Bugun...



Nehcül Bela?a’da Evren

"Halk? yaratt?, yaratmaya ba?lad?, dü?ünüp kurmadan, tecrübeden faydalanmadan, bir hareket yapmadan, bir karar hakk?nda dü?ünmeden. Her ?eyi vaktinde yaratt?, birbirlerine ayk?r? olan ?eyleri birle?tirdi, uzla?t?rd?. Her ?eyde bir tabiat yaratt?, kendilerine has s?fatlar?n? onlar?n beraberlerinde k?ld?. O, her ?eyi yaratmadan bilendir; s?n?rlar?n? ve sonlar?n? kavray?p kapsayand?r; O, her ?eyin bütün gereklerini ve yönlerini bilendir."

facebook-paylas
Tarih: 07-07-2020 12:23

Nehcül Bela?a’da Evren

Tefsir ve Aç?klama:

Söze Evrenin Yarat?l???yla Ba?lamak

Bu çok önemli hutbede ?imdiye kadar geçenler, insan?n marifetinin ilk merhalesi olan Allah'? ve O'nun çe?itli s?fatlar?n? tan?ma hakk?nda dakik ve anlaml? i?aretlerdi. Buradan itibaren ise evrenin yarat?l???, yarat?l???n nas?l ba?lad???, gökyüzü ve yeryüzünün harikalar? hakk?nda bahsedilmekte olup Allah-u Teala'n?n s?fatlar? hakk?ndaki önceki konunun tamamlay?c?s?d?r.

?lk önce buyuruyor ki: "Halk? yaratt?, yaratmaya ba?lad?, dü?ünüp kurmadan, tecrübeden faydalanmadan, bir hareket yapmadan, bir karar hakk?nda dü?ünmeden."

Burada Emirulmüminin Ali aleyhisselam, Allah-u Teala'n?n yarat???n? yarat?klar?n i?lerinden tamamen farkl? saymaktad?r. Çünkü insan bir ?ey yapmak istedi?inde, e?er geçmi?te bir benzeri yoksa onun hakk?nda dü?ünür, sonra buldu?u yenilikle ona ba?lar. Ama e?er geçmi?te bir benzeri varsa di?erlerinin veya kendi tecrübelerinden faydalan?r ve bazen zihninde dü?ünceleri üzerinde geni? bir hareket olu?ur, meselenin öncülleri hakk?nda dü?ünür ve oradan sonuçlara geçer ve bazen de tereddütte kal?r ve sonunda bir taraf? seçerek i?e koyulur.

Bu dört durumdan hiç biri Allah-u Teala'n?n zat?nda ve varl?klar? yaratmas?nda söz konusu de?ildir. O'nun ne dü?ünmeye, ne tecrübeye, ne öncüllerle sonuçlar aras?nda zihninin hareketine ve ne de karar vermede tereddüt etmeye ihtiyac? var. ?rade edi?iyle varl?klar oluverir: "O'nun i?i bir ?eyi(n olmas?n?) istedi mi ona, sadece "ol" demektir, hemen oluverir."[1]

Ba?ka bir tabirle, bu dört durum bilgi ve güçleri s?n?rl? olan ve dolay?s?yla di?erlerinin dü?ünce ve tecrübelerini veya ?st?rap ve tereddüdü gerektiren kimselerin karar vermesiyle ilgilidir. Fakat bilgisi ve gücü s?n?rs?z olan zat?n yaratmak için bunlar?n hiç birine ihtiyac? yoktur.

Yukar?da söylediklerimizden aç?kça anla??l?yor ki, yukar?daki hareketten maksat insan?n kendi içinde dü?üncesinin hareketidir.

Fakat baz? müfessirler maksad?n, cisimlerin here?i olan zihin d???ndaki cismani hareket oldu?u ihtimalini de vermi?lerdir; oysa Allah-u Teala cisim ve cismaniyetten yücedir.

Ancak birinci anlam?n daha uygun oldu?u san?lmaktad?r; çünkü yukar?daki ibarette ondan önce ve sonra gelen di?er üç durum, bir i?i yapmadan önce dü?ünme ve karar vermeyle ilgilidir.

Sözün k?sas?, Allah-u Teala'n?n fiilleri kullar?n fiillerinden tamamen farkl?d?r; çünkü O ?eylerin yarar ve zararlar?n? bilerek, yarat?l???n mükemmel düzeninin bilincinde olarak ve her ?eye olan tam ve kamil gücüyle tereddüt ve ?üphe etmeden, dü?ünmeden, tecrübe etmeden katiyetle irade varl?klar? var etmektedir. Hem yarat?l???n ba?lang?c?nda ve hem de devam?nda durum böyledir.

* * *

Daha sonra varl?klar?n nas?l yarat?ld???na ve e?yalar?n düzenli, dakik ve hesaplanm?? bir s?rayla meydana geli?inde Allah-u Teala'n?n tedbirine i?aret ederek buyuruyor ki: "Her ?eyi vaktinde yaratt?." (Çünkü O'nun yarat???, tedbirinin yüceli?ini ve e?siz gücünü ortaya koymak için tedricî ve zamanlanm?? bir program üzeredir.)

Varl?klar?n yarat?l???n?n zamanlanm?? olu?u meselesinden sonra onlar?n içindeki ve olu?umundaki özel düzene de?inerek buyuruyor ki: "Birbirlerine ayk?r? olan ?eyleri birle?tirdi, uzla?t?rd?."

Allah-u Teala'n?n evrendeki çe?itli varl?klar? bir tek ?eymi? gibi birle?tirmesi varl?k aleminin harikalar?ndad?r. S?cak ve so?uk, karanl?k ve ayd?nl?k, ölüm ve ya?am, su ve ate?i birbiriyle uzla?t?rm??t?r. Ye?il a?açta ate? yaratm??, insan, hayvan ve bitkilerin varl???n? birbirinden tamamen farkl? maddelerden meydana getirmi?, çe?itli tabiatlarda yaratm??t?r; hatta iki farkl? alemden olan ruh ve cisim -biri soyut, nurlu ve fevkalâde zarif ve di?eri ise maddi, karanl?k ve kaba- aras?nda derin bir ba?l?l?k k?lm??t?r.

Daha sonra buyuruyor ki: "Her ?eyde bir tabiat yaratt?."

Her varl?ktan beklenilen ?eyi, ba?ka bir etkene ihtiyac? olmadan o do?rultuda harekete geçmesi ve zat?n?n derinliklerinden özel program?na hidayet olmas? için kendisinden kaynaklanan tabii bir ?ey olarak onda yaratmas? gerçekte Allah-u Teala'n?n yüce hikmetlerinden biridir; e?er varl?klar?n zatlar?n?n derinliklerinde bu etkenler olmasayd? e?yalar?n etkileri devam etmez, onlarda düzensizlik hakim olurdu.

Bugün insan?n veya di?er varl?klar?n zatî etkenleri hakk?nda iki farkl? tabir kullan?lmaktad?r. Bazen f?trat tabiri kullanarak, Allah'? tan?mak insan için f?trî bir olayd?r, diyorlar ve bazen garize tabiri kullanarak, mesela insan cinsel garizeye sahiptir veya hayvanlar?n hareketleri genellikle garizidir, diyorlar. Bu, gerçekte bilginlerin kabullendi?i bir ?st?laht?r. Birini fikrî yönü olan ?eyler için kullan?yorlar (f?trat) ve di?erini ise gayr-i fikrî veya atifi yönü olan ?eyler hakk?nda kullan?yorlar (garize). Fakat her ikisinin de lügat anlam? yaratmakt?r.

* * *

Bu bölümün son bölümünde buyuruyor ki: "Kendilerine has s?fatlar?n? onlar?n beraberinde k?ld?."

Nehc-ul Bela?a müfessirleri bu cümle için iki farkl? tefsir yapm??lard?r. "?bn-i Ebi'l Hadid" gibi bir grubu bu cümlenin, Allah-u Teala'n?n bu garizeleri varl?klarda sabit k?ld???na i?aret etti?ine inanmaktad?rlar (bu durumda Arapça's?nda "el-zemeha" kelimesindeki zamir "garizeler"e aittir). Bu durumda bu cümle varl?klar?n garizelerinin sabit oldu?unu tekit etmektedir.

Fakat di?er baz?lar?, maksat, her varl???n özel hususiyatlar?n?n oldu?udur, diyorlar. Yani Allah-u Teala her varl??a bir tak?m özellikler vermi?tir ve Allah'?n ilminde külliyet bulduktan sonra d??ar?da cüziyet ve ki?isellik bulmu?lard?r. (bu durumda Arapça's?nda "el-zemeha" kelimesindeki zamir "e?yalar"a aittir). Baz?lar? da her iki tefsiri iki ihtimal olarak zikretmi?lerdir.

Fakat birinci tefsirde zamirler uyum içerisinde olmad?klar? ve ayr?ca cümle konuyu beyan etmek yerine tekit yönü buldu?u için ikinci tefsirin daha do?ru oldu?u san?lmaktad?r.

?öyle ki: Allah-u Teala her varl??a iki çe?it özellik vermi?tir. Biri, ?mam Ali'nin "garizeler" diye tabir etti?i onlar?n zat?n?n derinliklerinde olan özellikler ve di?eri ise zaman, mekan ve di?er cüziyatta ve zahiri yönlerdeki özellikler; ?mam bu ikincisinden "Kendilerine has s?fatlar?n? onlar?n beraberinde k?ld?" diye tabir etmi? ve böylece, varl?klardan her biri kendine has vazifesini yerine getirmesi ve di?er varl?klardan ay?rt edilmesi için yüce hikmetine uygun olarak her varl?k için dahili ve harici özellikler belirtmi?tir.

Birkaç Nokta:

Evrendeki Tüm Varl?klar?n F?trî ve Tekvinî Hidayeti

Emirulmüminin Ali aleyhisselam'?n yukar?daki buyruklar?, Kur'an-? Kerim'de de defalarca vurgulanan önemli bir noktaya i?aret etmektedir ve o da ?u ki: Varl?k ve madde alemdeki tüm varl?klar özel bir zamanlamaya sahiptirler. Bunlar?n aras?nda çeli?ki ve ihtilaf olmas?na ra?men birbirleriyle uyum içerisinde olup birbirlerini tamamlamaktad?rlar. Sürekli zatlar?n?n dahil ve haricinde bir düzenle hidayet olmakta ve uyumlu bir kervan gibi nihaî hedefe do?ru hareket ederler. Yollar?ndan sapmaz ve maksada do?ru ilerlerler.

A?açlar?n ilkbahar ve yaz mevsimlerindeki yaprak ve meyveleri, onlar?n sonbahar ve k?? mevsimlerinde solup kurumalar?, güne?in on iki burçta hareketi, gece-gündüz ve yer kürenin kendi etraf?nda dönü?ü ve yine insan?n iç ve d?? güçleri hepsi bu ilahî tekvinî hidayete tan?kt?rlar; nitekim Kur'an-? Kerim Hz. Musa aleyhisselam'?n dilinden ?öyle buyuruyor: "Rabb'imiz, her ?eye yarat?l???n? verip sonra onu do?ru yola hidayet edendir."[2] Ve yine buyuruyor ki: "Allah'?n f?trat?na (yaratma kanununa) ki, insanlar? ona göre yaratm??t?r."[3] Ba?ka bir yerde ise: "Hiçbir ?ey yoktur ki onun hazineleri, bizim yan?m?zda olmas?n, ama biz onu bilinen bir miktar ile indiririz."[4]

Bu gerçekte Allah-u Teala'n?n varl?k alemindeki önemli ni?anelerinden biridir; insan bunlar?n üzerinde her ne kadar fazla dü?ünse, tekvinî hidayet, düzen, zamanlama ve farkl? ?eyler aras?ndaki uyumu ne kadar fazla incelese bu meselenin derinli?ine daha fazla vak?f olur.

* * *

Daha sonra buyuruyor ki: "O, her ?eyi yaratmadan bilendir; s?n?rlar?n? ve sonlar?n? kavray?p kapsayand?r; O, her ?eyin bütün gereklerini ve yönlerini bilendir."

Bu üç cümle gerçekte önceki cümleler için delil ve aç?klama say?l?r; çünkü her varl??? kendisine münasip bir zamanda yarat?p birbirinden ayr? ?eyleri birbiriyle birle?tirip uzla?t?ran, dahili garizeleri ve onlar?n d?? gereklerini her birini kendi yerine yerle?tiren kimsenin, bir taraftan mükemmel ve kapsaml? bir bilgiye ve di?er taraftan ise tam ve mükemmel ihata ve güce ihtiyac? vard?r.

??te bu nedenle buyuruyor ki: "O, her ?eyi yaratmadan bilendir; s?n?rlar?n? ve sonlar?n? kavray?p kapsayand?r; O, her ?eyin bütün gereklerini ve yönlerini bilendir."

Sadece onlar?n kendilerinden, ba?lang?ç ve sonlar?ndan haberdar olmakla kalmay?p gereklerini, yönlerini, sebep ve etkilerini de biliyordu. Kesinlikle bütün bunlar? bilen ve bunlar? yapma gücüne sahip olan birisi her birini kendi yerine yerle?tirebilir, her birine gerekli olan her ?eyi verebilir, varl?k ve hayat? do?rultusunda hidayet edip irade etti?i kemale ula?t?rabilir.

* * *

Birkaç Nokta:

1- Acaba Allah-u Teala ?çin "Arif" Ad? Kullan?labilir mi?

Baz? Nehc-ul Bela?a müfessirleri, Allah-u Teala'n?n "arif" olarak s?fatland?r?l?p s?fatland?r?lamayaca??nda tereddüt etmi?lerdir.

Bu tereddüdün kayna?? gerçekte iki ?eydir:

Birincisi ?u ki, Ra??b'?n "Müfredat'da dedi?ine göre marifet ve irfan, bir ?eyi eserleri üzerinde dü?ünerek idrak etmek anlam?ndad?r veya ba?ak bir tabirle marifet, s?n?rl? olup dü?ünme kanal?yla elde edilen bilye denir; Allah-u Teala'n?n ilminin böyle olmad??? kesindir.

?kincisi ?u ki, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'ten "Allah-u Teala'n?n doksan dokuz ismi var, onlar? sayan (ve onlara iman ve marifeti olan) cennete girer" ?eklinde bir hadis rivayet edilmi?tir. Ulema da "Arif" isminin bu doksan dokuz isim aras?nda olmad???nda icma etmi?tir.[5]

Fakat k?sa bir incelemeyle bu kelimenin rivayetlerde defalarca Allah-u Teala hakk?nda kullan?ld???, Nehc-ul Bela?a'n?n bu bölümünde s?fat olarak ve di?er bölümlerinde ise fiil olarak kullan?lmas? d???nda Usul-u Kâfi'de de çe?itli yerlerde kullan?lm??t?r.[6]

Bu gösteriyor ki "marifet" sözcü?ü, gerçi asl?nda s?n?rl?l?k ve dü?ünceye ihtiyac? olma anlam? ta??yorsa da, fakat daha sonra fazla kullan?lma nedeniyle daha geni? bir anlam kazanarak, dü?üncenin ürünü olmasa bile her türlü ilim ve bilgiye denilmi?tir.

Allah-u Teala'n?n doksan dokuz ismi oldu?unu bildiren rivayete gelince, bu rivayet Allah-u Teala'n?n isimlerinin doksan dokuzla s?n?rl? oldu?u göstermez; bunlar gerçekte Allah-u Teala'n?n seçkin s?fatlar? ve esman-il hüsnas?d?r. Dolay?s?yla baz? rivayetlerde Allah-u Teala için bin isim say?lm??t?r. Bunun en aç?k delili, Allah-u Teala'n?n isim ve s?fatlar?n? herkesten iyi bilen ?mam Ali aleyhisselam'?n, Nehc-ul Bela?a'n?n nakline göre bu isim ve bundan türeyen di?er isimleri Allah-u Teala hakk?nda kullanmas?d?r.

2- Allah-u Teala'n?n, Varl?klar Yarat?lmadan Önce Onlara ?lminin Niceli?i

En kar???k felsefî ve itikadî meselelerden biri, "Allah-u Teala'n?n, varl?klar yarat?lmadan önce onlara ilminin niceli?i" meselesidir. Bir taraftan biliyoruz ki Allah-u Teala gelecekteki olaylardan haberdard?r, Kur'an-? Kerim'in ayetlerinde de buna defalarca i?aret edilmi? ve yukar?daki ibarette de geçmi?tir.

Di?er taraftan Allah-u Teala'n?n ilmi "husul-i ilim" de?ildir, yani e?yalar?n biçimi ve zihnî surat? onun zat?nda yans?maz; çünkü O'nun yarat?klar gibi zihni yoktur ve ilmi varl?klar?n?n surat?n?n yans?mas? kanal?yla de?ildir; O'nun ilmi "ilm-i huzurî"dir; yani yarat?klar?n varl??? O'nun yan?nda haz?rd?r ve henüz yarat?lmam?? ?eyler hakk?nda ilm-i huzurînin bir anlam? olmad???n? da bilmekteyiz; bu problem hatta geçmi?te yok olan varl?klar hakk?nda da söz konusu edilebilir; e?er onlar hakk?nda bilgimiz varsa onlar?n zihnimizdeki surat ve hat?ralar? nedeniyledir; fakat zihni olmayan, zihninde olaylar canlanmayan ve zat? olaylar?n yeri olmayan biri onlardan nas?l haberdar olabilir?!

Örne?in, Firavun ve taraftarlar?n?n surat? da??lm?? ve onlar?n tarihleri de geçmi?tir; biz ancak onlar?n suratlar?n? zihnimizde canland?rabiliriz; fakat ilmi böyle olmayan Allah-u Teala onlardan nas?l haberdar olabilir?

Acaba Allah-u Teala'n?n geçmi?ten veya gelecekten haberdar olmad??? söylenilebilir mi? Asla! O halde e?er bilgisi varsa nas?l bilgidir bu?

Bu kar???k mesele, felsefe ve kelam bilginlerini fena bir ?ekilde ara?t?rmaya sürükledi ve bunun için çe?itli cevaplar ileri sürdüler; onlardan baz?lar? k?saca ?öyledir:

1- Allah-u Teala sürekli, her ?eyin illeti olan zat?na haberdard?r ve ba?ka bir tabirle O'nun zat? zat?n?n yan?nda en büyük huzura sahiptir ve bu kendi zat?na ilmi olmak, evrendeki bütün varl?klara ve olaylara yarat?ld?ktan önce ve sonra icmali ilimdir.

?öyle ki, e?er e?yalar?n illetini tam anlam?yla bilecek olursak, bu bilinç onlar?n sonuç ve malullerine hakk?nda da bilince sebep olacakt?r. Çünkü her illet malulün sahip oldu?u bütün kemalata ve ondan fazlas?na sahiptir. Allah-u Teala her ?eyin illeti olup kendi zat?ndan haberdar oldu?u için bütün her ?eyden haberdard?r ve bu ise gerçekte ilm-i icmali kanal?yla onlar?n hepsi hakk?nda bir nevi ayr?nt?l? ke?iftir.

Bunu ba?ak bir ?ekilde anlatacak olursak: Geçmi? olaylar hiçbir zaman tam anlam?yla yok olmam??lard?r ve bugünkü olaylarda etkileri vard?r. Yine gelecekteki olaylar da bugünkü olaylardan ayr? de?il, bu olaylarla ba?lant? içerisinde olup bundan kaynaklanmaktad?r. Böylece geçmi?, ?imdiki zaman ve gelecek bir illet-malul zincirlemesi mecmuas? olu?turmaktad?rlar; bu zincir halkalar?ndan her birinden haberdar olmak önceki ve sonraki halkalardan haberdar olmak anlam?ndad?r.

Örnek olarak, e?er bütün yer küresinin hava durumunu ve ?imdiki havan?n meydana gelemsine sebep olan etkenleri, onun bütün ayr?nt?lar?n?, illet ve malullerinin ili?kisini bilecek olursak binlerce y?l önce veya sonraki hava durumu bilebiliriz; çünkü geçmi? ve gelece?in dosyas? ?imdiki zamanda mevcuttur. Tam anlam?yla bugün dünün yans?mas? ve yar?n da bugünün yans?mas?d?r; bugünün tüm ayr?nt?lar?ndan tamamen haberdar olmak, geçmi? ve gelece olaylardan tam anlam?yla haberdar olmak anlam?ndad?r.

?imdi e?er Allah-u Teala'n?n geçmi?, günümüz ve gelecekteki bütün olaylar?n as?l kayna?? oldu?u ve O'nun kendisi zat?ndan haberdar oldu?u gerçe?ine dikkat edecek olursak bu durumda O'nun gelecek, geçmi? ve günümüzdeki olaylardan da haberdar oldu?unu kabul etmek zorunday?z. Elbette her varl???n her eseri O'nun izni ve emriyledir; fakat Allah-u Teala'n?n sünneti, varl?klara etki ve özellikler vermek ve istedi?i zaman da bunlar? onlardan almak üzerinedir.[7]

2- Bu soruya verilen di?er bir cevap ise ?udur: Dün, bugün ve yar?n bizim ilim ve bilgimiz hakk?nda dü?ünülebilir; çünkü biz s?n?rl? bir varl???z; fakat zat? s?n?rs?z olan Allah-u Teala hakk?nda bugün, dün ve yar?n kavramlar? anlams?zd?r. Bütün e?yalar ve olaylar kendi zarf?nda, bütün hususiyet ve ayr?nt?lar?yla O'nun yan?nda haz?rd?r.

Bu dakik sözü bir örnekle ?öyle aç?kl??a kavu?turabiliriz:

Birinin bir odaya hapsedildi?ini ve oradan sadece küçük bir delikle d??ar?ya bakabildi?ini dü?ünün. Bu deli?in önünden bir deve kervan?n?n geçince bu adam ilk önce bir devenin ba??n?, boynunu, sonra s?rt?ndaki tümse?i ve sonra ayaklar?n? ve kuyru?unu görür, bu kervandaki di?er develeri de böyle görür.

Bu adam?n bakt??? deli?in küçük olmas?, bu adam?n kendisi için geçmi?, gelecek ve ?imdiki zaman olu?turmas?na sebep oluyor. Fakat bu odan?n d???nda ve çat? kat?nda aç?k havada duran ve çölün tamam?na bakan birisi için durum farkl?d?r; bu adam hareket halindeki deve kervan?n?n hepsini bir arada görür.

 

 

---------------------

[1] - Yâsîn, 82.

[2] - Tâhâ, 50.

[3] - Rum, 30.

[4] - Hicr, 21.

[5] - ?bn-i Meysem, bu konuyu bir ele?tiri olarak söz konusu ediyor ve sonra cevap vererek Allah-u Teala'n?n isimlerinin bundan fazla oldu?unu söyleyerek Nehc-ul Bela?a'dan tan?klar getiriyor. (?erh-i Nehc-ul Bela?a-i ?bn-i Meysem, c.1, s.137.

Yukar?daki hadisin Durr-ul Mensur'da Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Müsned-i Ahmed, Sünen-i Tirmizî ve di?er me?hur kitaplardan nakledildi?ine dikkat edilmesi gerekir. Durr-ul Mensur, c.3, s.147; Peyam-? Kur'an, c.4, s.46.)

[6] - Usul-u Kâfi, c.1, s.91, en-Nisbet bab?, 2. hadis, ve s.113, Hudus-il Esma bab?, 2. hadis.

[7] - Yukar?daki problemi halletmek için bu cevaba yönelenler ?u soruyla kar??la?maktalar: Bu söz, Allah-u Teala'n?n, varl?klar meydana gelmeden önce kesret vasf?yla varl?klar?n kesretinden haberdar olmamas?n? gerektiriyor; çünkü O'nun zat?nda kesinlikle kesret yoktur; ba?ka bir tabirle, O'nun varl?klar hakk?ndaki ilmi, varl?klar yarat?lmadan öncesiyle varl?klar yarat?lmas?ndan sonras?nda farkl?d?r: Varl?klar yarat?lmadan önce ilm-i icmaliyle biliyordu, varl?klar yarat?ld?ktan sonra ise ilm-i tefsiliyle bilmektedir. Onlardan baz?lar?n?n bu fark? itiraf etmeleri gerçekten ?a??rt?c?d?r.




Bu haber 1076 defa okunmuÅŸtur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

Ä°LGÄ°NÄ°ZÄ° ÇEKEBÄ°LECEK DÄ°ÄžER NURAN? SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÃœN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Ä°LAN PANOSU

Web sitemize nas?l ula?t?n?z?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI