlamaman?za ve i?i hepten müteahhide b?rakmaman?za vesile olur.

 

4- Adetiniz üzere âlimlerin ve mezhep imamlar?n?n görü?leri olarak her kesin görü?ünü naklediyorsunuz, ama Ehl-i Beyt imamlar?ndan bir tanesinin dahi bu konudaki görü?lerini kale alm?yorsunuz. Bu mu insaf?n?z ve Peygamber'in (s.a.a.) emanetlerine sahip ç?kman?z? Biz yine de hüsn-i zan ederek in?aallah bilmedi?i için de?inmemi?tir diyor ve hem sizin hem de okuyucular?m?z?n bilgisi olsun diye Ehl-i Beyt imamlar?ndan nakledilen görü?lerden baz? örnekleri burada zikrediyoruz: 

 

Hz. Ali'den  (a.s) Nehc-ül Bela?a'da ?öyle nakledilmi?tir:

"Hiç bir övgü, onun yüceli?ine ula?amaz; saymas?n? bilenler onun rakam?n? bulamaz; ictihad edenler, onun hakk?n? ödeyemez; derin dü?ünceler, onu kavrayamaz. Ululu?u anlat?lamaz; zamana s??d?r?lamaz. Ona yön ve yer gösterilemez..."

 

Yine Zi'leb isminde birisi Hz. Ali'ye Rabbini görüp görmedi?ini sorunca ?öyle buyurdu: Yaz?klar olsun sana, ben görmedi?im Rabbe tapmam!" Zi'lep "O halde nas?l gördün, bize tarif et." deyince ?öyle devam etti: Yaz?klar olsun sana, gözler onu göremez; ama kalpler onu iman hakikatleriyle görür." (El-Emali -Saduk-, S.281)

 

?mam Muhammed Bak?r'a haricilerden birisi Allah'? görme konusunu sorunca ?öyle buyurdu: "Gözler onu ayanen göremez; ama kalpler onu iman hakikatleriyle görür." (Et-Tevhid, S.108)     

Et-Tevhid kitab?n?n sahibi kendi senediyle Safvan b. Yahya’dan naklediyor ki: “Bir muhaddis olan Ebu Kurre benden kendisini ?mam R?za’n?n huzuruna ç?karmam? istedi. Ben de ?mam’dan izin ald?m ?mam’?n huzuruna vard?. Helal, haram ve ahkâm konular?yla ilgili birçok soru sorduktan sonra tevhid konusuna geldi. Ebu Kurre ?öyle dedi: Bize rivayet edilmi?tir ki: Allah-u Teâlâ kelam ve rü’yeti iki ki?i aras?nda taksim etmi?tir. Kelam? Hz. Musa’ya vermi? ve rü’yeti de Hz. Muhammed’e. (Bunun üzerine) ?mam R?za ?öyle dedi: "Acaba cinlere ve insanlara “Gözler onu göremez.” “Onlar?n bilgisi O’nu kapsayamaz.” “Onun benzeri hiçbir ?ey yoktur...” ayetlerini ula?t?ran kimdir? Hz. Muhammed de?il midir?! Nas?l bir kimse Allah taraf?ndan geldi?ini ve Allah’?n emriyle (halk?) O’na do?ru ça??rmakla görevli oldu?unu bildirerek tüm mahlûkata gelir ve “Gözler onu göremez.” “Onlar?n bilgisi O’nu kapsayamaz.” “Onun benzeri hiçbir ?ey yoktur...” der, sonra da ben kendi gözümle onu gördüm ve onu bir be?er ?eklinde oldu?u halde bilgi ile O’nu ku?att?m diyebilir?..." (Bkz. Et-Tevhid: Bab-u Ma Cae Firrü’ye)

Yine ?mam R?za "Gözler onu göremez.." ayetinin tefsirinde ?öyle buyurmu?tur: "Kalplerin vehimleri onu idrak edemez; gözler onu nas?l idrak etsin?" (Ayn? kaynak)

?mam Cafer-i Sad?k'a Allah-u Teala'n?n k?yamette görülmesi hakk?nda sorulunca, ?öyle buyurmu?tur: "Allah münezzeh ve yücedir...Ey Fazl'?n o?lu, gözler ancak rengi ve keyfiyeti olan ?eyleri görebilir, Allah ise renkleri ve keyfiyeti yaratand?r (Nas?l rengi ve keyfiyeti olabilir)?!   (El-Emali -Saduk-, S.334)

?mam Musa Kaz?m'a Allah Resulü'nün (s.a.a) Miraçta Rabbini görüp görmedi?i sorulunca ?öyle buyurdu: "Evet kalbiyle görmü?tür; Allah-u Teâlâ’n?n "Kalp gördü?ü hakk?nda yalan söylemedi" buyurdu?unu duymad?n m?? Yani onu gözle de?il kalple gördü." (Et-Tevhid, S.116)

?mam Hasan-ül Askeri (a.s) bu konuda ?öyle buyurmu?tur: "Allah Tebareke ve Teâlâ, (Miraçta) Resulü'nün kalbine azamet nurundan istedi?i kadar gösterdi." (El-Kâfi, C.5, S.95)

 Ehl-i Beyt ?mamlar?ndan bu konuda nakledilen onlarca nakil vard?r ki kalbi olana bu kadar? yeterlidir diye dü?ünüyoruz.

 

?imdi gelelim as?l konuya, yani sizin bizim cevab?m?zda yazd?klar?n?za:

 

Önce Kur'an'dan ?u ayeti kendinize delil olarak göstermi?siniz:

(K?yamette ???l ???l parlayan yüzler, Rablerine bakacaklard?r.) [K?yamet 22, 23]

Bu ayetin zahirine dayanarak mu'minlerin Allah'a ç?plak ve ba?taki cismani gözlerle bakacaklar?n? ispat etme?e çal??m??s?n?z. 

Her ?eyden önce ?unu söylemeliyim ki Kur'an'?n bir konudaki kat'i aç?klamas?n? bilmek için o konudaki bütün ayetleri dikkate alarak tefsir etmek gerekir. ?imdi e?er her ayetin zahirini alarak tefsir edersek, o zaman Allah-u Teâlâ’ya ha?a el, ayak, taht vs. farz etmemiz gerekir; birçok ayette bu gibi ?eyler Allah'a isnad edilmi?tir ki hiçbir müfessir bunlar?n zahirinin kastedildi?ini söylememi?tir. Bütün bu ayetler, Allah-u Teâlâ hakk?nda müslümanlar?n sahip oldu?u kat'i inançlara ters dü?meyecek ?ekilde tefsir ve te'vil edilmesi gerekir.  Aksi takdirde, O Yüce Zat-? Mukaddes'e, ona yak??amayan nice s?fat ve özellikler atfetme durumunda kal?r?z.

Bahis mevzuu olan konuda da durum aynen böyledir. E?er di?er ayetlerde, gözlerin onu göremeyece?i, aç?k bir ?ekilde beyan ediliyorsa, yine Allah'?n gözle görülmesi, onun cismiyetini, bir cihet ve mekânda yer tutmas? gibi onun zat?ndan uzak olan bir durumu gerektiriyorsa, o halde bu ve benzeri ayetleri de onlara ters dü?meyecek ?ekilde tefsir etmek gerekir. Bunu da Ehl-i Beyt ?mamlar? zaten yapm??lard?r ki baz? örneklerine önceden de?indik; o da kalp gözüyle görmek ve ve iman hakikatleriyle mü?ahede ve müka?efe etmektir.

??te bu aç?klamay? dikkate ald???m?zda, delil olarak verilen di?er ayetlerin gerçek tefsiri de aç?kl?k kazanmaktad?r. Örne?in "O kâfirler o gün Rablerini görmekten mahrumdur." [Mutaffifin 15] ayeti gibi. Gerçi bu tercüme de bizce yetersizdir. Zira ayetin orijinalinde "Le-mahcubun" tabiri kullan?lm??t?r ki, "mahcub" kelimesi hicab kökünden, perdelenmi? demektir. Yani kâfirler gerçek mu'minlerin aksine Rablerinden perdelenecekler. ?lahi tecellilere mazhar olmalar?na engel olunacakt?r. Mu'min kullar ise kalp gözüyle ilahi azametin tecellilerini görüp, iman hakikatleriyle bunlar? idrak ve mü?ahede edeceklerdir.

Hz. Musa'yla ilgili ayete gelince, siz Hz. Musa'n?n görme talebinde bulunmas?n? görmenin mümkün oldu?una delil olarak göstermi?siniz. Zira diyorsunuz ki "Mümkün olmasayd? böyle bir taleb abes hatta cahillik olurdu. Bir peygamberden de böyle bir ?ey beklenemez."

Evvela bu her ?eyden önce sizin kendi aç?klaman?za ters dü?mektedir. Zira siz bu dünyada görmenin mümkün olmad???n? aç?k bir ?ekilde itiraf ediyorsunuz. Hz. Musa'n?n talebinin ise bu dünya için oldu?u malumdur. Böylece fark?nda olmadan, abes ve cahillik olarak addetmi? oldu?unuz bir talebi Hz. Musa'ya isnad etmi? oluyorsunuz. Allah'?m sen bizi yan?lg?lardan koru!

Kald? ki Hz. Musa'n?n talebinin kendi talebi olmad???n?, sadece yan?ndaki ?srail o?ullar?n?n ?srarl? talebini dile getirme amac?yla söylendi?ini yine bizzat Kur'an'dan ö?renmekteyiz. Nisa Suresi'nde ?öyle buyrulmaktad?r:

"Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan daha büyü?ünü istemi?lerdi ki: "Bize Allah'? aç?kça göster." Böylece zulümlerinden (haks?z ve yersiz isteklerinden) dolay? onlara y?ld?r?m çarpm??t?..." (Nisa, 153)

Sonra bizi, Allah-u Teâlâ’n?n Hz. Musa'ya hitaben "Len Terani Ya Musa" hitab?n?, kas?tl? olarak "Hiçbir zaman" diye yanl?? tercüme etmekle suçluyorsunuz; do?rusu ise güya "Kat'iyyen" olacakm??! Farz edelim ki öyle olsun. Peki, kay?ts?z ?arts?z "Kat'iyyen" demekle, "Hiçbir Zaman" demenin ne fark? vard?r? "Kat'iyyen bu dünyada" diye bir s?n?rlama, bir kay?t ayette var m?? Olmad???na göre bu tabir hem dünyay? kapsar, hem de ahireti. Bizim yanl?? tercüme etti?imiz iftiras?na gelince, Muhterem, Nahiv ilminden az buçuk haberdar olan bir kimse ?unu bilir ki Nahiv âlimleri, bu edat? aç?klarken, "Len linefy-il ebed" diye tarif ederler. Bunun manas? ise "Ebediyyen-hiçbir zaman" de?ildir de nedir?!

Yunus Suresi'deki ayete gelince,"Güzellik yapanlara güzellik ve daha fazlas? vard?r." cümlesindeki " daha fazla" tabiri hakk?nda bahsedilen hadisi kabul etsek dahi, maksat yine yukar?daki aç?klamalar? esas alarak Allah-u Teâlâ’n?n azamet ve yüceli?inin cilvelerini kalp gözüyle mü?ahede etmektir. Birçok müfessir taraf?ndan da zaten öyle tefsir edilmi?tir. Tabi ayetin tefsirinde müfessirler ba?ka ihtimaller de vermi?lerdir ki de?inme?e gerek görmüyoruz; isteyenler söz konusu ayetin tefsirinde çe?itli tefsir kitaplar?na bakabilirler.

Resulullah'?n (s.a.a.) Mirac'taki ruyetine gelince, yukar?da baz? örneklerini aç?klad???m?z Ehl-i Beyt ?mamlar?ndan nakledilen sözler, bu olay? oldukça net bir ?ekilde tefsir etmektedir. ?mam Musa Kaz?m'a Allah Resulü'nün (s.a.a) Miraçta Rabbini görüp görmedi?i sorulunca ?öyle buyurdu: "Evet kalbiyle görmü?tür; Allah-u Teâlâ’n?n "Kalp gördü?ü hakk?nda yalan söylemedi" (Necm,11) buyurdu?unu duymad?n m?? Yani onu gözle de?il kalple gördü." (Et-Tevhid, S.116)

?mam Hasan-ül Askeri (a.s) bu konuda ?öyle buyurmu?tur: "Allah Tebareke ve Teâlâ, (Miraçta) Resulü'nün kalbine azamet nurundan istedi?i kadar gösterdi." (El-Kâfi, C.5, S.95)

??te görüldü?ü gibi Ehl-i Beyt ?mamlar?, bizzat Kur'an'?n da "Kalp gördü?ünü yalanlamad?" buyru?undan istifadeyle, Allah Resulü'nün Miraçta kalp gözüyle Allah'?n azamet nurunu mü?ahede etti?ini net bir ?ekilde ortaya koymaktad?rlar. Dolay?s?yla bu olay?n da gözle görmekle hiçbir alakas? yoktur.

Ümm-ül Mu'min Ai?e'den nakletti?iniz hadis de asl?nda Miraçtaki görme ile ilgili kendi nakletti?iniz di?er hadislerle çeli?mektedir. Zira "Resulullah'?n Allah'? gördü?ünü söyleyen yalan söylemi? olur." cümlesi görüldü?ü gibi mutlakt?r. Çünkü hadis, nerede, nas?l gördü?ü konusunda hiçbir kay?t ve s?n?rlama getirmiyor. Kayd? siz ekliyorsunuz. Hadis mutlak bir ?ekilde Resulullah'?n bu dünyada Allah'? gördü?ünü iddia edenleri yalanl?yor. Kay?t olmad??? için Miraç da buna dâhildir.

Yaz?n?zda aç?k bir çeli?ki de ?udur ki yukar?da aç?k bir ?ekilde "Dünyada Allah'? görmek mümkün de?ildir." dedikten sonra, biraz a?a??da "Allah'? dünyada görmek caiz, fakat kimse görmemi?tir. Gördüm diyen z?nd?k olur" diyorsunuz! Bu çeli?ki de?il de nedir?!

Kald? ki e?er gerçekten mümkün ise, gördü?ünü iddia eden neden z?nd?k olsun? Adam mümkün ve caiz olan bir ?eyi iddia etmi?tir. O halde aksi ispatlanmad?kça bu iddiada bulunan kimsenin iddias?n?n do?rulu?una en az?ndan ihtimal verilebilir.

Yine "Caiz olmak ayr? ?ey, görmek ayr? ?eydir. Ehlisünnet âlimleri, “Allah’? dünyada görmek caiz, fakat kimse görmemi?tir, gördüm diyen z?nd?k olur.” buyuruyorlar. Rüyada görmek ise dünyada görmek de?ildir. Peygamber efendimiz, Allah-u Teâlâ’y? rüyada gördü?ünü Camiussagir’deki hadis-i ?erifte bildirmektedir." diyorsunuz.

Peki, rüya dünyada görmek de?il de ahirette görmek mi? ?nsan rüya gördü?ünde bu dünyadan d??ar?ya m? ç?k?yor? Ç?k?yorsa, ahirete mi gidiyor? Ya da nereye gidiyor?

 

Yine "En'am suresi 103. ayetindeki Ona gözler eri?emez demek, Onun zat?n?n hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir..."  sözünü ?mam-? Nevevi'den naklediyorsunuz.

Muhterem biz de ayn? ?eyi söylüyoruz i?te; gözler ona ihata edemez edemedi?i için de görmek diye bir ?ey söz konusu olamaz. Zira gözle (hem de net (!) olarak) görmek demek görülen ?eyi belli bir mekanda görmek ve ona ihata etmek de?il de nedir?! Biraz dü?ünün; bu kadar taklitçi olmay?n Allah a?k?na!

 

Yine bizim yaz?m?zdaki "Saniyen Allah'?n cisim olmad??? ve hiçbir cismî özellik ta??mad???nda, onun zaman ve mekân üstü bir varl?k olup zaman ve mekân da dâhil hiçbir s?n?rla s?n?rland?r?lamayaca??nda bütün Müslümanlar müttefiktir. O her ?eyi ku?at?r, hiçbir ?ey O'nu ku?atamaz. Bu durumda Allah'?n ahirette, hem de ?u ba?lardaki gözle ve de ayn? gökteki öndörtlük ay gibi gözlenebilece?i nas?l söylenebiliyor? Bu Allah-u Teâlâ’ya cismi özelli?i atfetmek de?il mi? Onu bir mekânla s?n?rland?rmak de?il mi? Onun insanlar taraf?ndan ihata edilebilece?i anlam?na gelmez mi? Yoksa k?yamette durum farkl? m? olacak? Mesela Allah-u Teâlâ s?n?rlanabilecek mi? Veya insanlar s?n?rs?zla??p cisim olmaktan ç?kacaklar m??"  sorumuza atfen "Cisim olarak görülecek, s?n?rl? görecek diyen hiçbir Ehli sünnet âlimi yoktur." diyorsunuz.

Muhterem karde?im, ben bunu söyleyen Sünni âlimler vard?r demedim; ortaya koyulan görü?ün insan? o noktaya götürece?i kaç?n?lmazd?r demek istiyorum. Peki, cisim olmadan, s?n?rlanmadan, nas?l görülecektir? S?n?rs?z bir varl???, s?n?rl? olan, cisim olmayan? cisim olan nas?l görecektir? Bu muammay? çözün de biz de ayd?nlanal?m!! 

Sonra "Abdülhak-? Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: “Dünyada Allah-u Teâlâ anla??lmadan bilinece?i gibi, ahirette de anla??lmadan görülecektir."

?mam-? Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: “Müminler, Cennette Allah-u Teâlâ’y? cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir ?eye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir. (c.1, m.266)" ?eklinde iki nakilde bulunuyorsunuz.

 

Birinci k?sma (Dünyada Allahü Teâlâ'n?n anla??lmadan bilinece?ine) bir diyece?imiz yoktur. Biz de zaten ayn?s?n? söylüyoruz. Hem akli, hem de nakli deliller bunu teyid etmektedir. Ancak ikinci k?s?m nas?l olacak? Vallahi anlamak istiyoruz. Hem anla??lmadan görülecek; hem ciheti olmayacak, hem keyfiyeti olmayacak, bir ?eye de benzetilmeyecek; peki ?u zavall? göz neyi ve nas?l görecek? Sonra bu söz hadis diye nakletti?iniz ?eylere de terstir. Orada Allah-u Teâlâ’n?n gökyüzündeki ondörtlük ay gibi, hem de net olarak görünece?i söyleniyor. Gökyüzündeki ay gibi görünece?ini söylemek, ona bir cihet, bir yön ve mekân farzetmektir. "Net" ifadesi ise, cihetsiz, keyfiyetsiz ve bir ?eye benzetmeden görme?e terstir. Yani ne oldu?unu kimsenin anlamad??? bir ifade. Yine söylüyorum, Allah r?zas? için nas?l görünece?ini mant?kl? bir ?ekilde aç?klay?n, biz de duac?n?z olal?m. Yoksa bu ?ekilde müphem ve mu?lak ifadelerle, kime, neyi ve nas?l anlatabilirsiniz?

Son olarak iki ifadeniz daha var onlara da deyinip, yaz?y? noktalamak istiyoruz; birisinde ?öyle diyorsunuz:

"Ehli sünnet âlimlerinin tamam?, “Ahirette Allah-u Teâlâ görülecektir.” buyuruyor. Hepsi ?ii kadar o ayetleri anlayamad?lar m??"

Allah a?k?na bu nas?l bir mant?kt?r sizde?! Kah olur, "Dünyadaki müslümanlar?n ço?unlu?unu biz olu?turuyoruz; bu kadar Sünni yanl??tad?r da sizler mi do?ru söylüyorsunuz?" diyerek, ço?unlu?u do?ruluk ölçüsü olarak gösterme?e çal???rs?n?z. Bazen de böyle ak?ll? ve münsif bir insan?n gülece?i bir mant?k sergileyerek, "Bizim âlimlerimiz bunlar? anlayamad? m?, göremedi mi?" safsatalar?na tenezzül edersiniz! Arkada? sizin âlimleriniz masum mu? Hata yapamaz m?? Öyleyse söyleyin de biz de bundan sonra ona göre davranal?m. Sonra senin âlimin âlim de, benim ki de?il mi? Onlar ba?ka bir âlemden mi geldiler? Vahiy mi ald?lar? ?imdi biz de kalk?p "Ehl-i Beyt mektebine tabi olan bütün âlimler, sizinkilerin aksini söylüyor. Onlar bu ayetleri Sünni kadar anlayamad?lar m??" dersem ho?una gider mi? Mant?kl? olur mu?!

Muhterem karde?im, ak?ll? bir mu'min için önemli olan, or




Bu haber 3390 defa okunmuÅŸtur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÃœN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Ä°LAN PANOSU

Web sitemize nas?l ula?t?n?z?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI